Peygamberimiz (asm) aleyhisselam da buyururlar ki:
- Allah korkusundan kişinin vücudu ürperdiği zaman -ağaçtan yaprakların dökülmesi gibi- günahları dökülür.
Anlatırlar ki, adamın birisi bir kadına göz kor. Bir ara bu kadın , ticaret maksadıyla bir kafile ile yola çıkar. Adam da aynı kafile ile peşinden gider. Akşam olunca bir yerde konaklanır ve herkes yatar. Bu arada adam kadının yanına gelir ve gayesini ona söyler. Kadın:
-Git, bak, bakalım herkes uyumuş mu? der.
Teklifini kabul edeceğini sanan erkek, sevinçle gider, kafile efradını dolaşır ve,
-Evet, herkes uyumuş! der.
Bu sefer kadın,
-Peki, Allah hakkında ne dersin? Acaba bu saatte O da uyumuş mudur? der.
Bu ağır soruya erkek,
-HAyır, Allah asla uyumaz, uyuklamaz! Cevabını vermeğe mecbur kalınca kadın,
- O halde, der, insanlar görmese bile, uyumayanve uyuklamayan Allah bizi görür. Kendisinden korkulmaya ve hayâ edilmeye, O daha layıktır.
Kadının bu sözleri üzerine erkek, Allah'tan korkar, hemen kafileden ayrılarak geri döne ve tevbe eder.
Gene anlatırlar ki; bir adam vardı. Allah yolundaydı. Bir ara darlığa düştü, çocukları aç kaldı. Adam, bir şeyler istemek üzere karısını gönderdi. Karısı bir zenginin kapısını çalarak, çocuklarının aç olduğunu söyledi ve birşeyler istedi. Fakat zengin adam, yapacağı yardıma karşılık kötü isteklerde bulundu. Kadın bunu reddetti ve yardım almadan geri geldi. FAkat açlık artmıştı. Çocuklar, açlıktan ölüyoruz, diye feryat ediyorlardı. Kadın o zengin adama tekrar gitti ve aynı kötü teklifle karşılaştı. Kadın da, çaresiz kabul ettiğini söyledi Zengin adam, kadına yaklaşmak istediği zaman o'nun azasında müthiş bi titreme olduğunu hissetti ve sebebini sordu. Kadının sevabı şu oldu:
-Ben Allah'tan korkuyorum!
Bunun üzerine adam,
-Sen böyle ihtiyaç içinde olduğun halde Allah'tan korkarsan, ben daha çok korkmak durumundayım, dedi. Hemen kadının ihtiyaçlarını temin ederek sevinç içinde evine gönderdi.
Peygamberimizden rivayet edilen bir hadis şöyledir:
-Allah buyurur ki: Ben iki korkuyu ve iki korkusuzluğu kulumda toplamam. Kim, dünyada benden korkarsa ahirette emin olur. Korku yoktur. Kim dünyada benden emin olursa, ahirette onu korkuturum.
Şanı yüce olan Allah buyurur:
-Siz insanlardan korkmayın, benden korkun! (Maide suresi, ayet:44'ün bir kısmı.)
-Siz onlardan korkmayın; eğer iman etmiş kişilerseniz benden korkun! (Al-i İmran suresi, ayet: 175'in bir kısmı)
Hazreti Ömer, Kur'an'dan bir ayet dinlediği zaman baygınlık geçirir ve düşerdi. Bir gün eline bir saman çöpü olarak şöyle dedi:
-Keşke bir saman çöpü olaydım, hatırlanır bir şey olmayaydım. Keşke anam beni doğurmayaydı.
Gene Hz. Ömer öyle çok ağlardı ki, iki gözünden akan yaşlar, yanaklarında iki siyah çizgi meydana getirirdi.
Allah'ın Resulu, bu hususda şöyle buyurdular:
-Kim ki Allah korkusundan ağlarsa, o, süt memeye girmedikçe cehenneme girmez. (*)
_________________
(*) Memeden çıkan süt bir daha memeye giremeyeceğine göre. Allah korkusundan ağlayan kimse de cehenneme girmez.
REKAİKU'L AHBAR isimli kitapta şöyle bir haber vardır:
-Kıyamet günü bir kişi huzura getirilir. Sevepları ile günahları karşılaştırılır., fakat günahları ağır basar. Bunun üzerine cezasının verilmesi emredilir. Bu arada kirpiklerinden bir tel dile gelerek der ki:
-Ey Rabbim, senin Resul'ün HZ. Muhammed -Allah'ın selamı onun üzerine olsun!- (Kim, Allah korkusu ile ağlarsa Allah, o gözü cehennem ateşine ram kılar!) buyuruyor. Halbuki ben dünyada iken senin korkundan ağlamıştım!...
Bunun üzerine Allah, o kimseyi afeder, dünyada sırf Rabbi'nin korkusundan ağlayan bir kirpik teli bereketine azaptan kurtarır. Cebrail aleyhisselam da:
-Falan kişi, Allah korkusundan ağlayan bir kirpik telinin hürmetine cezadan kurtulmuştur, diye ilan eder.
BİDAYETÜ'ÜL HİDAYET'de de şu haber vardır:
-Kıyamet günü olunca cehennem öyle bir kükrer ki, bütün insanlar onun korkusundan diz üstü çökerler.
Nitekim şanı yüce olan Allah buyurur:
-Ve sen (Eyl Muhammed) her ümmeti diz çökmüş bir halde göreceksin. Her ümmet kitabının başına çağrılaca ve onlara şöyle dinilecek:
-Bugün, dünyada yaptıklarınızın karşılığı verilecek. (Casiye suresi, ayet: 28)
İnsanlar cehenneme yaklaştıkları zaman onu öfkeden kükrer bir halde bulurlar. Öyle ki, bu kükreyiş, yürüyüşü beşyüz sen esürecek kadar bir uzaklıktan duyulur. Bu anda bütün insanlar, hatta peygamberler bile (NEFSİ, NEFSİ) diyerek kendi başlarının derdine düşerler. Fakat Peygamberlerin en seçkini Hz. Muhammed - Allah'ın selamı O'nun üzerine olsun- Kendi nefsini unutur, "ÜMMETİM, ÜMMETİM" diye figan eder. Bu sırada cehennemden, dağ kadar büyük bir ateş parçası ıkar. Hz. Muhammed'in ümmeti bu ateş parçasını defetmek ve uzaklaştırmak isteyerek:
-Namaz kılanlar, oruç tutanlar, doğruluktan ayrılmayanlar ve ihlaslı kişiler, hakkı için, geri dön, git derler.
Fakat o gitmez. Bu arada CEbrail aleyhisselam seslenir:
- Ateş parçasının kasdı Ümmet-i Muhammed'dir. Sonra elinde bir bardak su ile gelir ve onu Peygamberimize sunarak:
-Ey Allah'ın Resulu, der, bunu al ve ateşe serp!
Peygamberimiz bu bir kadeh suyu alır ve ateşe serper, ateşin hemen söndüğü görülür. Sonra Cebrail aleyhisselam'a sorar:
-Ey Cebrail, bu su neydi?
Cebrail aleyhisselam cevap verir:
-Ey Allah'ın Resulü, bu, ümmetinin asilerinin sırf Allah korkusu sebebiyle akıttıkları gözyaşlarıdır. Şu anda bana, ateşe döküp söndürmem için onu sana vermem emredildi.
Peygamberimiz aleyhisselam şöyle dua ederdi:
Allahım, bana, ölmeden önce senin korkundan ağlayan iki göz ver!
Gühanıma ağlamaz mı gözlerim,
Bilmem, gitti elimden ömrüm,
Gene peygamberimizden nakledilen bir haber şu şekildedir:
-Hiçbir imanlı kişi yoktur ki, sırf Allah korkusu sebebiyle gözünden sinek başı kadar yaş çıksın ve bu yaş sıcak yanağını ıslasın da o kimseye cehennem ateşi değsin!
Anlatıldığına göre Muhammed İbni Münzir, ağladığı zaman yüzünü ve sakalını göz yaşları ile yıkar ve şöyle derdi:
-İşittiğime göre göz yaşları değen yere cehennem ateşi değmezmiş!
Bütün bu anlatılanlar gösteriyor ki, hakiki müslüman Allah'tan O'nun azabından korkmalı ve nefsinin şehevi isteklerinden kaçınmalıdır. Nitekim Allan buyurur:
-Artık kim nefsinin şehevi isteklerine uymuş, dünya hayatını tercih etmişse, işte muhakkak ki o alevli ateş (cehennem) onun varacağı yerin ta kendisidir.
-FAkat kim ki Rabbı(nın makamından korkar, nefsini hevâ ve hevesinden alıkorsa, işte muhakkak o cennet O'nun varacağı yerin ta kendisidir. (Naziat suresi ayet: 37-41)
Her kim ki Allah'ın azabında kurtulup rahmetine garkolmak isterse, dünyanın meşakkatlerine sabretsin ve Allah'ın mennettiği şeyleri yapmasın!
ZEHERRÜ'R RİYAZ'da şöyle bir haber vardır. Peygamberimizden nakledilir:
-Cennetlik kişiler cennete girdikleri zaman melekler onları çeşit çeşit yemekler, rengarenk meyveler, güzel oturamaklar ve yataklar, hülasa akla gelebilecek her türlü nimetlerle karşılarlar. Bununla beraber u cennetlik kişilerin halinde bir durgunluk, yüzlerinde bir hayret emaresi hissedilir. Bunun üzerine Allah buyurur ki:
-Ey kullarım, bu durgunluk ve hayret neye?
Burası böyle bir şey yeri mi ki?
Cennetlik kullar derler ki:
-Bize bir vaad vardı. Onun vakti geldi!
Allah meleklere emreder:
-Yüzlerden perdeleri kaldırın!
Fakat melekler derler ki:
-Ey Rabbimiz, onlar senin cemalini nasıl görebilirler? Onlar dünyada sana isyan etmişlerdi.
Allah buyurur:
-Kaldırın perdeleri! Onlar dünyada benim gösterdiğim ahlak esaslarına uydular, secde ettiler, bana kavuşmak azrusiyle gözyaşı döktüler.
Bunun üzerine perdeler kaldırılır. Cennetlik kişiler Cemal-i ilahiyi görünce secdeye kapanırlar. Allah buyurur ki:
-Ey kullarım, başınızı secdeden kaldırın! Burası ibare yeri değil, izzet-ü ikram yeridir.
Sonra, keyfiyetsiz olarak onlara tecelli eder ve sevince gark olmalı için:
-Selam size, ey kullarım; Ben sizden razıyım, sizde bende razı mısınız? der. Onlar:
-Ey Rabbimiz, biz senden niye razı olmayalım ki, sen bize, hiç bir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir kimsenin hatrına gelmeye nimetler verdin! derler.
İşte Allah'ın şu iki ayeti bu gerçeğe delalet eder:
1- Onların Rableri yanında mükafatları, altlarından ırmaklar akan ADN CENNETLERİ'dir. Hepsi de orada ebedi, devamlı kalacaklardır. Allah bunlardan razı olmuştur. Bunlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte bu mutluluk, Rabbinden korkanlara mahsustur. (Beyyine suresi, ayet
2- Bu da çok merhametli Rablerinden bir selamdır. (Yasin suresi, ayet: 58)
İmam-ı Gazali - İlahi Nizam kitabından. ____________________________O________________________________