Gönderen Konu: selamün aleykün  (Okunma sayısı 4337 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı may

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 1
selamün aleykün
« : 21 Ocak 2012, 03:33:19 »

esselelamun aleykün arkadaşlar benin bir sorum olacak beytullah ismi caiz mir ben oğluma koydum sonra bazıları caiz değil dediler yardımcı olsanız sevinirim.

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: selamün aleykün
« Yanıtla #1 : 21 Ocak 2012, 23:01:24 »
Alıntı
Beytullah,Allah'ın evi manasına gelir'ki,ağır bir isim olabilir.Abddullah gibi Allah'ın kulu manasına gelen isimler uygun görülmüş...
Bu yazıyı gören hocamız size cevap verecektir.ben de bazı yazılar ekliyorum dikkatle okuyun...


Alıntı
Cansız varlıklar ve hayvan isimleri ile çocuklara hitap etmek

Bazı anne babaların, çocuklarına hayvan isimleri koyarken, o isimlerin bir hayvana da ait olduğunu düşünmeden ancak o hayvanın güzel bir yönünü hayal ettiği ve toplumda da sık kullanıldığı için bu isimleri tercih ettiği bilinen bir gerçektir. Ancak her ne olursa olsun, bir hayvanın ismi insana yüklendiğinde, o insanın ismini taşıdığı hayvanın sıfatını taşımak için kendinde bir aşırı motivasyon içine gireceği açıktır. Kuzu gibi bir ruha sahip olan Kurt isimli çocuk veya sessiz sakin bir ruha sahip Kartal isimli çocuk veya bunların tam tersi olarak yırtıcı ve parçalayıcı bir karakteri bulunan Ceylan isimli bir çocuğun yanlış ve belki de imkânsız bir motivasyonla motive edildiği açıktır.

Bununla birlikte birtakım cansız varlık isimleri de vardır ki, bunlarla da çocuğa hitap etmek doğru değildir. Örneğin, ruhunda cıvıl cıvıl ve sosyal olan bir çocuğa “Kaya” ismini koymak ne kadar doğrudur? Evet, belki anne babalar çocuklarına yaşamlarında “Kaya gibi sert olsun, yıkılmasın” diye bu ismi koyuyor olabilir veya bu ismin kulağa hoş gelen fonetik yapısından dolayı anne-babalar bu ismi tercih ediyor olabilir, ancak kullanılan isme ait sıfat ve özelliklerin çocuğun ruhunda negatif tetiklemelere neden olacağı unutulmamalıdır.

Uzaman Pedegog
Adem Güneş




Peygamber efendimizin sevdiği ve sevmediği isimler hadislerle

112 – Ebu’d-Derdâ (radıyAllahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: “Sizler kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağırılacaksınız öyleyse isimlerinizi güzel yapın”

Ebu Dâvud, Edeb 69, (4948).

113 – İbnu Ömer (radıyAllahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Allah’ın en ziyade sevdiği isimler Abdullah ve Abdurrahman’dır.”

Müslim, Âdâb, 2, (2132); Ebu Dâvud Edeb 69, (4949); Tirmizî, Edeb 64, (2835).

114 – Ebu Vehb el-Cüşemî (radıyAllahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Peygamberlerin isimleriyle isimlenin. Allah’ın çok sevdiği isimler Abdullah, Abdurrâhman’dır. En sâdık olanları da Hâris ve Hemmâm isimleridir. En çirkinleri de Harb ve Mürre isimleridir”


Devamı için aşşağıdaki linki tıklayın.

http://www.sadakat.net/forum/cocuk_egitimi/ynt_cocugunuz_isminin_psikolojik_kurbani_olabilir-t40680.0.html

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: selamün aleykün
« Yanıtla #2 : 21 Ocak 2012, 23:07:41 »
Çocuğa isim vermek ve isimler!
 
Yeni doğan bir çocuğa güzel bir isim koymak öncelikle babaya sonra da anneye düşen önemli bir vazifedir. Çocuğa isim vermenin ehemmiyetine binaen Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
 
اذاسميتم فعبدوا
 
“Çocuklarınıza isim verdiğiniz zaman, kulluk manasını ifade eden isimleri veriniz.”
 
Bir başka hadis-i şerifte ise:
 
انكم تدعون يوم القيامة باسماءكم واسماء اباءكم فاحسنوااسماءكم
 
“Sizler kıyamet gününde özel isimleriniz ve ecdadınızın isimleriyle çağrılacaksınız. O halde isimlerinizi güzelleştirin. Yani çocuklarınıza güzel isimler verin.”
 
Herhangi bir müslümanın manası uygun olmayan ismi varsa o ismi değiştirmesi o kimse için müstehaptır. Nitekim Allah’ın Rasülü (s.a.v.), El-As’ın ismini “Abdullah” diye değiştirdi. (Ümmü Seleme validemizin kızı) Zeynep’in ismi (temizleyici manasına gelen) “Berre” idi. Bunun üzerine Allah’ın Rasûlü (s.a.v.) “O kendi nefsini temizler” dedi ve ismini “Zeynep” olarak değiştirdi. Böylece Eflah, Yesar, Nâfi ve Bereket isimleriyle isimlenmek hususunda da yasaklama gelmiştir. Çünkü “Bereket orda mı?” diye sorulunca “Hayır” cevabı verilebilir.
 
Kötü ve çirkin mana taşıyan, hele İslam’da yasak edilen isimlerin çocuklara verilmesi doğru değildir. Bunun gibi, İslam’da çirkin görülen isimlerin değiştirilmesi hakkında hadis-i şerifler varid olmuştur. Zamanımızın modası haline gelen anlamsız ve uydurma isimleri çocuklara vermekten müslümanların kaçınması gerekir.

Rasülullah (s.a.v.) Efendimiz, isyan manası taşıdığı için “Asi” ismini, izzet ve ululuk sadece Allah’a mahsus olduğu için, bu manaya gelen “Aziz” ismini, kulun hayırdan uzak olması manasına dalalet ettiği için “Şeytan” ismini, verdiği hükmü geri almak manasını taşıdığı için “Hakim” adını, yılanlardan bir cinsin adı olduğu için “Hubab” adını, ateş adı olduğu için “Şihab” ismini, çorak ve verimsiz araziye denildiği için “Afira” adını değiştirmişlerdir. (Et-terğib, vet-Terhib)
 
Peygamber Efendimiz, zevcelerinden ikisinin ve üvey kızının ilk isimlerini değiştirmiştir. Bunlardan biri Zeynep binti Cahş, diğeri Cüveyriye validemizdir. Bunların ilk isimleri Berre idi. Üvey kızının adı da Berre idi. Hz. Ömer’in kızının Âsıye olan ismini de Cemile olarak değiştirmiştir.

Said bin Müseyyeb’in büyük babası bir defa Rasûlullah’ın (s.a.v.) huzuruna varmış. Rasül-i Ekrem Efendimiz kendisine adını sormuş. O da “Hazen” olduğunu söyleyince Efendimiz kendisine “Sehil” adını almasını tavsiye etmiş. O zat da “Ey Allah’ın Rasûlü, babamın verdiği adı nasıl değiştireyim?” diye özür dilemiş, değiştirmemiş; fakat ondan sonra evlerinde hüzün ve keder eksik olmamış. Zira bu adın manasında hüzün ve keder mevcuttur.

(İzdivaç ve Mahremiyetleri, Ali Eren)
Molla camii.com

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: selamün aleykün
« Yanıtla #3 : 21 Ocak 2012, 23:18:11 »


Doğumunun haftasında veya daha önceki bir zamanda çocuğun sağ kulağına ezan, sol kulağına kâmet okumak suretiyle (1) konulacak isimde kendi bildiğimizle hareket etmeyip, dinimizin vazettiği ölçülere dikkat etmemiz lâzımdır. Muallimü'l-ukûl olan Peygamberimiz, "Siz, kıyamet günü kendi isimleriniz ve babalarınızın adları ile (huzurı ilâhîye) çağrılacaksınız. Bu sebeple isimlerinizi güzelleştiriniz"(2)
buyurmaktadır. Konulması düşünülen bir isim, güzel olabileceği gibi aksi de olabilir. Hataya düşmemizi önlemek için onları ayrı ayrı açıkla-mak istiyoruz.
I- Konulması teşvik edilen isimler:

a) Cenâb-ı Hakk'ın güzel isimlerinin evveline bir "abd" kelimesi getirerek çıkan terkib-i izafîyi çocuğa İsim olarak koymalıdır. Abdullah, Abdürrahman, Abdürrahim, Abdüssamed, Abdürrezzak, Abdüşşekûr gibi "Allâh'a göre isimlerin en sevimlisi Abdullah ve Abdürrahmân (adları)dır"(3).

b) Peygamberimizin veya diğer enbiyadan birinin adını koymalıdır. Bu yolda hareket etmekle, o yüce şahsiyetlerin siretinin çocukta görül-mesini arzu ve onun şahsında o peygamberin adının anılması ile manevî bir tecellinin hâsıl olmasını tefe'ül vardır. Bu sebeple Resûl-i Ekrem (s.a.v.) "Enbiyanın isimlerini (çocuklarınıza) koyunuz" (4) buyurmuştur. Kavliyle hâli arasında en küçük bir fark bulunmayan Re-sulullah (s.a.v,), kendisinin oğlu dünyaya geldiğinde, "Bu gece benim bir oğlum dünyaya geldi. Ona (büyük) babam İbrahim (a.s.)'ın adını koydum" (5) diyerek sevincini ve ona verdiği ismi ashabına duyurmuştur.

c) Hayra yormaya müsaid bir isim koymalıdır. Hasan, Hüseyin, Said, Selim, Âbid, Nâci ve Sehil gibi.
II- Konulması caiz olmayan isimler:

1- Allâh'tan başkasına kulluk mânâsı taşıyan isimler: Abdüllât, Abdülmenât, Abdüluzza, (6) Abdüşşems, Abdülkâbe, Abdünnebî ve Abdülvatan gibi.

2- Cenâb-ı Hakk'a mahsus isimleri, evveline "abd" kelimesi ekle-meden çocuğa ad olarak koymak: Hâlık, Rezzak, es-Samed gibi. Bu isimlerin konulması ittifakla haramdır.

3- Şeytana veya gayri müslimlere mahsus bir ismi koymak: Han-nas, Ecda, Ebu Leheb ve Dallas gibi. Hz. Ömer (r.a.), Mesruk bin Ec-da ile karşılaştığında "Sen kimsin?" diye sormuş. Ö da "Mesruk bin Ecda'yım" cevabını vermiş. Hak ile bâtılı tefrik mevkiinde büyük bir ti-tizlik gösteren Hz. Ömer, "Ben, Resulullah'tan Ecda (adın)ın şeytan ismi olduğunu işittim" demiştir (7).

4- "Berre" ismi gibi nefsini temize çıkarmaya ve kendini üstün görmeye müsait bir isim koymak: Vicdanların mürebbisi bulunan Peygamberimiz (s.a.v.), "Kendinizi temize çıkarmaya çalışmayınız. Allâh, hanginizin iyiliğin ehli olduğunu daha iyi bilir" ( buyurmuştur.

III- Değiştirilmesi gereken isimlerden örnekler:
Resulullah (s.a.v.), beğenmediği isimleri değiştirmiştir. Onlardan birkaçını, sebepleriyle birlikte açıklamak isteriz: Âsî ve Âsiye isimlerini, Allâh Teâlâ'ya itaatsizlik mânâsı taşıdığı için; Aziz ismini, izzet ve ulu-luk Allâh'a mahsus olduğu için; Hubab ismini, yılan cinsinden birinin adı olduğu için; Şihab ismini, ateşten bir yalının adı olduğundan dolayı; Afira ismini, çorak ve verimsiz araziye denildiği için tebdil etmiş veya bu istikamette tenbihte bulunmuştur (9).

Bu değiştirmelerle ilgili olarak müşahhas birkaç misal vermek istiyoruz:
a) Zevcât-ı tâhirattan Zeyneb binti Cahş (r.anhâ) ile Cüveyriye (r.anhâ)'nın ilk isimleri Berre idi. Resûl-i Ekrem onları Zeyneb olarak değiştirmiştir (10). Ümmü Seleme (r.anhâ)'nın ilk kocasından olup ve Resûlullah (s.a,v.)'ın üvey kızı olan kadının adı da Berre idi. Fahr-i Kâinat (s.a.v.), "Kendini beğenmişlik yapmaması ve şahsını temize çıkarmaması için" onun adını da Zeyneb olarak değiştirmiştir (11).

b) Hz. Ömer'in Âsiye ismindeki kızının adını Cemile olarak değiştimiştir (12).
Ömer (ra.), her türlü şerden imtinâ etmesi için, kızına bu adı koymuştur. Bu görüş, o büyük şahsiyete olan engin hüsnü zannımızın neticesidir. Diğer bir izah ve tevil yolu da şudur: Âsiye kelimesi, "isyan" masdarından müştak olabileceği gibi, "Îs"dan da müştak olması ihtimal dahilindedir. Îs, sık ağaçlık yere denilmektedir. Hz. İshak'ın bir oğlunun adı da Îs" idi. Âsiye, "el-Âs" kelimesinin müennesidir, âsi lafzının te'nisi değildir (13). Burada bir soru hatıra gelmektedir: O halde Resulullah (s.a.v.) bu ismi ne için değiştirmiştir? Arz edelim: İsyan mânâsı ile kelime yakınlığı ve harf benzerlikleri olması sebebiyle, yanlış değerlendirmeleri önlemek için Cemile olarak tebdil buyurmuşlardır.

c) Said bin Müseyyeb'in dedesi, Resulullah (s.a.v.)'ın huzuruna varmış. Kendisine adının ne olduğunu sorduğunda "Hazn" cevabını vermiş. Resûli ekrem, "Sen Sehil (diye yâd edilmelisin" buyurmuş. O: "Babamın koyduğu bir adı değiştiremiyeceğim" demiş ve ismi o şekilde kalmış. Bu sahabinin torunu Said bin Müseyyeb, "Büyük babam vefat edesiye kadar evimize zorluk, meşakkat ve hüzün eksik olma-mıştır" diyerek insanların isimlerinin taşıdığı mânâ ile alâkalı tecellilere sahne olduğunu bir kez daha teyid etmiştir (14)

d) Resul-i Ekrem (s.a.v.), huzuruna gelen heyetin içindeki bir şah-sa adını sormuş. O da isminin "Asram" olduğunu haber vermiş. Bunun üzerine Allâh'ın Resulü, "Hayır! Sen Zür'a (ismiyle anılmalı)sın" (15)
buyurmuş. Zira Asram ismi, kesilme mânâsına gelmektedir. Bu isimle anılacak şahsın hayırdan ve bereketten kesilmiş olabileceğini düşün-dürmektedir.

e) Yüce Peygamberimiz, "Ebu'l-Hakem" diye künye almış bulunan Hânî'ye, en büyük oğlu Şüreyh'e nisbetle "Ebû Şüreyh" künyesini vermiştir (16).

f) Ensar'dan Ebû Üseyd'in, oğluna verdiği ismi beğenmeyen Resu-lullah (s.a.v.), çocuğun ismini Münzir olarak tebdil etmiştir (17).

g) "Şi'bü'd-Dalâlet" adı ile anılan bir dağ yolunun adını, Allâh'ın Re-sulü "Şi'bü'l-Hüdâ" olarak tebdil etmiştir (18).
Bazı kimseler, ırkçılık taassubu ile, tarihte şan yapmış ve fakat müslüman olmayan bazı kahramanların adlarını çocuklarına isim olarak vermektedirler. Bir takım esnaf da dükkanlarının bulunduğu muhit insanlarının dikkatini çekmek ve müşteri celbetmek gibi yanlış bir noktadan hareket ederek ticaret hanesine Venedik, Roma, Paris, Teksas, Holivud vs. gibi isimler takmaktadırlar. İslâm diyarında müslümanlara yaraşmıyacak bu gibi davranışlardan uzak durmak vazifemiz olmaktadır.
(1) Resul-i Ekrem, torunu Hz. Hasan doğduğunda ona bu şekilde isim koymuştur. (Tuh-fetü'l-Ahvezî, c. 5, sh, 107).
(2) et-Terğib ve't-Terhib, c. 3, sh. 69.
(3) İbni Mace, c. 2, sh. 1229.
(4) et-Tâc, c. 5, sh. 247.
(5) Terbiyetü'l-Evlâd, c. 1, sh. 77.
(6) Lât, Menat, Uzza cahiliyet devri müşriklerinin taptığı üç putun adıdır.
(7)6l-Tâc,c.5,sh.251.
( et-Tâc, c. 5, sh. 250.
(9) et-Terğîb ve't-Terhib, c. 3, sh. 71.
(10) et-Tâc, c. 5, sh. 251 (8 rakamlı haşiye)
(11) et-Terğîb ve't-Terhib, c. 3, sh. 71. (12)et-Tâc,c. 5, sh. 250.
(13) Müslim, c. 6, sh. 173'ün kenar kayıtlarından.
(14) Buhârî, c. 7, sh. 117. (15)et-Tâc, c. 5, sh. 251.
16)et-Tâc,c. 5, sh. 251.
(17) Tecrid-i Sarih tercemesi, c. 12, sh. 177.
(18) et-Terğîb ve't-Terhib, c. 3, sh. 71.
 

Molla camii.com












mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: selamün aleykün
« Yanıtla #4 : 26 Ocak 2012, 09:56:17 »
Alıntı
20. yüzyılın başında, isimlendirmede bazı modalar başladı. Eski Türk tarihinden isimlere yönelindi. Çetin, Tekin gibi isimler yanında, tarihi veya destani şahsiyetlerin, Oğuz, Mete, Cengiz, Timur, gibi adları yaygınlaşmaya başladı. Bir çok aile, bu isimlerle birlikte, dini adlandırmalardan da vazgeçmedi. Mustafa Çetin, Ahmet Tekin gibi..

http://www.sadakat.net/forum/islamgenel/ynt_adin_ne_idi_unuttum-t56063.0.html;msg256347;topicseen#msg256347