Gönderen Konu: Şefkat Üzerine Bir Kaç Söz  (Okunma sayısı 4373 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Sadiye Nur

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 7
Şefkat Üzerine Bir Kaç Söz
« : 27 Kasım 2004, 15:26:27 »

ŞEFKAT  ÜZERİNE BİR KAÇ SÖZ
          Toplumumuz bir buhran  yaşıyor. Madde ve menfaat her şeyin  önüne geçmiş, değer  ölçülerimiz alt üst olmuştur.Sürekli yükselen hayat standartlarına uygun yaşayabilmek ve toplumda bir değer ifade edebilmek için insanımız didinip durmaktadır. Bu durumdan da en çok aile hayatımız  özelliklede çocuklar zarar görmektedir.
            Sevgi  ve  şefkat mahrumu büyüyen çocuklar problemli birer fert olarak sosyal  hayata katılıyor. Zaten problemli olan o hayatın problemlerini artırmakla kalmayıp kendi problemlerini de çözemiyor.
          Oysa  sevgi  ve  şefkat ortamında  büyümüş,  doyasıya sevilmiş,  taktir  görmüş,  söz  hakkı  verilmiş, karar verme ve uygulama imkanı tanınmış çocuklar kendine güvenen, ayağını sağlam basan fertler olarak o sosyal hayata girerler.
        Her şeyin başı sevgidir. Çırak ustasını severse çalışır ve başarılı olur. Öğrenci öğretmenini severse öğrenebilir. Bitkiler, hayvanlar  bile sevgi ile büyür serpilir. Her şey sevgi ister. Ya çocuklar.....
       Büyüklerle olan münasebetlerinin başında sevgi ve şefkat gelir.  Bu  onlar  için  su,  hava  gibi  önemli  ve  gereklidir.
Sosyalleşmesindeki  en önemli faktördür. Karakter ve zeka sevgi ile gelişir.
           Aile  içerisinde  yeterince  sevilmeme,  reddedilme çocukların konuşma kapasitelerini  olumsuz  etkiler . Sadizm homoseksüellik, altını ıslatma, itaatsizlik, ana baba düşmanlığı gibi  problemler  bu çocuklarda fazla görülür. Kavgacı,  haşin, yalancı, hırsız, okul kaçkını olmaya meyillidirler.
       Çocuklarımızı yetiştirirken yaptığımız  hatalar önce aileye   sonra   topluma  zarar   vermektedir.  Küçükken  yavrusu   ile yeterince ilgilenmeyen ana babalar büyüdüklerinde onlarla çok daha fazla uğraşmak zorunda kalırlar. İyi sonuç alma ihtimali de çok azdır.
        Alemlere Rahmet  olarak  gönderilen Hz. Peygamber(AS) her  konuda  olduğu  gibi bu konuda da bize rehber olacak şu teşvik, tavsiye ve uyarılarda  bulunmuştur.
      ‘Küçüklerimize şefkat etmeyen bizden değildir.’
       ‘Rahmet (şefkat) sahiplerine  Rahman  rahmet  eder, arz ehline rahmet edin (şefkatli olun) ki sema ehli de size rahmet etsin.’
       ‘(Rabb’im şöyle buyurdu): Şurası muhakkak ki rahmetim gazabımı geçti.’’
     ‘ (Halka) merhametli olmayana  (Hakk tarafından)  rahmet edilmez. Merhamet ancak her türlü  günahı işleyebilenlerden (şakilerden) alınmıştır.’  
         Bütün  canlılar  şefkat  ister.  Bunların  arasında   insan yavrusunun özel bir yeri vardır. Onlara azami ölçüde sevgi ve şefkat  gösterilmesi zaruri  bir haldir.Öyle ki bu  şefkat çocuğa hissettirilmeli ve söylenilmelidir.  
       ‘Çocuklarınızı çok öpün zira her öpücük için size  Cennette bir  derece  verilir ki  iki derece arasında  beş yüz yıllık  mesafe vardır. Melekler öpücüklerinizi sayar ve sizin için yazarlar.’
       Hz. Peygamberi torunlarını öperken gören bir sahabi  bunu yadırgayarak  ’Benim on  çocuğum  var, hiç  birini de öpmedim’ der.Hz. Peygamber(AS) ona yönelerek şu cevabı verir: ‘ Halka merhamet ve şefkat göstermeyene  Allah rahmet etmez.’
        Sevgi  ve şefkati  göstermenin  en  güzel  yolunun  öpmek olduğunu o Resulden öğreniyoruz. Çocukları öpmekle kalmayıp onları  kucağına  alır, sarılır, sıkar ve koklardı. Sevgisini onlara hissettirirdi.  Sadece  kendi  çocuklarını  değil,  ashabının çocuklarını da aynı şekilde severdi.
       Usame(RA) diyor ki:Rasulullah (AS)beni bir dizine Hasan’ı  
(RA) diğer   dizine  oturttu.  Sonra  ikimizi birden bağrına  bastı ve ‘Ey Rabb’im  bunlara  rahmet  et,  çünkü  ben bunlara karşı merhametliyim’ dedi.
          Kız  çocuklarını  da  erkek  çocuklarından  ayırmaksızın kucağına  alıp  öpüp  sevmiştir. Rastladığı  çocukların  başlarını okşayıp duada bulunması, devesine bindirmesi  onları ne kadar çok sevdiğini, değer verdiğini hem çocuklara  hem de büyüklere göstermiştir.
        1424 yıl öncesinden bize çocuklarınızı sevin, sevdiğinizi hissettirin, onlara hayır duada  bulunun ki sağlıklı nesillere ve topluma kavuşasınız mesajını vermiştir.
     Acaba bizler bu mesajı ne kadar anlayabildik?
        Yoğun iş ortamından yorgun eve gelen çalışan anneler; akşam yemeğini hazırlayıp gündüzden biriken işleri yaparken  kendisini  özlemle  bekleyen  yavrusuna  ne  kadar  sevgi gösterebiliyor?
       Ya  ev hanımı  olan  anneler  evlatlarına  ne kadar  zaman ayırıyor, onları öpüp okşuyor? Yoksa hep beraberim diye bunu en çok onlar mı ihmal ediyor?
        Ya babalar; akşam  televizyonun  karşısında  çocuğunun sorularına   yarım   yamalak ,  onun  yüzüne  bile   bakmadan cevap  verirken çocuğunun ihtiyacı olan sevgi ve  ilgiyi  nasıl karşılayacağını  düşünüyor?
       Çoğu evde büyük anne ve büyük baba da olmadığına göre, onlara sevildiklerini, değerli olduklarını  kim hissettirecek? İçinde
İnce mesajlar olan hikayeleri kim anlatacak?
       Bir nesil daha ellerimizin arasından kayıp gitmeden onlara sahip çıkalım.  Sımsıkı sarılalım.

       Küçük bir hatıra: Akşam  babamın gelişini  iple çekerdik. O gelince  hemen  kucağına otururduk. Bizleri öper okşardı. Bıkıp inmek  isteyinceye  kadar  da  kucağından   indirmezdi.  Uzun ramazan  günlerinde  kardeşlerimi beni  ve  komşu  çocuklarını arabaya alıp  Paşapınarı’na  su almaya götürürdü. İftar saatine yakın yapılan bu yolculuk çok eğlenceli geçerdi.
      Babam  Rahmet Peygamberi’nin bu tavsiyelerini  bildiği için mi  böyle yapıyordu,   bilmiyorum.  Ama  bildiğim  bir  şey var. Babam beni çok seviyordu. Rabb’im ona ve onun gibi olanlara rahmet etsin.
« Son Düzenleme: 11 Eylül 2008, 23:01:38 Gönderen: mystic »
Afiyet duası ile