Sultan Abdülhamid Tahtından İndirilmemiş Olsaydı

Başlatan 33.yıldız, 05 Kasım 2009, 10:56:54

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

33.yıldız

Sultan Abdülhamid 1918'de, mahpus tutulduğu Beylerbeyi Sarayı'nda vefat etti. 1909'da düzmece 31 Mart Vak'ası bahane edilerek Jön Türkler, İttihadçılar, Masonlar, Dönmeler tarafından tahttan indirilmeseydi, devleti on sene daha idare etmiş olacaktı.

Merhum Sultan bir siyaset dehası idi. Tahtta kalmış olsaydı:

1. Balkan Harbi'nin çıkmasına meydan vermezdi.

2. Savaş çıksaydı bile, Osmanlı devleti mağlub olmazdı.

3. Rumeli'de toprak kaybetsek bile, yine de elimizde bugünkü Trakya'nın birkaç katı toprak kalırdı.

4. Arap dünyası ile aramızda kopukluk olmazdı.

5. Birinci DünyaSavaşı'na girmezdik.

6. Türkiye'de bugünkü korkunç kopukluklar, krizler ve ârızalar olmazdı.

Şu hususu da belirtmek isterim: Her insan gibi Sultan Abdülhamid'in de hatâları olmuştur. Lakin, yukarıda beyan ettiğim gibi o bir siyaset dâhisiydi. Onun 33 sene koruduğu, ayakta tuttuğu Devlet-i Osmaniye'yi Jön Türkler, İttihadçılar on senede yıktılar.

1908'de Kanun-i Esasiyi yeniden yürürlüğe koyduktan, Meclis-i Meb'usan seçilip toplandıktan sonra Sultan Abdülhamid bu rejime de intibak etmiş, Yıldız Sarayı'nda meb'uslara (milletvekillere) büyük bir ziyafet vererek onlarla çok samimî şekilde görüşmüştür.

Sırp, Bulgar, Yunan devletleri, Jön Türklerin siyasetsizlikleri ve basiretsizliği yüzünden bizim aleyhimizde birleşebilmişlerdir. Sultan Abdülhamid onların birleşmesine yol açmaz, imkân vermezdi.

İç siyasete karışan, darbe yapan bir ordu yüzünden Balkan Savaşı hezimetine uğradık ve 500 küsur yıldan beri Müslümanların elinde olan büyük ve zengin toprakları birkaç ay içinde kaybettik; milyonlarca Müslüman öldü, yerini yurdunu kaybetti, perişan oldu.

Batı'da Sırplar Osmanlı ordusunu darmadağın etti. Doğuda Bulgarlar Çatalca'ya kadar dayandı. Selânik'teki Jön Türk Tahsin Paşa, bir kurşun atmadan bütün orduyu silahlarıyla birlikte Yunan'a teslim etti.

Balkan devletleri arasında anlaşmazlık çıkmasaydı, Edirne'yi bile geri alamayacaktık.

Bir ülke hürriyet, adalet, musâvat, uhuvvet naraları ve şarkılarıyla ayakta tutulamaz.

İttihadçılar zamanında Beyazıt'tan Sirkeci'ye kadar yol kenarlarındaki darağaçlarında ölüler sallanmıştır.

İttihadçıların talanları yazmakla bitmez.

Adalet dediler zulüm getirdiler.

Uhuvvet (kardeşlik) şarkıları okudular; kin, düşmanlık ve nefret getirdiler.

Eşitlik dediler nepotizmin, ayırımcılığın, particiliğin en kötüsünü sergilediler.

Hürriyet dediler esaret ve kölelik getirdiler.

İttihadçıların üç büyüğü Enver, Talat ve Cemal Paşalar, Birinci Dünya Savaşı bozgunundan sonra Alman denizaltılarıyla yurt dışına kaçmıştır.

1915'te düşman devletler Çanakkale Boğazı'nı zorlarken, Padişahın, Meclisin ve hükümetin Eskişehir'e nakli düşünülmüş ve harekete geçilmişti. Beylerbeyi Sarayı'nda tutulan Sultan Abdülhamid'e bir heyet gönderilip Anadolu'ya nakl edileceği bildirilinde, merhum Hakan ve Halife şu cevabı vermişti:

-Çanakkale Boğazına benim yaptırdığım istihkâmlar duruyorsa düşmanlar orayı geçemez ve aşamaz. Şayet geçecek olurlarsa, Bizansın son imparatoru Konstantin gibi çarpışarak ölmeyi yeğlerim.

Osmanlı devletini ve hilâfetinin mezarını kazdılar, başımıza bugünkü dert ve krizleri getirdiler ve hâlâ utanmadan Sultan Abdülhamid'e sövüp sayıyorlar.

M.Şevked Eygi
Ortak paydamız, İbrahimi dinler değil! EHLİ SÜNNET, EHLİ SÜNNET...

tefhim

Sultanlar Sultanından boşuna uğraşma sözünü duymasaydı Abdülhamit Han tahtı terk etmezdi.Onu tahttan inderecek ne güç ne cesaret kimsede yokdu.
Bedeel islemü gariben feseyeudü gariben fetuba lilgurabai.

33.yıldız

Ortak paydamız, İbrahimi dinler değil! EHLİ SÜNNET, EHLİ SÜNNET...

Günbatımı

Alıntı yapılan: tefhim - 05 Kasım 2009, 11:45:01
Sultanlar Sultanından boşuna uğraşma sözünü duymasaydı Abdülhamit Han tahtı terk etmezdi.Onu tahttan inderecek ne güç ne cesaret kimsede yokdu.

Ben bu konuyu bilmiyorum. Rica etsem açar mısınız?  :sas
Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

tefhim

Abdülhamit Han yapılan ve yapılacak olan isyanları bastırmak ve bertaraf etmek üzere hazırlık yaptığı sıralarda bir rüya görüyor.Rüyasında Peygamber Efendimiz boşuna uğraşma bu millete bu çile yazıldı buyuruyor.

Yanlış ifadelerimi tarihçi kardeşlerimiz düzeltirse müteşekkir kalırım.

Bedeel islemü gariben feseyeudü gariben fetuba lilgurabai.

Günbatımı

Dua'sız üşürmüş yürekler!
Sana bir dua eden olsun, senin de bir dua ettiğin...
Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan,
Sana ummadık kapılar açan.
Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan...


Hz. Mevlana 

Fatihan


Lika

Ne içindeyim zamanın,Ne de büsbütün dışında;Yekpare geniş bir anın Parçalanmış akışında,
Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.Başım sukutu öğüten Uçsuz, bucaksız değirmen;İçim muradıma ermiş Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim,Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim

enfa

Ve maalesef ki hâlâ gerçeği göremeyen onlarca sözde Osmanlı(!) evladı var.

Zaman diyorum, biraz daha zaman.Dilimin ucundaki kelimeler bu kış donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler!

Tuğra

Alıntı yapılan: tefhim - 05 Kasım 2009, 11:45:01
Sultanlar Sultanından boşuna uğraşma sözünü duymasaydı Abdülhamit Han tahtı terk etmezdi.Onu tahttan inderecek ne güç ne cesaret kimsede yokdu.
〰〰〰〰🐠