Gönderen Konu: Burnunuzun yarsını değil tamamını kullanın  (Okunma sayısı 2583 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Burnunuzun yarsını değil tamamını kullanın
« : 12 Haziran 2010, 01:37:45 »


Uzmanlar, burun tıkanıklığının başka hastalıklara da yol açabileceğini belirterek, bu konuda burundan nefes almakta güçlük çeken vatandaşlara uyarılarda bulundu.

Adıyaman Devlet Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Murat Kar, burun tıkanıklığının ve bununla birlikte nefes alışverişinde güçlük çekmenin insanlığın en eski şikayetlerinden biri olduğunu söyledi.

Bu sıkıntıların nedenlerinin bulunduğunu belirten Uzm. Dr. Kar, "Bazıları için bu çok önemli olmasa bile kimileri bu şikayetlerden dolayı çok zorluk çeker. Doktorlar burun tıkanıklarının nedenlerini dört bölümde inceler ve bunlar arasında bazen benzer noktalarda olabilmektedir. Özellikle şikayetlerine birden fazla şeyin neden olduğu hastalarda bu ortak noktalar artmaktadır. Bu sınıf içinde burnun ve ince bir kıkırdaktan oluşan ve burnu iki ayrı bölüme ayıran burun septumunun bozuklukları incelenir.

Bu bozukluklar genellikle insanın hayatında geçirdiği herhangi bir kaza sonucu oluşmaktadır. Kaza çocukluk çağında olmuş olabileceği gibi unutulmuş bile olabilir. Yeni doğan bebeklerin yüzde yedisinde doğum esnasında burun zedelenmesi olabilmektedir. Şu bir gerçektir ki insan, hayatı boyunca en az bir kere burnunu bir yere çarpar. Bu nedenlerden dolayı burun deformiteleri ve septum deviasyonları çok sık görülen nedenlerdir.

Eğer bunlar soluk almayı güçleştirirse cerrahi olarak düzeltilebilir. Çocuklarda en sık rastlanan burun tıkanıklığı nedeni geniz etinin büyümesidir. Bu bademciğe benzeyen ve damağın gerisinde burnun arkasında yer alan bir dokudur. Bu problemi olan çocuklar geceleri sesli nefes alırlar, hatta horlarlar.

Bunun yanı sıra bu çocuklar sürekli olarak ağızlarından nefes alırlar, yüzlerinde bir mutsuzluk ifadesi vardır. Hatta dişlerinde de bozukluklar söz konusu olabilir. Geniz etini almaya yönelik cerrahi girişimler önerilebilir. Bu kategori içinde yer alan başka nedenler arasında burun tümörleri ve yabancı cisimler de vardır.

Çocuklar küçük parçacıkları burunlarına sokma eğilimindedir. Bunlar düğme, çengelli iğne, oyuncak parçaları, bezelye ve nohut olabilir. Tek taraflı kötü kokulu akıntı hissettiğinizde dikkatli olun. Çünkü bu yabancı cisim tarafından tıkalı bir burnun uyarısı olabilir. Bu durumda muhakkak bir doktora başvurulmalıdır" dedi.

Enfeksiyon hastalıklarına da değinen Uzm. Dr. Murat Kar, bir insanın yılda ortalama bir iki kez soğuk algınlığı geçirebileceğini kaydederek:"Bu gençlerde daha fazla, bağışıklık sistemi gelişmiş yaşlı kişilerde ise daha azdır. Soğuk algınlığı virüsler tarafından oluşturulan bir hastalıktır. Bazı virüsler hava yoluyla geçerken çoğunlukla el burun yoluyla bulaşır.

Virüs bir kere buruna yerleşince vücutta bulunan histamin adında bir kimyasal maddenin salgılanmasına neden olur. Bu madde sonucunda buruna giden kan miktarında belirgin bir artış gözlenir. Sonuç olarak burun zarları şişer. Diğer taraftan burun zarlarından sıvı salgılanması da artar. Antihistaminikler ve dekonjestanlar bu şikayetlerin azaltılması için kullanılabilir.

Fakat soğuk algınlığı zaman içinde kendi kendine geçer. Virüs enfeksiyonları sırasında burnun ve sinüslerin bakteri enfeksiyonlarına olan direnci azalır. Bu da soğuk algınlığı sırasında neden sıklıkla burun ve sinüs enfeksiyonu görüldüğünü açıklar. Burun akıntısı berrak görünümünden sarıveya yeşile dönerse bu bakteriyel enfeksiyonu gösterir ve muhakkak doktora başvurulmalıdır.

Ani sinüs enfeksiyonlarında burunda tıkanıklık, Koyu bir akıntı, hangi sinüsün etkilendiğine bağlı olarak yanaklarda ve üst dişlerde, gözler arasında ve gerisinde veya üzerinde ağrı ve hassasiyet bulunur. Kronik sinüs enfeksiyonları ağrı yapabilirde yapmayabilir de.

Fakat burun tıkanıklığı ve burun akıntısı sürekli vardır. Bazı hastalarda sinüslerden polip denilen yapılar gelişir. Hastalık aşağı hava yollarına da yayılarak kronik öksürük, bronşit ve astıma neden olabilir. Akut sinüzit genellikle antibiyotik tedavisine cevap verir, kronik sinüzit için ise genellikle cerrahi tedavi önerilir" diye konuştu.

haber7
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Orta Kulak Enfeksiyonu
« Yanıtla #1 : 05 Ağustos 2011, 13:05:24 »
Kronik Orta Kulak Enfeksiyonu Nasıl Tedavi Edilir?

Toplumda yaygın bir hastalık olan orta kulak enfeksiyonu, altı ay içerisinde üç defadan fazla tekrar ediyorsa, bu durum hastalığın kronikleştiği anlamına geliyor.
 
Kronik orta kulak enfeksiyonunda cerrahi tedavi büyük önem taşıyor. Anadolu Sağlık Merkezi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Sertaç Yetişer, kronik orta kulak enfeksiyonunda  cerrahi tedavinin ayrıntılarını anlatıyor.
 
Kulağın yapısı; Dış, Orta ve İç kulak olmak üzere üçe ayrılır. Orta kulak; kulak zarının daha iç tarafında bulunan bir boşluktan oluşur. İşitme organının, kulak zarıyla iç kulak arasındaki bölümünde görülen en¬feksiyonlara orta kulak iltihabı denir.

Bütün enfeksiyon hastalıklarında olduğu gibi orta kulak iltihabının da akut ve kronik biçimleri var¬dır. Kulak zarının genellikle enfeksiyona bağlı sebeplerle delinmesi sonucu oluşan orta kulak enfeksiyonu üç ay süren ilaç tedavisiyle iyileşmediği takdirde kronikleşmiş sayılıyor.

Anadolu Sağlık Merkezi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Sertaç Yetişer, “Genetik yatkınlık, sosyoekonomik faktörler, allerji, iklim, sık görülen üst solunum yolu enfeksiyonu, sigara alışkanlığı ve kulağın bazı yapısal özellikleri kronik orta kulak enfeksiyonuna sebep oluyor” diye bilgi veriyor.
 
Prof. Dr. Yetişer, cerrahi tedavi yöntemini şöyle anlatıyor: “Kronik orta kulak enfeksiyonları için yapılan ameliyatlar genel anestezi altında kulak arkasından kesik açılarak yapılıyor. Enfeksiyon temizleniyor ve kulak zarındaki delik onarılıyor.

Gelişen teknoloji ile birlikte orta kulak cerrahisinde endoskoplar da kullanılmaya başlandı. Hastanın kemikçik zincirinin enfeksiyonla tahrip olması ile birlikte ameliyat esnasında orta kulak protezi kullanılması gereği ortaya çıkıyor.
 
Ayrıca kulakta bazı protezler de kullanılıyor” diyor ve ameliyat sonrası süreci de aktarıyor: “İlk 10 gün hastanın pansumanlarına devam ediliyor. İkinci haftadan sonra kulak açık bırakılıyor. İlk 1-3 ay içerisinde ani basınç değişimlerinin olduğu (uçak yolculuğu, dalma, gürültü, vb.) ortamlara girilmemesi gerekiyor. Başarılı bir cerrahiden sonraki 3-4 aylık dönemde hasta normal yaşantısına dönebiliyor.
 
hastane.com
〰〰〰〰🐠