Gönderen Konu: Salavat'ın Kefareti  (Okunma sayısı 3220 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gonulyareni

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 15
Salavat'ın Kefareti
« : 04 Şubat 2012, 02:46:30 »

Râbia-tül Adeviyye, babası İsmail’in üç kızı vardı. Bir tane daha doğunca adını Râbia (dördüncü) koydu. Babası çok fakir olduğundan Rabia doğduğu gece evde ihtiyaç olan şeylerden hiçbiri yoktu. Bu duruma annesi çok ağlayıp mahzun oldu. Efendisine;

-Filân komşuya gidip, bir miktar kandil yağı isteyebilir misin?, dedi.


Hazret-i Rabia’nın babası, Allahü Teâlâdan başka kimseden bir şey istememeğe söz vermişti. Bununla beraber hanımını üzmemek için komşuya gitti. Kapıya elini sürdü ve geri gelip;

-Kapı açılmadı, deyince hanımı ağladı. O da çok üzüldü.


Babası, başını dizine dayadı ve öylece uyuya kaldı. Rüyasında Peygamber(s.a.v) efendimizi gördü.

Peygamber(s.a.v) efendimiz, kendisine buyurdu ki:

-Hiç üzülme! Bu kızın, öyle bir hanım olacak ki, ümmetimden yetmiş bin kişiye şefaat edecek. Yarın bir kâğıda şöyle yaz:

"Sen her gece Peygamber(s.a.v) efendimize yüz salevât-ı şerîfe, Cumâ geceleri de dört yüz salevât gönderirdin. Bu Cumâ gecesi unuttun. Bunun keffâreti olarak, bu yazıyı sana getiren zâta dört yüz altını helâl parandan ver." Sonra Basra vâlisi Îsâ Zâdân'a git. O yazıyı ver."


Hazret-i Râbia'nın babası uyandığında, Peygamber(s.a.v) efendimizi görmenin şevkiyle ağlıyordu. Hemen kalktı, denileni yaptı ve Îsâ Zâdân'ın yanına gitti.
Vâli mektubu alınca, Resûlullah efendimizin kendisini hatırlamasının şükrü için, binlerce altını fakirlere sadaka verdi. Râbia-tül Adeviyye'nin babası İsmâil Efendiye de mektupta yazılanı ve ona ilâve olarak pekçok altını da sadaka verip, bir ihtiyâcı olursa tekrâr gelmesini tenbîh etti. Altınları aldıktan sonra lüzumlu ihtiyaçlarını temin etti. Böylece bolluğa kavuştular ve kızlarına rahatça bakıp güzel edeb ve terbiye ile büyüttüler.


Çevrimdışı zeyn-ıl dınye

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 14
Ynt: Salavat'ın Kefareti
« Yanıtla #1 : 26 Mart 2012, 05:42:12 »
Allah yolunda olmak , dobradan bir candanlıkla adanmış bir ruh sunmak ...