Gönderen Konu: Su gibi...  (Okunma sayısı 4933 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Tesniye

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 395
  • Nişan aldık yıldızları..
Su gibi...
« : 03 Mayıs 2008, 19:06:37 »

Şimdi sen “su” olduğunu düşün. Su kadar özel, su kadar faydalı ve su kadar çok,  tükenmez...

İnanıyorum ki gerçekten de öylesin.
Ama ister çeşmelerden dökül, ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak; dibi  olmayan bir kovayı dolduramazsın.
Yani seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın...
 
Unutma;
Daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin...
Gürültünün parçası olursun sadece!..

Suyun yanında olanlar suyu en az içenlerdir. Çünkü; “su nasılsa burda, lüzum  yok ki suyu kana kana içmeye” diye düşünürler...
Aynen, sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi!

Ormandaki hiç bir hayvan, ırmağın gürültüler koparan yerinden su içmeye  çalışmadı şimdiye kadar. Hepsi, hep sabahın en sakin anını bekledi; suyun  durgun yerlerini bulabilmek için.
Gittiler ve sakin sakin ihtiyaçlarını giderdiler;
Onlar için en uygun olan, kendi istedikleri zamanda...

Sen, hep bir su olduğunu düşün.
Su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi vazgeçilmez...
Ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün.
Ama su gibi yaşatıcı ol;
Su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil!..
   
Sen bir su ol...
Ama rahmet ol;
Afet değil!
   
Su isen tarlalarını basma insanların, yuvalarını yıkma, ocaklarını söndürme;
Sana “felaket” denmesin!
Su isen bir bardağa sığabil ki;
Damarlara giresin!..

Su; Yüce Mevla’nın insanlar için yarattığı en büyük nimetlerden biri... Unutma;
Ve suya benzediğini unutma.
Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi faydalı, su gibi lüzumlu ve su gibi  bitmez-tükenmez olduğunu da unutma.
Ayrıca su gibi sakin olabileceğin gibi, su gibi de “kıyametler” koparıcı  olabileceğini unutma...
Unutma;
Senin işin rahmet olmak, afet değil!

Vadiler varken önünde ve ovalar varken, yayılabileceğin;
Küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan, hayat  verirsin çevrene.
Ve yaşayabilirsin dünya dönmesine devam ettiği müddetçe.
Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen; korkulan ve kaçılan olursun seller, afetler  gibi.   

Tercih elindeydi hep ve hep de “senin” ellerinde olacak...
Ya tutmayı öğreneceksin dilini; veya hiç durmadan konuştuğun için, sadece  bomboş ve anlamsız sesler çıkartan birisi olduğunu zannettireceksin çevrendeki  insanlara!

Ama yapman gereken şu, değil mi;
Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini. Düşüneceksin kimin dinleyip  dinlemediğini, kimin anlayıp anlamadığını. Düşüneceksin anlatmak istediklerinin  ne kadarını anlatabildiğini... Hatta anlayanların anladıklarının da senin  anlattıklarının ne kadarı olduğunu düşüneceksin...
Ve konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek, en az ama an uygun kelimeleri  seçmeye çalışacaksın...

Ahmak olmayan yolcuların, önceden aldıkarı biletleri ceplerinde olduğu halde,  saatlerini kontrol ederek, vakit yaklaştığında, vapurun kalkacağı iskelede hazır  olmaları gibi, sen de fikrini bindireceğin kişinin “kıyıya yanaşmasını”  bekleyeceksin!..
Demeyeceksin; “Ben canım isteyince giderim iskeleye, vapur da o saniyede  gelmek zorunda!..”
Demeyeceksin; “Ben aklıma geleni aklıma geldiği biçimde söylerim. Karşımdaki  de değil duymak, değil dinlemek, anlattığımdan bile fazlasını anlamak zorunda!..”

Keşke öyle olsaydı.
Keşke haklı olsaydın, ama maalesef değil...
Ağzını açıp “Şelaleden dökülen suyu” içmeye çalışan bir tavşan gördün mü hiç?..
Veya önüne çıkan ağaçları dahi sürükleyen bir selden susuzluk gidermeye  uğraşan bir ceylan gördün mü?
Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasını bekler;
Beyni olan her yaratık gibi!


Hadi... Sen şimdi “su olduğunu” düşün, ve kendini “su gibi” hisset...
Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı... Su gibi hayat kaynağı  ve su gibi bitmez-tükenmez olduğunu hatırla...
Ama yine su gibi “bir küçük bardağın içine” sığdır ki kendini;
Girebilmeyi öğren insanların damarlarına.


Stop
Muammer Erkul
04 Ocak 2000 Salı
Türkiye Gazetesi

Ezeli sırları ne sen bilirsin ne de ben
Bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben
Perde ardında sen ben dedikodusu var amma.
Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben..
<< Lüzumsuz Konular Atlası >>

Çevrimdışı enfa

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1543
Ynt: Su gibi...
« Yanıtla #1 : 04 Mayıs 2008, 00:27:19 »
İnce dokunuşları ve sadeliğiyle çok güzel bir anlatım, teşekkürler.

Zaman diyorum, biraz daha zaman.Dilimin ucundaki kelimeler bu kış donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler!

Çevrimdışı Tesniye

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 395
  • Nişan aldık yıldızları..
Ynt: Su gibi...
« Yanıtla #2 : 04 Mayıs 2008, 02:41:25 »
Biz teşekkür ederiz, Muammer Abimiz dün evimize ziyarete gelmiş ama uyuyor muşum horul horul.. Yoksa bir su ikram edicektim kendisine..

Şiirlerinde ki mukayeselerine bayılıyorum. Burada su ile mukayesesi başka bir şiirinde de hayata yerden bakmakla tepelerden bakmayı çok güzel analiz etmişti. Sadakatte vardı o şiir ama bulamadım. Likamı yazmıştı ne..  s4))
« Son Düzenleme: 04 Mayıs 2008, 02:46:20 Gönderen: Tesniye »
Ezeli sırları ne sen bilirsin ne de ben
Bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben
Perde ardında sen ben dedikodusu var amma.
Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben..
<< Lüzumsuz Konular Atlası >>

Çevrimdışı Lika

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 3892
Ynt: Su gibi...
« Yanıtla #3 : 04 Mayıs 2008, 06:02:28 »
hayatı ayakta karşıla

Sanırım bu yazı idi Tesniye :)
Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

Çevrimdışı masalım

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
Ynt: Su gibi...
« Yanıtla #4 : 24 Mart 2010, 03:35:09 »
Allah razı olsun

Çevrimdışı gülçiçek

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 391
Ynt: Su gibi...
« Yanıtla #5 : 24 Mart 2010, 12:43:11 »
su gibi aziz olun. Allah razı olsun.
mum  olmak kolay değildir, ışık saçmak için evvela yanmak gerek.