Gönderen Konu: Ramazan’a neden “Sultan” denilir?  (Okunma sayısı 3106 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı efsanef

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 283
Ramazan’a neden “Sultan” denilir?
« : 19 Temmuz 2012, 11:48:54 »

Ramazan’a neden “Sultan” denilir?
İradi bir mahrumiyet ve meşakkat ayı olmasına rağmen Ramazan ayına “sultan” denmesinin sebebi, Müslümanların hayatında orucun taşıdığı büyük ehemmiyettir. Ramazan’ın bir başka özelliği “bin geceden hayırlı Kadir Gecesi”nin bu ayda olması ve Kur’an’ın yine bu ayda indirilmeye başlanmasıdır.
Sahuru ihmal etmeyin
Sahurda kalkıp yemek müstehaptır. Peygamberimiz: “Sahurda yemek yeyiniz, çünkü sahurda bereket vardır” (Buhârî, Savm, 20) buyurmuştur. Sahur yemeği, oruca dayanma gücü verir. Duaların kabul edildiği vakitlerden biri de sahurdur. Oruçlu sahura kalktığı zaman, dilekleri için dua etmeli ve Allah’tan günahlarının bağışlanmasını istemelidir. Hele tam da zamanı olan sahurda iki rekat teheccüd kılıversek, sahurumuz teheccüdle bereketlenmiş olur.
İftarı yalnız yapmayın
Oruçlulara iftar yemeği vermek hayırlı bir davranış olduğu gibi bu sofralarda misafir ağırlamak unutulmaması gereken geleneklerimizdendir. Herkes imkanları nisbetinde evinde ya da dışarıda iftar verebilir. Peygamberimiz buyuruyor ki: “Bir oruçluya iftar veren kimseye, o oruçlunun sevabı kadar sevap verilir. Ancak o oruçlunun sevabından da bir şey eksilmez.” (Et-Terğib ve’t-Terhib, c.2, s.144)
Oruçlunun sevinci
Oruç ibadetini tamamlayıp iftar vaktine yetişen kimse, bundan büyük bir mutluluk ve sevinç duyar. O, tuttuğu orucun mükâfatını almak üzere, kıyamet gününde Allah’ın huzuruna vardığı zaman en büyük sevinci tadacaktır. Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Oruçlunun iki sevinci vardır: Biri iftar ettiği vakit, diğeri de Allah’a kavuştuğu zamandır.” (Buhârî, Savm, 20; Müslim, Sıyam, 9)
Dualar kabul edilir
İftar vakti yapılan dualar kabul edilir. Peygamberimiz (sas) bu konuda şöyle buyurmuştur: “Üç kimsenin duası geri çevrilmez, kabul edilir:
1- Oruçlunun iftar vaktindeki duası,
2- Adaletli hükümdarın duası,
3- Mazlumun duası.”
(Tirmizî, Deavât, 128)

Ramazan’ın hikmetlerinden haberimiz var mı?

Oruç, nefsin ve dolayısıyla onun üzerinden bizimle uğraşmaya azmetmiş Şeytan’ın zincire vurulduğu bir aydır. Eğer oruç yanında affedici, fedakar, cömert, sakin olamıyorsak, kin ve düşmanlık gibi hastalıkları içimizden atamıyorsak Ramazan’ın hikmetlerinden habersiz kalmışız demektir.

Ramazan dünyevileşme ara verdiğimiz zaman dilimi

Sanki Allah, dünyevi tarafı ağır basan meşguliyetlerimizin senede bir ay beklemeye alınmasını murat etmektedir. Hele kapitalist üretim ve tüketim süreçlerinin hayatımızın her anını işgal etmeye çalıştığı böyle bir dünyada bu daha da önemli olmaktadır.

Kur’an’ın muhtevasını kimler anlayabilir?

Kurân’ın ledünnî muhtevasını ancak, onda bütün varlığın sesini duyabilenler ve onun derinliklerinde insan ruhuna ait korku ve ümit, tasa ve sevinç, keder ve neş’e mûsikîsini birden dinleyebilenler anlar.

Orucu ve namazı gösteriş oluyor diye terketmek doğru mudur?

Zaman olur kişi namaz, oruç ve benzeri ibadetlerini riya ve yapmacıktan kurtulamıyor endişesiyle terk eder. Hâlbuki, Allahu Teâlâ bunların yapılmasını emretmektedir. Bu yanlıştır. Nefsiyle zor bile olsa mücadele etmelidir. Şayet bu endişesiyle hareket edip ibadetleri terk ederse riya korkusu girmediği hiç­bir ibadet kalmaz. Zaten insanlar bu noktadan sorumlu tutul­mamışlardır. Veya alenî yaptığı ibadeti gizli yapmak üzere terk eder. Hâlbuki, gizli yapılmak istenen birçok ibadetin nefsin aldatmasıyla yapılmadığı tecrübeyle sabittir. Ancak gerçekten söz konusu ibadeti gizli yapmaya Allah tarafından verilen üstün bir güce sahipse, o zaman gizli yapsın. Çünkü, gizlisi daha faziletli ve oturaklıdır.

Oruçlu kişinin etrafına kötü davranması orucunu etkiler mi?

Bu soruya iki açıdan cevap vermek mümkün, bir; ahlakî, iki; hukukî. Hukukî açıdan cevap verecek isek, soruyu şöyle düzeltmemiz gerekir; oruçlunun etrafına kötü davranması orucunu bozar mı? Bozarsa, kaza mı, keffaret mi gerekir? Bunun cevabı basit; hayır, bu davranış şekli orucu bozmaz. Dolayısıyla ne kaza ne keffaret gerekir. Çünkü orucu bozan şeyler, orucun tanımında belirttiğimiz yeme, içme ve cinsel ilişki yasağına aykırı olan davranışlardır.

Ahlakî açıya gelince; bir müslümanın etrafındakilere daima iyi davranması onun müslüman olmasının gereğidir. Oruçlu olunca şöyle, oruçlu olmayınca böyle …vb gibi ikili bir davranış şekli yoktur İslam’da. Hatta oruçlu olmak iyi davranmayı zorunlu hale getiren bir unsurdur. Buna rağmen kişi, etrafına kötü davranıyorsa, o davranışının Allah nezdindeki cezası -tabii varsa, o davranışa göre değişir- neyse, onu görecektir. Belki Allah’a her zamankinden daha çok yakın olması gerektiği bir zaman diliminde böyle davrandığı için, cezası katmerli olarak verilebilir. Bunu sadece Allah bilir.

Oruca niyet nasıl olmalıdır?

Niyet, vakti, şekli ve sıhhati gibi farklı yönleri bulunan bir ibadettir. Okuyucunun niyet nasıl olmalıdır sorusu ise, oruca ait bu yönlerin hepsini içine alabilecek ölçüde genel bir sorudur. Soruda bir alan belirlemesi yapılmadığına göre, biz bu üç yöne ait tesbitleri kısa kısa ifade edelim. Tabii Ramazan orucu ile ilgilidir söyleyeceklerimiz.

Niyetin vakti; vakit bir önceki günün akşam vaktinin girmesi ile başlar, ertesi günün kuşluk vaktinde sona erer. Bazı İslam fakihleri bu vaktin öğle namazı vaktinin az öncesine kadar uzanabileceği kanaatındadır. Vakit noktasında ihtilaflardan kurtulmak için, niyeti sabah vakti girmeden önce mutlaka yapmak gereklidir.

Niyetin şekli; niyet, arapça ifadesiyle “kasdü’l-kalb” yani kalbin kasdetmesidir. Dil ile bunu söyleme ise şart değildir. Fakat dil ile niyet kalben yapılan niyeti destekler, kesinlik kazandırır gibi bir düşünceye de açık olmak lazım. Bunun için İslam fakihleri niyetin dil ile yapılmasına mendup demişlerdir. Ama bu “dil ile söylenmeyen niyet niyet değildir, oruç geçerli değildir” şeklinde anlaşılmamalıdır.

Niyetin sıhhati; Ramazan orucu için her gün ayrıca niyet etmek şarttır. Hem Ramazan hem de sözgelimi nafile oruca niyetin olmaması gerekir. Böyle niyet yapıldığı takdirde, niyet Ramazan orucu için geçerlidir. “Hasta olmazsam, yolculuğa çıkmazsam, misafirliği çağırılmazsam orucum, aksi takdirde değilim” gibi tereddütlü bir niyet sahih değildir.

Oruç hangi durumlarda bozulur?

Beslenme amacı taşımayan, yenip içilmesi normal olmayan ve normal insanın fıtraten yiyip içmek istemeyeceği şeyleri alması durumunda oruç bozulur, fakat keffaret yerine sadece kaza orucu tutması gerekir. Bunların bir kısmı şöyledir.

1- Çiğ pirinç gibi, çiğ olarak yenmesi âdet olmayan şeyleri yemek

2- Katkısız un ve hamur yemek

3- Taş, toprak, altın, demir gibi cisimleri yutmak

4- Kabuğuyla beraber yenmeyen, fındık, ceviz ve badem gibi şeyleri yemek

5- Boğaza kaçan, yağmur, kar ve doluyu istemeyerek yutmak.

6- Abdest alırken genze ve boğaza hatayla su kaçırmak

7- Uyurken kendi kendine veya başkası tarafından bir şey yiyip içmek, mesela, boğazına su dökülmesi de orucu bozar; keffaret gerektirmez.

8- Kendi isteğiyle ağız dolusu kusmak.

9- Sahurdan dişleri arasında kalan nohut tanesi büyüklüğünde olan bir şeyi yutmak.

10- Eşine sarılıp öperken meni gelmesi de orucu bozar. Genel olarak orucun manası Allah rızası için beslenme, tat ve keyif alma isteğinin bir sonucu olarak yapılan yemek, içmek ve cinsel ilişkide bulunmaktan uzak durmak, yani nefsi, istek, iştah ve şehvet duyduğu şeylerden uzak tutmak olunca, nefse bu hazlarını veren şeylerin orucu bozduğu açıktır. Bunların belli başlı olanlarını sıraladıktan sonra herkesin kendi durumunu gözden geçirmesini, yaptığı işlerde bu duyguların yerinin ne olduğunu kendisinin gözden geçirmesini ve orucu manasına uygun olarak tutmaya çalışmasını söylemek gerekiyor.

Orucu bozmayan şeyler

Bazı durumlar vardır ki, insan orucunun bozulduğunu zannedebilir. Ancak bu durumlarda oruç bozulmaz.

1. Unutarak az veya çok bir şey yemek. İnsan unutarak karnını doyursa sonra da çay içerken aklına oruçlu olduğu gelse, çayını hemen bırakır ve orucuna devam eder. Bu kişinin orucu bozulmadığı için ne kaza ne de keffaret gerekir.

2. İstemeyerek kusmak orucu bozmaz.

3. Abdestte ağza su alındıktan sonra kalan az bir yaşlığı tükürük ile yutmak orucu bozmaz.

4. Boğaza bir sineğin kaçması gibi yenilmesi kastedilmeyen ve kaçınmanın da mümkün olmadığı şeyler orucu bozmaz.

5. İnsanın derisinden içeriye sızan şeyler orucu bozmaz. Bunun için vücuda sürülen bir krem, koku veya vücudun soğukluğunu hissettiği su orucu bozmaz.

6. Baştaki veya karındaki bir yaraya konulup yaranın ıslaklığı ile damağa veya boşluğa gitmeyen bir ilaçtan dolayı oruç bozulmaz