Gönderen Konu: Selef ve Halef ulemasının müteşabihata yaklaşımı  (Okunma sayısı 3208 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ferdi

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 48

SELEF VE HALEF ULEMASININ MÜTEŞABİHATA YAKLAŞIMI

Müteşabihata iki farklı yaklaşım görmekteyiz.Selef ve Halef uleması arasındaki icma ise noksanlık ve hudusa delalet edebilecek zahiri manaları almamalarıdır.

1- Selefin yaklaşımı;(et-tevhid maa't-tenzih) Allah'u Tealâ'yı şanına uygun olmayacak vasıflardan tenzih etmekle beraber (kendine sıfat olarak zikretmiş vasıfların hakikatini Allah'a havale etmek,yorum ve açıklamaya girişmemektir.Diğer bir ifadeyle Allah için sıfatlarını dil ile söyleyip anlamına dalmaksızın ,maksadının ne olduğunu söylemeyip zevahirinden tenzih etmektir. Allah'ın indirdiği şekilde iman edip,onların hakikatını Allah'a havele ederler.Mesela istivâ kelimesinin zahiri on küsür manasından biri olan ''istikrar''ı almamak gibi ,''nuzülü'' bir yerden bir yere intikal ve yukarıdan aşağıya inme anlamında almamak gibi ,muradı ilahiye karışmamaktır.Açıkça bu lafızların ne olmadığını söylemelerine ise Te’vîl-i icmâlî denir.

Haberi sıfatlara iman ettikten sonra manalarının Allah’ın ilmine havale edilmesi, Hanefi, Hanbeli, Maliki ve Şafiilerin seleften naklettikleri görüş ve anlayıştır. Ehl-i Sünnet bu ana çerçevede ittifak halindedir.

2-Halefin yaklaşımı; (et-tevil maa't-tenzih) Bu tür ayetlerin zahirine yapışan tecsim ve teşbih akidesine ilhat edenlerin yayılmasını engellemek için illa bir mana anlatılacaksa ilgili kelimeleri arap lisanın müsaade ettiği manaları arasından tenzih akidesine en uygun olanı seçip manalandırırlar.Mesela ''istiva'' yı on kusur anlamından ''istirar''(yerleşti) veya ''celese''(oturdu) değilde, istila (malik oldu) manasını alırarak Te’vîl-i Tafsîlî yoluna giderler .Ve bu mananın mutlak olarak Allah'ın muradı olduğunu iddia etmeden Allahu alem (En doğrusunu Allah bilir) derler.

Lügavi açıdan bu lafızların manalarının bilinmesinden o manaların Allah’ın muradı olduğu neticesine varılamaz. Çünkü luğat açısından başka manalara gelmesi de söz konusudur.Şüpheciler bu lafızlara ve ayetlere Allah'ın muradı üzere iman edip ,bunların manalandırılmasında Selef gibi sukut etselerdi kimse onları suçlayamaz,onlar hakkında teşbih,tecsim,temsil gibi mahzurlu şeyler söz konusu olamazdı.

Anlaşılan birinci nokta, her iki yaklaşımı benimseyen ulema Allah'u tealâ'yı mahlukatına benzetmekten tenzih etmekte ittifak ettiler.

İkinci nokta, her ikisi de varlıklar için konulmuş olan şu lâfızların, Allah'u tealâ hakkında zahir (insanların anladığı açık) manadan başka bir manaya geldiğini kabul ettiler, işte her ikisinin de ittifakı, teşbihi ref, Allah'ı bir şeye benzetmekten kaçınmak içindir.'

'Bu yüzdendir ki İmam Cüveyni selef ve halef alimlerinin benimsedikleri “tefvid” ve “te’vil” sistemlerinin Allah Teala’yı tenzih etmeleri ve yaratılmışlara benzetmemeleri itibariyle aynı olduklarını söylemektedir ''.(Kevseri, el-Esma ve’s-Sıfat (d.not:1),s.377)

Tefvîd ve te vil mesleklerinin her ikisini de reddeden, buna mukabil müteşabihatı zahiri anlamları çerçevesinde anlayan şüpheci Vehhabilerin , sözde selefe hakikatte ise mücessimeye yakın durmaktadır. İddialarını desteklemek için kullandıkları Kur ani deliller ise selef tarafından tefvîd halef tarafından te vil sistemiyle anlaşılmıştır.

Kimi zaman seleften tevil edenler olduğu gibi haleftende tefvid edenler olmuştur.(Akidetüt-Tenzih)