Gönderen Konu: Sistem Sağlığı Koruma Odaklı Olmalı  (Okunma sayısı 2087 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Sistem Sağlığı Koruma Odaklı Olmalı
« : 07 Haziran 2016, 11:21:59 »

Sistem Sağlığı Koruma Odaklı Olmalı

Hastalıklara harcadığımız para küresel şirketlerin hesabına göre 67 milyar dolar olmuş ve bu rakam giderek artıyor ama aydın ve bilim dünyamız yeterli görmüyor, daha da artsın diyor. SGK bütçesi alarm veriyor, nedendir demiyor. Sağlığa harcadığımız para ise Sosyal Güvenlik Kurumu 2011 verilerine göre, son 9 yılda 8 kat artarken hastalıklar azalmamış hızla artmış, bilmiyor. Ne dev hastaneler, ne sağlığa harcanan milyarlar sağlığı korumuyor ama görmüyor. 'Önce hasta et, sonra cebini boşalt' sisteminin figüranı olmak onu rahatsız etmiyor. Çünkü sistemin hayat kaynağı bu, yaşaması buna bağlı.

Modern tıp ilerlerken, hastalıklar azalacağına artıyor ama bilim dünyamız nedenlerine ve çözüm yollarına kafa yormuyor. Hastalıktan sürünüyor, hasta toplum oluyoruz farkında değil. Gelişmiş ve sağlıklı toplum olmanın yolu hastalıkları önlemekten geçiyor ama aydın ve bilim dünyamız bunu da bilmiyor. Sağlığa harcanan paranın aslan payı ilaç ve ithal teknolojiye gittiği için, 2 TL'ye hasta muayene ediyoruz onu da bilmiyor. Bildiği ve sürekli istediği bol para. Çok az bir ücrete hasta muayenesinin nedeni ; ilaç ve teknoloji ithalatına harcanan bütçeden, geriye çok az para kalacağını okuyamadığı, anlayamadığı, idrak edemediği içindir. 2013 yılında hasta sayısının 700 milyona ulaştığını hatırlatalım. Hesap ortada. İthal ilaç ve teknolojiden kalan parayı bölün 700 milyona, görün çıkan rakamı. Hastalıkları önlese, bol para alacak ama akıl edemiyor. Aklınca bindiği dalı kesmek istemiyor. Hastalıklar önlenirse bunca ilaç ve teknolojiyi kime satacaksınız? Dünya Sağlık Örgütü, çok az masrafla hastalıkların önemli oranda önleneceğini, bu yolla sağlık sistemlerinin iflasının da önleneceğini bildiriyor ama umurlarında değil. Onların dertleri para ve fiyaka.

Küresel şirketlerin baskısıyla GDO’lu mısır şekeri kotaları artar, millet şeker hastalığından kırılırken her yıl 4 milyar doları şeker ilaçlarına, 10 milyar doları da doğurduğu hastalık ve sorunlara ödüyoruz. Aynı şey sigara için de geçerli. Milyarlarca dolar kaçakçılık yoluyla terörü beslerken, zombi aydınlar sigara, alkol, kola, fastfoodla mücadeleyi özgürlüklere müdahale diye efendilerine şikayet ediyor.

ABD'de her yıl 300.000 kişi şişmanlık nedeniyle ameliyat olurken, bilim dünyamız ameliyatlar bizde niye az yapılıyor diye üzülüyor. Binbir çeşit diyetler, zayıflama ilaçları ve merkezleri, bitkisel numaralar, uzmanlar… sistemi ne kadar güzel özetliyor. Bu sistem, şişmanları öğütüp paraya çevirirken GDO'lu mısır şekeri, fastfood, kolalı içecekler, alkol ve sigara sağlık ve hayatımızı çökertiyor, aydınımız bunu özgürlük olarak görüyor. Hangisini önlemek kolay? Bu sağlık düşmanlarını mı yoksa diyabeti, şişmanlığı, hipertansiyonu ve bunlara bağlı bir düzine hastalığı mı? Hastalıkları önlemek yerine sektöre çalışan bilim dünyamız yüzünden, her yıl milyarlarca doları, hastalıktan beslenen canavara hediye ediyoruz.

En hayati aşıları üretmekten aciz durumdayız ama EMAR çekiminde dünya şampiyonuyuz. Ülkemiz ithal teknoloji ile, akıllı telefonlarla doldu ama kendi hayati sorunlarımızı çözen araştırmaları akıl edemiyoruz. Pahalı teknoloji bize akıl vermiyor. 5 yıldızlı otel ve tatil köylerinde yapılan sektörün yönlendirdiği bilimsel kongreler, sorunlarımıza çözüm bulamıyor. Çünkü milli, yerli ve insani anlayış yok. Topu sektöre atmanın nedeni bu. Sermayenin derdi ise rant ve daha çok kazanmak. Bu yüzden kötü kader yakamızı bırakmıyor. Bu yüzden her çeşit kriz bizim kaderimiz olmuş. Bilimsel ve akıllı çözümler, bu yüzden kongrelerden topluma ve ülkeye dalga dalga yayılamıyor. Kimse bindiği dalı kesmek istemiyor. Çıkar ilişkisini kesmeden çözüm beklemeyin. Harcanan milyarlarca lira bize sağlık olarak yansımıyor.
Her çeşit sosyal ve bedensel hastalıklardan telef oluyoruz.
Ölümlerin %86'sı önlenebilir nedenlerden ise, telef oluyorsunuz demektir.
Önlenebilir demek, önlemeyi beceremiyorsunuz demektir.

Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen
Kaynak: https://www.facebook.com/photo.php?fbid=591048617743160&set=a.579566742224681.1073741830.100005140807945&type=3&theater

https://www.instagram.com/p/BGUslI8Pwrx



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen
« Yanıtla #1 : 07 Haziran 2016, 11:23:46 »
Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen:

"Bundan böyle, hastalık lobisinin neferleri tarafından sağlığa zararlı olan gıdalar konusunda halkı uyaran, tavuk, süt, yoğurt, fastfood, kola, katkı maddeleri… hakkında konuşan insanlar yok edilecek.

Zaten kaç kişi var ki? Yüzbinlerce aydın ve bilim adamının olduğu bir ülkede bizi hasta eden küresel oyunları ve planları açıklayan medyada kaç kişi var?

Temizleyin bunları ve salgın gibi yayılan hastalıkları yaşlanmaya bağlayan ve doğalmış gibi yutturanları çıkarın medyaya. Sağlıkta dönen dolapları açıklayanları yok edin ve uyutun hastalıklardan kırılan zavallı halkı. Kanımızı nasıl emiyorlar, kimse bilmesin."



https://www.facebook.com/ObezliktenKurtul/photos/pb.307166446059759.-2207520000.1438414488./758741607568905/?type=1&theater