Gönderen Konu: Sağlıksız Zayıflama Yöntemleri  (Okunma sayısı 7505 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Sağlıksız Zayıflama Yöntemleri
« : 14 Mayıs 2008, 01:16:31 »

Sağlıklı beslenme kavramının son yıllarda hiç olmadığı kadar hayatımıza girmesiyle, her popüler konunun hem uzmanlar hem de bilgisiz bir topluluk tarafından irdelenmesi ve her geçen gün-doğru veya yanlış-bilgi ve yöntemlerin yazılı ve sözlü medya aracılığıyla halka ulaştırılması farklı sonuçlar doğurmaktadır.

İnsanoğlu, doğası gereği en basit ve güvenilir yol olan yeterli ve dengeli beslenme ile sağlıklı ve formda kalabilme şansına rağmen, kimi zaman aynı etkiyi daha kısa sürede, kolaylıkla, uğraşmadan almaya meyillidir ve ne yazık ki bu zaaf son günlerde acımasızca kullanılmaktadır.

Mucize/Şok/Medyatik Diyetler, zayıflama adı altında ve bazılarının yalnızca bitkisel olduğu savunularak piyasaya sürülen hap, toz karışım ve benzeri ürünler, mezoterapi/karboksiterapi benzeri uygulamalar insanlara zaman ve çabadan tasarruf etme kartını sunarken, onlara sağlıklarından olabilecekleri veya bu çözümlerin kalıcı olmadığı gerçeğini belirtmekten kaçınıyorlar.

Kısa sürede hızlı kilo vermeyi vaat eden tüm diyetlerde vurgulanması gereken nokta hızla verilen kiloların yağ değil kas kitlesinden olduğu gerçeğidir. Haftada 0,5-1 kg ağırlık kaybının istenen durum olduğu düşünülürse, haftada 5 kg ağırlık kaybı vaat eden bir diyetin sonuçlarının hasara yol açacağı ortadadır.

Ayrıca, kaybedilen ağırlığın yağ kitlesinden olmayışı zaten görüntünüzde de ciddi bir farklılık yaratmayacaktır, öyle ki vücut yağ yüzdesinin artışı ve kas/su kaybıyla şikayet edilen selülit problemine çözüm olmaktansa neden olunacağı bilinmelidir. Diğer yandan, hayat boyu bu tür çok düşük kalorili diyetleri (İsveç Diyeti gibi), çok düşük karbonhidrat içeren ketojenik diyetleri (Atkins Diyeti gibi) veya tek yönlü beslenmeyi gerektiren diyetleri (Lahana Diyeti gibi) uygulamayacağınıza göre, eski düzen ve alışkanlıklara dönüldüğünde kilo verdiğinizden çok daha hızlı şekilde kaybedilen ağırlıktan çok daha fazlasının alınacağı şüphesizdir.

Özellikle ketojenik diyetler çok düşük olan karbonhidrat içerikleriyle su ve elektrolit dengesinde bozukluk, kalsiyum ve sodyum atımında artış, osteoporoz, hiperlipidemi ve gut gibi riskler taşır. Ayrıca, çok düşük kalorili diyetlerin bir çok mikro besin öğesinden eksik olduğu düşünülürse ciddi vitamin-mineral kayıpları ve bunların doğuracağı sorunlar da unutulmamalıdır. Bu tür diyetlerde enerji alımını azaltmak için öğün atlanmasıysa, metabolik hızın düşmesine, böylece ağırlık kaybının zorlaşması, yavaşlaması, hatta durmasına neden olur.

Bazal metabolik hız vücudumuzdaki yağ ve yağsız doku ile orantılıdır. Vücutta ne kadar çok kas varsa metabolik hız da o kadar yüksek, yani yağ yakma kapasitesi o kadar iyi demektir. Tam tersi kas kütlesi azaldıkça yağ yakma kapasitesi de azalır. Proteini yüksek düşük kalorili diyetlerin kolesterol açısından da zengin olması kalp hastalığı açısından çok önemli bir risktir.

Çünkü proteini yüksek karbonhidratı düşük bir diyette ekmek ve tahıl grubu kısıtlandığından, hayvansal kaynaklı besinlere ( tavuk, balık, süt, peynir, yoğurt, et ürünleri gibi) daha fazla yer verilir. Çok düşük kalorili diyet yapanlarda görülen diğer bir risk de safra kesesi problemidir. Düşük yağ içeriğine sahip diyetlerdeyse (Beverly Hills Diyeti gibi) yağda eriyen vitaminlerin gerektiği gibi emilememesi sonucunda vitamin eksiklikleri yanında, bağırsakların çalışmasında olumsuzluklara neden olarak kabızlığa davetiye çıkartılır.

Gözden kaçırılmaması gereken bir nokta da, çok düşük yağ içerikli diyetlerle yeterli yağ alamayan vücudun endojen yağ yapımına girişmesidir. Protein-karbonhidrat ayrımını savunan diyetlerse (Montignac, South Beach gibi) vücudun asit-baz dengesini bozar, kolesterolü arttırır, tansiyon ve kalp-damar hastaları için önerilmez. Ancak bu diyetin savunucularının gözden kaçırdığı nokta zaten bir çok besinin içeriğinde hem protein hem de karbonhidrat bulunduğu gerçeğidir.

Bitkisel olduğu iddia edilen çeşitli hapların yan etkileriyse henüz kanıtlanmadığından önerilmesi son derece sakıncalıdır. Bazılarının vücut yağında azalmaya yardımcı olduğu söylenirken, bazılarınınsa tokluk hissi yaratarak besin alımını azalttığı bilinmektedir.

Ancak besin alımının yanlış bir dengede azaltılmasıyla elde edilen sonuçlar ortadadır. ABD'nin Illinois eyaletinde yapılan araştırmalara göre, ABD'de yaygın olarak tüketilen zayıflama haplarının çok da güvenli olmadığı ve zayıflama haplarındaki bazı maddelerin kalbe zararlı olduğu tespit edilmiştir.

Yapılan araştırmalar sonucunda, bazı hapların içerisinde Kafein ve Sitrus Uranyum maddelerinin bulunduğu ve bu maddelerin birleşip kana karıştığında, kalp atışlarını hızlandırdığını ve hatta ölümlere yol açtığını ifade edilmiştir. Zayıflama haplarının etkili olduğunu, ancak kalbe zararlı yan etkilerinin olduğu ve hatta ölümlere yol açtığı artık kanıtlanmış bir gerçek konumundadır.

Piyasada satılan bazı toz karışım ve içeceklerinse aynen yanlış uygulanan diyetlerde olduğu gibi vücut yağında kayıp sağlamadığı bilinmektedir. Bu gibi ürünler diüretik etkileriyle su kaybı gerçekleştirir, yani kaybedilen kilonun sahte olduğu söylenebilir. Çünkü bu yöntemle vücut su kaybına uğruyor kaslar küçülüyor ama yağlar erimiyor.

Bu aşamada organizma kendisi için gerekli olan enerjiyi sağlamak için kas ve karaciğerde bulunan glikojeni yakarak basit bir ifadeyle kasları enerjiye dönüştürür. Bu nedenle gün boyunca az veya hiç yemek yenmeyen veya karbonhidrat alınmayan bir diyetle gün içinde tüm karbonhidrat depoları boşalır, kan şekeri düşer. Sonuç olarak da halsizlik, tatlı isteğinde artış, baş dönmesi ve baş ağrısı gibi olumsuzluklar yaşanır.

Hızla kilo verilen tüm uygulamalarda kadınlarda hormonal dengenin bozulmasıyla, buna bağlı olarak adet düzeninde de sorunlar yaşanabilir. Ani meydana gelen kilo kayıplarında sorun, beyindeki hipotalamus denilen bölgeden gelen ve alt beyindeki hipofizi ve dolaylı yoldan yumurtalıkları etkileyen sinyallerin frekansının bozulmasıdır.

uzun dönemde östrojen hormonunun eksikliğine bağlı olarak kemik erimeleri ve hatta genç yaşlarda kemik kırılmalarına kadar gidebilecek önemli sağlık sorunları gelişebilmektedir.Tüm bu yanlış yöntemlerle sindirim ve sinir sistemi bozuklukları, anemi, yorgunluk, baş dönmeleri, bulantı ve kusma, hipotansiyon, safra taşları, soğuk intoleransı, kuru cilt, saç dökülmesi, kolesterol ve ürik asit seviyelerinde yükselme gibi sorunların baş gösterdiği ve uzun vadede çok daha ciddi durumlara yol açacağı unutulmamalıdır.

Bir çeşit kurtarıcı gibi görülen light ürünlerinse doğru miktarlarda kullanılmasının, içerdikleri lif miktarı, azaltılmış yağ ve şeker oranlarıyla ağırlık kaybına katkıda bulunabilecekleri, ancak fazla miktarda tüketimlerinin yarardan çok zarara neden olacağı bir gerçektir.

Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği'ne göre, bu tür ürünlerin light olabilmesi için enerji değerinin en az yüzde 25 azaltılması gerektiği ve ürünün üzerinde düşük kalorili yazabilmesi için de o ürünün 100 gramında 40 kaloriden az kalori bulunması şartı da tüketicilerce dikkat edilmesi gereken bir noktadır. Mezoterapi ve karboksiterapi benzeri uygulamalarınsa kısa vadede etkili sonuç verebileceği, ancak sağlıklı beslenmenin yaşam biçimine dönüştürülmemesi halinde sonuçsuz kalabilecek yöntemler olduğu bilinmektedir.

Yapılan araştırmalar kilo vermenin sayısız faydasını ortaya koyuyor. Kilo vermeye başladığınız andan itibaren, insülin direnci düşüyor, dokular insülini kullanmaya başlıyor, kan şekeri, dolayısı ile açlık kontrol altına alınıyor, kolesterol ve yüksek tansiyon düşüyor. Kalp damar hastalığı riski azalırken, bağışıklık sistemi güçleniyor. Getireceği psikolojik artılar da cabası..

Ancak tüm bu yararlar kontrollü ve dengeli bir şekilde kilo verildiği zaman ortaya çıkıyor. Sonuç olarak, diyetisyen ve doktor kontrolünde, karbonhidrat, yağ ve protein oranları ayarlanmış, sebze, meyve, posalı besinlerin bolca tüketildiği, sıvı alımının bol olduğu, az ve sık öğünlere yer verilen ve egzersizle desteklenen ve en önemlisi davranış değişikliği şeklinde benimsenen bir diyet olmadan, yukarıdaki yöntemlerden herhangi biri veya birilerinin uygulanmasıyla sağlıklı ve kalıcı kilo kaybının imkansız olduğu bilinmelidir.

Aksi taktirde elde kalan ruhsal, maddi ve manevi kayıplardan fazlası olmayacaktır.

Diyetisyen-Sinem Kolbakır
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Bu ilaçlar ölümcül Olabiliyor
« Yanıtla #1 : 14 Mayıs 2008, 01:32:16 »
Zayıflama ilaçlarının bir çoğunda beyindeki merkezi uyararak yeme isteğini baskılayan ve tokluk hissi veren sibutramin etken maddesinin bulunduğunu belirten Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Selçuk Can, bu ilaçların “bitkisel ve doğal gıda takviyesi” adıyla sunulmasına aldanmamak gerektiğini vurguladı:
 
Doç. Dr. Selçuk Can

“Doğal gıda takviyesi olarak pazarlanıyor, ama aslında içinde kimyasal madde bulunan bir bileşen. Yeme isteğini baskıladığı için yemek yemiyor ve zayıflıyorsunuz. Ancak bu ilaçların bir çok yan etkisi var; ağız kuruluğu, kabızlık, tansiyon ve nabız yükselmesi gibi. En önemlisi de kalbe yükleniyor ve kalp krizlerine neden olarak ani ölümlere yol açabiliyor.”
DOÇ. DAĞDELEN: İŞLEM GÖRÜNCE DOĞAL OLAMAZ
Kardiyolog Doç. Sinan Dağdelen de, doğal ya da bitkisel ürünlerin hem kullananlar hem de satanlar tarafından suistimal edildiğini söyledi:
 
Doç. Dr. Sinan Dağdelen

“Bir şeyin adına doğal dediğiniz zaman insanlara sanki domates ya da salatalık gibi sunuluyor, halbuki öyle değil. Morfin de eroin de esrar da doğal maddelerdir ama yan etkileri vardır. Bir maddeyi işlemden geçirip ambalajlayıp kullanıyorsanız isterse sarımsak olsun, bu bir ilaçtır. Bu ilaçları tedavi amaçlı kullanıyorsanız mutlaka bilimsel testlerden geçirip kullanmak gerekiyor. Bu tür ilaçların vücuda bazı faydaları olabilir ama önce biz bir ilacın vücuda faydasından çok zararlarını inceleriz.”

GİZLİ KALP HASTALIĞINI TETİKLER
Özellikle Sibutramin etken maddeli zayıflama ilaçlarının, kalpte aritmi denilen düzensiz atışları tetikleyerek ölüme yol açabildiğini vurgulayan Dağdelen, şöyle devam etti:

“Zayıflama ilaçlarının bütün yan etkileri ise henüz detaylı olarak bilinmiyor. Kalbe bir çok etki yapabiliyor, tansiyon oynamaları kalp krizine ve ani ölümlere neden olabiliyor. Hele hele bu kişilerde farkında olmadıkları sinsi bir kalp sorunu varsa onu aşikar hale getirir, tetikler ve kalp hastalığını hızlandırabilir. Hastalarıma ilaçla zayıflamalarını tavsiye etmiyorum. İlaç kullanılması zorunlu ise mutlaka bir endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları uzmanının kontrolünde kullanılmalı.”

............................................................
Bu tehlikeli ilaçları kullanların sayısı gün geçtikçe artıyor,insanlar yiyip içip ,ilaç alarak zayıflama yollarına gidiyor.
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı devran

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 282
Yaz döneminde zayıflamaya dikkat
« Yanıtla #2 : 27 Nisan 2009, 14:21:57 »
Yaz döneminde zayıflamaya dikkat

Uzmanlar, yaz mevsiminin yaklaştığı dönemde zayıflamaya çalışanların uyguladığı diyetlerin kötü sonuçlar ortaya çıkartabileceği konusunda uyarılarda bulundu. Bartın'da, Sağlık Müdürlüğü'nde çalışan personele, Diyetisyen Aslı Erkaya tarafından obezite hakkında bilgiler verildi. Erkaya, obezitenin insan sağılığını tehlikeye düşürdüğünü belirtti.

Bartın Sağlık Müdürlüğü çalışanları obezite ve zayıflama diyetleri konularında bilgilendirdi. Diyetisyen Aslı Erkaya, Sağlık Müdürlüğü'ndeki 37 sağlık çalışanına bilgiler verildi. Diyetisyen Erkaya, "Obezite ülkemizde ve tüm dünyada hızla yaygınlaşan ve yol açtığı sağlık sorunlarıyla toplum sağlığı açısından büyük tehlike arz eden bir hastalıktır. Yaz dönemi yaklaştıkça kişilerin zayıflama eğilimlerinin artması sebebiyle hatalı diyet uygulamalarından kaçınması gerekmektedir. Diyet yapmak isteyenlerin ön yargılarını kırmak gerekir" dedi.

Diyetisyen Aslı Erkaya, internet sayfalarından indirilen yada gazete kupürlerinden kesilen diyetlerin, sağlık üzerindeki olumsuz etkileri ile para ve zaman kaybına yol açan zayıflama alet ve kremleri hakkında da bilgi verdi.

İHA


Gün Olur devran döner.

Çevrimdışı BT 857

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 200
Ynt: Sağlıksız Zayıflama Yöntemleri
« Yanıtla #3 : 29 Nisan 2009, 22:22:13 »
DIYETE GARSIYAM GARDAS
 
 
 
Dostlar atışır da, yiğitler susar mı
Elma ilen armut, biftek yerin tutar mı
Adem olan layt marul yutar mı
Er kişi hazzetmez kepekten, liften
Zarar gelmez hiç ufak bir göbekten...

Doymuş ile doymamış bir olur mu
Sıratta galoriden sual olur mu
Hiç nutrasvitten baklava olur mu
Er kişi hazzetmez kepekten liften
Zarar gelmez orta boy bir göbekten...

Coşar şu deli gönül börek, mantı, pizzayla
Ürkütme gözünü hiç hacimle, enle, boyla
Elastik bir hayvandır mide, olur yayla
Zarar gelmez hiç tahterevan bir göbekten...

Çiçek dalda güzeldir, guzu şişte...
Üç beyazı tartışmak boş bu işte
Fikirler değişir her yiyişte
Er kişi hazzetmez kepekten liften
Zarar gelmez kimseye MUHTEŞEM bir göbekten...

Diyete Garşıyam Gardas...

 &)) :dill
LA TENSENA

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Zayıflamak uğruna Moda diyet tuzağına düşmeyin
« Yanıtla #4 : 08 Mayıs 2009, 19:57:33 »
Besin öğeleri yönünden dengesiz ve çok düşük kalorili diyetler sağlığınızı ciddi şekilde tehdit edebilir. Bunlardan bazılarını aşağıda görebilirsiniz.

KAN GRUBU DİYETİ

İnsanları kan grublarına göre sınıflayıp her bir grubu bazı besinlerden tamamıyla yoksun bırakmaya dayalı düşük kalorili bir aldatmaca.

Ancak bu yasaklamaların bireylerde ciddi besin ögesi yetersizliklerine yol açacağı ve kalori kısıtlamasının da metabolizmada oluşturacağı harabiyet düşünülecek olursa sağlık açısından ne denli zararlı olacağını anlamak çok zor değil.

Fiziksel sağlığı olumsuz etkileyecek bu tip iddialı diyetlerden uzak durulmasında büyük yarar görüyorum.

İSVEÇ DİYETİ

İster bu diyeti yapın, isterseniz sadece su içerek yaşayın… Çok düşük kalorili diyetlere en güzel örnek. Aslında diyet demek bile yanlış…..Sonuç yetersiz besin ögesi alımı, kolesterol düzeyinde artış, su ve kas kaybı, halsizlik, sinirlilik, anemi vs…

Bu listeyi çok daha artırmak mümkün. Diyet sonunda bazal metabolizm. hızı minumumlara düşüyor. Bu arada siz diyet bittiği için normal yemeye başlıyorsunuz, kalori artımı ve metabolizmadaki düşüş sonunda verilen kiloların geri alımı ve birde buna faiz eklenmesi… İki katı kilo alımı…….

HOLLYWOOD DİYETİ

İlk 2 gün sadece meyve suyu vererek yapılarında bulunan antioksidan özellik gösteren vitaminlerin ve pigment maddelerinin etkisiyle vücudun zehirli artıklardan temizlenmesini ileri süren bir uygulama. Sonraki günler sadece salata, pişmiş sebze ve salata öneriliyor.

Çok düşük kalorili diyetlere bir başka örnek. Kısa sürede fazla kilo kaybını hedefleyen bu diyetle su ve kas kaybı ile 1 hafta sonrasında ayakta durmanız bir mucize.

Özellikle en kuvvetli öğününüz olması gereken öğle öğününde sadece yeşil salata önermesi de en aktif olmanız gereken saatlerde çalışma veriminizi minumuma indirecektir.

Bu diyetten sonra metabolizmada oluşan yavaşlama, günlük enerji harcamasını azaltacağından normal beslenmeye dönüldüğünde süratle kilo alınması kaçınılmazdır.

MANKEN DİYETİ

Protein alımı yok denecek kadar az. Sadece kahvaltı gevreği, sebze ve salata içeren çok düşük kalorili bir diyet. Günlük tüketim 500-600 kaloriyi geçmez.

Böyle bir diyeti yorumlamak bile gereksiz. Çünkü bu tip uygulamalar sonrasında, oluşan defektleri düzeltmek ve eski sağlığınıza dönmek hayli güç olacaktır.

Uzm. Dyt. Bengül Akgün
〰〰〰〰🐠