Gönderen Konu: Spor aleti aldım, elbise askısı yaptım  (Okunma sayısı 10587 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Spor aleti aldım, elbise askısı yaptım
« : 09 Şubat 2008, 03:44:01 »

Gelişen teknoloji, elektronik cihazları fazlasıyla hayatımıza sokuyor. En son gözdelerimiz arasına spor cihazları da girdi. Ancak hevesle aldığımız koşu bandı, eliptik bisiklet gibi aletler bir iki kullanımın ardıdan ya bir kenara itildi ya da elbise askılığı oldu. Peki bunun sebebi ne?

Ülke insanımız teknolojiyle oldukça barışık. Yeni çıkan teknolojik cihazlar büyük ilgi uyandırıyor ve birer ikişer evlerimize, ceplerimize vs. giriyor. Özellikle de cep telefonlarına olan düşkünlüğümüz artık rahatsız edici boyutlara ulaştı. Zira artık evin içindeki bütün fertlerin birer cep telefonuna sahip olması yetmedi, telefonlar ikiye üçe katlandı. Geçtiğimiz ay henüz okuma yazma bilmeyen çocuklar için üretilen cep telefonları da ülkemizde satışa sunuldu ve sunulduğu gün bütün stokları bitti. Evlerimizde bir bilgisayar yetmedi hemen dizüstü (laptop) bilgisayarlar girdi hayatımıza. Sokakta, otobüste, metroda her üç insandan biri laptopuyla geziyor. Evlerimizde salon ve oturma odasına koyduğumuz televizyonlar yerini plazmalara bıraktı. Eski TV’ler de yatak odası ve mutfaklara taşındı. Cep telefonsuz, iPodsuz, laptopsuz ve televizyonsuz bir hayat düşleyemiyoruz artık. Bu cihazların fiyatının yurtdışındaki fiyatların neredeyse iki katı olmasına rağmen kullanma oranı aynı, hatta belki de daha fazla.

Şimdi gelelim yeni gözdemiz olan spor cihazlarına. Son yıllarda koşu bandı, kondisyon bisikleti, stepper, twist&step ve mekik gibi cihazlar neredeyse evlerimizde baş köşeye konuşlandırıldı. Günümüz şartlarında insanların büyük kısmı yoğun bir tempoda çalışıyor. Çoğu kariyer sahibi olma çabası ve ev geçindirme telaşı sebebiyle kendilerine ayıracak vakit bulamıyor. Her şeye rağmen “Spor yapmak istiyorum ama vaktim olmadığı için salona gidemiyorum.” gibi bir bahane arkasına sığanmak mümkün değil; arzu eden herkes evine spor aleti alabiliyor. Ancak diğer teknolojik cihazlarla kıyaslandığında en az kullandığımız cihazlar arasında yer alıyor spor aletleri. Üstelik o kadar da para vermiştik de almıştık, ama kullanırız zannettik, heveslendik bir iki kullandık sonra üşendik. Minik bir şey değil ki kaldırıp bir köşeye de atalım. En sonunda spor cihazımızı elbise askısına dönüştürmeyi başardık. İşin şakası bir yana, alma oranı yüksek olmasına rağmen maalesef kullanma oranı aynı derecede değil. Konuyu alıcı ve satıcı boyutunda araştırdığımızda anlıyoruz ki bu cihazlara sahip olan kişiler maymun iştahlı olmalarının yanında, yanlış cihaz tercih ediyor ya da doğru kullanım şekillerini bilmiyor.

Aslında ülkemizde gelir seviyesinin yükselmesi, sporun günlük hayatta öneminin anlaşılması, fitnessin popüler hale gelmesi, görselliğin gün geçtikçe önem kazanması spor yapmayı tetikleyici öğeler. Öyle ki artık neredeyse iş görüşmelerinde bile spor yapıp yapmadığınız önem kazanıyor. Birçok insan, spor salonlarına gidip zaman ve para harcamak yerine evinin bir köşesini boşaltıp spor aleti almayı tercih ediyor.

Yağ yakmak mı, zinde kalmak mı?

Salonlara gidip insanlara fazla kilolarını göstermekten utananlar ve sıkılanlar spor mağazalarına hücum ediyor. Burada da ayrı bir sorun ortaya çıkıyor. Nitekim bilinçsizce alınan spor aletleri bir iki kullanımın ardından ‘bir işe yaramıyor’ gerekçesiyle veya tembellikten bir köşede bırakılıyor.

Life Fitness antrenörü ve danışmanı Özgür Güngör’e göre evde egzersiz yapmak için her şeyden önce motivasyon gerekli. Bunun için de kullandığınız cihazın kullanım kolaylıkları ve özellikleri önemli. Ayrıca bir spor aletini kullanmak için mutlaka bir amaç saptamalı. Yani kişi yağ yakmak için mi, kalp damar sağlığını korumak için mi, performansını ve zindeliğini artırmak için mi spor yaptığını bilmeli ve ona uygun cihazları uygun şekillerde kullanmalı. Günümüzde öyle cihazlar çıktı ki; mesela siz kilonuzu yazıp yağ yakma programını seçiyorsunuz ve gerisine karışmıyorsunuz. Cihaz sizin kaç dakika çalışacağınızı, hangi eğimde ve hangi hızda çalışacağınızı belirliyor. Size işin sefasını (ya da cefasını!) sürmek kalıyor.

Piyasada kbu minvalde istemediğiniz kadar çok ürün var. Kimi cihaz internetten, kimisi marketten, kimisi taksitli satışlardan karşınıza çıkıveriyor. 500 YTL’den başlıyor cihazların fiyatı, 5 bin dolara kadar yükseliyor. Aradaki fiyat uçurumunun sebebi markaya, cihazın özelliklerine ve modele göre değişiyor. Piyasada en çok 1000-1500 YTL’lik olanlar alınıyor. Life Fitness’de olduğu gibi 2.975 dolardan başlayan cihazlar da mevcut. Artık tercih sizin, ister aldığınız spor cihazını kullanın, isterseniz elbise askılığı olarak kullanmaya devam edin!

Evde spor yapmak için en uygun alet hangisi?

Spor aletleri satan firmalarla görüştüğümüzde insanların en çok koşu bandı almak istedikleri ortaya çıktı. Çünkü koşu bandının hem kullanımı çok rahat hem de insanı daha az yoruyor. Oysa uzmanlara göre kişilerin evine spor aleti almadan önce mutlaka bir bilenden fikir alması gerekir. Çünkü kilo vermek, yağ yakmak, sağlığı korumak ya da zinde kalmak ancak doğru cihazların kullanımı ile gerçekleşebilir. Koşu bantları özellikle çok kilolu olmayan, yürümeyi seven ve önemli bir bel rahatsızlığı olmayan kişilerin kullanımına uygun. Ancak bu cihazların çoğu çok ses çıkardığı için komşular rahatsız olabiliyor. İkinci sırada ise Cross-Trainer denilen eliptik bisikletin kullanımı yaygın. Cross-Trainer için tüm vücudu aynı oranda çalıştırdığı için belki de en doğru seçim diyebiliriz. Hem de koşu bandı gibi ses de çıkarmıyor. Ev için diğer ideal alet ise dikey bisiklet. Diz ve bilek eklemlerini çevreleyen kasları kuvvetlendirmek için ideal bir cihaz dikey bisiklet. En önemli avantajlarından biri de az yer kaplıyor olması.

***

Kilonuz fazlaysa eliptik bisikleti tercih edin

Özgür Güngör (Life Fitness - Fitness Danışmanı): Evlerde kullanılan birçok fitness cihazı, teknik veya fonksiyonel olarak değerlendirilmeden alınmakta. Belirleyici unsur olarak cihazın fiyatı değil, fayda oranı daha üstte olmalı. Kardiyo açısından en çok koşu bantları kullanılıyor. Eklemlerinizde problem var ve kilonuz fazlaysa eliptik bisikleti tercih edin.

Dilek Güray

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Spor aleti aldım, elbise askısı yaptım
« Yanıtla #1 : 11 Şubat 2008, 12:21:58 »
Teşekkürler,güzel bir yazı  :)
〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Spor aleti aldım, elbise askısı yaptım
« Yanıtla #2 : 11 Şubat 2008, 12:32:35 »
Sonsuz Kredisi olan yüzme

Uzmanlar yüzmenin en sağlıklı spor olduğunu söylüyor. Vücudun her yerini, her kasını çalıştıran yüzme, vücuda fayda sağlamasıyla birlikte kalori harcatır. Bir saat yüzerek kadınlar 400-600, erkekler ise 600-800 kalori yakar. Dört farklı yüzme stili de vücudunuza farklı değerlerde kalori yaktırıyor.

Sırtüstü

Sırtüstü yüzme genelde bel çevresindeki ve sırt bölgesindeki kasları çalıştırıyor. Özellikle kireçlenme ve bel sorunları olanlara önerilen sırtüstü yüzme, aynı zamanda kollardaki sıkıntıyı atıp, yağları eritiyor. Omuzların şekillenmesine de yardımcı olan sırtüstü yüzme stilinde önemli olan vücudu su üzerinde mümkün olduğunca yukarıda tutmak ve su altında ellerin aldığı suyu hızlıca itmek. Sırtüstü yüzme bir saatte yaklaşık 540 kalori yaktırabiliyor.

 

Kelebek

Yapılması en zor yüzme stili olan kelebek, iki kolun aynı anda suyun üzerine çıkıp tekrar suyun içine girmesi şeklinde yapılıyor. Vücudun her bölgesini çalıştırıyor. Bir saat boyunca bu stilde yüzemeseniz de beş dakika kelebek yüzerseniz tam 50 kalori yakabilirsiniz.

 

Serbest stil

Serbest stilde parmakları kapalı tutmanız, yeterli miktarda suyu olabildiğince ön taraftan alıp vücudunuza paralel bir şekilde su altında itmeniz gerekiyor. En kolay yüzme stili olan serbest stil kalçadaki kasları sıkıştırıyor ve alt bölgenin şekle girmesini sağlıyor. Uzun süre yapılabilen serbest yüzme stilinde bacakların doğru kullanılması, harcanan enerjiyi artırıyor. Bir saat serbest yüzerek yaklaşık 450 kalori yakabilirsiniz.

 

Kurbağalama

Kurbağalama stili kolay gibi görünse de hakkıyla yapılması zor olan bir yüzme stili. Kurbağalama stili yüzmeyi ne kadar doğru yaparsanız, kalori harcamanız da o kadar kolay olur. Yalnız kurbağalama stili, özellikle bel ve boyun problemleri olanlara önerilmiyor. Bir saat kurbağalama yüzerek 560 kalori harcayabilirsiniz.

〰〰〰〰🐠

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Uygun Ayakkabı Seçimi
« Yanıtla #3 : 27 Mayıs 2008, 17:08:44 »
Ayaklarınız günlük etkinliklerinizde bile yeterince yük altına girmektedirler. Spor yaparken beden ağırlığınızın 3-4 katı fazlası ayaklarınıza yük olarak biner. Bu nedenle spor sırasındaki kullanacağınız en önemli giyim eşyası spor ayakkabınızdır.
Seçeceğiniz ayakkabı ayağınıza iyi oturmalıdır. Ayağınızda bulunan 26 kemik ve bunlarla ilişkili eklem ve bağlar ayağınızda bir uzunlamasına, bir de enlemesine kemer (ark) oluştururlar. Ayakkabınız bu kemerleri iyi desteklemelidir.

Ayağınızda bir sorun ya da eski bir yaralanma varsa, hekiminize danışarak tabanlık ya da ortotik kullanılarak spora bağlı olası sorunlarınız engellenebilir.

Ayakkabının tabanı spor sırasında maruz kalınan darbe ve basıncı emebilme özelliğine sahip olmalıdır. Diğer yandan dayanıklı da olmalıdır. Tabanda tırtıllar varsa, bunlar uzun olmamalıdır ve tüm ayakkabı tabanına yayılmalıdır.
Ayakkabının ön ucu esnek ve yumuşak olmalıdır. Koşu sırasında ayak parmaklarının bükülmesine izin vermelidir. Ayakkabının ucu en az 45 dereceye kadar bükülebilmelidir. Tabanın orta kısmı ise bükülmemelidir. Ayakkabının topuk kısmı ise yumuşak ve kalın olmalıdır ve darbeleri rahatça emebilmelidir; ayrıca ayak tabanını iyice sarıp hareketini engellemelidir. Böylece burkulmalar ve su toplanması engellenmiş olur. Topuktan yukarıya doğru aşil kirişini koruyucu bir yastıkcık bulundurmalıdır.

İç tabanı arkları desteklemelidir ve taban özellikle parmakların bulunduğu uç kısmında yukarıya doğru kalkıp, ayak parmaklarını yandan sarmalıdır. Böylece nasır ve diğer parmak zedelenmeleri engellenmiş olur.

Ayakkabının sayası hareketli ve sağlam olmalıdır. Ayağınızın solumasına izin vermelidir. Ayağı iyi sarıp, burkulmasına izin vermemelidir. Bazı spor türlerinde (örn. Basketbolda) ayak bileğini de kapsaması arzu edilir.
Ayakkabının dili ve kenarları yumuşak kavçuklu olmalıdır. Bağcıkların ayak bileği hareketini fazla engellemeden, mümkün olduğunca yukarıda bağlanması arzu edilir. En uygun ayakkabı ayağı sıkmadan, sıkı biçimde ayağa oturanıdır. Ancak ayak parmaklarınıza da yeterince hareket olanağı sağlamalıdır. Birinci ayak parmağı ile ayakkabı ucu arasında 1 cm'lik boşluk olmalıdır.

Ayakkabılarınızı uzun ömürlü olmaları için çorap ve ayakkabılarınızı sıkça değiştirmelisiniz, ayakkabılılarınızı temiz tutup, dinlendirmelisiniz; onları kalıba almalı ve doğal koşullarda kurumalarına izin vermelisiniz (güneşte ya da ocağın karşısında kurutmayın çünkü derinin setleşmesine neden olur). Ayakkabının iç tabanı erkenden yıpranacağı için, onu değiştirmenizde yarar vardır.

Ayakkabı alırken, sporda giyeceğiniz çoraplarla ve öğleden sonra deneme yapın. Hatta mağazanın içinde yürüyerek ya da koşarak ayakkabının uygunluğuna bakın. Yapacağınız spor türüne uygun ayakkabılar bulunur. Örneğin koşacaksınız topuk tabanı kuvvetli, tenis oynayacaksanız yanları destekli, yürüyecekseniz tabanı sert, iç tabanı yumuşsak ve katı topuk desteği olan bir ayakkabı önerilir Size.

Düzenli spor yaptığınız durumda, ayakkabınız 6-9 ayda aşınacaktır. Bunun  için aşınmalara dikkat edin, çünkü bunlar yaralanmalara ve ağrılara neden olabilirler. Ortalama 750-800 km'lik bir koşu mesafesinden sonra aşınmalar had safhaya ulaşır.

Hazırlayan: Yrd. Doç.Dr. Hakan Yaman
Süleyman Demirel Üniversitesi, Tıp Fakültesi
TR.NET

〰〰〰〰🐠