ŞEFKAT ÜZERİNE BİR KAÇ SÖZ
Toplumumuz bir buhran yaşıyor. Madde ve menfaat her şeyin önüne geçmiş, değer ölçülerimiz alt üst olmuştur.Sürekli yükselen hayat standartlarına uygun yaşayabilmek ve toplumda bir değer ifade edebilmek için insanımız didinip durmaktadır. Bu durumdan da en çok aile hayatımız özelliklede çocuklar zarar görmektedir.
Sevgi ve şefkat mahrumu büyüyen çocuklar problemli birer fert olarak sosyal hayata katılıyor. Zaten problemli olan o hayatın problemlerini artırmakla kalmayıp kendi problemlerini de çözemiyor.
Oysa sevgi ve şefkat ortamında büyümüş, doyasıya sevilmiş, taktir görmüş, söz hakkı verilmiş, karar verme ve uygulama imkanı tanınmış çocuklar kendine güvenen, ayağını sağlam basan fertler olarak o sosyal hayata girerler.
Her şeyin başı sevgidir. Çırak ustasını severse çalışır ve başarılı olur. Öğrenci öğretmenini severse öğrenebilir. Bitkiler, hayvanlar bile sevgi ile büyür serpilir. Her şey sevgi ister. Ya çocuklar.....
Büyüklerle olan münasebetlerinin başında sevgi ve şefkat gelir. Bu onlar için su, hava gibi önemli ve gereklidir.
Sosyalleşmesindeki en önemli faktördür. Karakter ve zeka sevgi ile gelişir.
Aile içerisinde yeterince sevilmeme, reddedilme çocukların konuşma kapasitelerini olumsuz etkiler . Sadizm homoseksüellik, altını ıslatma, itaatsizlik, ana baba düşmanlığı gibi problemler bu çocuklarda fazla görülür. Kavgacı, haşin, yalancı, hırsız, okul kaçkını olmaya meyillidirler.
Çocuklarımızı yetiştirirken yaptığımız hatalar önce aileye sonra topluma zarar vermektedir. Küçükken yavrusu ile yeterince ilgilenmeyen ana babalar büyüdüklerinde onlarla çok daha fazla uğraşmak zorunda kalırlar. İyi sonuç alma ihtimali de çok azdır.
Alemlere Rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber(AS) her konuda olduğu gibi bu konuda da bize rehber olacak şu teşvik, tavsiye ve uyarılarda bulunmuştur.
‘Küçüklerimize şefkat etmeyen bizden değildir.’
‘Rahmet (şefkat) sahiplerine Rahman rahmet eder, arz ehline rahmet edin (şefkatli olun) ki sema ehli de size rahmet etsin.’
‘(Rabb’im şöyle buyurdu): Şurası muhakkak ki rahmetim gazabımı geçti.’’
‘ (Halka) merhametli olmayana (Hakk tarafından) rahmet edilmez. Merhamet ancak her türlü günahı işleyebilenlerden (şakilerden) alınmıştır.’
Bütün canlılar şefkat ister. Bunların arasında insan yavrusunun özel bir yeri vardır. Onlara azami ölçüde sevgi ve şefkat gösterilmesi zaruri bir haldir.Öyle ki bu şefkat çocuğa hissettirilmeli ve söylenilmelidir.
‘Çocuklarınızı çok öpün zira her öpücük için size Cennette bir derece verilir ki iki derece arasında beş yüz yıllık mesafe vardır. Melekler öpücüklerinizi sayar ve sizin için yazarlar.’
Hz. Peygamberi torunlarını öperken gören bir sahabi bunu yadırgayarak ’Benim on çocuğum var, hiç birini de öpmedim’ der.Hz. Peygamber(AS) ona yönelerek şu cevabı verir: ‘ Halka merhamet ve şefkat göstermeyene Allah rahmet etmez.’
Sevgi ve şefkati göstermenin en güzel yolunun öpmek olduğunu o Resulden öğreniyoruz. Çocukları öpmekle kalmayıp onları kucağına alır, sarılır, sıkar ve koklardı. Sevgisini onlara hissettirirdi. Sadece kendi çocuklarını değil, ashabının çocuklarını da aynı şekilde severdi.
Usame(RA) diyor ki:Rasulullah (AS)beni bir dizine Hasan’ı
(RA) diğer dizine oturttu. Sonra ikimizi birden bağrına bastı ve ‘Ey Rabb’im bunlara rahmet et, çünkü ben bunlara karşı merhametliyim’ dedi.
Kız çocuklarını da erkek çocuklarından ayırmaksızın kucağına alıp öpüp sevmiştir. Rastladığı çocukların başlarını okşayıp duada bulunması, devesine bindirmesi onları ne kadar çok sevdiğini, değer verdiğini hem çocuklara hem de büyüklere göstermiştir.
1424 yıl öncesinden bize çocuklarınızı sevin, sevdiğinizi hissettirin, onlara hayır duada bulunun ki sağlıklı nesillere ve topluma kavuşasınız mesajını vermiştir.
Acaba bizler bu mesajı ne kadar anlayabildik?
Yoğun iş ortamından yorgun eve gelen çalışan anneler; akşam yemeğini hazırlayıp gündüzden biriken işleri yaparken kendisini özlemle bekleyen yavrusuna ne kadar sevgi gösterebiliyor?
Ya ev hanımı olan anneler evlatlarına ne kadar zaman ayırıyor, onları öpüp okşuyor? Yoksa hep beraberim diye bunu en çok onlar mı ihmal ediyor?
Ya babalar; akşam televizyonun karşısında çocuğunun sorularına yarım yamalak , onun yüzüne bile bakmadan cevap verirken çocuğunun ihtiyacı olan sevgi ve ilgiyi nasıl karşılayacağını düşünüyor?
Çoğu evde büyük anne ve büyük baba da olmadığına göre, onlara sevildiklerini, değerli olduklarını kim hissettirecek? İçinde
İnce mesajlar olan hikayeleri kim anlatacak?
Bir nesil daha ellerimizin arasından kayıp gitmeden onlara sahip çıkalım. Sımsıkı sarılalım.
Küçük bir hatıra: Akşam babamın gelişini iple çekerdik. O gelince hemen kucağına otururduk. Bizleri öper okşardı. Bıkıp inmek isteyinceye kadar da kucağından indirmezdi. Uzun ramazan günlerinde kardeşlerimi beni ve komşu çocuklarını arabaya alıp Paşapınarı’na su almaya götürürdü. İftar saatine yakın yapılan bu yolculuk çok eğlenceli geçerdi.
Babam Rahmet Peygamberi’nin bu tavsiyelerini bildiği için mi böyle yapıyordu, bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var. Babam beni çok seviyordu. Rabb’im ona ve onun gibi olanlara rahmet etsin.