Diyet denilince açlıktan ve zayıflıktan sonra aklınıza gelen üçüncü sözcük muhtemelen sebzedir. Etsiz yemek ve ekmeksiz öğün düşünemeyen toplumumuz için sebze, doyurucu bir gıda olarak pek düşünülemez.
Dolayısıyla da sebze, yalnızca diyet yemeğidir gözümüzde. Ama 100 gr etten alınan karbonhidrat ve protein ile 100 gr sebzeden alınan arasında vücut için pek fark yok. İşin uzmanlarına kulak verirsek anlıyoruz ki; sebzeyle alınan karbonhidrat, aşırı miktarda olmadığı için günlük hareketler sırasında tamamen kullanılıyor. Yani depolanmıyor. Bu yüzden bol sebze yiyen insanlar şişman olmuyor. Aşırı kilolu kişilere de bol bol sebze yemeleri öneriliyor; hayvansal gıdalar azaltılarak zayıflatılmaya çalışılıyor. Sürekli acıkan ve devamlı yemek yemek isteyenlere özellikle çiğ ve yapraklı sebze yemeleri öneriliyor ki; kaba yapıları sebebiyle mideyi doldurup açlık duygusunu azaltsınlar.
Karbonhidrat ve protein ihtiyacı bitkilerle giderilebilir mi?
Şu bir gerçek ki; sebze ve meyvelerde bulunan karbonhidrat ve protein oranı beyaz ve kırmızı ete göre düşük. Fakat hayvansal gıdalardan alınan karbonhidrat ve proteinlerin fazlası vücutta depolanıyor ve bu fazlalık kolesterol oranını artırıyor. Damar daralmasına ve tıkanmasına, yüksek tansiyona ve kalp çarpıntısına sebep oluyor. Yine hayvansal proteinlerin ancak yüzde 30-40'ı sindiriliyor, geri kalanı ya depolanıyor ya da vücut dışarı atmaya çalışıyor. Fakat bitkisel proteinlerin, özellikle mantarda bulunan proteinin yüzde 70-80'i sindiriliyor ve kısa sürede yakılıyor. Hayvansal gıdalar fazla alındığı takdirde vücutta asit birikmesi yapıyor, sebzeler bazik özelliğe sahip olduğu için asit fazlalığını da nötr hale getiriyor. Uzmanlar, özellikle belli yaştan sonra hayvansal gıdaların vücuda verdiği rahatsızlıktan dolayı protein ihtiyacının sebzelerden karşılanmasını öneriyor.
Neden sebze ve meyve yemeliyiz?
Bu sorunun cevabı Prof. Dr. Artemis Karaali'nin şu sözlerinde gizli: "Elmanın içinde ne kadar protein ve karbonhidrat yer aldığını, hangi vitamin ve minerallerin bulunduğunu ne kadarının su ne kadarının posa olduğunu biliyoruz. Bu maddelerin hepsini, ayrı ayrı, ama bir elmada bulunduğu kadarıyla verdiğimizde vücuda elma yenildiği zamanki gibi etkisi olmuyor." Karaali'nin bu sözleri, vücudun gereksinimlerini neden doğal yollarla gidermek gerektiğini açıklıyor. Karbonhidrat, protein, vitamin, mineral deniliyor. Peki bunlar nedir ve ne işe yarar? Hangi vitamini hangi meyveden alıyoruz? Cevapları için yandaki metni okuyabilirsiniz.
Karbonhidratlar ve şişmanlama
Karbonhidratlar; vücudun kalorisini (enerjisini) sağlayan maddelerdir. Doğadaki kaynağı ise yeşil bitkiler... Çeşitli şekerler ve nişastaları içeren besin maddeleri fazla yenilince, kanda glikoz birikir ve glikojen proteine ya da yağa çevrilerek önce deri altında, daha sonra bel ve kalçalarda depolanır. Depolanma olayı devam ederse şişmanlama başlar.
Büyümek için proteine ihtiyaç var
Proteinler, canlıların çoğalmaları, büyümeleri ve gelişmeleri için gereklidir. Hücrelerin bölünerek çoğalmasına, dokuların yenilenmesine ve yaşamlarını sürdürmesine yardımcı olurlar. Yeterince protein alınmazsa önce büyüme durur ve çeşitli hastalıklar ortaya çıkar. 60 kiloluk birisinin günde 60 gr proteine ihtiyacı var.
Başımız yağlarla dertte
Yağlar, vücudun kalori ihtiyacını karşılar. Protein ve karbonhidratlara oranla daha fazla kaloriye sahiptir. Her gün belli bir miktarda yağ alınması, vücut onarımı ve gelişimi için gerekli. Vücuda alınan fazla proteinler ve karbonhidratlar da yağa dönüşür. Fazla yağ, her zaman vücutta depolanır.
Önemsiz gibi görünse de çok önemli!
Sebzelerde bulunan kitin, selüloz ve hemiselüloz, vücutta sindirilmeyen maddelerdir ve dışkı yoluyla atılır. Beslenme için herhangi bir katkısı olmayan bu maddeler, sindirim sisteminin düzgün çalışmasını, bağırsakların genişlemesini sağlar. Kabızlığı, hemoroit oluşmasını, bağırsak kanamasını ve kanser gibi hastalıkların oluşmasını engeller. Bağırsakları temizler.
Değerleri sonradan anlaşıldı: Mineraller (tuzlar)
Ne işe yaradıkları ve değerleri sonradan anlaşıldı. Vücudun pH dengesini (asit-baz oranını) ayarlıyor. Vücut iskeletini yapı taşı olarak sağlamlaştırıyor. Vücudun su konsantrasyonunu ve öz basıncını ayarlıyor.
Varlığı bir dert, yokluğu çok dert
1911 yılında Polonyalı Casimir Funk, vitaminleri keşfetmiş. Bilinen şu ki; vücutta vitamin eksikliği durumunda hastalıklar ortaya çıkıyor. Fakat çok az bir miktarına ihtiyaç duyuluyor. Fazlası zaten idrarla beraber atılıyor. Doktor tavsiyesi olmadan normal insanların dışarıdan vitamin almaları doğru değil.
Her sebze ayrı bir hazine
Demir: Fasulye, bezelye, lahana, soğan, pırasa, marul, ıspanak ve terede en fazla bulunur.
Fosfor: Marul, soğan, ıspanak, fasulye, bezelye, sarımsak, pırasa, domates, lahana ve salatalıkta bol miktarda bulunur.
Kalsiyum: Fasulye, soğan, marul, pırasa, havuç, lahana, patates, ıspanak, şalgam ve çilekte var. (Kemikleri kuvvetlendiriyor.)
Magnezyum: Havuç, patates, pancar ve ıspanak.
Potasyum: Fasulye, bezelye, ıspanak, pırasa, marul, kıvırcık salata, havuç ve soğan. (Adaleler için yararlı.)
Sodyum: Fasulye, kıvırcık salata, marul, havuç, pırasa, soğan ve lahana.
Silisyum: Lahana, karnabahar, sarımsak, bezelye ve fasulye.
İyot: Domates, fasulye, soğan, ıspanak, sarımsak, şalgam, lahana ve turpta bol miktarda var. (Vücudu güzelleştirir.)
Kükürt: Pırasa (Cildi yumuşak tutuyor.)
Vitaminler...
A vitamini: Havuç, domates, şalgam, kırmızı ve yeşil biber, taze patates, lahana, ıspanak, pazı, kıvırcık ve baş salata, marul, maydanoz, nane, dereotu, tere, taze fasulye ve bezelye tercih edilmeli. Bunun için günde 50 gr taze havuç veya haşlanmış patates, 100 gr domates veya 1 bardak domates suyu, 100 gr maydanoz, ıspanak ve kırmızı biber, 5-100 gr fasulye, bezelye ve yeşil biberden biri yenmeli.
B vitamini: Bamya, bezelye, fasulye, tere, domates, ıspanak, patates, fındık ve ceviz.
B1 vitamini: Marul, kıvırcık salata, hıyar, mantar, fasulye, bezelye, bakla, ıspanak, maydanoz, tere, domates ve kavun.
B2 vitamini: Yeşil yapraklı bitkilerden maydanoz, tere, dereotu, marul, kıvırcık ve baş salatada bulunur.
B3 vitamini: Mantar, marul, kıvırcık ve baş salata, ıspanak, fasulye, bezelye, bakla, bamya, maydanoz, kavun ve hıyar.
B4 vitamini: Mantar, marul, kıvırcık, ıspanak, fasulye, bezelye, bakla, bamya, maydanoz, kavun ve salatalıkta var.
C vitamini: Kuşburnu, turunçgiller, üzümsü meyveler, çilek, maydanoz, ıspanak, domates, biber, fıstık, fındık ve ceviz.
D vitamini: Patates, ıspanak, domates, turp ve lahana.
E vitamini: Fıstık, fındık, bamya, kereviz, bezelye, havuç, marul ve ıspanak, patates, fasulye, bezelye, bakla.
Gülizar Baki