Gönderen Konu: Rişte-i Cevâhir ( Hz. ALİ R.A'dan Hikmetler )  (Okunma sayısı 45526 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. Ali R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #15 : 31 Mayıs 2014, 03:46:02 »

Ömrün bereketi güzel ameldedir.
'' Cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.'' (Sureyi Zâriyât 56 ) ayet-i celilesi hükmüne uymayan bedbahtlar, iki cihanda ziyandadır. İbâdetin güzelliğide, hamurun mayası gibi ihlâstadır. Kişi ihlas ile kalbini karışık şeylerden kurtarıp, safâ mertebesine erer, ömrünün bereketini bulur.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. Ali R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #16 : 07 Haziran 2014, 01:30:52 »
Cumartesi ve Perşembe sabahları berekettir.
Cumaya yakın olan bu iki günün meziyetine işaret buyuruluyor.
Razzâk-ı Âlem olan Allahü Teâlâ insanların rızıklarını sabah namazının akabinde, bazı rivayette de fecrin başlamasıyla güneşin doğmasına kadar olan zaman içinde taksim buyurduğundan o güzel vakti uykuda geçirmek büyük ziyandır.
Hadis âlimleri bu vakti uykuda geçiren kelb ile, o saatte uyanık olan koyun hayvanı hakkında kıyas yapmış. '' Kelp o saati uykuda geçirdiğinden, dokuz doğurduğu halde, nesli kısa, rızkı dar, dirliği bozuktur. O vakitte uyanık olan koyun ise tek doğurduğu ve kuzu iken kesildiği halde, sürüleri var, uyum içinde yaşar ve rızkı boldur'' demişler...
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. Ali R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #17 : 23 Haziran 2014, 01:01:43 »
Sabrettiğin zaman, nefsini zaferle müjdele !
Sabır, hevâ-yı nefsine uymayıp onu defetmek olup, iki kısımdır:
1. Nefis ve şeytan günahlara davet ettikçe Allah korkusuyla sabretmek.
2. Musibet ve belâya  ( nefse ağır gelen işlerde ) feryad etmeyip metânet göstermektir ki ikisi de farzdır...
Şu halde, muradın husülü için meyvenin güneşe katlandığı gibi, insan da hâcetin husülüne kadar sabır ve tahammül etmelidir. ''Allah sabredenlerle beraberdir.''  ve ''Allah sabredenleri sever.'' nazm-ı celili buna delildir.
Hadis-i Şerif: Sabır, ferahlığın anahtarıdır.''
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. Ali R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #18 : 28 Haziran 2014, 02:32:44 »
Hikaye:
Gencin biri evlenip bir başka beldeye ilim tahsiline gitti. on yedi sene çalışıp ilmini tahsil ettikten sonra memleketine dönerken bir pir-i kâmile uğradı.
Pir halinden sual edip: '' Sana üstadın İsmi-i Âzamı öğretti mi ?'' dedi Adamın '' Hayır öğretmedi'' , demesi üzerine, '' Üç gün hizmet edersen ben öğretirim'' teklifinde bulundu. O da kabul edip, Pir'in emri ile üç gün çift sürmeye gitti.
Döndüncü gün de çifti sürmeye gitmeye hazırlanırken Pir-i Kâmil kendisine: '' Ben senin sadâkatını anlamak istemiştim. Şimdi, bildim ki asilzâdesin. İsmi Âzam'ı söyleyeyim: O, sabırdır. Saklanması icâbeden bu ism-i şerifin doğruluğuna delil, Esmâ-ül Hüsna'nın sonunda vâki oluşudur'' dedi.
Adam memleketinde evine vardı ve kim olduğunu belli etmeden misafir olarak kabulünü teklif etti. Evinde delikanlı birinin de olduğunu görünce, hanımının onunla evlendiğine hükmederek ikisini de öldürmek istedi. Birden Şeyh-i Kâmil'in İsmi Âzam talimini ve SABÜR ism-i celilini hatırladı ve sabretti.
Sonra sohbet sırasında o delikanlı. '' benim pederim de ilim tahsilinde.. Onyedi sene oldu. Ne nâmı, ne nişânı var... Vâlidemle ben bu hanede gurbet yolu gözleriz'' deyince adam durumu anladı ve sarmaş dolaş oldular.
Sabrın kerâmetine dair nice âyet-i celile, hadis-i şerif ve nice misâller vardır.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. Ali R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #19 : 04 Temmuz 2014, 01:21:03 »
Kişinin midesi, düşmanıdır.
Hazret-i  İmam R.A. bu hikmetli beyanıyla, haram helâl demeden nefsin arzülarını yerine getirmek ve sünnete uygun yemeği terk etmek süretiyle cihâd-ı ekberi kaybedip mağlup olanların hâlini beyan ve az yemeye işâret ediyor.
Midenin düşmanlığı, fazla yemek suretiyle illetlere sebep olmasındandır.
Büyükler: '' Açlık Allah'ın (cc) taâmıdır; sıddıkların bedenlerini diriltir.'' demişler...
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. Ali R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #20 : 15 Temmuz 2014, 17:11:22 »
Erken kalk, mes'ud ol! 
Seyyid-ül Vücud ( SallAllahü Aleyhi Vessellem ) '' Allah'ım!' Ümmetim için seher vaktini mübârek kıl'' diye dua ederler, bir yere asker gönderirken de günün evvelinde gönderirlerdi.
Hadis-i Şerif: '' Seher vakti uyanık olun. O, bereket ve necat vaktidir.'
Aliyyül Havas Hazretleri; '' Hak Celle ve Âlâ, mahlükâtın rızıklarını sabah namazı sonunda, mânevi rızıkları da ikindi namazından sonra taksim ve ihsan buyurur. Bu sebeple, bu iki vakitte biz uyumaktan men olunduk. Zira bu vakitlerde uyumak, rızkın noksanlığına sebep olur''. demişdir.
Kezâ, sabah namazından sonra güneş doğmadan evvel uyumanın, böğür ağrısına sebep olduğu da hadis-i şeriflerle sabittir.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. Ali R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #21 : 03 Ağustos 2014, 17:47:27 »
Güleryüz ikinci bir ihsandır
İkram,ihsan ve iyilik yaparken güleryüz göstermek ikinci bir ihsandır. Büyükler fukaraya ikram ederken, sanki kendileri fakir, ihsan eden de karşısındakiymış gibi bir tavır takınırlar.
Zenginler, Rahman'ın vekilleri'' hadis-i şerifi îcâbı, iki cihan sahibi'nin vekilleri olmakla, zenginler iyâullah olan fukaraya güleryüzle hizmette sür'at ve müsabâka etmelidir.
Hz. Ali R.A. kendisine gelen fakirlere güleryüzle: Hoş geldiniz! Merhaba!  Benim hayır-hasenâtımı huzûr-ı Bâri'ye ücretsiz götüren dostlarım'' diye iltifat ederek mümkün olan ihsanda bulunurdu.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. Ali R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #22 : 24 Ağustos 2014, 21:14:32 »
Dünyayı ahiret mukaabilinde sat da kazan!
Akıllılar daima değişen, bir hal üzere kalmayan, vefasız ve fâni dünyaya ehemmiyet vermez, bütün amellerini ebedi saadet mahalli olan âhiret için yaparlar...
Dünyanın değersizliğine şu hadis-i kudsi ne güzel delildir. '' İzzet ve celalime yemin olsun ki ind-i ulûhiyetimde dünyaya muhabbet etmekten daha büyük günah yoktur.''
Fukaha '' Bir kimse. '' Malım en akıllı kimseye verilsin'' dese, dünyayı bırakıp âhirete ehemmiyet veren zâhid kimseye verilir. Zira en akıllı, odur.'' demişler...
Otuz cüz olan Kur'ân-ı Kerim'in belki bir cüz'ü dünya işlerini beyan ederse, diğer 29 cüz'ü sârahat ve işaretle ahiret işlerini beyan ve ona teşvik buyurmuştur.
İmam-ı Şâfîî Rh.A.'in: ''Merdut ve menfûr dünya, kalbimde o kadar sevimsiz ki, cümle nimetleri ile onu bana bir dilim ekmeğe verseler almam.'' sözü ne kadar mânîdar!...
Dünya hayatı ancak oyun ve oyuncaktan ibâret olup, âhiret evi bâki ve dâimidir, şunu bilseler( S. Muhammed/36) âyeti celîlesi buna delil-i kat'i, hırs illetine tutulanlara da kâfidir...
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. Ali R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #23 : 21 Eylül 2014, 16:47:19 »
Belâ, insana dilinden gelir.
ŞİİR:

Bana benden gelir, her ne gelir ise;
Başım selâmet bulur, dilim durursa.
Hadis-i Şerif: '' Belâ, kişinin konuşmasına bağlıdır.'' Akıllı olan otuziki diş ve iki dudakla çevrilmiş olan dili dikkatli kullanır.
Hallâc-ı Mansur (KS) bir sohbette cezbenin tesiriyle:
'' Seyyidül Enam S.A.V. Mirac-ı Gûzîn'de, eğer müslüman ve kafir bütün insû-cinnin affını dileseydi, Rabb-ı Kerim'i kabul eder, ilahi rahmet hazinesinden de bir şey eksilmezdi.'' diye söz etmişti. Rasûlullah ( S.A.V.) kendisine mânâ da zuhûr edip. '' Ey Hüseyin Mansur! Niçin edep dışı söz edersin? Enbiya zümresi meşiyet-i İlahi'ye ve irâde-i Rabbâni'ye muvafık olmayan bir şey istemezler''. buyurdu...
Hûlâsa akıllılar söze değil, sûkûta itibar ederler. Zira çok konuşan çok hata eder, çok hata eden de çok elem çeker. Hak olan sözü yerinde konuşmak müstesnâ...
ŞİİR:
Kelâmın fıdda ise sûkût eyle olsun zeheb.
Kemâl ehli kemâlâtı sûkût ile buldular hep.

(Fıdda: Gümüş: Zeheb: Altın...)
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. ALİ R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #24 : 22 Ekim 2014, 03:08:40 »
Allah korkusuyla ağlamak, göze nurdur.
''Kurretülayn'' sevinçten kinâye olup, hüzün ve kederle gelen gözyaşı sıcak olduğu gibi, sevinçle gelen de serindir. Resûlullah (S.A.V) Kim Allahû Teâlâ'yı zikreder, Allah korkusu ile gözyaşı dökerse Allahû Teâlâ o kula kıyamet günü azap etmez''  keza ''Allah korkusundan ağlayan kişi cehenneme girmez'' buyurmuştur.
Eserlerde gelmiş; Kıyamet günü ümmetin asileri üzerine cehennem kükreyip hücum ettiği zaman, Sâhib-i Şefâat Efendimiz S.A.V. karşı çıkıp mani olmak ister ve Cebrail A.S'a nida edip. Ya Cebrail! Yetiş! Cehennem dertli ümmetime hücum etmekte!  diye çığırdıklarında Cibril-i Emin bir şişe su getirip. '' Ya Resulullah! Bunu cehennem üzerine serpiniz'' der. Fahr-i Cihan o suyu cehennemin üzerine serper ve cehennemin ateşi söner. Resûlullah'ın : Yâ Cebrâil' Bu nasıl iştir ki az bir şeyin tesiri büyük?''  suâline Cibril A.S. Yâ Resûlullah! O su, değil. Ümmetinden tenhâ yerlerde Allah korkusundan ağlayanların gözyaşlarını fermân-ı ilahî ile toplamıştım. işte odur...''
Hz. Ömer R.A. Efendimizin nurlu yüzünde Allah korkusu ile akan gözyaşları sebebiyle iki çizgi hasıl olmuştu.Ah edip inleyerek, '' Ne olaydı, anam beni doğurmayaydı'' derdi. Bir gün hayvan üzerinde giderken Kur'an-ı Kerim okuyan birinden, '' Muhakkak Rabb'in azâbı vâkidir'' âyet-i celilesini işitince, ruhunu ve bütün letâifini saran Allah korkusu ile bayılıp düştü ve bir ay hâne-i saadetlerinden çıkamadı.
Süfyân-ı Sevri Hazretlerinin leğenini gösterdiklerinde doktor '' Tıp ilmine göre bu kişinin ciğeri korku sebebiyle kopmuş'' demiş..
Herkesin Hak Teâlâ'dan korkması, irfan ( anlayışı ) mertebesindedir.
Gaflete dalıp nefse esir olanlara Cenâb-ı Hakk'ın hitab-ı izzeti:
Onlar, hayvanlar gibi, belki daha da aşağı'' ( S. ^râf / 179)
Kezâ:
Ancak âlim kullarımız Allah'tan korkar.'' (S. Fâtır / 28 )
Muhlisler için ''korkulu geçit'' vardır. Padişaha yakın olanlara hem ikramın, hemde cezanın büyük olduğu malûm... Bununla beraber korkan kurtulur.
''Dikkat edin! Allah dostlarına korku ve hüzün yoktur.''  ( S. Yunus / 62 ) âyet-i celîlesi delildir...
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. ALİ R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #25 : 07 Aralık 2014, 01:43:03 »
Malın bereketi, zekâtın verilmesindedir.
Zekâtı, malın en iyisinden vermek lazım geldiğine Nazm-ı Celîl'in delâleti vardır. 'Mal'' denilmesi, kalblerin ona meyletmesindendir.
Zekât islamın esaslarındandır. Rabb-i Kerim'in emridir. Razzâk-ı Âlem'in rızâsını düşünerek, zekâtı sevinçle ehline vermeli... Aksi halde asfalta atılan tohum gibi heder olur. Sahibi de borçlu kalır. İnsanların, dünya işlerinde dikkatli oldukları gibi, din işlerinde de dikkatli olmaları icabeder. İyilerin alâmeti budur.
Âyet-i Celîle meâli:
O kimseler ki, altın-gümüş cem ederler de Allah rızası için fukaraya vermezler. Onları elem veren azapla müjdele!''S. Tevbe/34 )
Zekât: Namaz, oruç, hac, şehâdet gibi farzdır. Âyet-i Celilede: Allah'a ve Resûlûllah'a itaat et'' buyurulmuştur.
'' Salih mal salih kişi için ne güzel!'' hadis-i şerifindeki ''Salih mal'', zekâtı verilen mal, '' Saih kişi'de zekât veren ... denilmiştir.
Aşere-i Mübeşerre'den Abdurrahman ibni Avf R.A. '' Ben Resûlûllah'dan işittim. muhâcir ve müslümanların fukaralarını koşarak cennete girerken gördüm, zenginleri görmedim. Ancak Abdurrahman müstesna.'' hadis-i şerifini Hz. Aişe ( R. A) 'den  işitince develerini, yükleriyle köle ve çobanlarıyla cümlesini Allah yolunda tasadduk etmiştir.
Hadis-i Şerif: '' Her müslim için sadaka vermek lâzımdır. malı yoksa, eliyle amelde bulunup hem kendisine yardım eder, hemde sadaka verir. Eliyle çalışmaya gücü yetmezse, zulme uğrayıp kendisinden yardım isteyen kimseye yardım eder. Bun da gücü yetmezse, şer işlemekten sakınmalı. Bu hal dahi sadakadır.''
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. ALİ R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #26 : 12 Ocak 2015, 03:35:26 »
İhsanını minnetle yok etme!
Minnet: iyilik ettiği kişiye, yaptıklarını saymaktır.
Âyet-i Celile: Ey iman edenler, minnet ve ezâ ile sadakalarınızı yok etmeyin'. ( S. Bakara / 264 )
Riyâ, minnet ve ezâ, ittifakla, küffar sıfatı sayılıyor. İnsan, hakikatte ihsan edenin Hak Teâlâ olduğunu bilip, kulların sadece sebep kılındığını idrak etmeli ve yalnız Mevlâ'ya minnet ve şükretmek sûretiyle mânevi ecrini korumalıdır.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimdışı eflin21

  • BeDeNiM pArAmPaRçA...
  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 29
  • Sadakat Forum
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. Ali R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #27 : 08 Şubat 2015, 23:58:02 »
Büyükler: '' Kişi kendisine gelen kötü bir iş sebebi ile üzülmeden önce kalb gözü ile bir baksa, gazabı gider, Zira eğer gazap etmesi, o kötülüğe sebep olan işe veya kişiye ise, ârifler makamında bu hal şirk sayılır, tevhid inancına zıttır. Eğer gazaplanması Hak Teâlâ'ya olursa haram olup, kulluk vazifesine muhâliftir. Her iki halden de Allah'a sığınmalı...'' demişler.
Kişi kötülük ettiği kimseden kötülük beklerken iyilik görünce, ona karşı olan fenâ düşünceleri bir anda değişir, düşmanlık dostluğa dönüşür, iyilik edende şeref kazanır.
tam anlayamadım yani başımıza kötü bişey gelmesine sebep olan kişilere gazaplanmamız şirk midir
SIKILDIM...
  HARBİ SIKTINIZ LAN

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. ALİ R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #28 : 01 Mayıs 2015, 16:39:25 »
Ömrün sonu için kıymet yoktur.
Her mü'min, kulluk vazifesine devam ederek vakti nakit bilmeli ' Geçen gün, atılan ok gibidir. Geri gelmez'' demeli... '' Yaşımız genç , sonunda ibadet ederiz'' diye gaflete düşmek pişmanlık getirir. Çünkü, geçen vakitle beraber imkanda elden gider.
Cüneyd Hz.'ni müridleri düşünceli görüp kendisine sebebini sordular. '' Evradımdan birini geçirdim. Onun kederi...'' dedi. '' Kaza edersin'' dediler.
- '' Her günün kendisine mahsus işi var.'' buyurdu.
Çeşitli dertler. ömrün sonu olan ihtiyarlıkla artar, ibâdetlerin imkanı ve zevki azalır da bakiye-i ömrün kıymeti kalmaz.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 194
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. ALİ R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #29 : 03 Ağustos 2015, 00:36:50 »
selamun aleykûm değerli arkadaşlarım elde olmayan bazı sıkıntılardan ötürü uzunca bir süre sizlerle bir arada bulunamadım. Allah (cc)'ın izni ile kısa bir süre sonra inşaAllah tekrar kaldığımız yerden devam edeceğiz.  Hayır dualarınızı ister selamlar ederim.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.