Gönderen Konu: Salavati serife  (Okunma sayısı 21921 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Salavati serife
« : 12 Nisan 2006, 01:10:46 »

Salavât-I Şerîfe okumak


"Allah ve melekleri, peygamberine salât ederler. Ey îmân edenler, siz de onun üzerine salât ve selâm okuyunuz." (33/56) Ayet-i kerîmesi ile peygamber efendimize ömürde bir defa olsun salavât getirmek farz olmuştur.

Bir mecliste peygamberimizin mübârek ismi zikredildiği zaman, salavât-ı şerîfe getirmek vâciptir. O mecliste ism-i şerîflerinin zikri tekrarlanırsa, diğerleri için salavât getirmek ise âdâbdandır.

Salavât-ı şerîfenin mânâsı, Peygamber efendimizin zikrinin yüce, getirdiği dîninin bâkî olması için duâ etmektir. Bunun fâidesi ise salavât getirenedir. Yoksa bizim duâmızla, Peygamber Efendimizin mertebesinde bir değişiklik olacak değildir.

Bir mecliste Peygamber efendimizin mübârek ismi zikredildiği hâlde, salavât-ı şerîfe getirmeyen kişi, mürüvvetten mahrum olan kimsedir.


Süfyân-ı Sevrî (k.s)den:

Kâbe-i Muazzamayı tavaf ediyordum. O esnâda bir kimseyi gördüm. Her adımda salavât-ı şerîfe getiriyordu. Merakla kendisine sordum:

Niçin sâdece salavât-ı şerife okuyorsun? Her makâmın bir duâsı vardır. Başka duâ bilmiyor musun?

 O kimse bana dönerek şunları anlattı:

Babamla beraber, Hac niyetiyle yola çıkmıştık. Gelirken, babam yolda vefât etti. Yüzü siyah, gözleri gök, başı hınzır başına dönmüş, kendisini çok korkunç bir hâl almıştı. Ben, mahcup olmaktan korktuğum için, durumu kimseye söyleyemedim. Mahzun ve mükedder olarak babamım yüzünü örttüm. Bir müddet sonra gecenin sessizliği ortalığı kaplamıştı.

Üzerimdeki hayret ve dehşet hiç geçmemişti. Bir taraftan yolculuğun verdiği yorgunluk, bir taraftan başıma gelen bu sıkıntı, beni iyice yormuştu. Gayr-i ihtiyârî uykunun kollarına bırakmıştım kendimi.

Çok geçmemişti ki, rüyâ mıydı gerçek miydi, bilemedim. Çadırı beyaz elbiseleri içerisinde nûrânî bir zat şereflendirdi.

Birden etrâfı çok güzel bir koku kapladı. O güne kadar ondan daha güzelini koklamamıştım. İzzet ve vakarla gelip, babamın başı ucuna oturdu. Yüzünden perdeyi kaldırarak, mübârek elini babamın yüzüne sürdü. İçerideki matemin yerini sürûr, zulmetin yerini ise nûr almıştı.

Gözlerimi, o zâtın mübârek yüzünden başka bir tarafa çeviremiyordum. Bir ara gözüm babamın yüzüne ilişti. Gördüklerim hayretimi daha da artırdı. Babamın yüzü eskisinden daha güzel görünüyordu.

O mübârek zât, babamın yanından aynı vakârla kalkıp ayrılacakken; hemen minnet ve şükran ifâdeleriyle:

Siz kimsiniz, beni ve babamı bu gurbet elinde, bu büyük belâdan kurtardınız" diyerek eteğine sarıldım.

Ben Sâhib-i Kurân Muhammed Mustafâyım. Senin baban günahkâr biriydi. Ama, benim üzerime salavât-ı şerîfe getirmeyi de hiç ihmâl etmezdi. Babanın bu hâlini, her gün okuduğu salavât-ı şerîfeyi bana getiren melek haber verdi, dedi ve gözden kayboldu.

Uykudan uyandım. Rüyâda hissettiğim güzel koku çadırın içindeydi. İlk işim korku ve merakla babamın yüzünü açmak oldu. Perdeyi kaldırdığımda gözleri sürmelenmiş, yüzü nurlanmış, içindeki sürûr yüzüne aksetmiş olduğu hâlde babamı görünce, göz yaşlarıma hâkim olamadım. Ve o günden sonra ahdettim. Devamlı olaraksalavâtı şerîfe ile meşgul oldum. (Mecmaul-Âdâb, 38)


Geçmiş tarihte, salavât-ı şerîfe okumaya devam eden bir kimse, beş yüz dirhem borçlanır. Bunun sıkıntısından kurtulma için, salavât-ı şerîfe okumaya başlar. Sonunda bir gece rüyasında Resûlüllah (s.a.v.) efendimizle müşerref olur. Resûlüllah (s.a.v.):Ümmetimden Ebu’l-Hasen Kisâî’ye git. Benim gönderdiğimi söyle, senin borcunu ödesin. Eğer söylediklerine inanmazsa, ona: “Her gece yatmadan önce Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz üzerine 100 defâ salâtü selâm okurdun. Bu gece okumayı unuttun.” dersin, buyururlar.

Adam sevinçle Ebul-Hasen’in yanına gidip, rüyasını anlatır. Ebul-Hasen anlatılanlara îtibâr etmez. Bunun üzerine adam:

“Her gece okuduğunuz salavât-ı şerîfeyi bu gece okumayı unuttunuz, öyle değil mi?” deyince, Ebul-Hasen secde-i şükre kapanır: Sonra adama: ‘Bunu sana Resûlüllah mı söyledi?’ diye sorar. Evet cevabını alınca, sevinç gözyaşlarıyla: “Sana şükürler olsun Rabbim. Benim gibi günahkâr bir kulunun getirdiği salavâtı, bütün cihanın serveri peygamber Efendimiz (s.a.v.) kabul etmiş. Bundan daha büyük müjde ne olabilir ki” dedikten sonra adama dönerek: “Sana, bu sevinçli haberi verdiğin için bin, gidiş dönüş masrafların için bin ve borcun için de beş yüz dirhem veriyorum”, der.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı Himmet

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 849
Salavati serife
« Yanıtla #1 : 12 Nisan 2006, 13:38:39 »
Müderris_3 abi bende bu güzel rivayeti eklemek istedim.

Rasulullah (s.a.v.) efendimiz buyurdular ki: Bana Cebrail,İsrafil, Mikail, ve Azrail geldiler.(Aleyhimüsselam)
Hazreti Cebrail (a.s.): "Ya Rasulellah(s.a.)! Sana bir kimse on Salavatı Şerife okusa ben onun elinden tutar, Sıratı geçiririm" dedi.
İsrafil (a.s.): "Ben Allah'ü Teala' ya secde ederim; Allah'ü Teala o kimseyi af etmedikçe başımı secdeden kaldırmam" dedi.
Mikail(a.s.) ben o kimseye senin havzından su içiririm dedi.
Azrail (a.s.) da ben o kimsenin ruhunu kabzederken peygamberlere gösterdiğim kolaylığı ona gösteririm dedi.(Aleyhimüsselam)

Bu rivayetten Resulü Ekrem efendimize salavatı şerife okumanın ne derece ecri olduğunu malum olduğu gibi Sırat'ı kolay geçmeğe bile faidesi olduğu anlaşılır.
Zâtının, Sıfâtının, Esmâının, Efâlinin Hudutsuzluğunca Şükürler Olsun Yâ RABBİİM..

Çevrimdışı nursena

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 106
Salavati serife
« Yanıtla #2 : 13 Nisan 2006, 12:31:50 »
Peygamber Efendimiz(s.a.v) şöyle buyurmuştur: ''Bana en yakın olanınız bana en çok salavat getireninizdir.''
Öyleyse gelin kardeşler hayırda yarışalım ve Salavat'ı Şerife sayılarımızı artıralım.
Allah(c.c) hepimizin yar ve yardımcısı olsun. :)  :)  :)
Ey mukaddes Kitap, ey ezelî nûr,
Ey iklimi ziyâ, etrafı huzûr;‎
Son demde bir kere daha ne olur,‎
Ağar, ışık karanlığı boğarken.

Çevrimdışı hasret

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 12
Salavati serife
« Yanıtla #3 : 21 Nisan 2006, 17:35:49 »
Allah razı olsun arkadaşlar,ben yeni katılıyorum aranıza,
     Peygamber efendimiz(s.a.v.)buyuruyorlar: kıyamette bana en layık ümmetim, üzerime en çok salavatı şerife getirendir.
    Salavat-ı şerifeyi çok getireni, cenabı Peygamber(s.a.v.) evvela onu yanına kabul eder.
     Cenabı peygamber (s.a.v.) insana 7 yerde şefaat edecektir.
    birincisi;dünyada insanın başı dertte ve sıkıntıda kaldımı rüyada cenabı peygamber(s.a.v.)evine gelir.Cenabı peygamber(s.a.v.) bir kimsenin evine gelecek olursa, muhakkak ki o kimseyi kurtarmaya gelmiştir.
    ikincisi;ölürken;bazı kimseler ayaklarını toplarlar.Etrafında blunanlar:'ayağını niye topluyorsun,sen hastasın'derler.O adam 'huzuru saadette nasıl ayağımı uzatayım?'der.Demekki cenabı peygamber(s.a.v.)efendimiz vefat edecek olan o kimsenin yanında buyuruyorlar.
   üçüncüsü;kabirde.
   dördüncüsü;kabirden kalkarken.
   beşincisi;kıyamet gününde
   altıncısı;sırat üzerinde.
   yedincisi yani sonuncusu;cennete giren kimseninmakamını yükseltmek için şefaat edecektir....
    salavatı şerife getirmenin en kıymetli vakitleri cuma gecesi ile cuma günğdür.onun için bu vakitlerin kıymeti bilinmelidir...
elamünaleyküm

Çevrimdışı ahsen69

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 3
Salavati serife
« Yanıtla #4 : 31 Ocak 2007, 00:59:50 »
Yakın tarihte bosna savaşında yaşanmış bir hadiseyide ben eklemek istiyorum.Sırp askerleri iki müslüman genci dağ başında bir kulübeye kilitleyip giderler.Buradan nasıl kurtulacağız diye düşünürlerken içlerinden birisinin aklına salevatı şerife okumak gelir .Salevatın büyüklüğünü bilen arkadaşı ,arkadaş der bu dağ başında bizi kurtaracak kimse yok der.Sen 500 bende 500 tane salati münciye okuyacağız der ve okumaya başlarlar samimi  olarak.Sayı tamamlandığında kapının kilidi kendiliğinden açılır ve çıkıp giderler.işte samimi olarak efendimize getirilen  salevatın mükafatı
selam ve dua ile
ALİMİN RİŞTE-İ İKBALİNİ BİR AH KESER
MANİ-İ RIZK OLANIN RIZKINI Allah KESER

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Salavati serife
« Yanıtla #5 : 01 Nisan 2007, 00:03:52 »
Muhterem Mü’minler!
   Hutbemiz Salevât-ı Şerîfe’nin Fazîleti hakkındadır.
   Cenâb-ı Hakk okuduğum âyet-i kerîmesinde: “Şübhesiz ki Allah(cc) ve melekleri o peygambere çok salât (ve tekrîm) ederler. Ey îman edenler, siz de ona salât edin, tam bir teslimiyetle de selâm verin.” buyurmaktadır. Bu âyet-i kerîme mûcebince her mü’minin ömründe bir kere salevât-ı şerîfe okuması farzdır. Peygamber Efendimiz(sav)’in ismini her işitişte ise salevât-ı şerîfe okumak sahih görülen kavle göre vâcibtir. Namazın sonunda tahiyyattan sonra okumak ise sünnettir. Muhtelif lâfızlarla, okunabilecek olan salevât-ı şerîfeden maksat, Rasûlüllah Efendimize Allâh-ü Teâlâ’dan rahmet temennîsinde bulunmaktır. En kısa ve kolay şekli: “                                           .” demektir. Bundan başka Salât-ı Münciye, Salât-ı Nâriye, Salât-ı Fethıyye gibi okunmasında çok ecir ve mükafat olan ve muhtelif esrârı ihtivâ eden salevât-ı şerîfeler de vardır. Bunlar ilmihal ve duâ kitablarında mevcuttur.
   Hiç şübhesiz Rabbımızın bu ‘salât-ü selâm’ emrinde biz kulları için bildiğimiz bilmediğimiz birçok hikmetler vardır. Her şeyden evvel Mevlâmızın rızâsına nâiliyyete ve Rasûlüllah  Efendimiz’in şefaatine mazhar olmaya vesîledir. Nitekim Peygamber Efendimiz(sav) hadîs-i şerîflerinde: “Kıyâmet günü insanların bana en yakın olanı, üzerime en çok salât-ü selâm edenidir.” “Yanında anıldığım kimse bana salât getirmezse şekâvet etmiş olur.” “Yanında anıldığım kimse bana salâtda hatâ eder (salât getirmez) ise Cennetin yolunu (bulmakta) hatâ etmiş olur.” buyurmaktadırlar. Diğer bir hadîs-i şerîflerinde: “Kim sabaha erdiğinde on ve akşama erdiğinde on defa salât ederse, kıyâmet günü şefaatim ona ulaşır” buyurmaktadırlar. Salevât-ı Şerîfenin diğer mühim bir husûsiyeti de; mü’minin duâsı ile Mevla-i Zü’lcelal arasındaki perdeyi izâle etmesidir. Nitekim bu hususla alâkalı olarak Rasûlüllah Efendimiz(sav): “Duâ. Muhammed’e ve âline; salevât getirinceye kadar Allah(cc)’a karşı perdelidir.” buyurmaktadırlar. Dolayısıyla Cenâb-ı Hakk’a yaptığımız her duâ ve ilticâdan önce ve sonra muhakkak salevât-ı şerîfe okunması, duânın kabûlüne -biiznillâh- vesîle olacaktır.
   Aziz Mü’minler!
   Salevât-ı Şerîfe kerâhet vakitleride dâhil her zaman okunabilir. Bilhâssa Cum’a gecesi ve gündüzünde salevât-ı şerîfe okumakla çok meşgul olunması tavsiye olunmaktadır. Nitekim Peygamber Efendimiz(sav) hadîs-i şerîflerinde: “Cum’a günü bana salât (-ü selâm) ı çok edin. Çünkü o gün, meleklerin hazır olup şâhidlik edeceği bir ‘yevm-i meşhûr’ dur. Bir kimse bana salât etmeye dursun onun salâtı, o kimse (virdinden) ayrıldığında bana arz olunur” buyurmaktadırlar.
   Hulâsâ olarak; yukarıda keyfiyyetini ve fazîletini izâh etmeye çalıştığımız salevât-ı şerîfe, duâlarımızın kabûlüne, günahlarımızın afvına, derecelerimizin yükselmesine, Rasûlüllah Efendimizin şefaatine mazhar olmaya ve bunların neticesi olarak ta Cennet ve Cemâl-i İlâhî’ye vâsıl olmaya vesîledir. Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîflerinde buyuruyorlar ki: “Kim bana bir kere salât ederse Allah(cc) ona on salât eder. Onun on günahını düşürür(bağışlar), derecesini de on (kat) yükseltir.” Diğer bir hadis-i şerifte: “Kim sabaha erdiği ve akşama girdiği vakit bana on salât getirirse kıyâmet günü ona husûsî şefaatim olacaktır.” “Kim bana günde yüz defâ salât edecek olursa Allah-ü Teâlâ onun –yetmişi âhiretine otuzu dünyâsına âit olmak üzere- yüz hâcetini bitirir”
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Salavati serife
« Yanıtla #6 : 01 Nisan 2007, 00:04:09 »
Muhterem Mü’minler!
   Hutbemiz Salevât-ı Şerîfenin Fazîleti hakkındadır.
   Cenâb-ı Hakk hutbemin başında okuduğum âyet-i kerîmesinde: “Şübhesiz ki Allah(cc) ve melekleri o peygambere çok salât (ve tekrîm) ederler. Ey îman edenler, siz de ona salât edin, tam bir teslimiyetle de selâm verin.” buyurmaktadır. Bu âyet-i kerîme mûcibince her mü’minin ömründe bir kere salevât-ı şerîfe okuması farzdır. Peygamber Efendimiz(sav)’in ismini her işitişte ise salevât-ı şerîfe okumak sahih görülen kavle göre vâcibtir. Namazın sonunda tahiyyattan sonra okumak ise sünnettir. Muhtelif lâfızlarla, okunabilecek olan salevât-ı şerîfeden maksat, Rasûlüllah Efendimize Allâh-ü Teâlâ’dan rahmet temennîsinde bulunmaktır. En kısa ve kolay şekli: “                                           .” demektir. Bundan başka Salât-ı Münciye, Salât-ı Nâriye, Salât-ı Fethıyye gibi okunmasında çok ecir ve mükafat olan ve muhtelif esrârı ihtivâ eden salevât-ı şerîfeler de vardır. Bunlar ilmihal ve duâ kitablarında mevcuttur.
   Hiç şübhesiz Rabbimizin bu ‘salât-ü selâm’ emrinde biz kulları için bildiğimiz bilmediğimiz birçok hikmetler vardır. Her şeyden evvel Mevlâmızın rızâsına nâiliyyete ve Rasûlüllah  Efendimiz’in şefaatine mazhar olmaya vesîledir. Nitekim Peygamber Efendimiz(sav) hadîs-i şerîflerinde: “Kıyâmet günü insanların bana en yakın olanı, üzerime en çok salât-ü selâm edenidir.” “Yanında anıldığım kimse bana salât getirmezse şekâvet etmiş olur.” “Yanında anıldığım kimse bana salâtda hatâ eder (salât getirmez) ise Cennetin yolunu (bulmakta) hatâ etmiş olur.” buyurmaktadırlar. Diğer bir hadîs-i şerîflerinde: “Kim sabaha erdiğinde on ve akşama erdiğinde on defa salât ederse, kıyâmet günü şefaatim ona ulaşır” buyurmaktadırlar. Salevât-ı Şerîfenin diğer mühim bir husûsiyeti de; mü’minin duâsı ile Allah(cc) arasındaki perdeyi izâle etmesidir. Nitekim bu hususla alâkalı olarak Rasûlüllah Efendimiz(sav): “Duâ. Muhammed’e ve âline; salevât getirinceye kadar Allah(cc)’a karşı perdelidir.” buyurmaktadırlar. Dolayısıyla Cenâb-ı Hakk’a yaptığımız her duâ ve ilticâdan önce ve sonra muhakkak salevât-ı şerîfe okunması, duânın kabûlüne -biiznillâh- vesîle olacaktır.
   Aziz Mü’minler!
   Şu anda içerisinde bulunduğumuz zamanlar, mübârek ve muhterem üç aylar. Mü’minler olarak herbirerimiz, Mevlâmızın ayı olan Receb-i Şerîf ayını ihyâ etmeye çalıştık ve geride bıraktık. Şimdi ise Fahr-i Kâinât Efendimizin ‘benim ayım’ buyurduğu Şabân-ı Şerîf ayını idrâk etmeye çalışıyoruz. Peygamberimizin ayı olması hasebiyle sâir zamanlara nisbetle bu ayda biraz daha gayret edip, yaptığımız diğer ibâdetlere ilâveten çokca salevât-ı şerîfe okumaya çalışmalıyız. Rasûlüllah Efendimiz(sav) hadîs-i şerîflerinde: “Kim sabaha erdiği ve akşama girdiği vakit bana on salât getirirse kıyâmet günü ona husûsî şefaatim olacaktır.” “Kim bana günde yüz defâ salât edecek olursa Allah-ü Teâlâ onun –yetmişi âhiretine otuzu dünyâsına âit olmak üzere- yüz hâcetini bitirir” buyurmaktadırlar.
   Salevât-ı Şerîfe kerâhet vakitleride dâhil her zaman okunabilir. Bilhâssa Cum’a gecesi ve gündüzünde salevât-ı şerîfe okumakla çok meşgul olunması tavsiye olunmaktadır. Nitekim Peygamber Efendimiz(sav) hadîs-i şerîflerinde: “Cum’a günü bana salât (-ü selâm) ı çok edin. Çünkü o gün, meleklerin hazır olup şâhidlik edeceği bir ‘yevm-i meşhûr’ dur. Bir kimse bana salât etmeye dursun onun salâtı, o kimse (virdinden) ayrıldığında bana arz olunur” buyurmaktadırlar.
   Aziz Mü’minler!
   Hulâsâ olarak; yukarıda keyfiyyetini ve fazîletini izâh etmeye çalıştığımız salevât-ı şerîfe, duâlarımızın kabûlüne, günahlarımızın afvına, derecelerimizin yükselmesine, Rasûlüllah Efendimizin şefaatine mazhar olmaya ve bunların neticesi olarak ta Cennet ve Cemâl-i İlâhî’ye vâsıl olmaya vesîledir. Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîflerinde buyuruyorlar ki: “Kim bana bir kere salât ederse Allah(cc) ona on salât eder. Onun on günahını düşürür(bağışlar), derecesini de on (kat) yükseltir.”
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: Salavati serife
« Yanıtla #7 : 13 Temmuz 2010, 00:18:50 »
Allah razı olsun.
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim