Gönderen Konu: Söz Sultanları  (Okunma sayısı 8595 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı kenz

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1129
Söz Sultanları
« : 27 Şubat 2007, 13:27:45 »



''Sözünü bilen kişinin, yüzünü ak ede bir söz;
Sözünü pişir diyenin, işini sağ ede bir söz.
Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı;
Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz.
Kişi bile söz demini, demeye sözün kemini;
Bu cihan cehennemini, düzelte bir güzel söz.'' Yunus Emre



VİRGÜLÜ KAYBETTİK...

Sözü söylerken on defa düşünmeyi, onu en güzel ve sanatlı şekliyle söylemeyi nasıl da unuttuk birden.

Bir vakitler, konuştuğunda herkesin sustuğu, yazarken kaleminden dimağa lezzetler yayılan söz sultanları yaşardı bu coğrafyada oysa.

Galiba bir rüzğar esti üstünden kentin ve sözün efendisi, virgülü yitirdi birden.
O zaman geniş, sanatlı, bol çağrışımlı, zengin ve tabii olarak zor cümlelerden korkar oldu.
Cümleleri basitleşince gitgide düşünceleri de basitleşti ve bu, gün geldi kişiliğine yansıdı,onu basit, sıradan ve hatta önemsiz kıldı.

Efendiliğini mi yitiriyordu ne?!...

Bir başka gün, o rüzğar ünlem işaretini alıp götürdü.
Şimdi alçak sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşur olmuştu usta.
Artık ne kızıyor,ne seviniyor, ne de heyecanlanabiliyordu.
Hayatının renkleri kaybolmuş gibiydi. Yeknesak yaşamaya işte böyle başladı.
Ustalığı yoktu artık.

Bir süre sonra,soru işaretini de yitirdiğini gördü.
Soru sormaz, soramaz olmak onu kendi içine kapatmıştı.
Hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu artık. Çocukken merak ettiklerini bile merak
etmekten uzaklaştı.

Birkaç yıl sonra sözcü, üst üstte iki noktanın anlamını unuttu.
Davranışlarının sebeplerini açıklamaktan vazgeçmeye o zaman başladı.
Başkaları da onu ilgilendirmez olmuştu. Ailesi, çevresi, işi, mesleği,sosyal
hayatı var mıydı, yok muydu, unutmuştu. Sözü kaybetmişti.

Ömrünün sonuna doğru elinde yalnızca tırnak işaretlerinin kaldığını fark etti.
Kendine özgü tek düşüncesi yoktu artık. Kendinden sıyrılmış olarak yaşamak,
başka birisinin yerine yaşamak kadar tatsız, boş ve anlamsızdı.

Noktaya geldiğinde sıra, düşünmeyi ve konuşmayı da unuttu.

***********************

Dil bir ayna idi. İnsanın en gerçek yankısını dışa aksettiren.
Ve aynalar ya güzelleşmek ve süslenmek; ya da çirkinliklerimizi görüp gidermek içindir.
Aynayı kırmak, çirkinliğimizi başkalarının gözünden değil kendi gözümüzden saklar.

(İ.Pala)



İşte sizlere bir örnek:

Oku oku adam ol baban gibi eşek olma.  :?    Yanlış

Oku oku! Adam ol baban gibi, eşek olma.   :)  Doğru


güzel konuşabilmek, güzel anlatabilmek ve yazıya döküldüğünde anlatmak istediğimizin
anlaşılabilir olması için unuttuğumuz bu kuralları uygulayalım..

o aynayı kırdığımızda neyi ifade etmeye çalıştığımızı da asla gösteremeyiz...
meramımız bir çok kez tam anlaşılamaz..

söz sultanları olmak yakışmaz mı sadakat ailesine... yakışır...yakışır...


İNSAN akli ile melekleşen nefsi ile iblisleşen bir aciptir İNSAN
İNSAN kendi kabahatini bilmeyen cehli ile dünyalara sığmayan bir mağrurdur İNSAN
İNSAN bütün zaaf ve acziyyetine rağmen kudrete kafa tutan taşkın bir şaşkındır İNSAN
İNSAN maziye bağlı hâle aldanmış istikbali gözler bir taştır İNSAN

Vuslat Yolcusu

  • Ziyaretçi
Söz Sultanları
« Yanıtla #1 : 03 Mart 2007, 02:22:00 »
Alıntı

söz sultanları olmak yakışmaz mı sadakat ailesine... yakışır...yakışır...

 :x

Çevrimdışı tibet

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 100
Söz Sultanları
« Yanıtla #2 : 03 Mart 2007, 02:27:42 »
Güzel sözler petekten damla damla sızan bala benzer, insanın ruhuna tat verir :)

Çevrimdışı Gül_Sultan

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 2139
Re: Söz Sultanları
« Yanıtla #3 : 03 Mart 2007, 07:18:19 »
Alıntı yapılan: "kenz"


söz sultanları olmak yakışmaz mı sadakat ailesine... yakışır...yakışır...



Ellerinize Saglık kardeşim.. MaşaAllah çok güzel , çok faydalı oluyor..  :x  :D
Dünya geçer, İnsan göçer ancak kurtuluş Müttakîlerindir.

Çevrimdışı keyhan

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 25
Söz Sultanları
« Yanıtla #4 : 03 Mart 2007, 12:19:31 »
ellerinize sağlık kardeşlerim tüm emeği geçenler çok güzel hazırlanmış hepside
Hiç bi edeb vasılı hûda olamaz

Çevrimdışı Ahi

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 923
  • Bugün Allah (c.c) için ne yaptın?
Söz Sultanları
« Yanıtla #5 : 03 Mart 2007, 23:00:00 »
Alıntı yapılan: "tevfik"
ellerinize sağlık kardeşlerim tüm emeği geçenler çok güzel hazırlanmış hepside
Herhangi bir insan vaktini nasıl geçireceğini, üstün bir insan ise vaktini nasıl tasarruf edeceğini düşünür. – Schopenhaver

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Söz Sultanları
« Yanıtla #6 : 07 Mart 2007, 01:26:22 »
Atalarımız,

“Aslını inkar eden haramzadedir” demişler.

Atalarımızın zaten, uzun uzun cümlelerle anlatılamayacak hakikatleri tek cümlede anlatan, böyle nice güzel sözleri var.

Her insanın bir anne–babası, dolayısıyla bir kökü olduğu gibi, devletlerin de köklerine bakılır.

“Kök”ü, bağımsızlıkla beraber kullanırsak, bazı devletlerin çok köksüz oldukları görülür.

Bu manada, yakında bağımsızlığına kavuşabilmiş herhangi bir millet, kökü derinlerde olan bir devlete sahip değildir.

Biz ise, ulu bir çınar olan Osmanlı’nın torunları olarak, “Kökü mâzîde olan âtîyiz” diyebiliyoruz.

“Mâzî”nin geçmiş, “Âtî”nin de gelecek demek olduğu malum...

Bugün, Osmanlı’nın idaresi altındaki topraklarda kurulan bir çok devletlerse, kökü mâzîde olmayan devletlerdir.

Geçmişi taa eskilere dayanan devletleri, ulu bir çınara veya hurma ağacına benzetmek mümkün.

Çınarın kapladığı alan geniş olur.

Hurmanın ise, dalları toprak üzerinde ne kadar yukarıya yükselirse, kökü de o kadar toprak altına girermiş.

Osmanlı, hurma ve çınar gibi köklü ve geniş bir devletti.

***

Uğraşıyorlar uğraşıyorlar, Osmanlı bir türlü bitirilemiyor. Bugün bile hala dünyanın bazı yerlerinde, cumalarda 2. Abdülhamid Han adına hutbe okunması, Osmanlı’nın ne kadar ulu bir çınar olduğu gerçeğini ortaya koyar.

Köklülüğü de öyle...

Osmanlı’nın en zayıf olduğu son zamanlarda, bir paşamız İngiliz, Alman ve Fransız paşalarıyla boğazda bir kayık gezintisinde konuşmaktadırlar.

Konu, hangi devletin güçlü olduğu meselesine gelir.

Diğer paşaların her biri, en güçlü devletin kendi devletleri olduğunu iddia etmektedirler.

Gerçekten de o zamanda bu devletlerin hepsi de güçlüdür.

Bizim paşamız kalkar ve,

–Dünyada en güçlü devlet Osmanlı Devleti’dir, der.

Hepsi de hem hayret eder hem de gülüşürler.

Çünkü Osmanlı artık eski haşmetini kaybetmiştir. Sallanmaktadır ve yıkılmak üzeredir. Avrupalıların dilinde ismi “Hasta adam”dır.

Tebessümle, Osmanlı’nın neden en büyük devlet olduğunu sorarlar.

Osmanlı paşası, tarihe geçen şu sözü söyler:

–Baksanıza! Yıkmak için siz dışardan biz içerden uğraşıyoruz; bir türlü yıkılmıyor.

Doğru...Bakın nasıl ve ne kadar doğru...

1925’te Manisa’ya vali olarak tayin edilen Müştak Lütfi, “Saltanat kalıntısıdır. Osmanlı’yı hatırlatmaktadır” diye Mesir Macunu dağıtılmasını bile yasaklamış, bu yasak 1952’ye kadar devam etmiştir.

Ama ne gam...

Osmanlı, mührünü öyle bir vurmuş ki, ne kadar silinirse silinsin, o mühür bir türlü yok edilemiyor.

Bu memlekette, Osmanlı’yı unutturmak için, eski çeşmelerin üzerlerindeki kitabeleri bile kazınmıştır.

Tamamen yok edemeyeceklerini anlayınca mecburen bıraktılar.

Alın size Sultanahmet, Süleymaniye, Selimiye... Ve bugün tamirini bile beceremediğimiz niceleri...

Sadece cami mi? Hayır!

İşte Osmanlı’nın en zayıf zamanında, borçla yaptırdığı Dolmabahçe Sarayı... Bunların benzerleri şöyle dursun, Osmanlı’nın bıraktığı çeşmelerin benzerlerini bile, vatandaşlarımızın hizmetine sunamadığımızı düşünelim!..

***

Buna rağmen, “Osmanlı bizim aslımız olamaz; Osmanlı bizim yüz karamızdır” diyen bazı yüz karaları hala çıkabilmektedir.

Dünyada, kendi geçmişine düşman olan iki millet varmış: Küba ve biz... Küba bile son senelerde bu vaziyetini terk etti. Kala kala biz kaldık. Zaten dünya üzerinde bizim eşimiz ve benzerimiz yoktur ya...

***

Hepimiz mi böyleyiz, çoğumuz mu böyleyiz?

Hele şükür ki hayır...

Bunlar azınlıktadırlar ve bu milletin yüz karası Osmanlı değil, onlardır.

Devletin resmi görüşü de onları yalanlamaktadır ve onlara karşıdır.

İşte Osmanlı’nın 700. kuruluş yıldönümü kutlamaları...

Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1923’te kurulduğu halde, Osmanlı’nın kuruluşunu kutladı.

Tarihimizi 1923’ten başlatanlar, artık anlamalıdırlar:

1. Askerî bir birim olarak 1894’te kurulan İtfaiye Teşkilatı’nın kuruluşunun bu sene 107’inci senesidir.

2. Bu sene, Polis Teşkilatı’nın 156’ncı kuruluş yılı kutlandı.

3. Bu sene, Danıştay’ın 133’üncü kuruluş yılı kutlandı.

4. Bu sene, Türk Hava Kuvvetleri’nin 90’ıncı yılı kutlandı.

5. Bu sene, Jandarma Teşkilatı’nın 155. kuruluş yılı kutlanıyor.

Bunların hangisi 1923’ten sonra kuruldu? Hiç biri...

Demek ki, resmî cenah da Osmanlı’yı benimsiyor...

Varsın bazıları, “Fatih İstanbul’u fethetmiş de ne yapmış!” desin...

Fatih, çağlar üstü bir deha, onlar ise bir cik–cik...

Çağ kapatıp çağ açan Fatih’i bir “kuş beyinli” nasıl anlasın!!!
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı tibet

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 100
Söz Sultanları
« Yanıtla #7 : 07 Mart 2007, 14:02:13 »
ellerinize sağlık :x

Çevrimdışı sentez

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 197
Söz Sultanları
« Yanıtla #8 : 16 Mart 2007, 17:06:05 »
ağzına sağlık :x
YAŞASIN AYNI GÜNEŞİ EMZİRİP İKLİMLERE İKLİMİMİZDEN ALIN TERİ İLE SUNDUĞUMUZ ÜRÜNLER...
(kalbimde ve dualarımda daima SİZ ler olacaksınız.bunda asla şüpheniz olmasın..)

Çevrimdışı kenz

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1129
Söz Sultanları
« Yanıtla #9 : 26 Eylül 2007, 13:43:43 »
Katkınızdan dolayı teşekkürler Hocam...
İNSAN akli ile melekleşen nefsi ile iblisleşen bir aciptir İNSAN
İNSAN kendi kabahatini bilmeyen cehli ile dünyalara sığmayan bir mağrurdur İNSAN
İNSAN bütün zaaf ve acziyyetine rağmen kudrete kafa tutan taşkın bir şaşkındır İNSAN
İNSAN maziye bağlı hâle aldanmış istikbali gözler bir taştır İNSAN