Gönderen Konu: Süheyb bin Sinan ya da Süheyb-i Rûmî  (Okunma sayısı 3593 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Süheyb bin Sinan ya da Süheyb-i Rûmî
« : 14 Kasım 2007, 00:33:16 »

Süheyb bin Sinan ya da Süheyb-i Rûmî

Hz. Süheyb, Allah ve Resulü için tüm zenginliklerinden vazgeçen insanların sembolüdür. Hakkında ayet nazil olmuştur. Cömertliği ve nişancılığı ile meşhurdur.
Süheyb bin Sinan ya da Süheyb-i Rûmî olarak meşhur olmuştur. Hz Süheyb’in babası, Nemr soyundan Sinan, anası Kuayd kızı Selma’dır. Dedesi, Musul civârındaki bir kasabanın hâkimi idi. Günün birinde, Bizanslılar hücum ettiler. Çok kimseyle birlikte, Küçük Süheyb de esir düştü. Uzun müddet, Romalıların elinde esir kaldı. İşte bu yüzden, Süheyb-i Rûmî olarak anılmıştır. Onu, Mekkeli Abdullah bin Ced’an satın aldı. Bir müddet sonra da, iyi hareketlerinden dolayı azât etti.

Hz. Süheyb, orta boylu, kırmızı yüzlü, çok cömert ve lâtifeyi seven bir kişiydi. Resûlullah’ın hadîslerine büyük önem verir, ‘hata ederim’ endişesiyle hadîsleri nakletmezdi. ‘Niçin nakletmiyorsun’ diyenlere şöyle cevap veriyordu: “VAllahi ben Resûlullah’ın hadîslerini bile bile nakletmiyorum. İsterseniz gelin size Peygamber Efendimiz’in savaşlarını ve yanlarında bulunduğum sırada gördüğüm şeylerin hepsini anlatayım. Fakat, “Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu.” demeye gelince, ben onu yapamam!”

Efendimiz, Süheyb’i çok severdi. “Bir kimse Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsa, bir ananın evlâdını sevmesi gibi Süheyb’i sevsin.” buyurmuştur. Ka’be-i Muazzama’nın güneyinde, yüksekçe bir yerde, Hz. Erkam’ın evi bulunuyordu. Hz. Erkam, Mekke’nin ileri gelenlerinden, itibarı çok olan bir zât idi ki, herkes kendisine hürmet ve ikrâm ederdi. Bu gibi sebeplerden dolayı, Efendimiz ve diğer Müslümanlar burada toplanırlar, emniyetli bir yer olduğu için ibâdetlerini rahat yaparlardı. Yeni Müslüman olmak isteyenler de bu eve gelir, Müslüman olmakla şereflenirdi. Bunun için, bu eve Dar’ül-İslâm ve Dârü’l-Erkam gibi isimler verilmişti. Süheyb bin Sinan da bu evde Müslüman olmuştur. Müslüman olduğunu açıklamaktan çekinmeyen yedi mücâhid sahâbîden biri oydu.

Hakkında ayet indi

Hz. Süheyb, Müslüman olduğunu açıkladıktan sonra Mekkeli müşriklerin, şiddetli hücum ve işkencelerine mâruz kaldı. Hz. Süheyb, Mekke’de akrabası, dayanağı olmayan bir zât olduğu için, müşrikler kendisine çok zulmederler, konuşamayacak hâle getirinceye kadar döverlerdi. Demir gömlek giydirirler, en sıcak günde, güneş altında tutulur, üstüne de yük bindirirlerdi.

Bir gün, Hz. Habbâb ve Hz. Ammâr’la birlikte giderlerken, müşriklerden bazıları ile karşılaştılar. Müşrikler, “İşte Muhammed’e tâbi olan kimseler!” diye alay ettiler ve bazı yakışıksız sözler söylediler. Hz. Süheyb onlara cevâben dedi ki: “Evet! Allah’ın Peygamberine tâbi olan, O’nunla beraber bulunmaktan zevk alan kimseler biziz. Hz. Muhammed’e (sas) biz inandık, siz inanmadınız. Biz O’nun (sas) söylediklerinin, bildirdiklerinin hepsinin doğru olduğunu kabûl ettik. Siz yalanladınız. Bütün üstünlük ve fazîletler İslâmiyet’te, bütün zillet ve felâketler de müşrikliktedir. Müslümanlıkta aşağılık, müşriklikte üstünlük yoktur.” Hz. Süheyb böyle söyleyince saldırdılar ve onu konuşamayacak hâle gelinceye kadar dövdüler.

Hz. Süheyb, Mekke’de kendi gayretleriyle büyük bir servet elde edip hayli zengin oldu. Medîne-i Münevvere’ye hicret edeceği müşrikler tarafından haber alınınca yine yolu kesildi. “Senin bu kadar mal ve para ile gitmene izin vermeyiz!” dediler.

Hz. Süheyb de, “Ey müşrikler. Beni iyi tanırsınız ki, çok iyi ok atarım. Üzerime gelirseniz, sadağımdaki okların hepsini size atarım ve sonra kılıcımı çekerim. Bunlardan biri elimde bulundukça bana bir şey yapamazsınız, kendiniz bilirsiniz! Yanımda ve Mekke’de bulunan mallarımı size verirsem önümden çekilir misiniz, yolumu açar mısınız?” dedi. Hemen kabûl ettiler. Müşriklerin elinden kurtuldu ve hiç parasız olarak yoluna devam etti. Çölde binbir güçlüklere rağmen Peygamber’imize (sas) kavuşmanın heyecanı ile bütün sıkıntılardan zevk alarak yoluna devam etti. Efendimiz (sas), Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’le (r.anhüm) birlikte Hz. Külsüm bin Hedm’in hânesine misâfirdiler. Orada buluştular. Süheyb olanları anlattıktan sonra Peygamber Efendimiz buyurdu ki: “Süheyb kazandı, Süheyb kazandı, Ebû Yahyâ kazandı! Satış kârlı çıktı. Satış kârlı çıktı!”

Sonra Hz. Süheyb (ra) hakkında nâzil olan: “İnsanlardan bir kısmı, Allahü Teâlâ’nın rızâsını isteyerek O’na ibâdet yolunda kendini ve malını fedâ ederler.” meâlindeki âyet-i kerîmeyi (Bakara, 2/207) okudular. Hz. Ömer, Hz. Süheyb’i çok severdi. Hz. Ömer, hançerle yaralanınca yerine geçecek halîfeyi seçmek için şûra ehlini tayin edip, yeni halîfe seçilinceye kadar Hz. Süheyb’in kendisinin yerine vekil olması ve cenâze namazını kıldırması için vasiyet etti.

Hz. Süheyb, üç gün müddetle cemaate namazları kıldırdı. Hz. Ömer’in cenâze namazını da kıldırdı. 70 yaşında, 658’de Medîne-i Münevvere’de vefât etti. Bâki Kabristanı’na defnolundu.


« Son Düzenleme: 14 Kasım 2007, 00:44:45 Gönderen: kenz »
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı kem68

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 16
Süheyb bin Sinan ya da Süheyb-i Rûmî
« Yanıtla #1 : 18 Şubat 2008, 00:29:05 »
Allah razı olsun