Gönderen Konu: Show TV Rezilliğine Tepkisiz Kalmayın!  (Okunma sayısı 58442 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı aydeniz

  • yazar
  • ****
  • İleti: 560
  • Hakka kul olmak
Ynt: Show TV Rezilliğine Tepkisiz Kalmayın!
« Yanıtla #90 : 19 Ocak 2011, 21:38:07 »

teşekkürler kanuni sultanım,gecikmelide olsa,ferman fermandır z3)) dizi hala devam ediyormuş,bukadar tepkiye rağmen e44))

Çevrimdışı Günbatımı

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2490
  • Görelim Mevlâ'm neyler, neylerse güzel eyler...
Ynt: Show TV Rezilliğine Tepkisiz Kalmayın!
« Yanıtla #91 : 20 Ocak 2011, 14:45:45 »
dizi hala devam ediyormuş,bukadar tepkiye rağmen e44))

BU KADAR TEPKİYE RAĞMEN!!!   -))?
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Çevrimdışı reis

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 185
    • Fatih Camii
Ynt: Show TV Rezilliğine Tepkisiz Kalmayın!
« Yanıtla #92 : 03 Mart 2011, 14:03:15 »
tepkimizi damardan koyduk

www.hurrem.net

günde 5-10 bine varan ziyaretçi kitlesi ile 3 haftada ilk sıraya oturdu bile

Çevrimdışı Al-Andalus

  • Bismillah her işin başıdır.
  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 24
  • Çöle inen nur... Hz. Muhammed
Ynt: Show TV Rezilliğine Tepkisiz Kalmayın!
« Yanıtla #93 : 22 Nisan 2011, 00:04:01 »
http://www.hurrem.net/  Hürrem Sultan'ın ve filmdeki kadınların gerçekte öyle olduğunu sanmıyorum. (Başı açık, tavırları uymuyor.) Rtük'e posta attım bende. Bizim atalarımıza yaptıkları rezalet bu...
En tehlikeli insan karar vermiş insandır.
Dünya için üzülmek kalbi karartır. Ahiret için üzülmek ise kalbi nurlandırır.
Kıyamette bir devenin iğne deliğinden geçmesi, cimri bir zenginin cennete girmesinden daha kolaydır.
Akıl yaşta değil, Baştadır.
Söz ok gibidir senden çıktımı artık sen ona değil, o sana hâkim olur...

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Show TV Rezilliğine Tepkisiz Kalmayın!
« Yanıtla #94 : 22 Nisan 2011, 00:40:58 »
 Bilinen bir söz: Deveye sormuşlar;Boynun neden eğri ?
Cevap vermiş,Nerem doğru'ki?

Her yerimiz dökülüyor.Bazem müslüman bir ülkede'mi yaşıyoruz diye tereddüt ediyorum.

Yine bilinen meşhur bir söz vardır."İt Ürür, Kervan yürür."

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Show TV Rezilliğine Tepkisiz Kalmayın!
« Yanıtla #95 : 25 Kasım 2011, 01:10:28 »
Aleyküm selam,Bu rezaleti yayınlayanları,yayınlanmasına izin verenleri Allah'a havale ediyorum...


Bre asıl mel'un sizsiniz siz!
Muhteşem yüzyıl dizisi tarihi mel'unlukları(!) dökmeye son hızla devam ediyor..

Dizi ilk yayına girmek üzere fragmanlara 5 ocakta gösterimde iken şiddetli tepkiler almış ve dizi ekibi ısrarla çekmeden ne bu tepki diye feryadı bastırmıştı..

Sitemizde de okuyabileceğiniz o günlerin tepkilerini haksız eleştiri olarak lanse etmişlerdi.. Aradan koskoca 19 bölüm geçti.. dile kolay 19 bölüm. hürrem sultan 3 çocuk doğurdu bu arada.. LEO ismi ile de mel'un fantaziler kurdular üstüne..

Ve kendi hayal dünyalarını öyle süsleyerek gösterdiler ki hep bir ağızdan bre bu belgesel değil dizi diye diye deve kuşu gibi kafamızı kuma gömdük..

Ancak olmuyor.. sığmıyor çalınan minareler çuvala. Yeter artık. En kutsal değerlerimiz mel'unca yüreğimizden sökülmeye çalışılıyor..
.Tarih sayfası.com

Çevrimdışı tk1978

  • IZLEMCI
  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 455
Ynt: Show TV Rezilliğine Tepkisiz Kalmayın!
« Yanıtla #96 : 25 Kasım 2011, 04:03:08 »
Müsterih olunuz.
Baslarindan gecen hadiseler, anlayana yeter yeter´de artar.
Basina mermer düsüp geberen.
Aya kirilip izdirap ceken hain.
Kanser olup yakin zaman´da geberecek olan sahis.
Bunlar Insanlar, Müminler icin ibret´dir, Mümin olamamislar icin tesadüftür veya aksilik´dir!
Sonuc itibari ile, herkez yaptigini cekecek. Müsterih olunuz

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Show TV Rezilliğine Tepkisiz Kalmayın!
« Yanıtla #97 : 18 Şubat 2012, 22:28:19 »
Muhteşem Yüzyıl'a ağır suçlama

Tarihçi Mustafa Armağan: Bunlar insanlara gerçek tarihmiş gibi yutturuluyor.




Tarihçi Yazar Mustafa Armağan, Muhteşem Yüzyıl dizisinde, o dönemde henüz icat olmamasına rağmen Pargalı İbrahim’e keman çaldırıldığını söyledi. Armağan, “Bu kadar da olmaz. Keman, 17. yüzyılda icat edilmiş. Pargalı İbrahim’e kemanı veriyorlar, bu yetmezmiş gibi bir de Vivaldi çaldırıyorlar. Vivaldi ne zaman yaşamış? Arada 300–400 yıl var. Bu dizinin senaristinin danışmanı yok mudur? Bunları bilmiyorlar mı? Bunlar insanlara gerçek tarihmiş gibi yutturuluyor.” dedi.
 
Tarihçi Yazar Armağan, Manisa Empati Çalışanlar Derneği ile Manisa Aktif Eğitimciler Derneği'nin Belediye Kültür Sitesi Lale Salonu’nda ortaklaşa düzenlediği "Osmanlı Medeniyetinde Kadın" konulu konferansı verdi. Kanuni Sultan Süleyman'ın yaşadığı dönemde, malum dizide olduğu gibi Topkapı Sarayı’nda harem dairesi bulunmadığını vurgulayan Armağan, orasının bir büro ve işyeri olarak kullandığını anlattı: “Asıl harem, Beyazıt’ta başka bir sarayda vardı. İstanbul Üniversitesi merkez binasının arkasındaki eski sarayda yaşıyordu kadınlar. Padişah sabah atına binip Topkapı Sarayı’na gidiyor, gündüz çalışıyor, sonra tekrar dönüyordu. Topkapı Sarayı’nda harem bölümü, Kanuni’nin son zamanlarında ve Hürrem’in de ölmesine birkaç sene kala kuruldu. Eski sarayda bir yangın çıkıyor ve kadınlar ortada kalınca Topkapı Sarayı’na getirip daireler yaparak yerleştiriyorlar. O zamana kadar Topkapı Sarayı’nda harem yok.”
 
Osmanlı literatüründe İbrahim Paşa’ya "Pargalı" denmediğini de belirten Mustafa Armağan, "Pargalı İbrahim diye birisi yoktur. Onu batılılar uydurdu, sonra bu diziye Pargalı diye girdi. Asıl adı Makbul İbrahim Paşa'dır. Öldürülünce de Maktul İbrahim Paşa denmiştir. ‘Makbul iken Maktul oldu İbrahim Paşa’ diye de şiirler yazılmış. Sanal tarih dayatılıyor. Dolayısıyl malumattan ilme, enformasyondan bilgiye geçmemiz lazım.” şeklinde konuştu.
 
Tarihi yargılayanların, bir gün kendilerinin de yargılanacağını unutmaması gerektiğinin altını çizen Armağan, “Hep siz hakim konumda olmayacaksınız tarih karşısında. Bundan 50 sene sonra çocuklarınız, torunlarınız karşınıza oturacak, ‘Benim dedem ne yapmış?’ diye hesap soracak. Bunu unutmayacaksınız. Hep yargılayan konumunda olmayacaksınız. Bizden de hesap soracak. Çocuklarımıza, torunlarımıza 100 sene, 200 sene sonra yaşayacak olanlara nasıl bir dünya bırakacağız? Acaba bizimle övünecekler mi, yoksa bizim geçmişimizi yargıladığımız gibi onlar da bizi mi yargılayacak? Tarih bir yerde duran bir şey değil, bizimle bitmeyecek.” dedi. Çocuklara ecdada saygı duymayı öğretmek gerektiğini söyleyen Armağan, "Yoksa bize de saygı duymazlar. Nasıl başlarsak, öyle biter. Kılıçla gelen, kılıçla biter. Biz onlara söversek, çocuklarımızın da bize sövmesine kimse sesini çıkaramaz. Hepimiz bunu aile hayatımızda yaşıyoruz. Onun için tarihle ilişkimizi düzgün kurmamızın çok büyük önemi var.” diye konuştu.
 
Cihan
haber5.com

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Show TV Rezilliğine Tepkisiz Kalmayın!
« Yanıtla #98 : 12 Nisan 2012, 08:47:42 »
Çirkef saldırılara tepki büyüyor



“Muhteşem Rezalet”in yapımcısı Meral Okay'ın ölümünü ‘O kadın öldü' başlığıyla veren gazetemiz Akit ve habervaktim.com'a saldıranlara her kesimden tepki yağıyor. Yazarlar ve STK temsilcileri de Akit'e destek vererek “Akit görevini yaptı, tepkiler yersiz” görüşünde birleşti.


Beni gömmeyin, yakın' vasiyetinde bulunan ‘Muhteşem Rezaletin' yapımcısı Meral Okay'a yönelik haberlerinden dolayı Akit gazetesi ve habervaktim.com'a saldıran malum zihniyete aktivist ve bilim adamlarından büyük tepki geldi.
 
Gazetemiz yazarı Kenan Alpay, “Kanuni'yi haremden çıkarmayan Meral Okay, aynı temayı Atatürk için de kullanabilir miydi?” diye sorarken, yazarımız Osman Atalay da Akit gazetesi ve habervaktim'in ‘O kadın' manşetinden rahatsız olanların ikiyüzlülüklerine dikkat çekti.
 
TİYEMDER Genel Başkanı Selahattin Yazıcı, Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Başkanı Muzaffer Doğan, Prof. Dr. Mustafa Erdoğan Sürat, sinema eleştirmeni ve Yenişafak Gazetesi Kültür-Sanat Editörü Ali Murat Güven ve Türkiye Yazarlar Birliği Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Fidan da Akit ve habervaktim'e linç girişimlerine tepki gösterdi.
 
“AŞAĞILIK KOMPLEKSİ VAR”
 
Profesör Dr. Mustafa Erdoğan Sürat, Okay'ın son isteğini gizleyen, Akit'in haberlerine tepki gösteren kesimlerle ilgili “Bu zihniyetin gerek yandaş kılıklı, gerek candaş kılıklı destekçileri var. Kimisinin başı örtülü, kimisinin açık olmasına bakmayın siz, emir verildiği zaman hepsi aynı borazanı çalarlar. Saldırının içindeki adamlara baktığımızda saldırının nedeni de anlaşılıyor zaten. Bu kişilerde aşağılık kompleksi var. Akit ne yapmış kardeşim, kadının vasiyetini hatırlatmış. Eleştirilebilir mi?” dedi.
 
TEPKİLER ANLAMSIZ
 
İnsanların istedikleri gibi yaşama hakkı olduğu kadar, öldükten sonra da istedikleri şekilde defnedilme veya edilmeme hakkı olduğunu da hatırlatan Prof. Dr. Sürat, “Yaşarken her türlü dinsizliği yapsan da, inanmasan da, sövsen de, öldükten sonra senin düşüncelerinin hiçbir önemi yoktur. Öldükten sonra bürokrasinin istediği doğrultuda gömülürsün. Okay'ın durumu da böyle. Yıllarca savaştığı zihniyetin ritüelleri ile defnedildi. Bence Okay'ın anısına yapılacak en büyük saygısızlık yapılmış, yakılmak yerine gömülmüştür. Akit'in eleştirilmesi anlamsızdır” şeklinde konuştu.
 
HİLAL KAPLAN'A ELEŞTİRİ
 
Akit'e tepki gösteren Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Hilal Kaplan ve diğer bazı yazarları da sert bir biçimde eleştiren Prof. Dr. Mustafa Erdoğan Sürat, bu tür olayların turnusol kağıdı vazifesi gördüğünü vurguladı. Prof. Dr. Sürat, şunları söyledi: “Bu tür kırılmalar aşağılık kompleksi, yaranma isteği olan kişilerin hemen bu davadan ayrılmasına vesile olur. Sözün özü; bu zihniyetin gerek yandaş kılıklı, gerek candaş kılıklı destekçileri vardır. Emir verildiği zaman hepsi aynı borazanı çalarlar.”
 
‘Aynı cinsel temayı Atatürk için de kullanabilir miydi?'Özgür-Der Genel Başkan Yardımcısı ve gazetemizyazarı Kenan Alpay, “Ölüm yolculuğu bir aidiyetin göstergesidir. Hiç kimse, bir diğerini, benimsemediği bir aidiyete mensup kılamaz. Maalesef Türkiye'de ikiyüzlülükler devletin egemen sınıflarından çıkıyor. Meral Okay da bu sınıfa ait biridir” dedi. Okay'ın, İslam etrafında şekillenen bir kültürü dezenforme etme görevinde rol almış bir kişi olduğunu ifade eden Alpay, “Bu açıdan bakıldığında Osmanlı tarihiyle hesaplaşmaya girdiği açıkça görülüyor. İslam'a ait olan bir kültürü yıpratmak için mücadele ediyordu. Söz gelimi Kanuni'nin değil de Atatürk'ün cinsel hayatını aynı yaklaşımla yansıtabilir miydi?” diye sordu.‘Okay'ın varlığına da tahammül edememiştim'Gazetemiz yazarı Osman Atalay da “Meral Okay'ın ölümü muhafazakar camiayı da üzülenler ve üzülmeyenler olarak ikiye böldü. Kanuni Sultan Süleyman'a adaletsizlik ve haksızlık yaptığı için Meral Okay'ın varlığına da tahammül edememiştim.. Kendileri ölünün arkasından menfi senaryolar yazıyorlar ama, başkaları ‘O kadın öldü' deyince rahatsız oluyorlar.. Çalma kapıyı çalarlar kapını.. Yeni yetmemuhafazakar kalemlerde postmodern manevi inanç sapmaları kompleksi oluştu” dedi.‘HAKKIMI HELAL ETMİYORUM'Sinema eleştirmeni yazar Ali Murat Güven ise Meral Okay'ın kendisi için ideolojik bir muhalif olduğunu söyledi. Okay'ı, Kanuni Sultan Süleyman'ı “Muhteşem Yüzyıl” adlı dizide büründürdüğü “soytarı” kimlik nedeniyle pek çok kez eleştirdiğini söyleyen Güven,“Ölümden sonra her ne olduğunu var sayıyorsa, o diyara gitti. Allah, bu kulu ahiret hakkında her ne düşünmüş ve dilemişse kalbine göre versin.
 
Öte yandan, Okay'ın vefatı, bizim Cumhuriyet tarihi boyunca ateist gazetecilerin, sanatçıların, bilim insanlarının cenazelerinde yaşanan bazı mide bulandırıcı ikiyüzlülükleri eleştirmemize bir engel teşkil etmez. Meral Okay da yaşarken ateistliğini açıkça ve defalarca deklare etmişti. Dahası, ‘Beni İslamî geleneklere göre defnetmeyin, bedenimi yakın' demişti. Ki bence bu son derece namuslu bir tavır; ayrıca onun Osmanlı Devleti ve Kanunî de dahil din, kültür ve tarihimize ilişkin pek çok hassas konuya bakış açısını da mükemmelen ortaya koyuyor. Peki, bu yazar hanım olanca dürüstlüğü içinde yaşayıp ölmüşken, onun cesedi üzerinden bu kadar pespaye, bu denli ikiyüzlü bir İslamî duygusallık rüzgarı estirmeye kimin hakkı olabilir?” diye sordu.
 
Güven, “Meral Okay'ın cenazesinde yaşanan ikiyüzlülük bu işin artık böyle gidemeyeceğini de göstermiş oldu.İmam soruyordu orada kalabalığa mesela, ‘Haklarınızı helal ediyor musunuz?' diye. Hemen söyleyeyim, benim -çocukları evde onun senaryolarından son derece olumsuz etkilenen- bir vatandaş olarak görüş beyan etme hakkım var ise herkes şunu net olarak bilsin ki ben kendisine hakkımı helal falan etmiyorum” dedi.‘OKAY, DIŞARIDAN KUMANDA EDİLDİ'Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Başkanı Muzaffer Doğan da Meral Okay'ın ecdada saygısızlıkla prim yaptığını söyledi. Doğan “Üzülerek söylemek durumundayım ki, Osmanlı'nın torunu olan bu Müslüman millet, Kanunî'yi ‘yataktan çıkmayan bir adam' gibi gösteren bu filmi eleştirse de izledi. Kanunî, Osmanlı padişahları arasında önemli yeri olan bir şahsiyettir. Onun ve onun şahsında ecdadımızın kemiklerini sızlatan bu dizinin senaristi Meral Okay, ‘tıfıl teskin edici' makamda yaptığı işlerle, cahil kitleleri yönlendirmek için dışarıdan kumanda edilen bir isimdir. Yeni Akit'in, Okay'la ilgili yaptığı haberlere tepki gösteren sol kırması, kompleksli sözde aydınların ‘Leni bir fikir geliştiremiyorsan, seni sömüren fikre biat et' mantığından hareketle ortaya çıkıp görüş beyan etmeleri ‘Bana dostunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim' sözünü de hatırlatmaktadır. ‘Sanat' adı altında milletin değerlerine düşman olanları, bu millet hiçbir zaman sevmemiştir ve sevmeyecektir” şeklinde konuştu.
 
AKİT DAYATMALARI KABUL ETMEDİTürkiye Yazarlar Birliği Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Fidan, Müslümanların, Muhteşem Yüzyıl adlı dizi ile tarihimizi karalayanları hayırla yad edemeyeceğini söyledi. Fidan, “Solcular ölülerine ahirette bir yer biçemediği için onları yüceltir. Solcular bu dayatmalarını herkesin kabul etmesini ister. Fakat tüm toplum bunu aynı şekilde kabul etmez. Akit gazetesi ve habervaktim de bu dayatmaları kabul etmemiştir” dedi.
 
YAZICI: ASIL HAKARETİ ONLAR YAPIYOR
 
Tüm İlahiyat Fakülteleri ve Yüksek İslam Enstitüleri Mezunları Derneği (TİYEMDER) Genel Başkanı Selahattin Yazıcı da, “O kadın başlığının neresi hakaret? Asıl hakaret, Muhteşem Yüzyıl dizisi adı altında şanlı ecdadımıza küfretmektir. Ahret hesap sorma yeridir. Osmanlı ecdadı, Muhteşem Yüzyıl dizisinde parmağı olanlardan ahrette hesap sormaz mı?” diye konuştu
 
EMİR YILDIRIM-TALHA ÇOLAK/AKİT

Haber vaktim.com

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Show TV Rezilliğine Tepkisiz Kalmayın!
« Yanıtla #99 : 12 Nisan 2012, 08:52:03 »


"O Kadın"


  Muhteşem Yüzyıl'ın senaristi Meral Okay, vefat etti.   

Okay'ın vefat haberini “O kadın öldü” başlığıyla aktardık diye, “medya”da büyük bir tartışma başladı. 
 
İlkin CNN Türk'te Ayşenur Arslan, gündeme getirdi Habervaktim'in bu başlığını. 
 
Ve topu canlı yayın konuğu BDP'li Sırrı Süreyya Önder'e attı.   

Van depremi henüz yaşanmışken, mağdur vatandaşların yaralarını sarmak için seferber olacağına, teröriste taziyeye koştuğunu ortaya çıkardığımız Sırrı Süreyya Önder, kuyruk acısıyla olsa gerek, Habervaktim'e saydırdı. 
 
“Ölüye hüküm kalkar. Bu ne biçim başlık” gibi laflar etti.   

Ardından…   

Takipçi sayısı günden güne artan Habervaktim.com'u kendilerine rakip gören bazı internet siteleri de, BDP'li Önder'in bu tepkisiyle harekete geçerek, “O kadın öldü”yü fırsata dönüştürmek istediler. 
 
Başladılar Habervaktim'i karalamaya, okuyucular nezdinde küçük düşürmek için çabalamaya. 
 
Ve dün ve bugün…   

Bazı ateist ve liberal yazarlar, korkulu rüyaları olan Habervaktim'e saldırmak için bunu bir fırsat bildiler. 
 
Kim bu isimler:   

Akşam'dan Nagehan Alçı, Sabah'tan Emre Aköz, Milliyet'ten Can Dündar, Hürriyet'ten İsmet Berkan ile Ahmet Hakan… 
 
İnanın hepsinin ayrı ayrı kuyruk acısı var.   

Habervaktim'i iyi takip edenler bilirler. (Ortak özellikleri her fırsatta dindar çevrelere çamur çalma gayretleridir.) 
 
Bu kuyruk acısıyla, köşelerinden salyalarını akıtarak, ortalığa zehir saçtılar. 
 
Güya Habervaktim'i küçük düşürdüler!   

Olay ne ki, Habervaktim küçük düşsün oysa?   

Meral Okay'ın ölüm haberini “O kadın öldü” başlığı ile vermişiz.   

Ajansın geçtiği haberden tek farkı bu başlık.   

Bunda ne var?   

“O kadın öldü”de ne var?   

“O adam öldü” mü diyecektik?

Veya “O senarist öldü” mü?

Ne farkı var ki bunların birbirinden?   

Yoksa “inanmayan” birinin ardından dini terimlerle methiyeler mi düzecektik?   

“İnanmayan” evet.   

Muhteşem Yüzyıl adlı diziyle ecdadın gerçekte büyük önem gösterdiği dini değerleri ayaklar altına alan Meral Okay'ın bir ateist olduğu; 
 
Ölünce bedeninin yakılmasını istediği;   

Küllerinin suya serpilmesini vasiyet ettiği kendi açıklamaları ile sabit.   

Bu bazı ateist ve liberal yazarların, bu gerçeğe rağmen “o kadın”a dini terimlerle methiyeler düzmemizi beklemeleri nasıl bir şey Allah aşkına? 
 
Ve bunu yapmadık diye bizi idam sehpasına çıkarmalarına mantıklı bir açıklama getirebilecek, bir deli doktoru bile çıkar mı ki? 
 
"O kadın öldü" başlığını atmak, "ölüye saygısızlık" ise; o Muhteşem Komutan'ı, alakasız bir şekilde anlatmak; kadın düşkünü göstermek ne? 
 
"O kadın öldü" başlığı "ahlaksızlık" ise, Meral hanımın, şanlı tarihimizde çok önemli bir yeri olan ve hep hayırla yadettiğimiz merhuma yaptığı ne? 
 
Tüm bunlar büyük bir ahlaksızlıktır; rezil bir inanç istismarıdır.   

Sabah Yazarı Emre Aköz'ün, muhafazakarlarca yönetilen bir gazetede, yine muhafazakar bir siteyi ve bir gazeteyi “hayvanlık”la suçlaması, evet en hafif ifade ile eşekliktir. 
 
Senin köşe sahibi olduğun gazetede bile sayısız haber çıktı, “o kadın”ın senaristliğini yaptığı Muhteşem Yüzyıl dizisi ile ecdada nasıl küfrettiği ve buna ne gibi tepkiler geldiğini ortaya koyan. 
 
“O kadın”ın Kanuni'yi sapkın ideolojisine meze yapması karşısında tek satır yazmayan ey Emre Aköz, senin bu tutumun değil de, Habervaktim'in o başlığı mı hayvanlık? 
 
Ve ey İmam Hatip mezunu Ahmet Hakan; Bilmez misin, istismar ettiğin o dini hüküm, “inananlar” için geçerlidir? 
 
Ayrıca;
Merak ediyorum, “o kadın” ifadesine bu denli sinirlenmenizin, bir nedeni de, mucidi olduğunuz ve her fırsatta kullandığınız “o kafa”, “o imam”, “o türbanlı” gibi başlıkları aklınıza getirmesi mi?
 
“O kadın”ın da, o başlıklardaki ruh haliniz benzeri bir düşünceyle atılmış olabileceği hissine kapılmanız mı? 
 
Değerli Habervaktim okuyucuları, Olay “o kadın öldü”den ibaretken, bu bir takım çevrelerin kuyruk acısı ile başlığımızı çarpıtarak, istismar ederek, kin kusarak yorumlamalarıyla bu noktaya gelmiştir. 
 
Bu arada, Meral Okay'la ilgili çok ilginç bir yerden çok ilginç bir destek daha geldi.
 

Terör örgütünün kadın kolu KJB, Meral Okay için başsağlığı mesajı yayınladı. 


Okay'dan "yoldaşımız" diye söz ediyor kadın teröristler.   

"Devrimci sanat yaratımında büyük emeğinin olduğunu" söylüyorlar.   

Ve yine çok ilginç, aynen şöyle diyorlar: "Özgür yaşam sanatının en zengin kahramanlık hikayeleriyle yazıldığı dağlarımızda koşullarımız elverdikçe devrimci –demokratik sanat geleneğinin sürdürülmesinde önemli yeri olan Meral OKAY ve diğer dostların eserlerini takip etmeye çalıştık, oyunlarını zevkle izledik, çabalarını taktirle izledik ve moral aldık..." 
 
Meral Okay'ın "eserleri" kimlere ilham kaynağı oluyor, görüyorsunuz değil mi?   

Tablo bu iken;   

Ali Karahasanoğlu ağabeyin ifadesiyle, özetle bunlar istiyor ki: “Biz herkese hakaret edelim. Halkın büyük çoğunluğunun saygı gösterdiği tarihi şahsiyetleri/din adamlarını biz tahkir edelim. Onları farklı şekilde tasvir edelim.. Bunu yaparken, hortumlanan bankalardan aktarılan milyonlarca liralık bütçeleri kullanalım. Ama kimse bize, iki çift laf edemesin. Edenleri hemen yargısız infaza tabi tutalım. Hatta mütedeyyin insanları tahkir etmek için, dini değerleri bile istismar edelim!” 
 
Bazı kompleksli muhafazakarlar bu şirretliğe karşı sessiz kalmanın, yer yer de destek vermenin “gereğine” inanıyor olabilir. 
 
Biz Habervaktim.com olarak, bu zihniyetin karşısında korkusuzca dimdik durmaya devam edeceğiz. 
 
Bu böyle biline.
Fatih Akkaya


Haber vaktim.com

Çevrimdışı tk1978

  • IZLEMCI
  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 455
Ynt: Show TV Rezilliğine Tepkisiz Kalmayın!
« Yanıtla #100 : 12 Nisan 2012, 16:21:49 »
Ölen ölmüs. Artik o hesabini Allahü Tealaya verecek.
Ancak daha vahimi, daha önemlisi.
"Beni yakin" diyen birinin Cenaze Namazinin kilinmasi.
Para karsiligi dinini satan Imamlar, sadece Imamligi gelir kaynagi olarak gören
itikadi bozuk herifler. Asil bunlarin hesabi sorulmali.
Ama bu ülkede Idarecinin dahi, Imami Azama dil uzatma cüreti gösterirken,
saflarin´da böyle Imam olmasi gayet tabi. Tepeden assag dogru asacaksin
VesSelam

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Show TV Rezilliğine Tepkisiz Kalmayın!
« Yanıtla #101 : 15 Nisan 2012, 12:12:24 »



Bu ikiyüzlülük, ateiste de saygısızlık, İslâm'a da...


 Yakalandığı kanser hastalığıyla savaşını kaybederek hafta başında (9 Nisan Pazartesi) vefât eden ve herhangi bir semavî dine bağlı olmadığı alenen bilinen ünlü televizyon senaristi Meral Okay'ın cenazesinin İslâm dininin ritüellerine uygun şekilde defnedilmesine ilişkin tartışmalar sürerken, bu konuda bir dizi haber yayımlayan Yeni Akit gazetesi benden de görüş aldı.

Yeni Akit muhabirlerinden gelen talep üzerine kendilerine yazılı olarak ilettiğim görüşlerim 12 Nisan Perşembe günü de anılan gazetede özetlenmiş biçimiyle yayımlandı. Aşağıda, bu konuya ilişkin olarak yaptığım basın açıklamasının tam metnini okuyabilirsiniz.


Yaşadığı son saniyeye ve aldığı son nefese kadar, Meral Okay benim açımdan ideolojik bir muhalifti. Kendisini de televizyon ekranlarından ve gazetedeki köşemden, bilhassa Kanuni Sultan Süleyman'ı "Muhteşem Yüzyıl" adlı dizide büründürdüğü "soytarı" kimlik nedeniyle pek çok kez eleştirmişliğim söz konusudur.

Ancak, muhatabımız ağır bir hastalık geçirdi, bunun sonucunda da dünya hayatını tamamladı. Sahip olduğum ya da en azından olmaya çalıştığım Müslüman ahlâkı, bu dakikadan sonra artık onun hakkında yaşarkenki sert üslûbumla konuşmamı engelliyor. Ölümden sonra her ne olduğunu var sayıyorsa, o diyâra gitti. Yüce Allah, bu kulu ahiret hakkında her ne düşünmüş ve dilemişse kalbine göre versin


Öte yandan, Okay'ın vefâtı, bizim Cumhuriyet tarihi boyunca ateist gazetecilerin, sanatçıların, bilim insanlarının cenazelerinde yaşanan bazı mide bulandırıcı ikiyüzlülükleri eleştirmemize de bir engel teşkil etmez. Türkiye'nin aydın çevrelerinde gerçekleşen ölüm olaylarında artık klasiğe dönüşmüş bir manzaradır bu... Hayatının hiçbir döneminde dinsel değerlere inanmadığı herkesçe pek iyi bilinen, dahası bunu eserlerinde, röportajlarında, günlük konuşmalarında da açık açık beyan etmiş er kişi ya da hatun kişi ölür; bir bakarsınız cenazesinde sanki bu insan ömrü boyunca o kutsal değerlerle hiç mücadele etmemiş gibi imamlar duygusal triplere girer, milleti ağlatır, kitleden İslâmî bir jargon kullanarak helâllik ister.

Oysa, bir ateistin tabutunun üzerine, asla inanmadığı bir dinin asla inanmadığı bir âyeti yazılı olan o yeşil örtü asla örtülemez. Sözgelimi, ben bir Müslüman olarak tabutumun üzerinde Marks'tan, Lenin'den, Stalin'den, bölücübaşı Apo'dan bir özdeyiş olması gibi bir ihtimâlin esprisine bile tahammül edemiyorum.

Meral Okay da yaşarken ateistliğini açıkça ve defalarca deklare etmişti. Dahası, "Beni İslâmî geleneklere göre defnetmeyin, bedenimi yakın" demişti. Ki bence bu son derece namuslu bir tavır; ayrıca onun İslâmî temeller üzerine kurulmuş Osmanlı Devleti ve bu devletin tarihsel serüvenindeki en önemli liderlerden biri olan Kanunî Sultan Süleyman da dahil din, kültür ve tarihimize ilişkin pek çok hassas konuya bakış açısını da mükemmelen ortaya koyuyor.

Pekiyi, bu yazar hanım olanca dürüstlüğü içinde yaşayıp ölmüşken, onun cesedi üzerinden bu kadar pespaye, bu denli ikiyüzlü bir İslâmî duygusallık rüzgârı estirmeye kimin hakkı olabilir?

 Bu yüzden diyorum ki, Türkiye'de nasıl ki İslâmiyet dışındaki dinlerin mensuplarına hizmet veren farklı farklı cenaze evleri, defin işlerini yürüten profesyonel şirketler var ise, ateistler için de onların son isteklerine uygun ritüeller gerçekleştirecek bir özel şirket ya da bizzat devlet eliyle bir belediye birimi kurulmalıdır. Hiç olmazsa kent merkezlerinde... En başta da bir "krematoryum", yani vasiyeti bu yönde olan ölülerin yakıldığı bir tesis kurulması gerekiyor. Böylece, son örnekteki gibi kemikleşmiş ikiyüzlülüklerden hep birlikte kurtuluruz, herkes kendisi ve akrabalarının gönlünce ya toprağa verilir ya da külleri yüksekçe bir yerden dağlara, denizlere savrulur.


Öldükten sonra moleküllerine ayrılıp toprak olacağını düşünen, ölümden sonra ebedî bir hayata kesinlikle inanmayan birine ve onunla benzer görüşlere sahip olan bir çevreye cami avlularında uzun uzadıya dualar, Fatiha'lar, Ayet-el-Kürsî'ler dinletmek, yaptığı işin baştan aşağıya sakat olduğunu bilen bir cenaze imamını orta yere dikip Müslüman ahkâmı üzerinden bir vedâ töreni düzenletmek o ölüye de saygısızlıktır, yıllarca dinin incelikleri üzerine eğitim almış olan o zavallı imama da, orada Kur'an'dan bölümleri duyunca cin çarpmışa dönen kalabalığa da...



İmam soruyordu orada kalabalığa meselâ, "Haklarınızı helâl ediyor musunuz?" diye... Hemen söyleyeyim, benim -çocukları evde onun senaryolarından son derece olumsuz etkilenen- bir vatandaş sıfatıyla görüş beyan etme hakkım var ise herkes şunu net olarak bilsin ki ben kendisine hakkımı helâl falan etmiyorum

http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?t=15.04.2012&y=AliMuratGuven






mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Show TV Rezilliğine Tepkisiz Kalmayın!
« Yanıtla #102 : 17 Nisan 2012, 08:49:14 »


Çin'den Behzat Ç'ye "O kadın"


Muhteşem Yüzyıl adlı dizinin senaristi Meral Okay'ın ölümüyle ilgili başlığımızın üzerinden başlatılan tartışmanın Çin'e kadar uzandığını öğrendim.

Başbakan Erdoğan ile birlikte gittikleri Çin'de gazeteciler, Habervaktim'in bu başlığını konuşmuşlar.
 
“Ne var bunda kardeşim” diyen de olmuş, “ölünün arkasından kötü konuşmamalı” diyen de…

Behzat Ç adlı dizisinin senaryosuna bile girmiş, Habervaktim'in o başlığı.
 İnternet sitelerinden öğrendim.
Pazar günkü bölümünde, Meral Okay anılırken, bizim “o kadın” başlığımıza göndermede bulunularak, güya Habervaktim'e tepki gösterilmiş.

Göstermeseniz şaşardık zaten.
 
Nerden nereye, görüyorsunuz değil mi?
 
Nasıl da bir anda bir araya geldiler.
 “Hepimiz Ermeniyiz”ciler gibi nasıl da organize olup, Habervaktim'e saldırıya geçtiler.
Bakıyorsunuz ortak özellikleri, bir avuç azgın azınlığın temsilcileri olmaları.

Evet değerli Habervaktim okuyucuları;
 
Olay, ajansın geçtiği Meral Okay'ın ölüm haberini “O kadın öldü” başlığı ile aktarmamızdan ibaretken, bu noktaya kadar “onlar” tarafından sürüklendi.

Malum, ilkin CNN Türk'te Ayşenur Arslan, gündeme getirdi Habervaktim'in bu başlığını.
Ve topu canlı yayın konuğu BDP'li Sırrı Süreyya Önder'e attı.
Van depremi henüz yaşanmışken, mağdur vatandaşların yaralarını sarmak için seferber olacağına, teröriste taziyeye koştuğunu ortaya çıkardığımız Sırrı Süreyya Önder, kuyruk acısıyla olsa gerek, Habervaktim'e saydırdı.

Sonra…
Bazı internet siteleri, BDP'li Önder'in bu tepkisiyle harekete geçerek, “O kadın öldü”yü fırsata dönüştürmek istediler.
Ardından bazı ateist ve liberal yazarlar, korkulu rüyaları olan Habervaktim'e saldırmak için bunu bir fırsat bildiler.
Hepsinin kuyruk acısı vardı…
“Fırsat bu fırsat” deyip, saldırıya geçtiler.
 Bu kuyruk acısıyla, köşelerinden salyalarını akıtarak, ortalığa zehir saçtılar.

Bunu yaparken, gerçekte hiç umurlarında olmayan dini argümanları istismar etmeyi de unutmadılar.
 
Oysa başlığımız bir kötü konuşma değil, “neyse o”nun en cesur tezahürüydü.
 
İnanmayan, “beni yakın, küllerimi suya serpin” diye vasiyeti bulunan birinin ardından dini terimlerle methiyeler düzemezdik.
"O kadın öldü" başlığını atmak, "ölüye saygısızlık" ise; o Muhteşem Komutan'ı, alakasız bir şekilde anlatmak; kadın düşkünü göstermek neydi?

"O kadın öldü" başlığı "ahlaksızlık" ise, Meral hanımın, şanlı tarihimizde çok önemli bir yeri olan ve hep hayırla yadettiğimiz merhuma yaptığı neydi?

“O kadın” ifadesine bu denli sinirlenmelerinin bir nedeni de, mucidi oldukları ve her fırsatta kullandıkları “o kafa”, “o imam”, “o türbanlı” gibi başlıkları akıllarına getirmesiydi.
 
“O kadın”ın da, o başlıklardaki ruh hali benzeri bir düşünceyle atılmış olabileceği hissine kapıldılar.

Terör örgütü PKK'nın “o kadın” açıklaması, bu arsızlığı, cazgırlığı taçlandırdı.

PKK'nın kadın kolu KJB, Meral Okay için yayınladığı başsağlığı mesajında ne diyordu?
Okay'dan "yoldaşımız" diye söz ediyorlardı kadın teröristler.
"Devrimci sanat yaratımında büyük emeğinin olduğunu" söylüyorlardı.

Bu cazgırlara aynı çevrelerden yenileri de katılacaktır.
 Katılsın…
Her biri aslında bizi teyit etmiş olacaktır.

Başlığımızın sonuna kadar arkasında durduk, duracağız da.

Alnımız ak, başımız dik.
 
Kimi Müslümanların ardından “geberdi”, “yatacak yeri yok”, “cezasını buldu” gibi başlıklar atmış, yorumlar yapmış güruha pabuç bırakacak değildik.
Anladıkları dilden cevabını verdik.

 
Fatih Akkaya.Haber vaktim.com

Çevrimdışı azizistanbul

  • yazar
  • ****
  • İleti: 677
Ynt: Show TV Rezilliğine Tepkisiz Kalmayın!
« Yanıtla #103 : 18 Nisan 2012, 00:51:36 »
Ölen ölmüs. Artik o hesabini Allahü Tealaya verecek.
Ancak daha vahimi, daha önemlisi.
"Beni yakin" diyen birinin Cenaze Namazinin kilinmasi.
Para karsiligi dinini satan Imamlar, sadece Imamligi gelir kaynagi olarak gören
itikadi bozuk herifler. Asil bunlarin hesabi sorulmali.
Ama bu ülkede Idarecinin dahi, Imami Azama dil uzatma cüreti gösterirken,
saflarin´da böyle Imam olmasi gayet tabi. Tepeden assag dogru asacaksin
VesSelam

ölenin varisleri ölüyü musallaya getirdiyse. Orada siz imam olsanız kıldırmayıp ne yapacaksınız. Bence at izinin it izine karıştığı memlekette fitneyi uyandırmaktansa onun namazını kıldırmak. Daha efdaldir diye düşünüyorum.

 
Ben orada imam olsaydım namazı kıldırır. Ancak nazikçe mevtanın itikadına ve vasiyetlerine saygı duymanın öneminden hem dini olarak hemde insan hakları olarak bahsederdim.

İMamlarla alakalı görüşlerinize lokal olarak katılmakla beraber. Genelleme yaparsanız vebale gireceğinizi hatırlatırım.

Ayrıca imamların ekserisinin itikadında ihtiyari veya gayri ihtiyarı bozukluklar var.  Biz bu islam davasında icazetli bir dava olarak o imamların arasına karışarak hatta önüne geçerek yani onlara idareci olarak veya onları yetiştiren müesseselerde olarak . ve o imamların yerini alarak . İmamları önder olarak kabul eden halk kitlelelerine ulaşmakta icazetli bir dava olarak görevimizdir.

İmamları veya diyaneti sadece öteleyerek diyanetin hitap ettiği halk kitlelerinin yanlışlarından kurtulamayız. Eğer biz bu halka itikadını ve dinini öğretmekte memur isek . Bize gelenlerin itikadından da sorumluyuz bize gelmeyip geri duranların itikadından da sorumluyuz.


جُلُوسُكَ سَاعَةً عِنْدَ حَلَقَةٍ يَذْكُرُونَ اللهَ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ اَلْفِ سَنَةٍ

mazhar

  • Ziyaretçi
Ynt: Show TV Rezilliğine Tepkisiz Kalmayın!
« Yanıtla #104 : 27 Kasım 2012, 08:59:16 »

"Türk aile yapısı, kültürel ve ahlaki normlar bağlamında savaşlarla değil diziler ile bozuldu" demek artık bir önerme değil realitedir.

Bu realiteyi son olarak Ortadoğu coğrafyasında yaşanan son gelişmelere verilen tepkilerde bir kez daha görmüş olduk. İnsanların katledildiği, birbirinden korkunç planların uygulamaya konulduğu dakikalarda Türk halkının büyük bir çoğunluğu ekran karşısında dizi seyretmekle meşgul oldu.

Böylesine bir zamanda Başbakan Erdoğan, Muhteşem Yüzyıl adlı diziye tepki gösterdi.

Erdoğan'ın konuşmasının alt okumasında en çok vurgu yapılan "Ecdadımızın at sırtında gittiği her yere biz de gideriz; her yerle biz de ilgileniriz" cümlesi oldu.

İkinci olarak ise Başbakan'ın "Bunlar ecdadımızı zannediyorum o Muhteşem Yüzyıl belgeselindeki gibi tanıyor. Bizim öyle bir ecdadımız yok. Biz öyle bir Kanuni tanımadık. Onun ömrünün 30 yılı at sırtında geçti. Sarayda geçmedi" ifadelerine dikkat çekildi.

Evet, bu cümlelere dikkat çekilerek okuma yapanların dediği gibi Başbakan Erdoğan "Ortadoğu ile neden bu kadar ilgileniyor?" sorusuna Muhteşem Yüzyıl üzerinden cevap vermiş, "Bizi o dizidekiler gibi sanmayın" demiş sonrasında ise hazır konuya girmişken diziden rahatsızlığını da dile getirmiş olabilir.

Ancak ileri sürüldüğü gibi Başbakan Erdoğan'ın bu çıkışının hesaplamadan sinirlenerek söylediği sözler olduğunu hiç sanmıyorum.

Siz gülüp geçseniz de, işin halen esprisi ile ilgilenseniz de Yahudi lobisinin sinema ve dizi sektöründeki eli gün geçtikçe daha da güçlenerek ekranlarımıza değişik kılıklarla çıkıyor.

Bu nedenle Başbakan Erdoğan sadece Türk kamuoyuna cevap vermekten öte, savaş tekniklerinin her türlüsünü deneyenlere, her türlüsüyle cevap vereceğini ilan ediyor. Dizi ise dizi, sosyal ağ ise sosyal ağ yani her ne ise o!

Öte yandan Başbakan Erdoğan'ın gündem değiştirmek için bu konuşmayı yaptığını söyleyenlerinde yanıldığını da söylemek mümkün. Çünkü söylenenin tam aksine Erdoğan, Muhteşem Yüzyıl üzerinden (son Gazze saldırılarının ardından) dünyaya meydan okudu.

Konuşmasının ikinci paragrafında dizi vurgusuna dikkat etmeyenler ise ilk söyleminde ki belgesel kelimesine takılı kalarak bunun bir dizi olduğunu ispatlamaya çalışmakla zaman kaybettiler.


RTÜK ve yargı üzerinde baskı kurduğunu söyleyenlerde vardı Erdoğan'ın…

Şayet böyle bir niyeti olsa RTÜK Başkanına bir telefon açamaz mıydı?

Siyaset kanadında da durum çok farklı değildi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, dizi senaryolarını denetlemek Başbakan'ın görevi değil diyerek tez elden soru önergesini meclise verdi.

MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural'da kızgındı. Başbakan Erdoğan'ı tarihi şahsiyetleri örnek göstererek, kendisine pay çıkarmakla suçladı.
http://www.habervaktim.com/yazar/56047/basbakanin_muhtesem_cikisina_yuzyillik_cevap.html
****************

Muhteşem Yüzyıl'a eleştiriler... Atatürk'ün yatak sahnesi niye yok?


Başbakan Tayyip Erdoğan; İspanya'ya gitmeden önce yine “bomba”yı kucağımıza bıraktı gitti... Şimdi herkes tartışıyor, herkes görüş açıklıyor.


Malûm; Kütahya'da havaalanı açılışı esnasında şunu demişti Başbakan;

“Ecdadımızın at sırtında gittiği her yere biz de gideriz, her yerle biz de ilgileniriz ama bunlar televizyon ekranındaki ecdadımızı zannediyorum o ‘Muhteşem Yüzyıl' dizisindeki gibi tanıyor.

Bizim öyle bir ecdadımız yok.

Biz öyle bir Kanuni tanımadık.

Biz öyle bir Sultan Süleyman tanımadık. Onun ömrünün 30 yılı at sırtında geçti. Sarayda, o gördüğünüz dizilerdeki gibi geçmedi.

Bunu çok iyi bilmeniz, anlamamız lazım.

Ve ben o dizilerin yönetmenlerini de, o televizyonun sahiplerini de milletimizin huzurunda kınıyorum.
http://www.habervaktim.com/yazar/56058/muhtesem_yuzyila_elestiriler_ataturkun_yatak_sahnesi_niye_yok.html
***********************************
Eski dünyamız, padişahlar ve "Muhteşem Yüzyıl"


Sayın Başbakan, eski Osmanlı coğrafyasını uyarmak/ uyandırmak için koştururken, "Oralarda ne işimiz var?" diyerek, çabasını sorgulayanlara kızmakta çok haklı…

Çünkü 1950 öncesinde yapıldığı gibi, ya içinize büzüleceksiniz, hiçbir hesaba katılmaz, hiçbir konuda dikkate alınmaz bir ülke olacaksınız, ya da risk alacak, eski coğrafyanızda eski tarihinizi arayacak, dikkate alınan, hesaba katılan, "Bu konuda acaba Türkiye ne düşünüyor?" diye merak edilen bir ülke olacaksınız…

Sayın Başbakan "ikinci Türkiye"den yana: Ciddiye alınan, hesaba katılan bir Türkiye olmak istiyor…

Bu yüzden de Myanmar'dan Somali'ye, Mısır'dan Balkanlara, Açe'den Afganistan'a koşturup duruyor…

Yine bu yüzden, bombalar altındaki Gazze'ye Dışişleri Bakanı'nı gönderiyor…

Mısır'da yaptığı konuşmada Arap dünyasına ağır gelen mesajlar veriyor: "Uyanın!.. Kalkın!.. Silkinin, sadece konuşmayın, harekete geçin!" diyor. "İngiliz sömürgeciliğinin üstünüze serptiği ölü toprağından silkinin" demeye getiriyor.

Bunda da haklı: Gerçekten de Arapların üstünde bir ölü toprağı var: Olmasaydı İsrail bu kadar cüretkâr davranabilir miydi? Canı her istediğinde istedikleri hedefleri vurabilir, koskoca Arap âlemini tehditle korku arasında yaşatabilir miydi?

Sayın Başbakan bunları yaparken, bazılarının sorumsuzca, ilgisizce, bilgisizce, "Oralarda ne işimiz var?" diye sorgulaması, tepesini attırıyor.

Onu sorana kadar, "ABD'nin Bağdat'da ne işi var?.. Rusya'nın Suriye'de ne işi var?.. Almanya'nın, Fransa'nın, İngiltere'nin bilmem nerelerde ne işleri var?" diye sorsanıza…

İşleri var: Çünkü belirleyici devlet olmanın yolu, her yerde bayrak göstermekten geçer.

Aksi takdirde, kendi coğrafyanızda bile huzur vermezler. PKK belası, kendiliğinden mi çıktı sanıyorsunuz? Çıkarıldı ve başımıza musallat edildi. Belli ki, birileri bizi bu yolla Türkiye Cumhuriyeti sınırlarının içine hapsetmek istiyor. Birileri bunu isterken, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı elbette sınırları zorlayacak ve o sınırların dışında bayrak gösterecektir. PKK'dan kurtulmanın çaresi bile budur!

Kaldı ki, 40'a yakın devlette şehitliğimiz var. O şehitler oralara "eğlence" olsun diye gitmemiştir. Kimse de arkalarından "Oralarda ne işimiz var?" dememiştir. Bugün Başbakan bu izi sürüyor. Osmanlı coğrafyasını yeniden derleyip toparlamaya çalışıyor. Osmanlı'yı diriltmek için değil, Türkiye Cumhuriyeti'ni güçlendirmek için yapıyor. Bunu anlayamayanları da "Ecdadı dizi filmlerden tanımak"la suçluyor ve bu münasebetle de "Muhteşem Yüzyıl" isimli diziye yükleniyor.

"Kanuni bu değil" diyor. Haklı. Bir kere tarih, dizi filmlerden öğrenilmez, belgelerden okunur. İkincisi: Tarih üzerine yapılan filmlerle yazılan romanlara biraz daha özen göstermek gerekiyor, çünkü söz konusu olan milletimizin kökleridir. Milleti köksüzleştirirseniz, ya Stalin'in peşinden giderler, ya da Hitler'in…

Şu çelişkiye bakın: Bir taraftan Atatürk'ü kanunla korumanın gerekliliğini savunacaksınız, hatırasını koruma aşkına nikâhlı karısının (Lâtife Hanım) hatıralarını bile milletten saklayacaksınız, öte yandan Cumhuriyeti inşa ettiğimiz toprakları borçlu bulunduğumuz Selçuklu/ Osmanlı hükümdarlarına veryansın edilmesini, topunun iftiraya bulanmasını önemsemeyeceksiniz. Kurda-kuşa yem edeceksiniz!

İster istemez insanın kafasına takılıyor: Acaba işin içinde sadece para kazanma hırsı mı var, yoksa çetrefil bir oyuna mı çekiliyoruz? Bazıları seçimle kuramadığı baskıyı tarih üzerinden mi kurmaya çalışıyor?

NOT: Sayın Başbakan'ın "Kanuni'nin 30 yılı at sırtında geçti" demesi de çeşitli spekülasyonlara yol açtı. Tabii bu bir mecaz ifadedir: 13 büyük seferde at sırtında geçirdiği toplam süre on yıl kadar tutar. Ama seferler gidiş-dönüşten ibaret değildir. Bunun bilgi toplama, toplanan bilgileri değerlendirme, plânlama ve her sefer sonrasında değerlendirmesi de var. Ayrıca, 15 milyon kilometrekarelik Osmanlı coğrafyasında yaşayan çeşitli din, dil, ırk mensubu toplumu adaletle 46 sene yönetmek de, haremde cariye kovalayarak olmaz!

İkinci NOT: Sayın Ahmet Hakan, dizinin senaristleri arasına girmemi öneriyor, ama teşekkürler: Benim tarihi karalamak gibi bir kabiliyetim yoktur, bu yüzden almayayım!
Yavuz Bahadıroğlu.Habervaktim.com

http://www.sadakat.net/forum/basindan/show_tvyi_yumurta_yagmuruna_tuttular-t52332.0.html
« Son Düzenleme: 27 Kasım 2012, 09:01:43 Gönderen: mazhar »