Gönderen Konu: Şeytan [2 Şubat 2009]  (Okunma sayısı 15100 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı SadakatNet

  • Administrator
  • araştırmacı
  • *****
  • İleti: 298
    • http://www.sadakat.net
Şeytan [2 Şubat 2009]
« : 01 Şubat 2009, 18:41:05 »



 
Hafta:    66


Mevzu: Şeytan


Araştırmalarınızı bekliyoruz..


(Araştırma yapmak demek bildiklerimizi aktarmak demek değil, bu mevzu hakkında elimizdeki mevcut kitaplardan iktibas yapmak demektir. Her üyemizden bir iktibas yapmasını istirham ediyoruz.)

Sadakat Yönetim Kurulu

Çevrimdışı Ay Işığı

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1166
Ynt: Şeytan [2 Şubat 2009]
« Yanıtla #1 : 01 Şubat 2009, 22:30:59 »
Allahü Teala Adem Aleyhisselam'ın cesedini halkedip cümle melaikeye tazim secdesi ile emreylediğinde, hepsi secde ettiler; sadece şeytan secde etmedi ve "Beni ateşten, onu topraktan halk eyledin. "Ben ondan şerefliyim" diyerek fasit bir kıyas ile emr-i ilahıye karşı geldi. Bunun üzerine cennetten koğuldu, lanetlendi, rahmet-i ilahiyeden ebediyen mahrum kalıp azap ve gazaba müstahak oldu ve lihikmetin malum bir vakte kadar kendisine mühlet verilerek ademoğlunu iğva ve idialine müsaade olundu.

Şeytan'dan murad; iblis ve avanesidir. Bu isim umumı mana ifade eder ve insanlara ve cinnliere şamildir."Ası, cür'etkar ve haktan-hakikattan yüz çeviren", demektir. Kendisine hayır yollarını kapayan, muhtaç olduğu işi iptal etmek suretiyle kendisine kötülük dene de "Şeytan" denilmiştir.
   
RACIM: "Mercum", "Taşlanmış", "Cennet ve Rahmet-i ilahiyyeden Tard Olunmuş" ve "Yıldızların Alevleriyle Semavattan Kovulmuş" demek olup, Şeytan'ın diğer adıdır.
Şeytan ŞETANA'dan müştaktır. ŞETANA, "Uzaklık" manasınadır.

* Şeytan isyan etmezden evvel adı Azazil veya Nail idi. Allahü Teala'nın lanetine uğradıktan sonra ismi Şeytan olmuştur. Künyesi ise Ebu Mürre'dir (ibni Mes'ud RA).

* Yahya bin Muaz K.S. :"Şeytan, insanda bulunan nefs-i emmare gibi bir yardımcıya da sahip olduğu halde, insanı hiç unutmaz; lakin, insan onu daima unutur", buyurmuşlar.

* Bazıları da: "Şeytan bir düşmandır, insanın göğsü onun meskeni, damarları da hareket mahalli olup, inayet-i ilahiye olmadan ondan kurtulmak mümkün olmaz" dediler.

* İnsanın damarlarında şeytanın dolaştığı hadis-i şerifle sabit olup, Efendimiz, iki kürek arasını, şeytanın dolaşmasına mani olmak için hacamat ettirmeyi tavsiye buyurmuşlardır.
Şeytan enbiya ve mürseline dahi musallat lduğu halde başkaları şerrinden nasıl emin olabilir!

Zünnun-i Mısri K.S. : "İman düşmanı olan şeytanı sen görmediğin halde, o seni görüyor. Basir ve Kaadir olan Mevla da onu görüyor. Binaenaleyh, şeytana karşı Cenab-ı Hak'tan yardım dilemekten gayrı çare yoktur" buyurdu.

*Büyüklerden biri, şeytanın, kurbağa suretinde, omuz ile kulak arasına oturup, hortumunu kalbe sokarak vesvese verdiğini bildirmiştir.

Şeytan, Hz. Adem'e secde etmediğinden lanet halkası boynuna geçtiği için, ademoğullarından intikam almak üzere her kötülüğe teşebbüsle onları rahmetten mahrum bırakmaya çalışır.

*Ariflerden birine: "Şeytan uyur mu?" denildiğinde: "Uyumuş olaydı, alemde bir an olsun rahat yüzü görürdük".

Şu halde şeytan aleyhi ma yestehık (müstehak olduğu onun üzerine olsun) bir an dahi kötülükten hali değildir. İnsanların da alemleri yed-i kudretiyle idare eden Allahü Teala'dan bir an gafil olmaları layık olmaz. Bu da ancak Kur'an'a sarılıp, şer'ı hükümlere riayet ve tam bir teslimiyet içinde Allah'a sığınmakla olur. İşte böyleleri, şeytanın şerrinden kurtulur ve hayırlılar zümresine dahil olurlar.

A,C.: "Şeytan sizin düşmanınızdır. Öyle ise onu düşman biliniz. Çünkü o kendine tabi olanları ancak cehennem ehli olmaya çağırır" (S. Fatır/6). Bu ayet-i celileye "Şeytan sizin düşmanınız, ben Azımüşşan ise dostunuzum" manası da verilmiştir.

* Allahü Teala'nın ademoğullarını, biri dahili, diğeri harici olmak üzere nefis ve şeytan gibi iki müttefik düşmanla karşı karşıya koymasındaki hikmet, kulunun bu düşmanlardan zat-ı kibriyasına sığınıp, daima Mevla'sıyla beraber ve her şerden emin olması içindir.

Cenab-ı Hak, cehennemi şiddetli yaptı, kimse oraya gitmesin diye...Cenneti emsalsiz güzel yarattı, herkes oraya gitsin diye ...

* Dikkat et! Namazda iken şeytan kalbini sokaklara götürür, alemin işlerini düşündürür, inatçılara cevap hatırlatır, ovaları dağları dolaştırır. Hatta unuttuklarını namaz içinde hatırlatır. Ve şeytan bilhassa namaz kılarken kalbe hücum eder. Namaz sanki mihenk taşı gibidir ki, insanın iyiliği ve kötülüğü namazda anlaşılır. Dünya arzularıyla dolu kalbierin namazı kalp akçe gibidir.

* Hz. Ali RA buyuruyor: "Bizim namazımızia diğer ehl-i kitap olanların namazları arasındaki fark, şeytanın vesvesesidir. Zira şeytan kafirlerin ameline müdahele etmez, onlardan uzak durur; çünkü onlar isyan ve cürüm yolundadır. Mü'minler ise şeytana muhalefet ve onunla muharebe halindedir". (Ruhül-beyan C.1 S.6).

Akıllı insan, şeytanın çeşitli şerlerinden kurtulmanın kaabil olmadığını anlar da;
"Her şeyi takdir ve infaz eden ve mutlak kudret sahibi olan Allahü Teala'ya sığınır", O'na iltica eder.

Fazilet

Çevrimdışı Ay Işığı

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1166
Şeytanın Sevdikleri ve Sevmedikleri
« Yanıtla #2 : 01 Şubat 2009, 22:38:22 »
İbni Abbas R.A'dan naklen Muaz bin Cebel Hz. leri rivayet ediyor:

- "Resulullah SAV. bir cemaatle beraberken iblis, ev sahibinden izin isteyip, Rasulullah'ın müsaadesiyle huzura dahil olduğunda Hz. Ömer, Rasulullah'tan onu öldürmek için izin istedi. Rasulullah SAV. "Ya Ömer! Ona belli bir mühlet verilmiştir" buyurdu.

Öyle kerih surette idi ki, şaşı gözlü, ihtiyar, köse, çenesinde altı yedi adet kıl sallanmış, at kılı gibi ... Gözleri yukarı bakar, kafası fil başına benzer, dudakları manda dudağı gibiydi.
-Selam sana Ya Muhammed! Selam size ey islam cemaatı, dedi. Efendimiz:
-Selam Allah'ındır ey lain! Şeytan:
-Ya Muhammed, izzet ve celal sahibi Rabb'inin emriyle zelil surette sana geldim. Ademoğullannı nasıl kandırdığımı, sana hilafsız bir surette haber vereceğim.
Efendimiz:
-Madem doğruyu söyleyeceksin, haber ver bakalım! Halk içinde en sevmediğin kim? Şeytan:
-Birincisi sensin ya Muhammed! Yaratılanlar arasında senden ziyade sevmediğim kimse yoktur ve senin gibi kim olabilir?

Rasulullah SA V.:
-Benden sonra buğzettiğin kimlerdir? Şeytan:
- Varlığını Allah yolunda feda eden müttaki, genç insan ....
Ve sual cevap şöyle devam etti:
- Sonra sevmediğin kimlerdir?
- Sabırlı olan ve şüpheli işlerden sakınan alim ...
- Sonra?
- Şikayet etmeyip halinden razı olan, ihtiyacını kimseye bildirmeyen sabırlı fakir ... ihtiyacını birine üç gün üst üste anlatan, sabırlı sayılmaz!
- Sonra?
- Helal kazanıp mahalline sarfeden zengin ...

- Ümmetim namaz kılarken halin nedir?
- Beni sıtma tutar, titreme gelir. Çünkü Allah için secde eden bir derece yükselir.
- Oruç tuttuklarında ne haldesin?
- O zaman iftar edinceye kadar bağlı kalırım ...
- Haccederlerse?
- O zaman çıldınrım.

Rasulullah SAV. süallerine devam ettiği için şeytan da cevaba mecbur olup, şunları söyledi.
- Kur'an okuduklarında ateşte erimiş kurşun gibi olurum.
- Sadaka verdiklerinde halim pek haraptır. Sanki o kişi testere ile beni ikiye böler. Çünkü sadakada dört güzellik vardır:

1. Allahü Teala sadaka verenin malına bereket verir.
2. O kişiyi halka sevdirir.
3. Allahü Teala onun sadakasını cehennemle kendi arasında perde yapar.
4. Belayı, sıkıntıyı, ah-vah etmeyi ondan defeder.

- Ebubekir hakkında ne dersin?
- O bana cahiliyette de itaat etmedi.
- Ömer hakkında? ...
- Allah'a yemin ederim ki onu gördükçe kaçarım.
- Ya Osman hakkında? ...
- Rahman'ın melekleri utandığı gibi ondan utanır, çekinirim.
- Ali hakkında ne dersin?
- Onun elinden kurtulup, hem kendim yalnız kalmak, hem de onu yalnız bırakmak isterim; ama, ben onu bıraksam da o beni bırakmaz.
Rasulullah S.AV:
- Ümmetime saadet ihsan eden ve seni de belli bir vakte kadar şaki kılan Allahü Teala'ya hamdolsun, buyurdu.

iblis:
- Heyhat! Senin ümmetinde saadet nerede! Ben o belli vakte kadar diri kaldıkça, senin ümmetin için ferahlanacak hal bırakmam. Çünkü onların kan damarlarına girer, etlerine karışırım da benim bu hallerimden haberleri olmaz. Beni yaratıp, ba's gününe kadar mühlet veren Allah'a yemin ederim ki, onların tamamını azdırırım. Cahilleri, alimleri, ümmileri, okumuşları, abidleri ve facirleri ... Hasılı, hiç biri benden kurtulamaz. Yalnız Allah'ın halis kullarını azdıramam. Rasulullah SAV.:

- Sana göre, halis kullar kimlerdir?
- Dirhem ve dinara sevgisi olanın ihlası olmaz. Dirhem ve dinara rağbet etmeyip, övülmekten hoşlanmazsa öylesi ihlas sahibidir ki, ondan kaçarım. Malı ve övülmeyi sevip, kalbi dünyaya bağlı kalan kimse bana en çok itaat edendir. Çünkü mal sevgisi günahların en büyüğü olduğu sizce malum ... Baş olmak sevgisi de büyük günahlardandır.
iblis devamla:
- Ya Muhammed! Bilirsin ki benim yetmiş bin çocuğum var. Ve her birisiyle beraber ona tabi yetmişbin şeytan olduğu halde muhtelif hizmetlerle vazifelidirler. Şöyle ki:
Bir kısmını alimlere,
Bir kısmını gençlere,
Bir kısmını şeyhlere,
Bir kısmını da ihtiyar kadınlara musallat ettim.
Gençlerle aramızda anlaşmazlık ve muhalefet yok.. iyi geçiniyoruz. Çocuklarla bizimkiler istedikleri gibi oynarlar.

Bizimkilerin bazısını abidlere, bazısını zahitlere musallat ederim. Onları halden hale koyar, tepeden tepeye dolaştırırlar. O hale gelirler ki, sebeplerden birine söğmeye başlarlar. Böylece onlardan ihlas alınır, ibadetleri halis olmaz ve hallerinin farkına varmazlar.

Ve iblis aldattığı bir rahibin hikayesine geçti:
- Ya Muhammmed! Sen bilirsin ki, Rahib BERSiSA 70 yıl ihlasla Allah'a ibadet etti. Ulaştığı makam icabı dua ettiği hastalar şifa bulurdu. Ben bunun peşini bırakmadım. Zina etti, kaatil oldu, sonra da kafir. ..

Bu bahsi Allahü Teala kitabında şöyle beyan buyurmuştur:
"Münafıkların hali, şeytanın hali gibidir ki, O, insana. "Kafir ol" dedi. O, kafir olunca da "Ben senden uzağım. Ben alemlerin Rabbi olan Allah'dan korkarım" dedi." (S. Haşr 16)

iblis, kötü huyları ve onlardan nasıl faydalandığını da şöyle bildirdi:
-Ya Muhammed! Sen bilirsin ki, yalan bendendir, onu ilk söyleyen benim. Yalan söyleyenler benim dostum, yalan yere yemin eden de benim sevgilimdir. Zira Adem'le Havva'yı kandırmak için yalan yere yemin ettim. «Muhakkak ben sizin iyiliğinizi istiyorum» (S.A'raf A.21) dedim. Yalan yere yemin, gönlümün eğlencesidir.
- Gıybet ve koğuculuk benim meyvelerim, şenliiğimdir.
- Talak üzerine yemin edenin günahı büyüktür. Namaz kılmak isteyene vesvese verip, "Daha vakit var, sen de meşgulsün, işini bitir de sonra kılarsın" diye diye onu oyalarım; namazı vaktin haricinde kılar, o da yüzüne çarpılır. Bu oyuna aldanmayıp, bana galip gelene insan şeytanlarından birini yetiştiririm. Buna da aldanmazsa namaz içinde sağa sola baktırır, ondan sonra yüzünü okşar, alnını öperim ve "Sen ebedi yaramaz iş yaptın" der, huzurunu bozarım.

Namazda etrafa fazla bakanın namazını Allah kabul etmez, yüzüne çarpar. Bunda da muvaffak olamazsam, münferit namaz kılanın yanına sokularak namazı çabuk kılmasını emrederim. O da tavuğun yem yediği gibi çabuk çabuk yatıp kalkmaya başlar. Bunda da muvaffak olamazsam cemaatle namaz kılarken, başına bir gem takar, imamdan evvel rüku ve secdeden kaldırmaya çalışırım. Bu sebeple kıyamet günü merkep başlı olarak haşrolunur. Eğer o kişi bunda da galip gelirse, namazda parmak çıtlatmasını yaptırırım da beni tesbih edenlerden olur. Bu işte de mağlup olursam, namazda onun burnuna üflerim de esner. Eğer elini ağzına kapamazsa, içine küçük şeytan girip dünya hırsı ve muhabbetini artırır. Bundan sonra da o kişi bize itaaat eder, sözümüzü dinler, emirlerimizi yapar hale gelir ...

Şeytan devamla:
-Ya Muhammed! Sen ümmetinin hangi saadetiyle ferahlanırsın! Ben onlara ne tuzaklar kurarım, neler yaparım! Miskin, çaresiz ve zavallılara "Namaz size göre değil! O, Allah'ın afiyet ve bolluk verdiği kimselere mahsustur. Allahü Teala "Hastalara zorluk yok" buyurdu. Sen namazla uğraşma, iyileşince kılarsın" derim. O da namazı bırakır, ıtikad zaafına uğrar, küfre gidebilir. O hastalıktan ölürse Allahü Teala'yı gadaplı bulur.
Ya Muhammed! Sen ümmetin için emin mi oluyorsun? Ben onların altıda birini dinden çıkardım.
Ya Muhammed! Eğer bu sözlerimde yalan varsa beni akrep soksun ve Allah'tan dile, beni kül etsin".

Daha sonra Efendimiz SAV.:
- Ey Laın! Senin oturma arkadaşın kimdir? diye sorup, "Süallerime sıra ile cevap ver ve sormadığım mel'anetlerini de söyle", dedi. Şeytan şöyle sıraladı:
- Oturma arkadaşım faiz yiyendir..
- Dostum zina edendir..
- Yatak arkadaşım, sarhoş..
- Misafirim, hırsız..
- Elçim, sihirbaz ..   .
- Göz nurum, kadın boşayan ...
- Sevgilim, cuma namazını bırakanlar ...
- Allah yolunda harbe gidenlerin at sesleri, belimi kırar..
- Tevbe edenler cismimi eritir.
- Gece gündüz istiğfar etmek, ciğerimi parçalar.
- Gizli sadaka, yüzümü buruşturur.
- Gece namazı, gözümü kör eder.
- Cemaatıe namaz kılmaya devam etmek, başımı eğer.
- Bence en makbul kişi, namazı kasden terkedendir.
- Bence en şakı adam da cimrilerdir.
- Beni işimden alimlerin meclisleri alıkoyar.
- Ben yemeği sol elimle ve parmak ucuyla yerim.
- Sam yeli esip, sıcaklar basınca çocuklarımı insanların tırnakları arasında saklarım.

- Rabbimden on şey istedim, kabul etti:
1. Ademoğullarının malına ve evladına ortaklık diledim, kabul etti.
"Onların mallarına ve çocuklarına ortak ol.. Onlara vaadet. Halbuki şeytan onlara bir aldatıştan başka ne vaadeder?" (S. isra 64)
Besmelesiz kesilen etlerden, faiz ve haram karışan yemeklerden yerim. Benden Allah'a sığınmayanının malına da ortağım.

Hanımıyla münasebette bulunurken şeytandan sığınmayanla o fiilde beraber olurum. Ondan doğan çocuk bize muti olur, sözümüzü dinler. Din-i Muhammed'e uymayan kötü bir niyetle hayvana binen kimse ile ben de biner, arkadaşlık ederim. Şu ayet buna delildir:
"Onlar üzerine süvarilerinle, piyadelerinle yaygara çıkararak yürü". (s.isra A.64).
2. Allahü Teala'dan ev diledim, hamamları verdi.
3. Mescid diledim, pazar yerlerini verdi.
4. Kitap diledim, şiirleri verdi.
5. Ezan diledim, çalgıları verdi.
6. Yatak arkadaşı diledim, sarhoşları verdi.
7. Yardımcılar diledim, "Kaderiyye" mezhebine mensup olanları verdi.
8. Kardeşler istedim, mallarını fuzuli, boş yere harcayanları, müsrifleri verdi. Şu ayet-i celile buna delildir: "O kimseler ki mallarını boş yere harcarlar (israf ederler). Onlar şeytanın kardeşidirler", (S. isra A.27) .

Efendimiz "Eğer sözlerini Kitabullah ile isbatlamasaydın kabul etmezdim" buyurdular.
9. Ademoğullarını ben göreyim, onlar beni görmesinler istedim, istediğim gibi kabul edildi.
10. Ademoğullarının kan damarlarının bana yol yapılmasını istedim, kabul edildi; ben de onlar arasında istediğim gibi akar giderim. Bunların hepsi bana verildi. Bunlarla iftihar etmekteyim. Şunu da söyleyeyim ki, benimle beraber olanlar seninle beraber olanlardan çoktur. Böylece kıyamete kadar ademoğullarının büyük kısmı benimle beraber olurlar.

iblis sözüne devamla:
-ATEME isimli bir oğlum var ki, yatsı namazını kılmadan evvel yatanların kulağına bevleder (idrar eder). Bu da namaz kılmadan uyumaya sebep olur. Bir de MUTEGAZi isimli oğlum var. O da gizli yapılan amelleri ortaya çıkarır, dürte dürte söyletir, açıklanmasına sebep olur da mükafatın doksan dokuzu heder olup, yüz sevabı bire düşer. Çünkü gizli amellerin sevabı yüzden başlar.

Yine KÜHEYL isimli bir oğlum var. O da ilim meclislerinde, hatip hutbe okurken, gözlere uyku sürmesi sürer, dinleyenlere gaflet gelir, dinlediklerini anlamaz, sevap alamazlar.
Her kadının kalktığı yere bir şeytan oturur.
Her kadının kucağında bir şeytan bulunur da ona bakanlara onu hoş gösterir. Kadına "Elini, kolunu örtüden çıkar, göster" der. O da yapar. Şeytan da haya perdesini tırnaklarıyla tamamen yırtar.

Kendi durumumu da sana söyleyim Ya Muhammed! (SAV.):
-Kimseyi dalalete sürmeye imkanım yok. Ben ancak vesvese veririm, kötü bir işi güzel gösteririm, o kadar. ..
Eğer dalalete düşürmek elimde olsaydı, yeryüzünde LAiLAHE iLLAllah, MUHAMMEDÜR RESULULLAH diyen, namaz kılan, oruç tutan kimse bırakmazdım. Hepsini dalalete düşürürdüm.
Nasıl ki sen de Allah'ın sevgilisisin, tebliğ ile memursun, hidayete kaadir değilsin ... Eğer hidayet elinde olsaydı yeryüzünde tek kafir bırakmazdın, herkes mü'min olurdu.
Sen Allah'ın kulları üzerinde bir huccetsin. Ben de ezelde şekaveti yazılanlara bir sebebim. Said, ana karnında said; şaki, ana karnında şakidir. Hepsinin Halikı Allah'tır ... "

Bundan sonra Rasulullah SAV. şu ayet-i kerimeyi okudular.:
"Bunlar sonuna kadar böyle ihtilaf edici bir şekilde devam edecek, ancak Rabb'ının esirgedikleri müstesna ... " (S. Hud A.118-119).

Rasulullah SAV. iblis'e:
- Ya Eba Mürre! Senin tevbe edip Allah'a dönmen mümkün değil mi? Cennete girmene kefil olurum, söz veririm, buyurdular.
iblis: 
- Ya RasulAllah! İş verilen hükme göre oldu. Kararı yazan kalem kurudu. Kıyamete kadar ne yazıldıysa o olacak. Seni peygamberlerin efendisi, cennet ehlinin hatibi kılan ve seni halkın içinden seçip mahlukatın efendisi yapan, beni de şakilerin efendisi, cehennem ehlinin hatıbi yapan, Allah'tır. Ve O, bütün noksan sıfatlardan beridir. işte bu söylediklerim sana son sözümdür ve söylediklerimde hiç bir hilafım yoktur" dedi.

Fazilet

Çevrimdışı sessizliğim

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 135
Ynt: Şeytan [2 Şubat 2009]
« Yanıtla #3 : 03 Şubat 2009, 01:56:08 »
Şeytanın hileleri çoktur.Bunlardan 10'u mühimdir.
Birincisi:Allahü Tealanın senin ibadetine ihtiyacı yoktur der.Buna karşı Bakara suresini 62.ayeti'nin (Amel-i salihin faidesi,bunu yapanadır) meal-i şerifini hatırlamalıdır.
İkincisi: Allahü Teala rahimdir,kerimdir,Seni de affeder,der. Buna karşı Lokman suresi 33.ayetinin(Allah'ın kerim olması sizi aldatmasın)ve Meryem suresi 63. ayetinin (Cennete kullarımızdan mütteki olanları varis kılarız)meail-i şerifflerini hatırlamalıyız.
Üçüncüsü: Senin ibadetlerin hep kusurludur.Senin ibadetlerin kabul olmaz. Boşuna uğraşıyorsun.der. Buna karşılık,ben, Allahü Tealanın azabından kurtulmak ve emrine uymak için ibadet ediyorum.Benim vazifem emri yerine getirmektir.Kabul olup olmayacağı O'nun bileceği iştir.Farzları terk etmek büyük günahtır.Bu günahlardan kurtulmak için ibadetleri yapmak lazımdır.İbadet yapmadan Cennete girmek için dua etmek günahtır.Hadis-i şerif de (Aklı olan kimse,nefsine uymaz ve ibadet yapar.Ahmak olan,nefsine uyar,sonra Allah'ın rahmetini bekler)buyuruldu,demeliyiz.
Dördüncüsü: Şimdi dünyayı kazanmak için çalış da rahata kavuş o zaman huzur içinde ibadet edersin diyerek ibadet etmeye mani olur.Buna karşılık ecel benim elimde değildir.Herkesin ömrünü Allahü Teala ezelde takdir etmiştir.Belki yakında ölürüm.İbadet vazifelerimi vaktinde yapmalıyım,demelidir.Hadis-i şerif de(Helekel müsevvifün)buyuruldu ki;bugünkü vazifelerini yarına bırakanlar zarar ettiler,demektir.
Beşincisi:İbadetleri terk ettiremeyince,çabuk kıl,vaktini kaçırma diyerek şartlarını farzlarını tam yaptırmamak ister.Buna karşılık farzlar çok azdır. BUnları yavaş yavaş ve şartlarına uygun olarak yapmak lazımdır.Farz olmayanları da,şartlarına uygun olarak az yapmak,şartları noksan olarak çok yapmaktan iyidir,demelidir.
Altıncısı: Riyayı tavsiye eder. Herkes görsün de beğensin,der. Buna cevap olarak,kendine faide ve zarar vermek,kimsenin elinde değildir.Başkalarına ise hiç veremezler.Böyle olan kimselerden birşey beklemek abes olur,batıl olur. Faide ve zarar veren ancak Allahü Tealadır. Yalnız onu görmesi bana yetişir,demelidir.
Yedincisi: İbadetlere mani olamayacağını anlayınca,insana ucb yaniibadetlerini beğenmek vesvesesi verir.Senin gibi akıllı uyanık kimse var mı? Bu zamanda herkes gaflet uykusunda iken,sen ibadet yapıyorsun der. Buna karşılık,bu akıl ve intibah benden değildir. Rabbimin ihsanıdır.Onun ihsanı olmasa,ibadet yapamam demelidir.
Sekizincisi:İbadetlerini gizli yap,Allahü Teala, senin sevgini ve şerefini insanların kalbine yerleştiri,diyerek gizli riyaya düşürmek ister.Buna karşılık, ben Allahü Tealanın kuluyum,O benim sahibimdir. İbadetimi ister beğenir,isterse red eder. İnsanlara bildirip bildirmemesine ben karışamam,demelidir.
Dokuzuncusu: İbadet yapmaya ne lüzum var?İnsanların sa'id ve şaki olacakları ezelde takdir edilmiştir.Said olan ibadetleri terk edince,afv edilir,cennete girdirilir,ezelde şaki olan ne kadar ibadet yaparsa yapsın,muhakkak cehenneme gider.O  halde kendini boşuna yorma rahatına bak der Buna karşılık:Ben kulum,kulun vazifesi sahibinin emrini yapmaktır demelidir.
İblis:İsa aleyhisselama görünerek,Ezelde Allahü Tealanın takdir ettikleri hasıl olur diyorsun öyle mi? dedi,evet öyledir buyurdu. Öyle ise kendini şu dağın tepesinden at.Eğer ezelde selametin takdir edilmiş ise,sana birşey olmaz dedi.
Cevabında''Ey mel'un! Allahü Teala kullarını imtihan eder.Kulun sahibini imtihan etmeye hakkı yoktur buyurdu,
Şeytanın bu hilesine karşı, İbadet yapmak faydalıdır.Çünkü ezelde sa'id isem,sevapların artması derecelerin yükselmesi için ibadetleri yapmak lazımdır.Şaki isem İbadet yapmamak azabından kurtulmak için ibadet yapacağım,demelidir.
Son olarak onuncusu ise:ibadet yapmak ezelde takdir edilmiş ise,mümkün olur der.Şeytanın bu sözü bir evvelkiyle aynıdır.Şeytanın bu hilesine karşı,herşeyi ve insanların iyi ve kötü her işini Allahü Teala yaratıyor ise de insanlara ve hayvanlara (irade-i cüz'iyye) vermiştir,kul iradesini kullanmazsa,Allahü Teala,kulun iradesini kullanmayacağını ezelde bilir ve bildiği için irade etmez ve yaratmaz.Demek ki ilm ma'luma tabidir. İnsanların iradesi olmasaydı da,insanların işleri yalnız Allahü Teala'nın iradesi ile yaratılsaydı,insanlar mecburdur denilirdi.
Ehl-i sünnet mezhebine göre,insanların işleri,insanın kudreti ile Allahü Tealanın kudretinin birlikte tesiri ile meydana gelmektedir.

(İSLÂM AHLÂKI)
İnsan yaklaştığınca yaklaştığından ayrı,
Belli ki yakınımız yoktur Allah’tan gayrı.

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Şeytanların İnsanlar Üzerindeki Tasarrufu
« Yanıtla #4 : 04 Şubat 2009, 22:21:42 »
Şeytanların İnsanlar Üzerindeki Tasarrufu

İnanç esaslarına ilâve edilen hususlardan biri de şeytanların insanoğlunda tasarruf sahibi oluşudur. Mutezile bu görüşte değildir. Onlar şöyle derler: Şeytanların vesvese vermesi mümkün değildir. İnsana vesvese veren kendi nefsidir. Mutezilenin bu görüşü şu âyet-i kerime ile reddedilmiştir:

“Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size kötülükleri emreder.” [Bakara Suresi 268. Ayet]

“Şüphesiz şeytan sizin düşmanmızdır. Onu düşman edinin. Çün­kü o etrafında toplanan yardımcılarını ancak Cehennem ehli olma­ya çağırır.” [Fatır Suresi 6.Ayet]

Hz. Peygamber'den sahih bir hadis ile şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Şüphesiz şeytan insanoğlunun kan dolaşımında dolaşır.”

Şeytanların bizi göreceği, fakat bizim onları görmeyeceğimiz şekilde yaratılmalarının sebebi çirkin bir şekilde yaratıldıkları içindir. Eğer onları görseydik, yemek içmeğe gücümüz yetmezdi olarak bize gösterilmediler. Melekler ise nurdan yaratılmışlardır. Eğer melekleri görseydik gözlerimiz onlara  dikilir ve canlarımız çıkardı.

Kaynak:Fıkhı Ekber Şerhi                                                             




Çevrimdışı fazıl14

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1339
Şeytanın Tasallutuna Misaller
« Yanıtla #5 : 26 Nisan 2010, 17:48:16 »
Abdülkadir Geylani (k.s) Hazretleri anlatıyor:
Henüz tasavvufa yeni sülük etmiştim.Bir akarsu kenarında ibadetle meşgüldüm.Gökyüzünden bir nida geldi.
-“Ey Abdülkadir!Hazır ol sana tecelli edeceğim.”
Bu ses gelir gelmez! Etrafımda ne kadar ağaç taş varsa hepsi secdeye vardı.Ben bu hal karşısında hayrette kaldım.Ve düşündüm ki, Hak Teala Hazretleri mekandan münezzehtir.Bu ses ise gök tarafından geliyor.O halde şeytanidir.Bu düşünce ile ondan yüz çevirdim ve defetmek istedim.Tekrar:
-“Ey Abdülkadir! Ben senin Yüce olan rabbinim.” Diye nida geldi.Her şey yine secdeye kapandı.Bunlara asla iltifat etmedim.Zikre devam ettim.”
Bunun üzerine gökten siyah bir şey parça parça olarak yanıma düşüverdi.Meğer Şeytan-ı laıyn imiş.Etrafımda olup secdeye kapanan ağaçlar ve taşlar onun avenesi, yardımcıları imiş.Ağaç ve taş şekline girerek beni sapıttırmaya gelmişler.Hepsi dağılıp gittiler.Şeytan-ı laıyn da bana dedi ki:
-Yürü var git!İlmin bereketleri ile şerrimden kurtuldun, diyerek yanımdan firar etti.
Adamın biri evliyadan A`la Bin Ziyad`a gelir:
-“Dün gece rüyamda seni gördüm.Cennete salınarak yürüyordun” der.Bunun üzerine A`la Bin Ziyad öyle öfkelenir ki:
-İblis, benden başka dalga geçecek birini bulamamış mı?Gözüne de senden başka alçak birini kestirememiş mi ki, elçi olarak seni görevlendiriyor” dedi.
"El-mücâhid fî sebîlillâh, el-müştâk ilâ cemâlillâh, hüve ünvânüküm"

("Ünvanı: Cemal-i ilâhiye âşık, Allah yolunda mücahit")

"İtikaden Ehl-i Sünnet, Amelen Hanefi, Meşreben Nakşî-yi Müceddidî"

Çevrimdışı yabangulu

  • okur
  • *
  • İleti: 63
Ynt: Şeytan [2 Şubat 2009]
« Yanıtla #6 : 11 Eylül 2010, 15:27:01 »
insanlar gunah islemeseydi Allahu teala hepsini yok edip tekrar gunah isleyen kullar yaratirdi baska turlu acizligimiz bilinmezdi Allahu tealada rahmetini bosuna yaratmis olurdu!yani biz kul oldugumuzu unutmayip yanlis yaptigimizda hemen Allah'tan af dilemeliyiz boylece hem acizligimizi kabullenmis oluruz hem Rablik ve kullugu kabullenmis oluruz hem de Allah'in Rahman ve Rahim isimlerine siginmis oluruz
seytani fikirler geldiginde hemen euzubesmele cekmeliyiz en cok da ayetel kursi felak ve nas surelerini okumaliyiz
Allah cumlemizi seytanin serrinden korusun

Çevrimdışı mazlum

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 861
  • Allah'a giden tüm yollar.Kalp lerden gecer.
Ynt: Şeytan [2 Şubat 2009]
« Yanıtla #7 : 20 Ekim 2010, 06:10:59 »
Konu ve izahatlar , Gercekten Cok yerinde .
Biz bu vesiyeyle , hayranligi'mizi bir kez daha ,beyan ederken .

Bu Forumda , emegi katkilari gecen .Tüm Kardeslerimizi ,
Sanal alemin .Mücahit leri olarak görüyor , ve  kutluyorum.
Sizleri kutlamak belkide , haddimize bile degil , ama gercekten .
Allahin ipi'ne sarilmanin , ve o ipe vesile olmanin ,
$eytandan kacin'manin , bir Kapisi olarak , sizler ve verdiginiz mücade'le ,
Bizim Taktirimize gerek olmasa bile , Büyüklerin Takdirin'dedir .
Allahimizin Takdiri'nede $ayan olur insAllah ,

saygi ve selamlar .

“Hep beraber Allah’ın ipine sarılın ve sakın ayrılığa düşmeyin.
Allah’ın üzerinizdeki nimetlerini hatırlayın...
Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah kalplerinizi
birbirine ısındırdı da O’nun nimeti sayesinde
kardeş oldunuz. Hani siz bir ateş çukurunun
kenarındaydınız, O sizi oraya düşmekten kurtardı...
Allah size ayetlerini işte böyle açıklıyor ki, doğru yola erişesiniz.”
(Al-i İmran Suresi: 103)
« Son Düzenleme: 21 Ekim 2010, 06:36:44 Gönderen: Rahmani »
Bir harf yeter inan, varsa o evde bir insan.

Dost Ararsan Kendine Bak
Dostun Ağlasını Bulursun
Düşman Ararsan Yine Kendine Bak
Düşmanında Ağlasını Bulursun .
vesselam .

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
İblîs aleyhillâneye ‘meleklerin hocası’ demek de doğru değildir. Zira o şeytandır, nâr’dandır. Melâike ise nûr’dandır. Nâr’dan olan şeytan nûr’dan olan meleklere hocalık yapamaz. İblîs filasıl Hz. Âdem aleyhisselâmdan evvel geçen cân kavminden olup ismi Azâzil idi. Vakta ki cân kavminin helâki murad olundu, o zamanda bu Azâzil küçük olup yetim idi. Melekler Cenab-ı Hakk’a;

- Yâ Rabbi, bu küçüktür ve yetimdir, bunun el’an kabahati yoktur. Bunu helâk etme, diye yalvardılar.

Cenâb-ı Hak da helâk etmedi. Fakat cân kavminin helâkiyle bu Azâzil bu âlemde kendi cinsinden kimse bulamadığından, yalnız yaşaması mümkün olmamakla meleklerle beraber bulunmak üzere semâya ref’olundu. Ta ki Hz. Âdem aleyhisselâm halk olunup ve ona secde ile emrolunca secde etmedi. Fakat evvelce meleklerin içinde bulunduğu zaman, mecburi ibadet yapıyordu ve öyle çalışıyordu ki, ismini ‘Harîs’ koydular. Bu dahi delildir ki, ‘meleklerin hocası değildir’. Zira Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’inde Harîs ismiyle değil de İblîs ismiyle beyan buyuruyor. Çünkü İblîs, gizli vesvese verici, hîle ve desîse ile kandırıcı manasına olup, çok ibadet yapmakla güya Mevlâ’yı da kandıracak!.. Halbuki içerisinde küfrü gizliyor idi… Onun için İblîs denildi. Ve (İblîs ismi) ucme olup gayr-i munsariftir, cerr ve tenvin kabul etmez.”

Velhâsıl, bunun içindir ki ‘her şey aslına rücu eder’ denildiği gibi, asâlet nazar-ı dikkate alınmalıdır.”
[ Ebu'l Faruk Hazretleri]


Melek nûr’dan, şeytanın mensup olduğu cin kavmi ise nâr’dan yaratılmıştır.

Nitekim Kur’an-ı Kerim’de cinnin, “dumanı olmayan hâlis / yalın bir ateş”ten [Rahmân suresi, 15], hem de “(insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen) çok zehirli bir ateş”ten [Hicr suresi, 27] yaratıldığı beyan olunmaktadır. Yani cinler, ateşten yaratılmış, değişik şekillere girebilen latîf cisimlerdir. Kur’an-ı Kerim’de zikredildiği üzere onlar, insanlardan önce yaratılmıştır. [Bkz. Hicr suresi, 26-27] Sadedinde olduğumuz husus, bir hadis-i şerifte de şöyle açıklanmaktadır:

“Melekler nûr’dan; cinler, dumanı kesilmiş yalın bir alevden yaratıldı. Âdem (aleyhisselâm) ise, size vasfolunandan (sizin teşekkül ettiğiniz topraktan) yaratıldı”. [Müslim, Sahih, 8, 226]

Ateş, üç şeyi bünyesinde toplamıştır; nûr (ışık), duman, alev. Nûrun ışığı, dumanın karartısı, alevin de zarar verici bir hâli vardır. Ateşten yaratılan cin, mahiyetindeki hususiyetlere göre, iman ve salâha, küfür ve dalâlete müsait bulunmaktadır. Bu itibarla cin taifesinden mü’min de vardır, kâfir olan da... Kısacası onların, salihleri / iyileri de,kötüleri de bulunmaktadır. Kâfir olanların tıpkı insanlar gibi müşrikleri de, Îsevî ve Mûsevî olanları da vardır. Mesela Rasûlullah Efendimize (s.a.v.) iman edenler, Nusaybin (veya Nasîbin) cinleri Yahûdi idi. [Bkz. Ahkâmü’l-Mercân fî ahkâmi’l-Cân, s. 43]

Keza mü’min cinlerden Ehl-i Sünnet olanlar bulunduğu gibi, bid’at ehlinden olanları da vardır. Bu husus ayet-i celilede şöyle açıklanmaktadır: “Hakikaten biz, kimimiz salâha ermiş (iyi kişi)leriz, kimimiz ise bunlardan aşağıdır. Çeşit çeşit yollar(a sahip) olmuşuz”. [Cin suresi, 11] “Hakikaten kimimiz Müslümanlar, kimimiz ise zulmedenlerdir. Müslüman olan kişiler (yok mu), işte onlar doğru yolu ara(yıp bul)muşlardır.Zulmedenlere gelince; onlar da Cehennem’e odun oldular”.  [Cin suresi, 14-15]

Şeytanlar ile cinler, mahiyet itibariyle değil, inanç yönünden birbirinden ayrılmaktadırlar. Rahmet-i ilahiden uzak oldukları için kendilerine “şeytan” adı verilmiştir. Onların da mahiyetleri ateştir. Halk arasında dolaşan “Cin başka, şeytan başka” sözü, mutlak manada doğru değildir. Ancak inançlarındaki farklılığa hamletmek suretiyle te’vil ve izah edildiğinde doğru görülebilir.

(Mescûdün ileyha olan Sâret-i Kâbe'ye doğru olduğu gibi,) Hz. Âdem'e doğru (asıl secde Mescûdün Leh olan Cenab-ı Hakk'adır) secde emrini kabul etmeyip isyan eden, içindeki mevcut küfrü o gün tezahür ettiren “İblîs”, cinlerin babası da değildir, sadece onlardan bir ferttir. Allah’a ilk isyan eden cindir. [Bkz. el-Yevâkît ve’l-Cevâhir, 1, 122] Aynen Kaabil’in ilk yaratılan insan olmayıp, şekavete ilk cür’et eden insan olması gibi…

Velhâsıl, yukarıda da belirttiğimiz üzere, İblîs melek sınıfına dâhil değildir. Mahiyetleri farklı olduğu gibi, ayrıca meleklerde erkeklik ve dişilik de yoktur. Evlilik, tenasül ve zaürriyetin gelişmesi-çoğalması bahis mevzuu olmaz. Halbuki Kur’an-ı Kerim’de, İblîs’in zürriyet sahibi olduğu açıkça bildirilmiştir: “…Şimdi siz beni bırakıp da onu ve onun neslini, hepsi sizin düşmanınız olduğu halde, dostlar edinir misiniz?” [Kehf suresi, 50]
« Son Düzenleme: 05 Ağustos 2015, 00:57:56 Gönderen: Mücteba »