Osmanlı'da Recm ve Had Uygulandı mı?
Büyük tarihçimiz Halil İnalcık, Osmanlı’nın iktidarını Allah’tan aldığını iddia eden ve yalnız Allah önünde sorumlu mutlak bir hükümdarın patrimonyal yani sülale egemenliğine dayalı bir devlet olduğunu yazar. Osmanlı’da devletin dini İslam’dır ve hukuku İslam şeriatından alınmıştır. Her vilayette şeriat mahkemesi ve başında da bir kadı vardır. Tanzimat dönemiyle birlikte batının baskısıyla çıkarılan bazı kanunlar haricinde genel olarak Hanefi mezhebinin fıkıh hükümleri uygulanmıştır.
Her ne kadar çeşitli nedenlerden dolayı had cezalarından, bilhassa recm ve el kesme cezalarından kaçınılmışsa da kanunlarda yeri vardır.
Çok sayıda recm ve el kesme kararı verilmiş olmasına rağmen bilinen sadece bir recm ve 6 el kesme uygulamasıdır.
Bunların azlığı Osmanlı’nın şeriat hukuna bağlı olmadığını göstermez. Şeriat hukukundaki had cezalarını uygulamada titiz olduğunu gösterir.
Örneğin zina yapmakla suçlananlardan her ikisinin de suçunu itiraf etmesi gerekirdi. Biri kabullenmese ceza uygulanmazdı. Ayrıca 4 şahidin şart olması ve şahitlerin her birinin ifadesinde cinsel birleşme anını tam olarak gördüğünü belirtmesi zorunluluğu, insanları şahitlikten alıkoymaktaydı. Çünkü şahitlerden biri eksik olsa ya da caysa diğerleri ceza yerdi ki, Kur’an’da bunun cezası 80 sopa idi. Şahitler tam olsa bile, ifadelerin çelişkili olması yine şahitler aleyhine sonuç oluşturmaktaydı. Bu nedenle zina suçlarında yeterli şahit bulunmaması had cezasını engellemekteydi. Bir başka engel de her zina olayında ilişkiyi net olarak görmeleri mümkün değildi. Örneğin bir kadının bir adamı gizlice evine aldığını görenler, zina yaptıklarını anlasalar bile, “ya bize ne? başımız derde girer sonra” diye ilgilenmiyor ya da ilişkiyi net olarak görmediklerinden ispatlayamayacaklarını düşünüyor ve şikayetçi olmuyorlardı.
Ayrıca recmin hunharca bir ceza olduğunu düşünen kadılar, sanıkları itiraftan vazgeçirmeye çabalıyordu. Çoğu sanık taşlanarak öldürüleceğini anlayınca suçunu inkar ettiğinden recm uygulanmıyordu.
İtirafında diretenlerin recm kararı alınsa bile, kadının kararı recm için yeterli değildi. Kararın Beylerbeyi tarafından da onaylanması gerekiyordu ki, bazı kararlar, tanıkların ifadelerindeki eksik ya da çelişkili durumlar sebep gösterilerek geri çevrilmekteydi.
Ancak Osmanlı uygulanmayan had cezaları için caydırıcı bir yaptırım yöntemi bulmuş ve had için yetersiz bilgi olan ama kanaat olarak suçun sabit görüldüğü haller için para cezası getirmişti.