Gönderen Konu: Şairlerin sultanı Necip Fazıl  (Okunma sayısı 27391 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı akinci1453

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 19
    • http://cemrem.net
Sakarya Türküsü
« Yanıtla #30 : 26 Kasım 2006, 07:18:03 »

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir
Oluklar çift; birinden nur akar, birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakarya’nın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük!..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal;
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal.
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan;
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu an;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında halâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgar o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya, saf çocuğu, masum Anadolu’nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, son Peygamber kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..
                                                   Necip Fazıl Kısakürek
Arz'u istikbal ile binbir hayale daldım
nice adım adadım faninin yollarına
yorgunluktan düşünce anladım ki muradım
bir can feda etmekmiş Baki'nin kollarına

Çevrimdışı akinci1453

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 19
    • http://cemrem.net
Dua
« Yanıtla #31 : 26 Kasım 2006, 07:18:46 »
Bende sıklet, sende letafet…
Allah’ım affet!

Lâtiften af bekler kesafet…
Allah’ım affet!

Etten ve kemikten kıyafet…
Allah’ım affet!

Şanındır fakire ziyafet…
Allah’ım affet!

Âcize imdadın şerafet…
Allah’ım affet!

Sen mutlatsın, bense izafet!
Allah’ım affet!

Ey kudret, ey rahmet, ey re’fet!
Allah’ım affet!


                                          Necip Fazıl Kısakürek
Arz'u istikbal ile binbir hayale daldım
nice adım adadım faninin yollarına
yorgunluktan düşünce anladım ki muradım
bir can feda etmekmiş Baki'nin kollarına

Çevrimdışı akinci1453

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 19
    • http://cemrem.net
Dua....
« Yanıtla #32 : 26 Kasım 2006, 07:19:21 »
Bıçak soksan gölgeme,
Sıcacık kanım damlar.
Gir de bak bir ülkeme:
Başsız başsız adamlar…

Ağlayın, su yükselsin!
Belki kurtulur gemi.
Anne, seccaden gelsin;
Bize dua et, emi!


                       Necip Fazıl Kısakürek
Arz'u istikbal ile binbir hayale daldım
nice adım adadım faninin yollarına
yorgunluktan düşünce anladım ki muradım
bir can feda etmekmiş Baki'nin kollarına

Çevrimdışı akinci1453

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 19
    • http://cemrem.net
Çile.....
« Yanıtla #33 : 26 Kasım 2006, 07:19:58 »
Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam,
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
Gök devrildi, künde üstüne künde…

Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!
Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı

Ateşten zehrini tattım bu okun,
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum, değdi burnuna (yok)un,
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı

Bir bardak su gibi çalkandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.
Al sana hakikat, al sana rüya!
İşte akıllılık, işte sarhoşluk!

Ensemin örsünde bir demir balyoz,
Kapandım yatağa son çare diye.
Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
Yepyeni bir dünya etti hediye

Bu nasıl bir dünya, hikayesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kainat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.

Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
Otursun yerine bende her şekil;
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!

Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir içimde bir çift kelepçe.

Niçin küçülüyor eşya uzakta?
Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?
Zamanın raksı ne bir yuvarlakta?
Sonum varmış, onu öğrensem asıl?

Bir fikir ki sıcak yarada kezzap,
Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
Selam sana haşmetli azap;
Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!
Ey yedinci kat gök, esrarını aç!
Annemin duası, düş de perde ol!
Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!

Uyku, kaatillerin bile çeşmesi;
Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.
Teselli pınarı, sabır memesi;
Size şerbet, bana kum dolu çanak.

Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,
Sırrını ararken patlayan gülle?
Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
Karınca sarayı, kupkuru kelle…

Akrep nokta nokta ruhumu sokmuş,
Mevsimden mevsime girdim böylece.
Gördüm ki, ateş de, cımbız da yokmuş,
Fikir çilesinden büyük işkence.

Evet, her şey bende bir gizli düğüm;
Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!
Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
Yetişir çektiğim mesafelerden!

Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
Yollar bir yumaktır, uzun dolaşık.
Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
Tutuyor önümde bir mavi ışık.

Büyücü, büyücü ne bana hıncın?
Bu kükürtlü duman, nedir inimde?
Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,
Bir zehir kıymık gibi, beynimde.

Lügat, bir isim ver bana halimden;
Herkesin bildiği dilden bir isim!
Eski esvaplarım, tutun elimden;
Aynalar söyleyin bana, ben kimim?

Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
Arzı boynuzunda taşıyan öküz?
Belâ mimarının seçtiği arsa;
Hayattan muhacir; eşyadan öksüz?

Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
Bir zerreciğim ki, Arş’a gebeyim,
Dev sancılarımın budur kaynağı!

Ne yalanlarda var, ne hakikatta,
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.
Boşuna gezmişim, yok tabiatta,
İçimdeki kadar iniş ve çıkış.



Gece bir hendeğe düşercesine,
Birden kucağına düştüm gerçeğin.
Sanki erdim çetin bilmecesine,
Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin.

Açıl susam, açıl! Açıldı kapı;
Atlas sedirinde mavera dede.
Yandı sırça saray, ilahi yapı,
Binbir avizeyle uçsuz maddede.

Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;
Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.
İçiçe mimari, içiçe benlik;
Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur!

Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
Nizam köpürüyor, ta çenemde su.
Suda bir gizli yol, pırıltılı iz;
Suda ezel fikri, ebed duygusu.

Kaçır beni ahenk, al beni birlik;
Artık barınamam gölge varlıkta.
Ver cüceye, onun olsun şairlik,
Şimdi gözüm, büyük sanatkarlıkta.

Öteler öteler, gayemin malı;
Mesafe ekinim, zaman madenim.
Gökte Samanyolu benim olmalı;
Dipsizlik gölünde, inciler benim.

Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
Sen, bütün dalların birleştiği kök;
Biricik meselem, Sonsuza varmak…

                                 Necip Fazıl Kısakürek
Arz'u istikbal ile binbir hayale daldım
nice adım adadım faninin yollarına
yorgunluktan düşünce anladım ki muradım
bir can feda etmekmiş Baki'nin kollarına

Çevrimdışı akinci1453

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 19
    • http://cemrem.net
Aydınlık
« Yanıtla #34 : 26 Kasım 2006, 07:20:47 »
Uyan yârim, uyan, söndü yıldızlar,
Gün karşı tepeden doğmak üzredir.
Her sabah güneşi seyreden kızlar,
Mahmur gözlerini oğmak üzredir.

Uyan yârim, sesler geldi derinden,
Karanlık oynadı, koptu yerinden;
İlk ışık, kapının eşiklerinden,
Şimdi bir gölgeyi koğmak üzredir.

Sevgilim, kapımı çaldı aydınlık,
baygın gözlerimi aldı aydınlık,
İçimde tıkandı, kaldı aydınlık,
Bu aydınlık beni boğmak üzredir.


                          Necip Fazıl Kısakürek
Arz'u istikbal ile binbir hayale daldım
nice adım adadım faninin yollarına
yorgunluktan düşünce anladım ki muradım
bir can feda etmekmiş Baki'nin kollarına

Çevrimdışı akinci1453

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 19
    • http://cemrem.net
Yolculuk
« Yanıtla #35 : 26 Kasım 2006, 07:21:18 »
Yolculuk, her zaman düşündüm onu;
İçimde bu azgın davet ne demek?
Oraya, nerdeyse güneşin sonu,
Uçmak, kayıp gitmek, kaçıp dönmemek.

Altımdan kaydırdı bir el minderi;
Herkes yatağında, ben ayaktayım.
Bir gece, rüyada gördüğüm yeri,
Gözlerim yumulu, aramaktayım.

Beni çağırmakta yabancı dostlar;
Bu dostlar ne güzel, dilsiz ve adsız.
Eski evde, şimdi bir başka ev var:
Avlusu karanlık, suları tadsız.

Her akşam, aynı yer, aynı saatta,
Güneşten eşyama düşen bir çubuk;
Yangın varmış gibi yukarı katta,
Arkamdan gel diyor, sessiz ve çabuk!

Başım, artık onu taşımak ne zor!
Başım, günden güne kayıtsız bana.
Dalında bir yaprak gibi dönüyor,
Acı rüzgarların çektiği yana…


                                    Necip Fazıl Kısakürek
Arz'u istikbal ile binbir hayale daldım
nice adım adadım faninin yollarına
yorgunluktan düşünce anladım ki muradım
bir can feda etmekmiş Baki'nin kollarına

Çevrimdışı sessizliğim

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 135
Ynt: Necip Fazıl Kısakürek Şiirleri
« Yanıtla #36 : 18 Nisan 2009, 16:32:43 »
VİSAL

 
Beni zaman kuşatmış, mekân kelepçelemiş;

Ne sanattır ki, her şey, her şeyi peçelemiş...

Perde perde verâar, ışık başka, nur başka;

Bir ânlık visal başka, kesiksiz huzur başka.

Renk, koku, ses ve şekil, ötelerden haberci;

Hayat mı bu sürdüğün, kabuğundan, ezberci?

Yoksa göz, görüyorum sanmanın öksesi mi?

Fezada dipsiz sükût, duyulmazın sesi mi?

Rabbim, Rabbim, Yüce Rab, âlemlerin Rabbi, sen!

Sana yönelsin diye icad eden kalbi, sen!

Senden uzaklık ateş, sana yakınlık ateş!

Azap var mı âlemde fikir çilesine eş?

Yaşamak zor, ölmek zor, erişmekse zor mu zor?

Çilesiz suratlara tüküresim geliyor!

Evet, ben, bir kapalı hududu aşıyorum;

Ölen ölüyor, bense ölümü yaşıyorum!

Sonsuzu nasıl bulsun, pösteki sayan deli?

Kendini kaybetmek mi, visalin son bedeli?

Mahrem çizgilerine baktıkça örtünen sır;

Belki de benliğinden kaçabilene hazır.

Hâtıra küpü, devril, sen de ey hayal, gömül!

Sonu gelmez visalin gayrından vazgeç, gönül!

O visal, can sendeyken canını etmek feda;

Elveda toprak, güneş, anne ve yâr elveda
İnsan yaklaştığınca yaklaştığından ayrı,
Belli ki yakınımız yoktur Allah’tan gayrı.

Çevrimdışı duanur

  • duanur
  • aktif okur
  • **
  • İleti: 169
  • GÜNEŞİN NE İSE DÜNYAN ONUN ETRAFIDA DÖNER...
Ynt: Necip Fazıl Kısakürek Şiirleri
« Yanıtla #37 : 18 Nisan 2009, 16:43:05 »
SAÇLARIN

Saçların omuzlarından aksın
Mermer üzerinden geçen su gibi
İçinde ezgin bir his duyacaksın
Yaz vaktinin gündüz uykusu gibi

Saç tel tel örtüler hep tül tül düşer
Gözünün değdiği yere gül düşer
Sonunda sana da bir gönül düşer
Gönlümün şimdiki duygusu gibi

Dillerde dökülüp sayılır saçın
Sıcak nefeslerle bayılır saçın
Bir tütsüdür kalbe yayılır saçın
Kararan gözlerin buğusu gibi

 NECİP FAZIL KISAKÜREK
NE EDERSİN KENDİNE EDERSİN KENDİ KENDİNE...

Çevrimdışı lalegül

  • yazar
  • ****
  • İleti: 513
    • Sidre.net
Ynt: Necip Fazıl Kısakürek Şiirleri
« Yanıtla #38 : 20 Nisan 2009, 16:01:03 »
O'NUN ÜMMETİNDEN OL !

Beri gel, serseri yol !
O'nun Ümmetinden ol !
Sel sel kümelerle dol !
O'nun Ümmetinden ol !

Sen, hiçliğe bakan yön !
Hep sıfır, arka ve ön !
Dosdoğru Kâbe'ye dön !
O'nun Ümmetinden ol !

Gel dünya, mundar kafes !
Gel, gırtlakta son nefes !
Gel, Arşı arayan ses !
O'nun Ümmetinden ol !

Solmaz, solmaz; bu bir renk...
Ölmez, ölmez; bir ahenk...
İnsanlık; hevenk hevenk,
O'nun Ümmetinden ol !

Necip Fazıl Kısakürek
Şu rahmete bakın ki,
insanlar bütün azalarıyla günah işlerken,
sadece diliyle yaptığı tövbeyle affolunuyor.

Aziz Mahmud Hüdai (k.s)

Çevrimdışı Hulûs-i kalb

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 207
Necip Fazıl Kısakürek
« Yanıtla #39 : 19 Temmuz 2009, 02:44:14 »
BAYRAM

Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var;
Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var!..
« Son Düzenleme: 19 Temmuz 2009, 06:46:43 Gönderen: Lika »
ISLAMI KURTARMAYA DEGIL; ISLAMLA KURTULMAYA CALISALIM...

Çevrimdışı Hulûs-i kalb

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 207
Necip Fazıl Kısakürek
« Yanıtla #40 : 19 Temmuz 2009, 02:47:42 »
AYNALAR

Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;
İşte yakalandık, kelepçelendik!
Çıktınız umulmaz anda karşıma,
Başımın tokmağı indi başıma.
Suratımda her suç bir ayrı imza,
Benmişim kendime en büyük ceza!
Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme!
Acı, hapsettiğin sefil gölgeme!
Nur topu günlerin kanına girdim.
Kutsi emaneti yedim, bitirdim.
Doğmaz güneşlere bağlandı vade;
Dişlerinde, köpek nefsin, irade.
Günah, günah, hasad yerinde demet;
Merhamet, suçumdan aşkın merhamet!
Olur mu, dünyaya indirsem kepenk:
Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk?

Çıkamam, aynalar, aynalar zindan.
Bakamam, aynada, aynada vicdan;
Beni beklemeyin, o bir hevesti;
Gelemem, aynalar yolumu kesti.
« Son Düzenleme: 19 Temmuz 2009, 06:47:04 Gönderen: Lika »
ISLAMI KURTARMAYA DEGIL; ISLAMLA KURTULMAYA CALISALIM...

Çevrimdışı Hulûs-i kalb

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 207
Ynt:Necip Fazıl Kısakürek
« Yanıtla #41 : 19 Temmuz 2009, 02:57:08 »
ZAFER ARABASI

Sultan olmak dilersen, tacı, sorgucu unut!
Zafer araban senin, gıcırtılı bir tabut!
« Son Düzenleme: 19 Temmuz 2009, 06:45:44 Gönderen: Lika »
ISLAMI KURTARMAYA DEGIL; ISLAMLA KURTULMAYA CALISALIM...

Çevrimdışı Hulûs-i kalb

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 207
Ynt: Şairlerin sultanı Necip Fazıl
« Yanıtla #42 : 20 Temmuz 2009, 02:42:19 »
SARKIMIZ BIZIM

Kırılırda bir gün bütün dişliler
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim
Gökten bir el yaşlı gözleri siler
Şenlenir evimiz barkımız bizim

Yokuşlar kaybolur çıkarız düze
Kavuşuruz sonu gelmez gündüze
Sapan taşlarının yanında füze
Başka alemlerle farkımız bizim

Kurtulur dil, tarih, ahlak ve iman
Görürler nasılmış, neymiş kahraman
Yer ve gök su vermem dediği zaman
Sular her tarlayı arkımız bizim

Gideriz nur yolu izde gideriz
Taş bağırda, sular dizde gideriz
Bir gün akşam olur bizde gideriz
Kalır dudaklarda şarkımız bizim
ISLAMI KURTARMAYA DEGIL; ISLAMLA KURTULMAYA CALISALIM...

Çevrimdışı Hulûs-i kalb

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 207
Ynt: Şairlerin sultanı Necip Fazıl
« Yanıtla #43 : 20 Temmuz 2009, 02:44:45 »
GÜZEL SEY

Ölüm güzel şey budur perde arkasından haber
Hiç güzel olmasaydı ölürmüydü peygamber
ISLAMI KURTARMAYA DEGIL; ISLAMLA KURTULMAYA CALISALIM...

Çevrimdışı Hulûs-i kalb

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 207
Ynt: Şairlerin sultanı Necip Fazıl
« Yanıtla #44 : 21 Temmuz 2009, 17:08:55 »
MEZAR

Kapıya ne icra memuru gelir,
Ne Birinci Şube sivil polisi....
İçerde kimine kuş tüyü sedir;
Yüz üstü toprağa düşer kimisi....

Bir musiki orda zaman ve mekân....
Yıldız dolu feza küçük camekân....
İmkân atomunu çatlatan imkân....
Bir hiç ki, içinde heplerin hepsi
ISLAMI KURTARMAYA DEGIL; ISLAMLA KURTULMAYA CALISALIM...