Gönderen Konu: Sünnet çeşitleri  (Okunma sayısı 7173 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Hemedan

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 14
Sünnet çeşitleri
« : 15 Temmuz 2004, 13:17:51 »

Peygamber efendimizin kendiliğinden emrettiği veya yaptığı ibadetlere (Sünnet) denir.

Sünnet ikiye ayrılır:

1- Sünnet-i hüda

2- Sünnet-i zevaid

 

1-Sünnet-ü hüda:

Buna sünnet-i müekkede de denir. İslam dininin şiarıdır, başka dinlerde yoktur. Peygamber efendimiz bunları devamlı yapmış, nadiren terk etmiş ve terk edenlere de bir şey dememiştir. Ara sıra terk ettiği sünnetlere de (Gayr-ı müekkede) denir. Müekked sünneti, özürsüz [mazeretsiz] devamlı terk etmek mekruhtur, küçük günah olur. Namaz içindeki müekked sünnetleri terk etmek ise tahrimen mekruhtur. (R. Muhtar)

Dinimizin bütün hükümleri Kur'an-ı kerimden çıkmaktadır. Bu hükümler üç kısımdır:

a- Manaları açık olan ve ilim ehli tarafından bildirilen hükümlerdir. [Allah birdir gibi]

b- Müctehidler tarafından ictihadla çıkarılan hükümlerdir. [Abdestin farzının, Hanefi’de dört, Hanbeli’de on olması gibi.]

c- Bir kısmı ise çok gizlidir. Allahü teâlâ bildirmedikçe anlaşılamaz. Bunlar sadece Peygamber efendimize bildirilmiştir. Bu hükümler de Kur'an-ı kerimden çıkartılıyor ise de, Peygamber efendimiz tarafından açıklandığı için bunlara (Sünnet) denir. (Mektubat-ı Rabbani c.2, m. 55)

Ezan okumak, cemaatle namaz kılmak gibi sünnetler (Sünnet-i hüda)dır. (Hadika)

 

2-Sünnet-i zevaid:

Peygamber efendimizin, ibadet olarak değil de âdet olarak devamlı yaptığı şeylere denir. Zevaid sünnetleri terk etmek mekruh değildir. Peygamber efendimizin giyiniş şekli, iyi şeyleri yapmaya sağdan başlaması gibi şeyleri sünnet-i zevaiddir. (R. Muhtar)

(Muhtar-ül ehadis)deki hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Farza bağlı olan ve olmayan sünnet vardır. Farzdaki sünnetin aslı Allah’ın kitabındadır. Bu sünneti, [sünnet-i hüda’yı] almak hidayet, terki ise dalalettir. Diğer sünneti [sünnet-i zaide’yi] almak fazilet, terki ise günah değildir.) [Taberani]

Peygamber efendimizin böyle âdet olarak yaptığı şeyleri yapmamak bid'at değildir. Bunları yapıp yapmamak, ülkelerin ve insanların âdetlerine bağlı olup, dini hükümler değildir. Her ülkenin âdeti başka başkadır. Hatta bir ülkenin âdeti zamanla değişir. Bununla beraber, âdete bağlı şeylerde de [Bir mazeret yoksa] Resulullaha tâbi olmak, dünya ve ahirette insana çok şey kazandırır ve çeşitli saadetlere yol açar. (Mektubat-ı Rabbani c.2, m.55)

 

Kitab ve Sünnet denilince, buradaki sünnet, hadis-i şerifler demektir. Farz ve Sünnet denince, buradaki sünnet, Peygamber efendimizin farz olmayarak yaptığı işler demektir. Sünnet, yalnız olarak kullanılınca (İslamiyet) demektir. Bu sünnete uyanlara (Ehl-i sünnet) denir. (Cevhere)

 

Şeyh-ul-islam İbni Kemal Paşazade hazretleri, (Şerh-ı hadis-i erbain) kitabında, (Sünnetimi terk edene şefaatim haram oldu) hadis-i şerifini açıklarken buyuruyor ki: Bu hadis-i şerifteki sünnet, İslamiyet demektir. Çünkü mümin, büyük günah işlese de şefaatten mahrum kalmaz. Nitekim hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Ümmetimden, büyük günah işleyenlere şefaat edeceğim.) [Ebu Davud]

Görüldüğü gibi Ehl-i sünnetten ayrılanlar şefaate kavuşamayacaklardır. (Şir’a)

(Ümmetimin arasında fitne, fesat yayıldığı zaman, sünnetime sarılana yüz şehid sevabı vardır) hadis-i şerifi, fitne zamanında, ehl-i sünnet ve cemaat itikadında olup, beş vakit namazı cemaat ile kılana yüz şehid sevabı verileceğini bildirmektedir. (Rıyad-un-nasıhin)

 

Bunun için, önce ehl-i sünnete uygun iman etmek, sonra haramlardan sakınmak, sonra farzları yapmak, sonra mekruhlardan sakınmak, sonra müekked sünnetleri, daha sonra da müstehapları yapmak gerekir. Bu sırada, önce olanı yapmayanın, sonra olanı yapmasının hiç faydası olmaz ve önce olanı yapabilmek için, sonra olanı terk etmesi vacip olur.

Çevrimdışı muallim_abi

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 425
Sünnet çeşitleri
« Yanıtla #1 : 22 Ekim 2005, 15:23:57 »
1-Sünnet-ü hüda: Buna sünnet-i müekkede de denir.

Bu açıklama yanlıştır. Sünnet-i hüdâ demek, Resulullah (s.a.v) Efendimiz'in ibadet kasdıyla işlediği fiil demektir.

Mevâhib-i Ledünniye'de İmâm Kastalani Hazretleri (rh.a.) buyurdu ki: "Cebrâil Aleyhisselâm Kur'ân-ı Kerîmi indirdiği gibi sünneti de indirip ona talim etmiştir." (Cild 2, Sahife 88 )

Zaten isminden de anlaşıldığı vechiyle "Sünnet-i Hüdâ" demek "Sünnetullâh" demektir. Allahu teala'nın vahyettiği sünnetdir.

Sünnet-i hüdâ'ya, aynı  zamanda sünnet-i müekkede denmez; zira sünnet-i gayri müekkede olanlar da bunlardandır. İkindi namazı'nın ilk sünnetine "Sünnet-i Zevaid" diyen kimse olmamıştır. Bu sebeble açıklamanın girişi hatalı. M.A.D. bu tür hataları sık sık yapıyor gerçi.

Selam ve dualarımla..
Okuduk, okuttuk, unuttuk; üç kaf bir araya geldi, olduk bir kukuk..
nemsavi@hotmail.com / incemeseleler.com

Çevrimdışı Mstfx67

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 354
Sünnet çeşitleri
« Yanıtla #2 : 23 Ekim 2005, 02:24:01 »
eline saglik
BA$KASININ AYIBINI SÖYLEMEYi DÜSÜNDÜGÜN ZAMAN NEFSININ AYIBINI hATIRLA!!!