Gönderen Konu: Şeddad İbni Evs radıyAllahu anh  (Okunma sayısı 2622 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı kenz

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1129
Şeddad İbni Evs radıyAllahu anh
« : 15 Ekim 2007, 23:49:48 »

ŞEDDAD  İBNİ  EVS


O, yumuşak huylu, açık sözlüydü. Rğzından lüzum­suz bir söz çıkmazdı. Bir defasında ağzından bir söz kaçmıştı. Zaman kaymetmeden şu açıklamayı yaptı: "islâm'a girdiğim günden beri sözlerimi dikkat ederek söylemeğe çalıştım. Fakat bu söz nasıl oldu ağzımdan kaçtı. Onu aklınızda tutma­yın. " dedi.

Şeddad İbni Evs radıyAllahu anh âbid, zâhid bir zât... Allah korkusundan kalbi ürperen, devamlı vücudu titreyen ve derin tefekküre dalan bir yiğit... Gece yattığı zaman ilâhî rahmetin  enginliğini düşünen ve ilâhi azabın şiddetini de unutmayan bir zâhid...

O, Medine'li müslümanlardandır. Hazrec kabilesinin Neccar koluna mensuptur. Rasûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem efendimizin şâiri Hassan'ın yakın akrabası. Babası Evs İbni Sabit, Akabe'de İslâm'la şereflendi. Bedir harbine iştirak etti. Uhud'da şehid oldu. Annesi Harime de müslümandı. Şeddat böyle güzel bir muhitte, müslüman bir aile ocağında yetişti. Geniş bir ilme sahipti.

Ubâde İbni Sâmit radıyAllahu anh onun, ilmî konularda herkesin kendisine başvurduğu zahir ve bâtın ilimlerine vâkıf bir ilim eri olduğunu söyler. Şeddat radıyAllahu anh'ın ilmi ve hilmini "Mecmeu'l-bahreyn" olarak tavsif eder.

O, yumuşak huylu, açık sözlüydü. Ağzından lüzumsuz bir söz çıkmazdı. Bir defasında ağzından bir söz kaçmıştı. Zaman kaybetmeden şu açıklamayı yaptı: "İslâm'a girdiğim günden beri sözlerimi dikkat ederek söylemeğe çalıştım. Fakat bu söz nasıl oldu ağzımdan kaçtı. Onu aklınızda tutmayın. " dedi. Riyadan, gösterişten de çok sakınırdı. Namazlarından sonra dua ve istiğfarı çok yapardı. Sık sık tefekküre dalardı. Allah korkusuyla kalbi ürperir ve: "Ya Rabbi! Cehennem ateşini düşündükçe uykum kaçıyor." derdi. Saman üzerindeki dâne gibi sabahlardı.

O, son derece halim selimdi. Kalbi rakik; yufka yürekli ve gözü yaşlıydı. Birgün ağlarken görüldü. Kendisine: "Niçin ağlıyorsun?" diye soruldu.   O da:

"Rasûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in bir hadisini hatırladım da onun için ağlıyorum. " dedi. Rasûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem bu hadisinde: "Ümmetim için, şirk ve gizli şehvetten korkuyorum. " buyurdu. O zaman ben: "Ya RasûlAllah! Ümmetin senden sonra şirke düşecek mi?" diye sordum. Resül-i Ekrem sallAllahu aleyhi ve sellem: "Evet, dediler. Gerçi onlar güneşe, aya ve puta tapmayacaklar, fakat işlerinde riyakârlık yapacaklar. (Allah için değil de ondan başkalarının rızası için hareket edecekler) Gizli şehvet ise şudur: Onlardan, biri, oruç tutar, oruçlu olur. Sonra şehvete sebeb bir şeyi görür ve orucunu bozar. " buyurdu.

Şeddat İbni Evs radıyAllahu anh İslâm'ın emir ve nehiylerine uymakta çok titizdi. Hayatında tatbik eder, taviz vermezdi. Çevresine de Allah Teâlâ'nın emir ve yasaklarını güleryüzle, tatlı dille anlatırdı. Her fırsatta tebliğ vazifesini unutmazdı. 50 kadar hadis-i şerif rivayet etti. Râvileri arasında Şam'ın en güzide ricali vardı. Oğulları, Ya'lâ ve Muhammed ile Mahmud bin Lebid, Mahmud bin Rebi', Abdurrahman bin Ganem, Beşir bin Kâ'b bunlardan bazılarıdır.

Onun rivayet ettiği hadislerden bir kaç tanesi şöyledir:

Ebu Eş'as es-Sağani rivayet ediyor:

"Şam Cami-i şerifine gitmiştim. Orada Şeddat ibni Evs ile karşılaştım. Bir yere gidecekti. Nereye gideceğini sordum. O da; Hasta bir arkadaşını ziyaret edeceğini söyledi. Ben de kendileriyle gelebileceğimi söyledim. Beraber gittik. Oraya varınca hastaya durumunun nasıl olduğunu sordu. Hasta: "Nimet içerisinde olduğunu" söyledi. Bunun üzerine Şeddad: "Günahlarının affedildiğini sana müjdelerim. Çünkü Resûl-i Ekrem sallAllahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim. " dedi ve Efendimizden duyduğu hadis-i kudsîyi nakletti: buyurdu.

Şeddat İbni Evs radıyAllahu anh İki Cihan Güneşi efendimizden ayrılmazdı. Yaşı küçük olduğu için savaşlarda bulunamadı ise de onun muhabbetiyle hep beraberdi. Birgün bir arada iken, Fahr-i Kâinat sallAllahu aleyhi ve sellem efendimiz: "Yanımızda yabancı birisi var mı?" diye sordu. Biz de:

"Yok Ya RasûlAllah dedik. Kapının kapatılmasını işaret ettikten sonra: "Ellerinizi kaldırınız, La ilahe illAllah deyiniz. " buyurdu. Bir müddet bu şekilde "Kelime-i Tevhid"e devam etti. Sonra mübarek ellerini indirdi ve; "Sana hamd olsun yâ Rabbi! Beni bu kelime ile gönderdin. Bana onu emrettin. Bana, onunla cenneti va'dettin. Sen va'dinde hulf etmezsin. Va'dinde duran yalnız sensin. " buyurdu. Bu sözlerden sonra bize: "Sizi müjdelerim Allah teâlâ sizi mağfiret buyurdu. Hepinizi bağışladı. " dedi.

Birgün o yine Fahr-i Kâinat sallAllahu aleyhi ve sellem efendimizden hadis naklediyordu. Onun şöyle buyurduğunu işittim. "Kim riya ile namaz kılar, oruç tutar, sadaka verirse, o Allah Teâlâ ya ortak koşmuş olur " buyurdu demişti. Avf İbni Mâlik ona: "Böyle bir adamın amelinden halis olanı ayrılarak kabul olunmaz mı?" diye sordu. Şeddad radıyAllahu anh da şu hadis-i kudsiyi nakletti: "Müşrik olan insanın çoğundan da, azından da zâtı-ı kibriya müstağnidir."

Yine rivayet ettiği hadislerden bir tanesinde: "Ey insanlar Dünya, hazır bir meta'dır Ondan iyiler de kötüler de yer. Ahiret haktır Orada Allah Teâlâ hükmeder. Ey insanlar! Sizler âhiret adamı olunuz. Ahireti düşünüp ona hazırlanınız. Dünya adamlarından olmayınız. Ahireti unutup dünyaya dalanlardan olmayınız. Siz, Allah'dan korkarak amel yapınız. Biliniz ki, amellerinize göre arz olunursunuz. Allah Teâlâ ya mutlaka kavuşacaksınız. Kim zerre miktar hayır yaparsa, onun karşılığını görür. Kim de zerre kadar kötülük işlerse onun karşılığını görür. Cezasını çeker "

Şeddad İbni Evs radıyAllahu anh ömrünün sonlarına doğru Şam, Filistin, Beytül Makdis ve Humus'ta bulundu. Bu havalide ilimle uğraşanlar hep ona müracaat ederdi. 58. hicri yılında yetmiş beş yaşlarında iken Kudüs'te vefat etti. Cenab-ı Hak şefaatlerine nail etsin. Amin.


İNSAN akli ile melekleşen nefsi ile iblisleşen bir aciptir İNSAN
İNSAN kendi kabahatini bilmeyen cehli ile dünyalara sığmayan bir mağrurdur İNSAN
İNSAN bütün zaaf ve acziyyetine rağmen kudrete kafa tutan taşkın bir şaşkındır İNSAN
İNSAN maziye bağlı hâle aldanmış istikbali gözler bir taştır İNSAN