Gönderen Konu: Rişte-i Cevâhir ( Hz. ALİ R.A'dan Hikmetler )  (Okunma sayısı 45539 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 195
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. ALİ R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #30 : 31 Ağustos 2015, 20:50:38 »

Ömrün evvelinde kaçırdıklarını ömrün ahirinde tedârik et!

Ömürden murad, bulduğun zamandır.
Günah ve kusurlarına tevbe et. Hakk'ın rıza ve rahmetini umarak gönül hânesini Allah'dan gayriden boşalt. Zikri ilâhi ile rızâ-i Bârî'yi kazan.
Hadis-i Şerif: '' Uzun ömürle tevbeye devam etmek kişinin iyiliğine delildir.''
Halis niyetle günahlardan dönüp tevbe etmeli.. Ruh bedende iken her zaman tevbe makbuldür. her an tevbeye devam etmeli. Farz namazların sonunda üç adedi;
استغفر الله العظيم الكريم اللذي لا الاه الاهو الحي القيوم واتوب اِليْهِ
bakisi:
  استغفر الله - استغفر الله
olmak üzere yetmiş istiğfar okumak, gelen belâyı def eder, geleceğe mâni olur ve rızık genişliğine sebeptir.

Akşam ve sabah namazlarından sonra  yüz defa ;
SübhanAllahi ve bihamdihi SübahnAllahil azîm ve bihamdihi estağfirullah okumak sünnete mutabık ve büyük kerâmete sebeptir.

Hz Ömer R. A. Resûlûllah'ın meclisine geldiğinde:
- Ya ResûlAllah! Kapıda bir genç ağlıyor. Onun perişan hali beni de ağlattı. Huzurunuza gelmeyi diler''. dedi.
Rasûlullah S.A.V. kabul buyurup, günahını sordu,
Genç: Günahım büyük.. Onun için Kahhar olan Allah Azimüşşan'dan korkar ağlarım'' dedi.
- Seyyidül Beşer S.A.V..;
- Senden Cenâb-ı Kibriyâ'ya şirk vâki oldu mu? Yahut adam öldürdün mü?'' buyurdu.
Genç; - Hayır,'' dedi.
Rasûlullah;
- Cenab-ı Gaffar-ı Kerim, senin günahın arz ve semâ kadar olsa gene affedip, ceza gününde rahmet eder..'' buyurdu.
Adam tekrar:
- Ya ResûlAllah! Benim cürmüm dağlardan, taşlardan, semâdan ve arz'dan da büyük'', dedi.
  Sultan-ül Enbiyâ S:A:V.;
- Senin günahın mı büyük, Arş-ı Âzam mı ?'' buyurdu.
O kişi;
- Günahım büyük'' dedi.
Rasûlullah S.A.V.;
_ Senin cürmün mü büyük, Rahmân'ın rahmeti mi ?'' buyurunca,
Adam;
- Rahmân'ın rahmeti, avf ü merhameti benim günahımdan büyüktür'' dedi,
Öyle ise günahını söyle'' buyurdu,
- Yâ ResûlAllah! Huzur-u saadetinizde söylemeye hayâ ederim'', dediyse de, mutlaka söylemesi istenince:
- '' Yedi sene kefen soyup, islam erkeklerini uryan ( çıplak ) bırakmak âdetim iken, sonra bir bâkirenin kefenini soydum. Şeytanın tesiri ile nefse uydum... Gideceğim vakit o ölü bâkire yakama yapıştı ve;
- Ey Zalim! Kıyamet gününün sahibi hazret-i Kahhar'dan utanmadın mı! İlâhi adâlet kürsüsü önünde zalimden mazlumun hakkı alındığı gün, böyle uryan ve kirlenmiş şekilde nasıl çıkarım?.. diye beni hırpaladı deyince; Fahr-i Âlem S.A.V. yerinden kalkıp, başka bir tarafa oturdu ve o genci huzur-u saâdetlerinden reddetti. Genç sahraya düşüp. tam yedi gün yemek, içmek, uyumak gibi ihtiyaçları nefsine haram etti. Tâkatsız düşüp yüzünü topraklara sürdü ve şöyle yalvardı:
- İlâhi! Bu zalim ve câni kulun günahkârlara şefaatçi olan Habib'in huzuruna şefaat dilemeye gitti. O, günahımın büyüklüğünü işitip, beni huzurundan reddetti. Şimdi senin rahmet kapından gayrıya ilticâ etmem. Yâ Rabbi, bana inayet ve merhamet eyle. cürmüm bağışla ve Habib'in S.A.V. mâlûm eyle. Böyle eylemezsen bu dünyada bir ateş ile bu kötü cismi yakıp yok et de, âhirette nâr-ı cehenneme bırakma!...
Bu esnada Cebrâil A.S. gelip;
- ' Yâ HabibAllah! Hak Teâlâ sana selâm edip buyurdu ki;
- Kullarımı halk eden o mu ben miyim?
Resûlûllah;
- Onları ve beni yaradan O'dur.''
- Rızıklarını veren o mu ben miyim?''
- Onların ve benim rızkımı veren O'dur,''
- Tevbe edenlerin tevbelerini kabul eden o mu, ben miyim?''
- Kullarını affedip tevbesini kabul eden O'dur.''
- '' Günahkâr kullarından biri günahını beyan etmekle halinden gücenip mütessir oldu. Ya kıyamet günü dağlar misâli isyanla gelen mücrimlerin günahlarına nasıl tahammül eder? Benim Resûlûm âlemlere rahmettir, Lâkin zât-ı ûlûhiyetim daha merhametliyim. Kullarımın hâline vâkıfım. O küstah kulun niyazını kabul ettim. Kendisine beyan eylesin...''
Aff-ı ilâhiyi bildirmek için o kişiyi huzûr-u saadete getirdiklerinde akşam namazı kılmakta olan iki Cihan Güneşi S.A.V. birinci rek'atta Süre-i Tekâ'sür'ü okuyordu.
HATTÂ ZÜRTÜM-ÜL MEKAABİR kelâmını işiten o kişi '' Allah'' diye bir nârâ vurup, teslim-i ruh eyledi.
Bu hadisede ilâhi rahmetin vüs'ati, kulun cürmü ne kadar büyük de olsa Mevlâ'dan  mağfiret dileğinde affu mazhar olacağı, ümit kesmenin yasak olduğu beyan buyuruluyor...
Kişi sünnet-i Resul'e uyarak tevbe, istiğfar ve salât-ü selâma devamla tedârik görmelidir.

« Son Düzenleme: 31 Ağustos 2015, 21:50:13 Gönderen: Evfacan »
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 195
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. ALİ R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #31 : 22 Mayıs 2016, 22:40:48 »
Namazda tembellik, iman zâfiyetindendir. 

Burada '' Tekâsül'', terk manasınadır.
Merdut şeytan, yediyüzbin yıl Cenâb-ı Hakk'a ibadetle meşgul olmuşken, bir secde ile emrolunduğunda fâsit kıyasla '' Beni ateşten, Âdem'i topraktan yarattın. Ateş efdaldir'', diye emr-i Hakk'a itâat etmeyip, Dergâh-ı İzzet'ten ebediyyen kovulmuştur. Ya gece ve gündüz beş vakit namazda otuzdört secdeyi terk eden kişinin iman kuvveti ne derecedir.
Namazın farziyetini inkâr etmedikçe, İmam-ı Âzam'a göre kişi kâfir olmaz. Ancak, terkettiği farzı kaza ettiğinde, borcu ödense de cezâsı vardır. Yetmiş bin yıl cehennemde azap göreceği eserde beyan olunmuştur. Farz oluşu âyet ve hadislerle sabit olan bu hükm-ü ilâhiyi edâ etmeyen kişi, kendisini yaradanı düşünmez mi ?...   
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 195
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. ALİ R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #32 : 28 Haziran 2016, 21:05:37 »
Büyükler buyurmuşlar:

'' Beş vakti cemaatle edâ eden kimseye Hak Teâlâ beş şeyi ihsan eder:
1- Geçim darlığı çekmez.
2- Kabir azabı görmez.
3- Kıyamet günü kitabı sağından verilir.
4- Sıratı şimşek gibi geçer.
5- Cennete hesap sorulmadan girer.
Namaz kılmayan kimseye Cenâb-ı Hak 12 çeşit belâ verir:
a- üçü uykuda.
b- Üçü ölüm anında.
c- Üçü kabirde.
d- Üçü mahşer gününde...
a. Dünyadaki belâlar:
1. Kazancından bereket kaldırılır. Uğraşır uğraşır, iki yakası bir araya gelmez. Eli hamur, karnı açtır.
2. ( Yüzünden) salihler sîmâsı kaldırılır.
3. Mü'minler  kalben ona buğz ederler.
b. Ölüm anındaki belâlar:
1. Ruhu aç ve susuz olarak alınır. Yanında her şey olduğu halde aç ve susuzdur. '' Fırat nehri başından aşşa yine susuz..''
2. Ruhun bedenden ayrılması şiddetli olur. Kimse çare bulamaz.
3. İmansız gitmesinden korkulur.
c. Kabirdeki belâlar:
1. Suali şiddetli olur.
2. Karanlığı ziyâde olur.
3. Kabir, kemiklerini birbirine geçirircesine sıkar.
d. Mahşer günündeki belâlar:
1. Hesabı şiddetli olur.
2. Allah'ın gazabına uğrar.
3. Cehennem azabı ile azap görür.''
Hadis-i Şerif: ''Namaz dinin direğidir. Kim namazı kılarsa dinin direğini diker. Kim namazı terk ederse, muhakkak dinini yıkar.''
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 195
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. ALİ R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #33 : 01 Temmuz 2017, 04:55:23 »
İmam-ı Âzam Hz'ne göre:
Bir kimse mazeretsiz üç günden ziyade namazını terk ettiği halde tevbe etmezse dinini yıkmış olur. Dini yıkanda evini yıkmış, çoluk çocuğunu, efrad-ı ailesini kaybetmiş gibidir.
Namaz kılanın haline göre değer taşır. Avâmın namazı, ( ehli gafletin, cahillerin namazı ) cansız kalıp gibidir. Kalıbı seccâdede kalbi  başka yerde... Halbuki namazda elzem olan kalbin hazır olmasıdır.
Namaza uyanık olarak girmeli. Edep ve hayâ ile  başlamalı. Azamet-i ilâhiyi düşünerek korku içinde bitirmeli...
Bu iyilerin namazı...
Seçilmişler, namazı Allah'tan gayriyi kalbinden çıkarıp, müşâhede deryâsına dalarak kılarlar. Resülüllah S.A.V.'in : '' Gözümün aydınlığı, kalbimin rahatlığı namazdadır.'' buyurduğu işte bu namazdır.
Hadis-i Şerifte: '' Namaz kılan Rabbine yakarıyor'' buyurulmuştur.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 195
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. ALİ R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #34 : 04 Temmuz 2017, 02:16:45 »
Yemekte Elin Çokluğu Berekettir.
Kinâyeten misafire ikrâmı tergib eder.
Hadis-i Kudsi: İnfak et ki, infak olunasın.
Hadis-i Şerif: '' Kulların geçirdiği hiç bir gün yok ki, onun sabahında iki melek dünya semasına inerek, biri '' Allah'ım! Sen, veren kuluna hemen ihsan et'' diğeri de:  '' Bahil olan kişinin malını telef et'' diye dua etmesinler.''
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 195
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. ALİ R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #35 : 12 Aralık 2019, 16:30:56 »
Allah'a tevekkül et o sana yeter!!
Âyet-i Celile:
''Kim Allahü Teâlâ'ya tevekkül ederse Allahü teâlâ ona kâfidir.'' (S. Talâk 3 )
Rızık hususunda ve herşeyde tam tevekkülle haramdan korkup, şüpheli olmayan helâli seçmek vaciptir.
Tevekkül: İşin her hususta tamamını mâlikine bırakmak ve onun vekâletine hakkıyla itimat etmektir. Bu husus, avâma güç gelir. Zira onlar sebeplere bağlıdır. Bu hal ise sebebin sahibini ( Mevlâ'yı) bilmeye perdedir. Onların sebeplere itimatları, Allahü Teâlâ'ya itimat etmekten ziyâdedir. Sebepsiz bir iş hasıl olmaz sanırlar da tevekkül yoluna gidemezler.
Cenâb-ı Hakk'ın '' Muhakkak her iş Allah'ındır'' ( Âli imrân / 154 ) fermanı ile Habib'ine '' Senin elinde onları cezalandırmak veya affetmek hususunda) bir şey yok.'' ( Âli imrân / 158 ) buyurması kâfi değil mi ?
Bu itibarla has kullar: '' Mülk Mevlâ'nındır. Kimi kime vekil edelim'' diyerek cümle hallerini Hakk'a havâle ve teslim etmişler; fakirlik, zenginlik, ibtilâ... başlarına gelen her şeyi Hak'tan bilip razı olmuşlar. '' Can O'nun, cihan O'nun, hüküm O'nun, fermân O'nun...'' demişler...
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 195
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. ALİ R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #36 : 04 Mayıs 2020, 19:51:04 »
Hayra yor, hayra er!
'' Hayr söyle işine, hayr gelsin başına'' darb-ı meseldir.
Resûlüllah S.A.V. hadsi-i şeriflerinde
'' Muhakak Allahû Teâlâ hayr söyleyeni sever, şer söyleyeni sevmez.'';
''Ümmetimden yetmişbin kişi cennete hesapsız girecektir. Onlar hırsızlık etmez, Rab'lerine tevekkül eder, arzularına göre bir şey istemez, hakkı olmayan işi talep etmezler; dostu düşmanı kendilerinden hoşnut ederler. Bu hal doğruya delâlet eder, hayra sebeptir.'' buyurmuştur.
Buradaki yetbişbin adedi, tahdid değil, çokluğu ifade içindir.
Hâsılı, dost ve düşmanın hatırını tamir etmek, kişiyi elbette hayra ulaştırır.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimiçi Togika

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 195
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. ALİ R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #37 : 19 Mayıs 2020, 23:36:04 »
Günahı terkederek köşeye çekil!
Uzlet et, günah işlemekten kurtul! İnsanlar arasında bulunan kimsenin günahtan kurtulması zordur. Gemiyi limana çek, fırtınadan koru. Bu zamanda insanlar başkalarının ayıbı ile uğraşır, gıybet eder ve sevaptan kalırlar... Fiilen terk kaabil değilse hükmen terk et!... Bilhassa sâlikler için nefs-i emmâre sahipleriyle görüşmek mânevi maraz ve bir nevi zehirdir...
Efendimiz S.A.V.'in:
-'' Sizi mevtâlar meclisinden men ederim'' emri vukû bulunca,
- Yâ ResulAllah! Mevtâlar kimlerdir?'' sualine:
- '' Dünya ehli ve bahil zenginlerdir'' buyurdular.
Uğrunda Fedakarlık Yapamadığın Sevgiyi Boşuna Yüreğinde Taşıyıp'ta Yük Etme.

Çevrimdışı bayernonline

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
Ynt: Rişte-i Cevâhir ( Hz. ALİ R.A'dan Hikmetler )
« Yanıtla #38 : 27 Haziran 2020, 13:44:18 »
Kâmil mümin, Hakk'ın azametini idrak eder de Allah'a yemin etmekten korkar. İmanı zayıf olan da Allah'ın yüce ismini maksada ulaşmak için âlet edip çok yemin eder.
« Son Düzenleme: 27 Haziran 2020, 19:32:25 Gönderen: SadakatNet »