Gönderen Konu: Selef 'in Müteşabih kelimelerin manasını Allah'a havale etmeleri  (Okunma sayısı 3155 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ferdi

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 48

SELEFİN MÜTEŞABİH KELİMELERİN MANASINI Allah'A HAVALE ETMELERİ

İmamus -Sunne Ahmed b. Hanbel'in nüzül ve diğer benzer hadisler hakkındaki

''keyfiyetlendirmeden ve anlam vermeden bunlara inanır ve tasdik ederiz
''sözü gayet açıktır (İbnul Cevzi Menakıbu'l-İmam Ahmed sh.156) .

Ahmed b. Hanbel'in ''inanır ve tasdik ederiz ''sözünde reddettiği anlam ,Cehmiyyeden tatilcilerin ve başkalarının uydururarak ortaya attıkları ve onunla Kitap ve Sünnette ki naslara ters düşen batıl teviller yapan sıfatları inkar edenleredir.

Ahmed b. Hanbel'in ''keyfiyetlendirmeden ve anlam vermeden'' sözünde ise Müşebbiheye reddiye vardır.

Ahmed b. Hanbel'in ''anlam vermeden'' sözünde zahiri manalarına yapışan ve tenzih ayetlerine ters düşen manalar veren günümüzdeki selef iddiasındaki şüphecilerin artık susması ve selefin ''tafvid'' mezhebinde yani manayı Allahu teala ya havele ettiklerini kabul etmeleri gerekir.

İstiva ve diğer meseleler hakıkında ,zahiri manası öyleyse şöyle olması gerekir,yahut şöyle değilse öyle olması gerekir tarzındaki düşüncülere dalmayıp selefin durduğu gibi durmaları gerekir.

ŞÜPHECİ VEHHABİ; Ahmed b. Hanbel'in bu sözü '' Anlamsız boş sözlere inanmaktır''

CEVAP;

Hanbeli Alim İbni Kudame rahimullah diyorki ;
Bu konudaki mükellefiyetimiz onlara iman etmenin ötesine geçmez. İman etmek için de manalarının bilinmesine ihtiyacımız yoktur. Bazı şeylere imanda manalarını bilmeden iman etmek caizdir ve vakidir. Meleklere, kitaplara, önceki peygamberlere onları görmeden de iman ediyoruz. Bu îmân, isimlerine îmân etmekten başka manası olmayan bir imandır. Ayette; “Allah’a, bize ve İbrâhîm’e indirilene iman ettik, deyin”,[Bakara:136] buyurulması buna açık delildir...Bu lafızlara ve ayetlere Allah’ın muradı üzere iman edilmeli, bunların manalandırılmasından sükût edilmelidir .(Tahrimu’n-Nazar: sh. 52/ 51) Bu açıdan bizi eleştirenlerin aslında Allah Rasulünün dahî bu ayetleri tefsir etmediğini, manalarını açıklamadığını da göz önünde bulundurmaları gerekir.

İMAM GAZZALİ rahimullah derki;

Her akıl sâhibi, bu müteşâbih lafzlardan ma’nâlar murâd edildiğini ve her ismin bir müsemmâsı kasd edildiğini bilir. O hâlde haber verilen şeyin haber verildiği üzere doğru olduğuna i’tikâd etmek mümkindir. Bu icmâl yolu ile ma’kûldür. Bu lafzlardan mufassal değil, mücmel işleri anlamak ve tasdîk etmek mümkindir. “Evde canlı vardır” denildiğinde, bu söze, insan mıdır, at mıdır veyâ başka bir canlı mıdır bilmeden,evde bir canlının olduğunu tasdîk etmek mümkindir. Hattâ “Evde birşey vardır” denildiğinde, o şeyin ne olduğunu bilmese de, evdeki şeyin varlığını tasdîk etmek mümkindir. Bunun gibi, meâl-i şerîş (Rahmân Arşa istivâ etmişdir) olan, Tâhâ sûresi beşinci âyet-i kerîmesini duyan kimse,istivâ lafzından, mücmel olarak Arşa özel bir nisbet irâde edildiğini anlar. Bu nisbetin Arş üzerine istikrâr, mahlûklarına dönüş, Arş-ı a’lâ ile ittihâd[birleşme], Arşı istîlâ etme [hükmü altına alma] veyâ nisbete delâleteden başka bir ma’nâya geldiğini bilmeden de, istivâdan murâdın Arşa özel bir nisbetin olduğunu tasdîk etmesi mümkindir.(İlcamül Avam an İlmil Kelam)

(Akidetüt -Tenzih risaleyesinden alınmıştır)


-Selef'in Bila-Keyf sıfatları kabulünün Tefvide delalet etmesi-


Her ne kadar mesele yukarıda,İbni Hacer Askalani,İmam Suyuti, Ayni,İmam Nevevi,Aliyyu'l Kari ve diğer işin oteriteleri Halef ulaması tarafından kimi müteşabihatta ''''Selef'in mezhebi, maksadın tayin edilmeksizin (tefvid) ilmini Allah'a havele etmekdir '' manasındaki sözlerinde açık ve net isede,bu vesvese sahibi şüpheciler nezninde tabiki bir şey ifade etmeyecektir.

Şüpheci vehhabilerin Selef’in mezhebi tafvid değildi (veya sözlerin manaları hakîkat ve bilinen manaları idi; ama nasıl oldukları Allaha havâle edilmeliydi gibi Tenzih içinde teşbih içeren) iddialarını geçersiz kılan delillerden sadece biride Ebu Hanife,İmam Şafi,Evzai,Malik,Zuhri ve diğer Seleften naklonulan ''Onlara geldiği gibi keyfiyetsiz iman ederiz ''manasındaki sözleridir..

Selefi Salihin bu sözlerinde Ta’tilcilere ve teşbihcilere reddiye vardır şöyleki;Onlara geldiği gibi ''İman ederiz '' sözlerinde ta'tilcilere ''Keyfiyetsiz'' sözlerinde ise Teşbihçilere red vardır.

Selefin ''geldiği gibi '' sözünde Kuran’da varid olduğu üzere ve başka bir dile bile çevirmeden almaktır. Vârid olduğu çerçevede kabul edilmesi Allah’ın sıfatlarının mahlûkâtın sıfatlarına benzemediğinin itikâd edilmesi sûretiyle olur. Zahiri manasında alsalardı başka bir dile telafuz etmeye izin verirlerdi.

İmamus -Sunne Ahmed b. Hanbel'in nüzül ve diğer benzer hadisler hakkındaki ''keyfiyetlendirmeden ve anlam vermeden bunlara inanır ve tasdik ederiz ''sözü gayet açıktır (İbnul Cevzi Menakıbu'l-İmam Ahmed sh.156) .

Ahmed b. Hanbel'in ''inanır ve tasdik ederiz ''sözünde reddettiği anlam ,Cehmiyyeden tatilcilerin ve başkalarının uydururarak ortaya attıkları ve onunla Kitap ve Sünnette ki naslara ters düşen batıl teviller yapan sıfatları inkar edenleredir.

Ahmed b. Hanbel'in ''keyfiyetlendirmeden ve anlam vermeden'' sözünde ise Müşebbiheye reddiye vardır.

Ahmed b. Hanbel'in ''anlam vermeden'' sözünde zahiri manalarına yapışan ve tenzih ayetlerine ters düşen manalar veren günümüzdeki selef iddiasındaki şüphecilerin artık susması ve selefin ''tafvid'' mezhebinde yani manayı Allahu teala ya havele ettiklerini kabul etmeleri gerekir. İstiva ve diğer meseleler hakıkında ,zahiri manası öyleyse şöyle olması gerekir,yahut şöyle değilse öyle olması gerekir tarzındaki düşüncülere dalmayıp selefin durduğu gibi durmaları gerekir.Lakin şüpheciler burda durmamış zahiri manaların yola çıkarak Allahu tealanın mesafe ve cihet olarak yukarıda olduğunu,dünya semasına intikal manasına gelen bir nüzül ,uzuv manasında el,göz, ayak isbat etmişlerdir.Sonrada Selefin mezhebine gizlenmişlerdir.Bunuda ‘Bizde Selef gibi mahlukatına benzemeyen kendi celaline yakışır şekilde diyoruz’ diyerek yaptılar.

Şüpheciler özellikle Ehl-i Hadisin aslında tafvid üzere olan ''Keyfiyetsiz sıfatları kabulünü'' (İnsanların kullandığı lügavi manasında alıyorlar iddiasıyla) kendilerine çokça delil getirirler. Bu da şüphecilerin yüzünden Ehl-i Hadisin bir takım suçlamalara maruz kalmasına sebebiyet vermektedir. Halbuki İbni Hibban , yed ve kadem sıfatından bahsederken önemli bir konuya dikkat çeker;''Hadis sanatına tam olarak kavramamış kişiler, hadisçilerin bu tür rivayetleri naklettikleri için müşebbiheden olduklarına hükmetmişlerdir.Hiç bir hadisçinin aklına teşbih yapmak gelmemiştir.Bundan Allah'a sığınırım.Bu tür lafızlar temsili lafızlardır.İnsanların daha iyi anlamalarını sağlamak için,keyfiyet kasdedilmeksizin bu tür temsili lafızlar kullanılmıştır.Allah (c.c) hem zatı hemde sıfatlarıyla mahlukata benzemekten uzaktır.(Emir el-Farisi 2/73-74-1/286 İbni Hibban ve Hadis ilmindeki yeri Yüksel Çelik sh.45) Şu hüsnü zanna rağmen azda olsa maalesef kimi aşağıda değineceğimiz eserlerde açıkça Allah'a mekan ,cihet, hareket ve uzuv isnad eden kişilerden rivayetler mevcuttur.

http://www.facebook.com/pages/Akidet%C3%BCtTenzih/259453960787531?sk=wall
« Son Düzenleme: 21 Ocak 2012, 23:23:06 Gönderen: ferdi »