Gönderen Konu: Strese girenin imanından şüphe ederim!  (Okunma sayısı 4738 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ferzin

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 240
Strese girenin imanından şüphe ederim!
« : 19 Temmuz 2008, 13:10:46 »

“Az” konuşan fakat “öz” konuşan büyükler vardır. Babam da bunlardan biridir. Çok sık bir arada olamadığımız için benim için bu “öz” konuşmalar daha kısa olur. Birkaç yıl önce öyle bir laf söyledi ki sustum kaldım. Uzun süre kafamın içinde dolandı söylediği cümle.

“Strese girenin imanından şüphe ederim!” demişti babam.

Stresle ilgili kitaplar okuyan, zaman zaman “stresle mücadele” konusunda seminerler veren biri olarak, cümleyi çok ağır bulmuş olsam bile, kafamın içinde cümle dönüp durdu uzun zaman. Yaşadığımız yüzyılın en önemli problemlerinden biri olan stres hakkında bu kadar kesin ve keskin bir ifade duymamıştım.

Geçen yıl memlekette bir arkadaşla otururken hayatın sıkıntıları ve zorlukları konuşulmaya başlanınca bende kendisine stres ve stresle mücadele hakkında bildiklerimi anlatmaya başladım. Arkadaşım da benimle birikimlerini paylaşıyordu. Bir ara babamın söylediği “Strese girenin imanından şüphe ederim!” lafını attım ortaya. Arkadaşım “doğru bir cümle” dedi. “Hatta bir insan stres yüzünden hasta olursa Allah o insana bunun hesabını bile sorar” dedi.

* * * * * * * * *

Stres, halkın bildiği ve kullandığı anlamıyla, sıkıntıları kafaya takmak demektir. Sıkıntılar insanı mutsuz ediyor. Mutsuzluk insanı hasta ediyor.

Kimisi hastalıklarla mücadele etmekten yoruluyor. Mutsuz ve hasta oluyor.

Kimisi ailesiyle problemler yaşamaktan bunalıyor.

Kimisi çocuklarıyla baş edememenin sıkıntısını yaşıyor.

Kimisi maddi sıkıntılarla boğuşuyor.

Kimisi çevresindekilerin kendisini anlamadığından dert yanıyor.

Kimisi bir sevdiğini toprağa verince hayata küsüyor.

Hayatta insanı strese sokan o kadar çok şey var ki. Herkes kendisine dert edecek bir sıkıntı bulabilir.

Stresle iman arasında bir bağlantı var mı dersiniz?

Sıkıntılarla dolu bir hayat denilince benim aklıma hep Peygamberler geliyor. Allah Peygamberlerin kıssalarını ayrıntılarıyla bize niçin aktarıyor dersiniz? Okuyup, ibret almamız için değil mi?

Peygamberlerin hayatlarından yola çıkarak bazı sorular sormak istiyorum.

Hz. Eyyüb’ü hastalıkla imtihan eden Allah, bizi de aynı imtihana tabi tutma hakkına sahip değil mi?

Hastalığı kafaya takıp bunalıma giren insan “Allah’ım beni niçin hastalıkla imtihan ediyorsunuz ki?” demiş olmuyor mu?

Hz. Nuh’u oğluyla imtihan eden Allah, sizi evlatlarınızla imtihan edemez mi?

Hz.İbrahim’i babasıyla imtihan eden Allah, sizi öz babanızla imtihan edemez mi?

Hz. Lut’u eşiyle imtihan eden Allah’a, “Beni niçin eşimle imtihan ediyorsun ki?” deme hakkına sahip olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?

Hz. Yusuf’u kardeşiyle imtihan eden Allah, belki sizi de kardeşlerinizle imtihan ediyordur!

Tüm peygamberlerin hayatları sıkıntı (imtihan) dolu olduğuna göre, bizim hayatımızda da bazı sıkıntıların olması hayatın bir parçası değil mi?

Anne veya babasını kaybedince bunalıma giren bir insan Allah’a “Benim annemi / babamı niye alıyorsun ki?” deme hakkına sahip olduğunu mu sanıyor?

“En büyük acı evlat acısıdır!” denir. Bu acıyı yaşayan anne babalar “Allah kimseye yaşatmasın!” derler.

Alemlere rahmet olarak yaratılan Hazreti Muhammed Mustafa’ya (sallallâhu aleyhi ve sellem) bile torpil yapmayan Yaratıcının, bize torpil yapmasını beklemeye hakkımızın olmadığını hiç düşündünüz mü? Beş defa evlat acısıyla imtihan edilmiş bir Peygamberin ümmeti olduğumuzu bilmek zorundayız.

“Kardeşim onlar Peygamber, biz insanız” diye kimse itiraz etmesin. Peygamberler de bizler gibi üzülen, ağlayan, Allah’a sığınan insanlardı. Allah tarafından özel seçilmiş oldukları gerçeği “insanı” acılara tepkisiz kalacakları anlamına gelmez. Bize düşen hayatı doğru anlamaktır. Unutmamalıyız ki, Peygamberlerine torpil yapmayan Allah, bize de torpil yapmaz.

* * * * * * * *

Stres ile iman arasında ki ilişki kafamın içinde uzun zamandır dolanıyordu. Bir okuyucum bana öyle bir söz gönderdi ki, o sözü okuyunca kafamın içinde dolanan cümleler köşe yazısına dönüştü. Bu yazıyı da o güzel sözle bitirmek istiyorum.

Çok sıkıldığınız zaman bu cümleyi hatırlayın. Hatta bana kalsa pano haline getirilip ev veya işyerinin duvarlarına asılması gereken bir söz.

Bir gün dünyaya ait büyük bir derdin olursa Rabbine dönüp, “Benim büyük bir derdim var!” deme, derdine dönüp “benim büyük bir Rabbim var!” de.

Said ÇAMLICA

Çevrimdışı tunike

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 307
  • bir tebessüm bile sadakadır
Ynt: Strese girenin imanından şüphe ederim!
« Yanıtla #1 : 19 Temmuz 2008, 13:44:43 »
 &) &) &) &)) g2))
öyle itaatkar bir kul ol ki,dışardan görenler deli desinler.çünkü deli olmadan,veli olunmaz!

Çevrimdışı narçiçeği

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 141
Ynt: Strese girenin imanından şüphe ederim!
« Yanıtla #2 : 19 Temmuz 2008, 16:41:39 »
Allah razı olsun .. Sait Çamlıca yazılarını zevkle okuduğum değerli biri ...aktardığınız için teşekkür ederim ..
Sakın terk-i edebden kûy-ı Mahbûb-i Hudâ’dır bu
Nazargâh-i ilâhidir, Makam-ı Mustafâ’dır bu

Çevrimdışı ay-yüzlüm

  • yazar
  • ****
  • İleti: 641
Ynt: Strese girenin imanından şüphe ederim!
« Yanıtla #3 : 19 Temmuz 2008, 17:37:35 »
elinize sağlık
Yürü dünya yürü bu yol dergaha gider.
Bu yol gama,kedere,acıya,aha gider.
Çıkablirsen eyer bu yokuşu zirveye,
Hüzünlenme o zaman sonu felaha gider.

Çevrimdışı lale

  • okur
  • *
  • İleti: 85
Ynt: Strese girenin imanından şüphe ederim!
« Yanıtla #4 : 19 Temmuz 2008, 18:09:23 »
Teşekkürler.Zamanın hastalığı olan,herşeyi sitres yapan bizler için iyibir hatırlatma.Allah razıolsun.

Çevrimdışı dört mevsim

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 278
Ynt: Strese girenin imanından şüphe ederim!
« Yanıtla #5 : 19 Temmuz 2008, 19:39:15 »
sıkılmadan okudum teşekkürler
sonunda da en sevdiğim söz vardı

Çevrimdışı Ferzin

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 240
Ynt: Strese girenin imanından şüphe ederim!
« Yanıtla #6 : 20 Temmuz 2008, 00:08:18 »
Amin cümlemizden,ben teşekkür ederim.

Çevrimdışı Ferzin

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 240
Ynt: Strese girenin imanından şüphe ederim!
« Yanıtla #7 : 22 Temmuz 2008, 18:34:03 »
Vicdanları manevi mesuliyet duygusundan mahrum olan insanlar canavar kesilir. Bu gin bu hakikati görmeyen göz anlamayan idrak kaldımı?

Hakiki dindar olanlar ruhi hastalığa yakalanmazlar. Çünkü kendisine emanet verilen vucüt makinasına Kitap'ın hükmünce kullanırda, arıza olmaz. Bilinsin ki beşerin saadeti Hz. Allah'ı bilmekle o da Kitab-ı İlahiye tabi olmaktır.

Yeryüzünde bütün milletlerin hakiki ilham kaynağı,İlahi düsturlar olmuştur. İlimsiz hiç bir özür kabul olunmaz. İlimden büyük iey yoktur. Kıyamet gününde:

"Ey suçlular ayrılın bugün" (S.Yasin-59) hükmü gelince ancak hak dine tabi olan ve Hz. Allah'ı tanıyanlar kurtulacaklar. Nuh AS. onlara:

"Allahtan korkun ve bana itaat edin. Ben sizden bir ücret istemiyorum. Ücretim ancak alemlerin Rabbi Allah üzerinedir." (S.Şuara-110) dediğinde kafirler:

"Ey Nuh, eğer bu davet ve istekten vazgeçmezsen seni taşlayacağız" demişlerdi. (S.şuara-116)

Ey İnsanlar, bunlara benzemeyin!

Dünya ile rahatlamak Hz. Allah ile rahatlamayı kalpten götürür.

Hz. Allahtan başkasından korkmak Allah korkusunu kalpten çıkarır.

Başkasından beklemekte Allahtan beklemeyi kalpten çıkarır.




F.T. İnsan ve Dünya