Gönderen Konu: _Onlar_  (Okunma sayısı 3436 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
_Onlar_
« : 29 Ekim 2008, 05:36:04 »


Onlar, tövbeyi Hz.Adem’den öğrendiler
“Ben pişmanım” demeyi…
Tekrar günaha dönmemeyi,
Hz.Âdem’den öğrendiler.
Cahiliye devrinin,
Denizler gibi köpüren küfründen kaçıp
Nuh’un gemisine biner gibi girdiler İslâm’a
Çoluk-çocuk demeden,
Demeden Ana-baba…

Halîl-ür Rahman’dan öğrendiler sadâkati
Hayatlarının baharında
Tebessüm ederek girdiler ateşe
İster gülistâna dönsün,
İsterse nâra…
Nefislerini kurban edip Allah’a
Ve aldırmadan alevlerin yalımına
“HasbiyaAllah!” dediler.
Şimdi yüreklerimizde ayak izleri;
Mâkâm-ı İbrâhim gibi…

Beşiklerini sallamadı nehirler
Bir Asiye kucağında büyümediler
Mahrumdular Nil’e boyun eğdiren âsâdan
Ama, boyun eğmemeyi öğrendiler Hz Musa’dan.
Secdeye kapanmayı Tûr-i Sinâ bildiler.

İffeti, Hz. Yûsuf’tan öğrendiler.
Önce koparıldılar baba ocağından,
Kuyu gibi karanlık dehlizlere girdiler,
Kardeş eliyle…
Yılmadılar…
Yolları saraylara çıkmadı.
Yılmadılar!
Kaç kez dünya tüm güzelliğiyle davet etti onları.
Hz.Yûsuf gibi;
Ben Allah’tan korkuyorum!” dediler.
Bir gelin edâ ve hayasıyla yaşadılar hayatı.
Çünkü onlar iffeti, Hz.Yûsuf’tan öğrendiler.

Kör testereyle biçilmek mi gerek sevgilinin uğrunda
Ölmek mi gerek “of!” bile demeden.
Candan geçmek mi ağaç kovuklarında
Düşünmeden, tereddüt etmeden
Gülümsediler ölüm meleğine
Ve Hz. Zekeriyya’nın gidişi gibi gittiler.
Çünkü onlar ölürken bile yiğittiler!

Hz.Davut’un eli gibiydi elleri
Demirden yürekleri
Pamuğa çevirdiler.
Bir ayet inince gökten
"İşittik ve itaat ettik" dediler.
Gözyaşıyla karşıladılar vahyi.
Onlar ağlamayı Hz. Davut’tan öğrendiler.

Damarlarında Hz.Eyyub’un sabrı dolaştı, kan gibi.
Hz. Yakub’un şükrü,
Taht kurdu yüreklerine, Hakan gibi…
Ve can gibi,
Candan daha aziz bildiler,
Bir yaprak gibi döküldüler.
Hz.Meryem’in iffetli bakışlarından,
Hz.İsa Mesih’in masum göz yaşlarından
Süzülerek geldiler.
Onlar Kainattan seçilmiş
Ve Kâinatın Efendisi’ne sunulmuş
Bir demet güldüler.

Onlar yücedir.
Çünkü rehberleri,
Âlemlerin rahmet sebebi
O’nun nazarlarıyla yüceldiler.
Sahabe oldular.
Tüm makamları, mevkileri yüreklerinden söküp
Sâde bir kul oldular.
Çünkü onlar Allah’a kul olmayı
Rasul-i Ekrem’den
Âlemlerin İncisinden
Kulluğun birincisinden öğrendiler.
Ne öğrendilerse O’ndan öğrendiler
Çünkü O, gerçekleşen rüyaydı.
O, Habîb-i Kibriyâ’ydı.
O, Muhammed Mustafa’ydı!

Salat ve selam olsun O’na
Ve peygamber kardeşlerine.
Selam olsun Meleklere
Ve O’nun keremli Ehl_i Beyt’ine
Selam olsun o güzîde ashâbına.
Ve ruhlarımız feda olsun O’na,
Ve O’nun nurlu yoluna…


Dursun Ali Erzincanlı


« Son Düzenleme: 21 Temmuz 2010, 07:10:14 Gönderen: Lika »
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim