Sahi, "Selâmün Aleyküm" dediğimizde, bazı insanlar niçin uzaylı veya turist görmüş gibi öylece bakarlar? Hayatlarında ilk kez mi duymuşlardır? Her ne hikmetse, Amerikalı’nın, İngiliz’in "Hi"ını, "Hello"sunu, duyduğunda şaşkınlık göstermez, yüzlerini buruşturmaz hatta gereğinden fazla ilgi bile gösterirler. “Selâmün Aleyküm” diyerek selâmlandığınızda ise rahatsız olurlar. Kerhen bir “Aleyküm Selâm” yerine, kuru bir "Merhaba" ile tenezzül buyururlar…
Bir selâmın, gericilik veya modernliğin parolası gibi algılandığı başka bir memleket daha var mı acaba? Her şey bir yana; Müslümanlar'ın kahir ekseriyeti oluşturduğu bir ülkede yaşanıyor bütün bu komedi!
Acaba bu ülkede doğmuş, bu ülkede büyümüş insanların; kendi insanına, kendi kültürüne ait bir selâmlaşmaya bu kadar karşı olmasına ve inatla direnmesine nasıl anlam vereceğiz? (Bir gün de, "hayırlı işler" dememek için "iyi işler" garabetini mırıldananları yazarız inşaallah)
Ah! Az kalsın unutuyordum! Bir de sadece kılığından kıyafetinden kendilerinden olduğunu kestirdikleriyle selâmlaşan kardeşlerimiz var. Misal; yıllar evvel henüz örtündüğüm günlerde, doğup büyüdüğüm sokakta yaşayan birçok komşu birden bire bana selâm vermeye başladıklarında şaşırmıştım açıkçası. Kesinlikle olması gereken buydu fakat bir gün öncesine kadar bana bir kez dahi selâm vermemiş olmalarına; daha önce beni bir selâma lâyık bulmamalarına da incinmiştim doğrusu.
Kimileri de var ki; girdiği mekâna göre diline bir ayar çekip selâmlaşıyor. Bu da ayrı bir komedi. Banka, hastane, pastane gibi mekânlara girince “Merhaba, iyi günler” diyor; cami civarında bir hacı amcanın işlettiği bakkala girdiğinde ise "Selâmün Aleyküm hacı abi’ diyor. Bunlar da bir çeşit "selâmubukalemun"…
Selâmımız etiketimiz olmuş vesselâm. Kimileri için ağzımızdan çıkan şekliyle yaftalanmamız için kaçırılmaz bir fırsat. Aman Yarabbi! "Pek modern" kişilere "Selâmün Aleyküm" mü dediniz? Eyvah! Gerici olduğunuzu ele verdiniz gitti. Anında etiketliyorlar sizi. Hatırlayın. Yıllar evvel, ABD Başkanı Obama, o günlerde Başbakanımız olan Erdoğan’ı “Selâmün Aleyküm” sözleriyle selâmladığı için, “eksenimiz kaydı” endişesiyle kalp krizi geçiriyordu bazı köşe yazarlarımız. Gerçi, kendi ekseninden çok çok öteye gitmiş mezkur köşe yazarlarına göre aslında bunlar normal tepkiler, kaymalar elbette…
Hay Allah. İlk yazıda, okuyucuya sadece bir selâm vermekti maksadım, neredeyse "Selâm üzerine bir manifesto"ya dönüştü… Olsun! Selâmsız, sabahsız olmaktan iyidir değil mi?
Modern zamanların; hemen her şeyi mikro parçacıklara ayırdığı, tefrikayı hayatın ayrılmaz parçası kılmaya çalıştığı şu günlerde; tüm bunlara inat, "vahdet" çağrısı yapan bir gazete var şu an elinizde. Bu kadim çağrıya ben de Allah'ın selâmıyla eşlik etmek istedim.
Vahdet'in bana ayrılan sayfasında ve köşesinde, tam da "vahdet çağrısı"na uygun olmasına özen göstereceğimiz verimlerle karşınızda olacağız. Eş, dost bir araya geldiğimizde sıkça dem vurduğumuz edebe ve edebiyata dair yitirdiklerimizi hatırlatmaya çalışacağız, bu uğurdaki gayretlere, beyaz haberlere sayfamızı açacağız. İnşaallah, özlemini duyduğumuz bir halde dolup taşsın gönlünüze...
Hasılı kelâm; bütün bu gevezelik özde iki kelamdan ibaret sadece... Selâmün Aleyküm dostum, Selâmün Aleyküm kardeşim, hiç tanımadığım insan hey! Sana da Selâmün Aleyküm...
Saliha Sultan Gazetevahdet.com