Gönderen Konu: Ruhumuz da bayrama hazır mı?  (Okunma sayısı 4119 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ruhumuz da bayrama hazır mı?
« : 28 Ağustos 2011, 04:09:27 »

Ramazan-ı Şerif'in sonuna yaklaştıkça bayram hazırlıkları da hızlandı. Kiminde çocuklara bayramlık telaşı, kiminde ikram ya da temizlik koşuşturmacası... Aslında bu hazırlıkların çoğu Efendimiz'in sünneti olmasından kaynaklanıyor ancak ne kadar şuurunda olduğumuz tartışılır. Bayram atmosferine sünnet bilinciyle girelim istedik, ilahiyatçıların kapısını çaldık.

On bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerif'i geride bırakmaya sayılı günler kaldı. Kâh mübarek ayın verdiği huzurla mutlu, kâh "Bereketinden az daha istifade edebilseydim!" serzenişleriyle hüzünlü karşılıyoruz bayramı. Evlerde de hazırlıklar çoktan başladı. Tatlılar, börekler yapılıyor, bayramlık kıyafetler dolaplardaki yerini alıyor.

Kimileriyse yolculuk telaşında, sevdiklerini bayramda varlıklarıyla mutlu etmeye hazırlanıyor. Peki, istemez misiniz bu bayram biraz farklı davranalım, İnsanlığın İftihar Tablosu'nun izinde bayramı 'bayram' gibi yaşayalım. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sas) neler yapıyorsa biz de onu yapalım arefe gününde. Dualarıyla karşılayalım bayramı ve hane-i saadetlerindeki atmosferi evimizde yaşatmak istercesine sünnete uygun geçirelim bu günleri.

Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Ali Budak ve Fatih Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden Yrd. Doç. Dr. Hasan Yenibaş ile Efendimiz'in (sas) bayrama nasıl hazırlandığını, bu günleri ne şekilde geçirdiğini ve bize tavsiyelerini konuştuk.

Dini bayramların İslam tarihindeki geçmişini, "Allah sizin için o iki günü daha hayırlı iki günle, Kurban ve Ramazan bayramlarıyla değiştirmiştir." hadis-i şerifini hatırlatarak şöyle açıklıyor Ali Budak:

"Allah Resûlü Medine'yi şereflendirince, Medinelilerin cahiliyeden beri oynayıp eğlendikleri iki bayram günü olduğunu öğrenmiş, Allah'ın bu günleri, onlardan daha hayırlı iki bayramla değiştirdiğini ifade etmiş ve bunların Kurban ile Fıtır (Ramazan) Bayramı olduğunu belirtmiştir." Ancak ilahiyatçılar, günümüzde bayramların yalnızca eğlence yönünün ön plana çıkmasından, manevi yönünün ihmal edilmesinden dolayı biraz dertli.

Hasan Yenibaş, günümüzde insanların bayramı genellikle 'neşe ve sevinç günleri' olarak tarif ettiğini, bu tarifin doğru fakat eksik olduğunu söylüyor ve şöyle diyor: "Bayramlardaki neşe ve sevinçler insanı gaflete sevk etmemelidir. Bayram bize İlahi bir ziyafettir. Ziyafet sahibini unutmak, O'ndan gafil olmak hakiki bir mü'mine yaraşmaz."

İşte Budak ve Yenibaş'ın tespitleriyle hadisler ve sünnetler ışığında Peygamberimiz'in bayram hazırlıkları ve tavsiyeleri...

Arefe günü bolca dua... Aslında "arefe" Kurban Bayramı'ndan bir gün önceki Zilhicce ayının 9. gününün ismidir. Hadis-i şeriflerde arefe günü, Kurban Bayramı öncesindeki gün için kullanılmıştır. Fakat bizim örfümüzde bu kelime, hem Ramazan Bayramı'ndan önceki gün hem de önemli görünen günlerden bir gün öncesi için kullanılagelmiştir. Bu kayıtlar göz önünde bulundurularak Allah Resûlü'nün (sas) en faziletli duanın arefe günü yapılacak dua olduğunu bildirmesi, bu günün çokça dua ile ibadet ve zikirle geçirilmesi gerektiğini bildirir.

Resul-i Ekrem Efendimiz (sas), "Arefe günü, kurban günü ve teşrik günleri biz Müslümanların bayramıdır. Bu günler yeme içme günleridir." buyurmuştur. Bu açıdan Ramazan Bay­ramı'nın ilk günü, Kurban Bayramı'nda da dört gün oruç tutmak Hanefîlere göre tahrîmen mekruh, Şafiî ve Hanbelîlere göre haram kabul edilmiştir.

Namazdan önce hurma Birçok güzel bayram geleneğinin kaynağı sünnet, yani Efendimiz'in uygulamaları ve tavsiyeleridir. Hz. Enes bin Malik'in belirttiğine göre, Efendimiz'in (sas) bayram günleri namaza gitmeden önce tek sayıda (yani üç, beş veya yedi tane) hurma yediğini biliyoruz. Allah Resûlü'nün hurmayı namazdan önce yemede acele etmesinin hikmeti, insanların Ramazan sonrası ara vermeden oruca devam etmemelerini sağlamak, bayramın gelişini haber vermek ve bayramlarda oruç tutulmasının doğru olmadığını belirtmektir.

Diğer bir ifade ile Efendimiz'in (sas) bu davranışı, bir ay boyunca yapılan nefis mücadelesinden sonra bu günün bir bayram havası içinde geçmesini temin etmeye yöneliktir.

En güzel kıyafetler bayram günü! Allah Resûlü (sas), torunu Hz. Hasan'a, bulabildiğinin en güzelini giymesini ve yine imkânların elverdiği en güzel kokuyu sürünmesini tavsiye etmiştir. Kaynaklarda Efendimiz'in bayramlarda, elbiseleri içinden en güzelini giydiğini, hatta iki bayram ve cuma için bir elbisesi olduğunu görüyoruz.

Bayramlaşmayı ihmal etmeyin Bayram namazından sonraki bayramlaşma ve kaynaşmalar da aslında Efendimiz'in sünnetinden kaynaklanmaktadır. Bir hadiste Peygamber Efendimiz'in (sas), namaz sonrası mescide oturan sahabilere doğru yöneldiğini, bazı ihtiyaçlara göre onlarla konuştuğunu ve onları ısrarla sadaka vermeye teşvik ettiğini görüyoruz. Hadislerde aynı davranışları kadınlara karşı uyguladığı da görülmektedir.

Sünnete uymak için yolunuzu uzatın Bayram namazı için evden çıkan bir kimsenin evine farklı, daha uzun bir yoldan dönmesi de günümüzde bilinen bir uygulamadır ve sünnete dayanmaktadır. Zira Allah Resûlü (sas) bunu açık bir şekilde tavsiye etmektedir. Böylece daha fazla insanla görüşmek, bayramlaşmak ve her adımı sevap olan bir amel (mescitlere giderken çok adım atmak) yerine getirilmiş olacaktır.



Evden, namaz ve ziyaretler için ayrılın Bayramlarda Allah'ın rahmetiyle tecelli ettiğini belirten, bundan dolayı namaz ve ziyaretler için evden çıkılmasını tavsiye eden Efendimiz'in (sas) sözlerinden de anlıyoruz ki bayramlar diğer günler gibi geçirilmemelidir. Bayram namazına bütün aile fertlerinin katılması, fıtır sadakasının haricinde başka yardım ve infakların da yapılması, hediyeleşmeler, ziyaretler, dualaşmak, güler yüzlü olmak, imkânlar ölçüsünde yeni ve temiz kıyafetlerin hazırlanması, çokça tesbih ve zikir yapılması, bayramlarda yapılabilecek en güzel davranışlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

"Şeker bayramı" demek, anlamını daraltmak olur Ramazan Bayramı'nı "şeker bayramı" olarak isimlendirmek, onun manasını daraltmak olur. Belki Peygamber Efendimiz'in bayramda namaz öncesi yediği hurmadan dolayı böyle diyorlar. Faka İslam literatüründe bu bayramın adı "Fıtır Bayramı"dır ki bunun dilimizdeki en güzel karşılığı 'Ramazan Bayramı'dır. Dinî hüviyeti olan bayramların asıl isimlerinin muhafaza edilmesi, her Müslüman'a düşen bir vazifedir.

***

Bayramda kaçınılması gerekenler

Bayramların aynı zamanda zikir günleri olduğunu unutmayın

Bazıları bayramı, oruç yükünden kurtulmanın bir sonucu gibi görerek camiyi ve ibadeti bırakıp dünyaya dalmanın bir başlangıcı olarak düşünebiliyor. Ya da bu şekilde davranıyor. Oysa Allah Resûlü (sas), bayram günlerini, "yeme-içme günleri" olmalarının yanı sıra "Allah'ın zikir günleri" olarak nitelemiştir. Bir aylık manevi bir gayretin bir bakıma taçlandırılması, bir bakıma da ödüllendirilmesidir bayram günleri.

Yemede, içmede aşırıya kaçmayın

Yemede, içmede ve kılık kıyafette aşırıya giderek imkânlarının sınırlarını aşırı bir şekilde zorlamak veya imkânı olsa da israfa girmek, dinimize göre doğru değildir.

Eğlencenin dozunu kaçırmayın

Sevinç ve neşe günleri olan bayramlardaki eğlenmenin dozu seviyesiz ve meşru çizgiye aykırı olmamalıdır. Bu bayram, dinin meşru kıldığı bir bayramdır ve Allah Resûlü (sas) bayram gecelerini, sevabını Allah'tan bekleyerek ihya eden kimseye, "kalplerin öldüğü günde onun kalbinin ölmeyeceği" müjdesini vermektedir.

zaman

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Ruhumuz da bayrama hazır mı?
« Yanıtla #1 : 29 Ağustos 2011, 01:03:02 »
Teşekkürler
〰〰〰〰🐠

mazhar

  • Ziyaretçi
Ramazan Bayramını karşılarken…
« Yanıtla #2 : 07 Ağustos 2013, 08:47:17 »
Bilindiği gibi Kadir Gecesinden bir kaç gün sonra Ramazan Ayının bitiminde Ramazan Bayramı gelmektedir. Dini önemi ve anlamının yanında, ortak sevinç ve mutluluk günleri olan dini bayramlarımız, sosyal birlikteliğin sağlanmasında, kardeşliğin dolu dolu yaşanmasında önemli bir yer tutar.
Küçüklerin büyüklere saygı, büyüklerin küçüklere sevgi göstermesi, hastaların ziyaret edilmesi, verilecek hediyelerle çocukların sevindirilmesi, eş, dost ve akrabaların birbirlerini ziyaret edip, kaynaşması özellikle bayram günlerinde yaptığımız güzel davranışlardır.
Bayram günlerinde – eğer hayattalar ise – anne ve babamızın ellerini öperek onları hoşnut etmek ve hayır duâlarını almak toplumuzda yaygın bir gelenektir. Kur-an’ı Kerim’de Allah’a ibâdetten sonra, anne-babaya saygı göstermek ve onlara iyilik etmek emredilerek, onlara karşı “öf” bile demenin doğru olmadığı vurgulanmıştır.
Hastanelerde ve evlerde yatan hastaları ziyaret etmeli, şifa dileklerimizi sunmalıyız. Yetim ve kimsesiz çocukların bir anne baba gibi başlarını okşamalı, onları yalnız bırakmamalı, ihtiyaçları varsa gidermeye çalışmalıyız. Afrika ülkerindeki uzak veya varsa  yakın çevremizdeki yoksullara ve bakıma muhtaç olan çocuklara yardım ellerimizi uzatmalı, onların da bayram sevincini yaşamalarını sağlamalıyız.
Aramızdan ayrılarak ebedi hayata intikal etmiş olan mevtalarımız için dua ederek ruhlarını memnun etmeliyiz. Tanıdıklarımızdan dargın olanları barıştırmaya çalışmalı ve aralarını bulmalıyız. Her zaman olduğu gibi, bayram günlerinde de, yüce dinimizin emrettiği şekilde çevremizdeki insanlara iyi davranmalı, kalp kırıcı , incitici ve zarar verici davranışlardan kaçınmalıyız.
Bu duygularla Kadir Gecenizi ve Ramazan Bayramınızı en içten duygularla tebrik eder, kutsal gecenin ve bayramın toplumumuza ve bütün insanlığa barış ve huzur getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ederim.

İsa Kuyucuoğlu.Haber.dk