Gönderen Konu: Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân'dan Derin Hakikatler  (Okunma sayısı 393537 defa)

0 Üye ve 4 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Ruhu'l Beyân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #150 : 19 Ağustos 2011, 12:36:31 »

Tartıda Kelime-i Şehadetin Ağırlığı

Rivayet olundu:

- "Bir adam mizana (tartıya) getirilir. Onun için doksan dokuz sicil (dosya) açılır. (Dosyaların) uzunluğu gözlerin alabildiği kadardır. O kişiye, içinde kelime-i şahadet bulunan bir kart çıkarılır. Bütün sicilleri (dosyaları) terazinin bir kefesine ve bu kart terazinin bir kefesine konulur. Dosyalar hafif gelir ve kart ağır basar."

"Kart" küçük bir kâğıt parçasıdır. Bu, elbise (ve kumaşın) bir katının içine konulur ve üzerine o elbisenin fiyatı yazılır.



(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:354)



Ameller Tartılırken, Mezara Atılan Bir Avuç Toprağın Faydası

(Âlim ve evliyanın) bazılarından hikâye olunur.
Buyurdular:
- "(Vefat eden tanıdıklardan) bazılarını rüyâm'da gördüm ve sordum,"
- "Allâhü Teâlâ hazretleri sana ne etti (sana nasıl muamele etti?)"

O zat buyurdu:
- "Benim hasenelerim tartıldı. Günahlarım sevaplarımdan daha ağır geldi. O anda semâ'dan bir kese geldi. Hasenelerin kefesine düştü. Ve böylece hasenelerim (sevap ve iyiliklerim, günahlarıma) ağır geldi. Sonra ben, o keseyi açtım. Bir de baktım ki o kesenin içinde benim bir Müslümanın mezarının üzerine atmış olduğum bir avuç toprak var..."



(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:355-356)

Çevrimdışı fazıl14

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1339
Ynt: Ruhu'l Beyân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #151 : 19 Ağustos 2011, 15:51:43 »
Kelime-i Şehadetin Ağırlığı Çok Fazladır.

Abdullah bin Amr (r.a) Peygamberimiz aleyhisselamın şöyle buyurduğunu anlatıyor:
Muhakkak ki, Allahü Teala, ümmetim içerisinden bir adamı kıyamet gününde bütün halkın huzurunda kurtaracaktır.O kimsenin önüne doksan adet amel sahifesi serecektir ki, onun her sahifesi gözün görebildiği kadar uzun olacaktır.
Allah bu adama:
-Bunlardan inkar ettiğin bir şey var mı? Amelleri kaydeden katiplerim haksızlık etti mi? Diye soracaktır.Adam:
-Hayır, haksızlık etmediler, ey Rabbim, diyecektir.Allahü Teala:
-Bunlar için söyleyeceğin bir özrün var mı? Der.Adam:
-Hayır, bir özrüm yok, ey Rabbim, diyecektir.Allahü Teala:
-Evet, bunlardan hepsi doğru, ancak senin bizim nezdimizde bir iyi amelin vardır.Bugün sana asla haksızlık yapılmayacaktır, buyuracaktır.Bunun üzerine içerisinde “Eşhedü enla ilahe illAllah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve rasülühü,” yazılı olan bir tezkere çıkarılacak ve Allahü Teala kendisine:
-Amellerin tartılmasına hazır ol! Diyecektir.Adam:
-Ey Rabbim, bu kadar sahifeler yanında bu tezkere ne kıymet ifade eder ki? Diye soracaktır.Allahü Teala:
-Sana kat`iyetle haksızlık edilmeyecektir, diye cevap verecektir.Sonra o tezkere terazinin bir kefesine, sahifeler de diğer kefesine konulacak ve neticede sahifeler hafif, tezkere ise ağır gelecektir.Zira Allah`ın ismi ile tartılan hiçbir şey, onun isminden daha ağır gelemez!.(Tirmizi)
"El-mücâhid fî sebîlillâh, el-müştâk ilâ cemâlillâh, hüve ünvânüküm"

("Ünvanı: Cemal-i ilâhiye âşık, Allah yolunda mücahit")

"İtikaden Ehl-i Sünnet, Amelen Hanefi, Meşreben Nakşî-yi Müceddidî"

Çevrimdışı omur

  • ömür
  • yazar
  • ****
  • İleti: 651
Ynt: Ruhu'l Beyân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #152 : 19 Ağustos 2011, 16:21:44 »
Allah razi olsun.

Çevrimdışı duyerdem

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
Ynt: Ruhu'l Beyân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #153 : 20 Ağustos 2011, 14:01:15 »

"Kur’an-ı güzel okudum" demenin küfür olduğuna beyanı

Zahiriddin el Mergınani(r.a) Hz.lerinden hikaye edilir.

-"Kim, zamanımızdaki kurrâlara (Kur'ân-ı kerimi okuyanlara) okumaları esnasında; "sen Kur'ân-ı kerimi güzel okudun!" dese o kişi kâfir olur."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S: 617)
Bahsini biraz daha açabilir misiniz kardeşim.Burada Kur'an-ı kerimi güzel okuduğunu ifade edilmesi cokça karşılaşabileceğimiz bir konudur.Burada Kur'an-ı kerimi  hakkıyla okudun demek maksatlı bir deyiş şekli mi küfre girer demek mı lazımdır yoksa kıraatini begendimiz bir kişiye Kur'an-ı güzel okudun demek de küfre girer mi?Bizler güzel Kur'an-ı güzel okudun demeyi mi tercih etmeliyiz?Hazreti Kur'an güzeldir bizlerin günahkar dilleri ona layık değildir tabiki.
« Son Düzenleme: 20 Ağustos 2011, 14:02:51 Gönderen: duyerdem »

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Ruhu'l Beyân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #154 : 20 Ağustos 2011, 15:10:05 »

"Kur’an-ı güzel okudum" demenin küfür olduğuna beyanı

Zahiriddin el Mergınani(r.a) Hz.lerinden hikaye edilir.

-"Kim, zamanımızdaki kurrâlara (Kur'ân-ı kerimi okuyanlara) okumaları esnasında; "sen Kur'ân-ı kerimi güzel okudun!" dese o kişi kâfir olur."

(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:7 S: 617)
Bahsini biraz daha açabilir misiniz kardeşim.Burada Kur'an-ı kerimi güzel okuduğunu ifade edilmesi cokça karşılaşabileceğimiz bir konudur.Burada Kur'an-ı kerimi  hakkıyla okudun demek maksatlı bir deyiş şekli mi küfre girer demek mı lazımdır yoksa kıraatini begendimiz bir kişiye Kur'an-ı güzel okudun demek de küfre girer mi?Bizler güzel Kur'an-ı güzel okudun demeyi mi tercih etmeliyiz?Hazreti Kur'an güzeldir bizlerin günahkar dilleri ona layık değildir tabiki.



39 - “Falanca zât Kur’an-ı Kerimi çok güzel okuyor” ifadesinin yanlış olduğunu, zira Kur’an-ı kerimin o kişinin okuyuş tarzına göre güzel ya da çirkin okuduğu tevehhümünün ortaya çıkacağı; o yüzden de “Güzel Kur’anımızı güzel okudu” diye söylenmesi icap eder.

"99 Mesele-i Mühimme Çalışması - 39. Mesele"
(İmam Gazâli - İhya-i Ulumiddin)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Ruhu'l Beyân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #155 : 22 Ağustos 2011, 12:38:42 »
Kıyamet Günü Müminin Amelleri Tartılır, Kâfirin Amelleri Tartılmaz

Te'vilât-i Necmiyye'de buyuruldu:

"Vezn, yani tartı, Allâhü Teâlâ hazretlerinin katında, kıyamet gününde;

1. Hak ehli,
2. Sıdk erbabı,
3. Amel-i birr (güzel amel) içindir...

Yoksa bâtıl ehli için vezin ve amellerin tartılması yoktur. "

Şu kavl-i şerif bu (hakikate) delâlet eder.
- "Artık kıyamet günü biz onlara hiçbir vezin/terazi tutturmayız!" (Sureyi Kehf/105)

Rivayet olundu:
- "Kıyamet günü, çok yiyen, çok içen, uzun boylu iri cüsseli (insan azmanı bir) adam getirilir. Tartılır; fakat bir sivrisineğin kanadıyla bile tartılmaz..."

Tartılan Şahıs mı, Amel mi?

Bu rivayet, tartılan şeyin, şahsın kendisi olduğuna delâlet eder.
Bazı âlimler bu görüşte oldukları gibi... Lakin cumhura göre ise amel sahifeleri tartılacaktır.



(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:352-353)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Ruhu'l Beyân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #156 : 22 Ağustos 2011, 12:57:41 »
Kaza Borcu Olanın Nafile Namaz Kılabileceği


Musannıf İsmail Hakkı Bursevî (k.s.) hazretlerinin açıklamalarından kaza namazı olanların asla sünnet ve nafile namaz kılmamalıdır; gibi yanlış bir manası çıkmaz. Zira fıkıh kitaplarımıza göre, kaza borcu olan kişiler, beş vakit namazın sünnetlerini, teheccüd, Duhâ, Evvâbin, tesbih namazı ve mübarek gecelerde kılınan hacet namazlarını ve diğer nafileleri kılabilir.



(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:296)(İbni Abidin C.1.S.688)



Hanefî mezhebine göre, "Üzerinde kaza namazı bulunan bir kimse nâfile namaz kılamaz" hükmü beş vakit namazın evvelindeki veya sonundaki namazlar ile duhâ, tesbih, tehiyyetü’l-mescid ve evvabin namazları gibi hakkında teşvik edici hadis-i şerifler bulunan nafileler müstesna tutulmuştur. (İbni Abidin, c.1, s.688; Fetava-i Hindiyye, c. 1, s.132)

(Mehmed Emre, Eskişehir, Balıkersir-Bilecik Eski Müftüsü - Günümüz Meselelerine açıklamalı Fetvalar, 2 /162 - )
(İbni Abidin, c.1, s.688; Fetava-i Hindiyye, c. 1, s.132)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Ruhu'l Beyân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #157 : 23 Ağustos 2011, 12:22:59 »
Edebe Riayetin Lüzumu

İmanın da beş suru (kalesi) vardır.

Birincisi: Yakin’dir.
İkincisi: İhlâs'tır.
Üçüncüsü: Farzları eda etmektir.
Dördüncüsü: Sünnetleri tamamlamak.
Beşincisi: Edepleri muhafaza etmek (edepli ve terbiyeli olmaktır).

İnsan, edebini muhafaza etmeyi taahhüt ettiği zaman elbette ki, şeytan ona vesvese veremez ve onu saptıramaz.
İnsan, edebi terk ettiği zaman, sünneti terk etmeye tama eder, sonra farzları terk etmeye başlar. Sonra ihlâsı ve sonra da yakini terk eder.
İnsana yakışan bütün işlerinde edebe riayet etmek ve edebi muhafaza etmektir. Abdest, namaz, alışveriş, sohbet ve bunların dışındaki bütün işlerinde edepli olmalıdır.

Bil ki:
Şeriat ahkâmdır. Tarikat edeptir. (Şeriat ve tarikatı) reddedenler, edeplerine riayetleri olmadığı için reddetmişlerdir, iblis ve (imanı) reddedenler gibi.

Denildiği gibi:
Edepsiz kişide değer ve kıymet olmaz. O kimin oğlu olursa olsun onda celâl olmaz. Edeb iyidir. Kişi edeble yükselir. Netice edeptir.

İbni Şîrîn (k.s.) Hazretlerine soruldu:
- "Hangi edeb, Allahü Teâlâ Hazretlerine daha yakındır?"

İbni Şîrîn buyurdular:
- "Allah'ın Rubûbiyetini bilmek, onun taatiyle amel etmek, sevinçlere hamdetmek ve zararlara sabretmektir."



(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:749)



Îman, mü'minin kalbinde Allâh'ın yaktığı bir meş'ale, bir nurdur. Bunun koruyucu kaleleri, çerçevesi, surları ise, aşağıdaki şekilde görüleceği gibi farzlar, vâcibler, sünnetler, müstehablar, mendublar ve nâfilelerdir.



Îman, bu ibâdetlerle çerçevelenip kale içine alınarak korunur. İmanı koruyan bu kaleleri yıkanlar yani, farzları, vâcibleri, sünnetleri terk edenler, imanlarını kolay kolay muhafaza edemezler.

(Muhtasar İlmihal - Hasan Arıkan Hocaefendi)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Ruhu'l Beyân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #158 : 24 Ağustos 2011, 12:08:23 »
Zekât ve Cihadın Esrarı

Bil ki, şüphesiz Allâhü Teâlâ hazretleri, bize yolunda savaşmayı emretti. Bu, Allah yolunda varlığını saçan ve çaba gösterenlerin zahir olup ortaya çıkması içindir.
Allah bize malı harcamak suretiyle zekât vermeyi de emretti. Zekât, muhabbetüllah yani Allah sevgisini iddia eden kişilerin tebeyyün edip aşikâr olup ortaya çıkması içindir.
Savaş, ilâhî sevginin ölçüsü, yani muhabbetüllah'ın mihengidir. Çünkü her insana, hayatı ve malı sevecek bir cibilliyet (yaratılış özelliği) verilmiştir. Allah, böylece kullarını, cihâd ve zekâtla, kendi yolunda olup olmadıklarını ortaya çkıkarmak için imtihan etti. Bu, iddia sahiplerinin iddialarının kesin olup olmadığını ortaya çıkaracaktır. Çünkü herkes Allahü Teâlâ hazretlerini sevdiğini iddia etmektedir. Hâlbuki Allahü Teâlâ hazretlerini sevdiğini söyleyen kişilerin iddiaları, onların Allah yolunda canları ve mallarıyla cihâd etmeleri ve zekâtlarını hakkıyla vermeleriyle ortaya çıkar...

İşte cihâd (ve zekâtın) sırrı budur! Bundan dolayı Hazreti Ali (r.a.) Efendimiz şöyle buyurdular:

"Bir gençte (yani kişide) en hayırlı hasletler, şecaat ve sahavet yani cesur ve cömert olmaktır. Bu iki haslet ikiz kardeştiler. Cesur olan her kişi aynı zamanda cömerttir."



(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:2 S: 401-402)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Ruhu'l Beyân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #159 : 25 Ağustos 2011, 12:06:56 »
Sevilenlerden İnfak Etmenin Şart Olduğu

"Siz birr'e eremezsiniz." (Sureyi Ali İmran :92)
Kendisine isabet ettiği zaman, nail olacağına nail olamaz.

Ey mü'minler! Yarışanların kendisine ermek için yarıştıkları, birre (iyiliğe) eremezsiniz. Birr adına hiçbir şeye ulaşamazsınız. Ebrâr (iyilerin) zümresine giremezsiniz.

Allah'ın Birri Ne Demektir?
Allâhü Teâlâ hazretlerinin birrine nail olamazsınız. Allâhü Teâlâ'nın birri. O'nun sevabı, rahmeti, rızası ve cenneti demektir...
"infak etmedikçe,"
Allâhü teâlâ hazretlerinin katında onlara rağbet ederek, Allah yolunda infak etmedikçe;
"Sevdiğiniz şeylerden,"
Sevdiğiniz malların bazısını, mallarınızdan sizin hoşunuza giden en değerli, kıymetli ve size en sevimli mallardan, demektir.


(Ruhü’l Beyan Tercümesi C:3 S:608)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Ruhu'l Beyân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #160 : 05 Eylül 2011, 12:10:38 »
Sadece Bakmanın Bile İbadet Olduğu

Hadis-i Şerifte şöyle buyuruldu:

"Babanın yüzüne bakmak ibadettir.
Kâbe-i mükerremeye bakmak ibadettir.
Mushaf (Kur'an-ı kerime) bakmak ibadettir.
Âlim'in yüzüne bakmak ibadettir.

Kim bir âlimi ziyaret ederse, sanki beni ziyaret etmiş gibi olur. Kim bir âlim ile musâfaha ederse, sanki benimle musâfaha etmiş gibidir. Kim bir âlimin yanında oturursa benimle oturmuş gibidir. Dünyada benim yanımda oturan kimseyi kıyamet gününde Allahü Teâlâ Hazretleri, onu yine yanımda oturtturur."


(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:395)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Ruhu'l Beyân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #161 : 06 Eylül 2011, 12:30:31 »
Şeytan Secdeden Kaçınmaya Devam Ediyor

Rivayet olunduğuna göre, Hak Teâlâ Hazretleri tarafından şeytana:

- "Âdem (a.s)'ın kabrine secde et, senin tövbeni kabul edeyim, günahlarını bağışlayayım" denildi.

Şeytan:
- "Ben Âdem’in kalıbına, ceset ve bedenine secde etmedim; nasıl olur da onun mezar ve ölüsüne secde edeyim" dedi.

Yine haber'de geldiğine göre, Allahü Teâlâ Hazretleri, şeytanı her yüz bin senede bir ateşten çıkarır. Âdem (a.s)'ı da cennetten çıkarır ve ona secde etmesini emreder. Şeytan yine secde etmekten kaçınır. Âdem (a.s)'a secde etmeyen şeytanı yine ateşe döndürür.



(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:405)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Ruhu'l Beyân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #162 : 07 Eylül 2011, 11:35:16 »
Hayvan Etlerinin İnsanlara Tesiri

Hayvanların etleri de böyledir. Etlerin (insanların huy, ahlak ve tabiatlarının değişmesinde) büyük bir tesiri vardır.

Hadis-i şerifte buyuruldu:

- "Size sığırın, sütünü ve onun yağını tavsiye ederim. Sığırın etinden (fazla yemekten) sakının. Zira sığırın süt ve yağında deva ve şifa vardır. Eti ise (fazla yenildiğinde) hastalık vardır."



(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:8 S:221)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Ruhu'l Beyân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #163 : 08 Eylül 2011, 11:53:47 »
Şeytanın Efendimiz (s.a.v) Hazretlerine İtirafı

İbni Abbas (r.a.) hazretlerinden rivayet edildiğine göre:
Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, bir gün Mescid-i Nebevi'den çıktı. İblis Mescid-i Nebevi'nin kapısındaydı.

Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, ona sordu:
- "Seni mescidimin kapısına getiren nedir?"

Şeytan:
- "Beni buraya getiren Allah’tır."

Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri:
- "Neden" diye sordu.

Şeytan:
- "Bana dilediğini sorman için" dedi.

İbni Abbas (r.a.) dedi ki,  Efendimiz (s.a.v.) Hazretlerinin şeytana ilk sorduğu namaz hakkındaydı.

Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, şeytana sordu.
- "Ey mel'un. Ümmetimin cemaatle namaz kılmalarına neden mani oluyorsun?"

Şeytan:
- "Ey Muhammed senin ümmetin cemaatle namaz kılmak için evden çıktıkları zaman beni çok sıcak bir humma (ateş) tutar. Onlar cemaatten ayrılmadıkça ateşim sönmez"

Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri yine sordu:
- "Sen ümmetimin Kur'an-ı kerime hizmet etmelerine neden mani oluyorsun?"

Şeytan:
- "Senin ümmetin Kur'ân-ı kerimi okudukları zaman ben kurşun gibi eriyorum" dedi.

Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri:
- "Sen ümmetimin Allah yolunda cihâd etmelerine neden mani oluyorsun?" dedi.

Şeytan:
- "Onlar, cihada çıktıkları zaman, ayaklanma bağlar vurulur. Onlar dönesiye kadar bağlı kalıyorum."

Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri:
- "Ümmetimin hacca gitmelerine niye mani oluyorsun?"

Şeytan:
- "Ümmetin hacca gitmek için evden çıktıklarında onlar dönesiye kadar ben, zincirlere ve demir halkalara vuruluyorum."

Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri:
- "Ümmetime neden cimri olmaları için vesvese veriyorsun?"

Şeytan:
- "Ümmetin sadaka vermeyi niyet ettiği ve düşündüğü zaman, tahta biçildiği gibi ben de başımdan bıçkı ile biçiliyorum gibi, anlatılması zor ağrı ve acı çekiyorum" dedi.



(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:1 S:28-29)

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Ynt: Ruhu'l Beyân'dan Derin Hakikatler
« Yanıtla #164 : 09 Eylül 2011, 12:28:23 »
Vermek, Çalışmak ve Koşmanın Faydası

- "Sefer et!
Ayrıldıklarının karşılığını bulursun!

- Dök! (Bol bol ver)...
Zira gerçekten şerefi kazanmak dökmek ve vermekle kazanılır

- Eğer aslan ininden çıkıp gezmezse, parçalayacak av bulamaz!
Eğer ok yaydan ayrılmazsa; isabet edeceği bir pay bulamaz..."

Sa'dî (k.s.) buyurdular:
- "Cefa çekmeyen!
Ne kadar cefa çekersen o kadar tahsil edersin. Gönül çalışmakla hoş olur..."




(Ruhü’-l Beyan Tercümesi C:11 S:288-289)