Gönderen Konu: “Sevgisiz Olmaz”  (Okunma sayısı 3380 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
“Sevgisiz Olmaz”
« : 13 Ağustos 2011, 03:22:15 »

Edepsiz, İrfansız Öğretmen çok!

Kpss sonuçlarının açıklandığı ve öğretmen adaylarının oldukça heyecanlı olduğu bu günlerde, bir öğretmenin anılarından oluşan bir kitabı paylaşacağım sizlerle. Eskişehir/Odunpazarı Belediyesi’nin kültür-sanat faaliyetleri kapsamında yayımladığı ve müellifi Sait Çamlıca olan bu eserin ismi “Sevgisiz Olmaz”.

Öğretmen, bir mekanik tamirci değildir.

Sait Çamlıca, öğretmenlik mesleği üzerine kafa yoran, aynı zamanda eğitim seminerleri veren sorumluluk duygusuyla dolu bir insan. Israrla vurguladığı noktalardan biri; öğretmenler olarak, bir makineyle muhatap olmadığımızın bilincinde olmamız gerektiği. Karşımızda bir ruhun, bir canın, bir insanın bulunduğu unutmamamız ve (özellikle ilköğretim öğrencileri için) jest-mimiklerimizin dahi öğrenciler üzerinde tesirli olacağını bilmemiz gerekiyor Çamlıca’ya göre. Bu bağlamda öğrenciye rejimin ideolojik yüklemesini yapmak yerine ona İslamı, (İslamı yaşıyorsak) kendimizi, şiir ezberlemeyi ve kitap okumayı sevdirmemiz, dil öğrenme aşkını kazandırmamız gerektiğinin üzerinde duruyor. Zira “kalbine giremediğimiz insanın beynine giremeyiz” diyor yazar ve ekliyor: “İnsan denilen varlığın başkenti kalbidir. Başkentini fethettiğiniz bir ülkede, istediğiniz değişimi meydana getirebilirsiniz.”

Ağaç her zaman eğilir!

“Dikenin tohumu olmaz!” sözüyle, öğrencileri kültürel ve sosyal olarak boşladığımız takdirde toplumsal sorunların baş göstereceğine dikkat çeken Çamlıca, gerçekten önemli noktalara değiniyor. “Ağaç yaşken eğilir” sözünün yanlış anladığını, bu algı sebebiyle belli bir yaştan sonra eğitim almanın/vermenin gereksiz olduğunun zannedildiğini üzülerek anlatıyor. Oysa insandan umut kesilmez ve bir ferdin yetişmesi için hiçbir zaman iş işten geçmemiştir. Çünkü eğer ağaç sadece yaşken eğilseydi, peygamberlerin bir tek çocuklara gönderilmiş olması gerekirdi. Sait Çamlıca “yaş” kelimesinin etimolojisine eğilerek, burada kastedilenin canlılık olduğunu ifade ediyor ve ifadenin “varlık canlı olduğu müddetçe şekillendirilebilir” biçiminde bir anlama geldiğini belirtiyor. Şu noktayı da vurgulamakta yarar var ki; teşbihte hata olmaz kuralınca, ağacın şekillendirilmesi ile insanın eğitimini ilişkilendirdim.

Öğretmen üçüncü ebeveyn

Öğretmenlerin toplumun mayasını çalan insanlar olduğuna vurgu yaptıktan sonra öğreticilik mesleğinin önemini belirtmeye devam ediyor yazar: “Eğer bir itfaiye eri yangını söndüremezse bir-iki ev yanar, en fazla bir mahalle yanar. Fakat öğretmenler mevcut yangınları, öğrencilerin ahlaki yozlaşmalarını, eğitimin niteliksizleşmesini önleyemezse bir ülkenin geleceği kül olur.” Her eğitimci bu bilinçle davranırsa, şüphesiz ki sorunlarımızın çoğu çözülecektir.

Öğretmenin adeta ebeveynlerin üçüncüsü olduğunu, bir çocuğu yetiştiren kişilerin anne-baba ile birlikte öğretmenler olduğunu da sözlerine ekliyor.

Velilerin onurunu zedelememeli…

Sait Çamlıca, vekil öğretmenlik yaptığı bir dönemde bizzat şahit olduğu bir olayı anlatıyor. Okulda görevli bir başka öğretmen, çocuğunun durumunu sormak için gelen karnı burnunda bir veliye: “Doğurup doğurup okula gönderiyorsunuz. Biz mi uğraşacağız sizin çocuklarınızla!” diyebilecek kadar edepten uzaklaşmış örneğin. Bu gibi tedavülden kalkmış insanların sayısı her geçen gün azaldı ve yakında nesilleri tükenecek inşAllah.

Okullarda yapılan hatalardan birinin de, veli toplantılarını şikâyet toplantısına çevirmek olduğuna işaret ediyor Çamlıca. Halbuki herkesin içinde veliyi azarlamak ve çocuğunun sadece kötü yönlerini anlatmak yerine, bir kenara çekip iyi yönlerine de vurgu yaparak yapıcı eleştirilerini de aktarmalıdır. Çünkü kargaya yavrusu şahin gibi gelir. Bir diğer değişle kirpi yavrusunu “pamuğum” diye sever. Velilerin çocuklarıyla ilgilenmediğinden şikâyet eden idareci ve öğretmenler, okula gelen velilere adab-ı muaşerete uygun davrandıkları takdirde okul-aile-öğretmen üçgeni başarılı bir biçimde tamamlanabilecektir.
 


Abdullah YALNIZ
dogrulus.com