Gönderen Konu: Sünnet Müessesesi  (Okunma sayısı 3397 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Sünnet Müessesesi
« : 09 Şubat 2011, 00:05:39 »

Hutbe: Sünnet Müessesesi, 10 Safer 1432 (14 Ocak 2011)

الاية: وَقَالُواْ الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي هَدَانَا لِهَـذَاوَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِيَ لَوْلآا أَنْ هَدَانَا اللّهُ لَقَدْ جَاءَتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِالْحَقِّ...
الحديث: تَرَكْتُ فِيكُمْ أَمْرَيْنِ لَنْ تَضِلُّوا ماَ تَمَسَّكْتُمْ بِهِماَ كِتاَبَ اللهِ وَ سُنَّةَ رَسُولِ اللَّهِ

Muhterem Müminler,
Dinî hükümlerin kendisinden çıkartıldığı deliller vardır. Bunlar: Kitap, sünnet, icmâ-ı ümmet  ve kıyas-ı fukaha olmak üzere dört kısma ayrılır.
Sünnet; Peygamber efendimizin söylediği sözler, işlediği fiiller, başkasında görüp hoş karşıladığı şeylere denir.  Hadis lafzı ise sünnet manasına geldiği gibi, daha çok sünnet-i kavliyede kullanılır.

Cenab-ı Hak, çıktıkları yolculukta yollarını şaşırmayıp, sırât-ı müstekîmden ayrılmasınlar diye, kullarına kitaplar gönderdiği gibi, gönderdiği kitaplardaki hükümleri tatbik edecek, onu hayatına aksettirip, insanlığa rehber olacak, Peygamberler de göndermiştir. “Hamdolsun o Allah’a ki hidayetiyle bizi buna muvaffak kıldı. O bize hidayet etmeseydi bizim kendiliğimizden hidayetin yolunu bulmamıza imkan yoktu. Hakikat Rabbımızın Peygamberleri emr-i hak ile geldiler.” (Âraf 43) ayet-i celilesi bunun şahididir.

Günümüzde sizin de bazen rastladığınız niyetleri temiz olmayan insanlar tarafından sünnet müessesesini baltalamaya müteveccih çeşitli iddialar ortaya atılıp, şöyle söylenmektedir: “Peygamber de bir insandı, o da hata yapabilir. Kur’an da var mı, sen ondan haber ver.” Evet, doğru peygamberler de bir insandır, onlardan da zelle sâdır olabilir. Ancak hiçbir peygamber hata üzere devam etmez. Cenab-ı Hakk tarafından anında ikaz olunurlar. Abdullah bin Amrdan rivayet ediliyor: “Ben Peygamber Efendimizden duyduğum her şeyi yazıyor ve onları muhafaza ediyordum. Kureyş beni bundan nehy etti ve: “Sen, Peygamberden duyduğun her şeyi yazıyor musun? Rasülüllah da bir beşerdir. Öfkeli halde de rıza halinde de konuşur.” dediler. Ben de yazmaya son verdim ve bu hali Allah Rasülüne arzettim. Rasülüllah (beni dinledikten sonra) parmağıyla ağzına işaret ederek: “Yaz! Nefsim, kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, bu (iki dudak) arasından ancak hak çıkar” buyurdular. (Ebu Davud, Kitabül ilim, İlmi yazma babı No: 3649)

Değerli Müslümanlar,       
İkinci bir iddia ise şöyle: “Bu sözlerin peygamber efendimize ait olduğunu nereden bilelim? ”
Bu suale doğru cevap verebilmek, Usûl-u Hadîs ilmini iyi bilmeye bağlıdır. Hadislerin Peygamber Efendimize âid olduğuna dair çalışma, yüzyıllar önce, hadis âlimleri tarafından, görülmedik bir hassâsiyetle, nice ömürler feda edilerek yapılmış, Peygamber Efendimize aid olan ile olmayanın arası ayırt edilerek, hadis-i şerifler kaleme alınmıştır. Şayet, bu hususta hadis alimlerinin yaptığı çalışmalardaki titizliği tamamıyla anlatmak mümkün olsa idi, böyle bir iddiaya hiç kimse cür’et etmezdi – maksadı kuru muhâlefet ve inat olan kimseler hariç. Hadîs rivayet etmek o kadar büyük bir hassasiyettir ki, mesela yolda giderken bir şeyler yemek gibi işler ile meşgul olan kimsenin, adaletinde noksanlık olduğu söylenir ve rivayet ettiği hadisler zayıf olarak kabul edilir; kezâ ömründe bir defa dahî olsun, yalan konuştuğu tesbit edilen kimsenin, ettiği tevbelere dahî itibar etmeden, rivayet ettiği hadislerin tamamı uydurulmuş kabul edilir. Böyle bir hassasiyet hiçbir itiraza mahal bırakmaz tabiki.

Muhterem Müminler,
İmam-ı Rabbani Hz.leri “Sahib-i din olan Peygamber Efendimizin sünnetine tâbi olmadan kurtuluşu ümit etmek muhaldir.” (Mektub 74 s.86) buyuruyorlar. Ayet-i kerimede şöyle buyurulmuştur:  “Şanım hakkı için muhakkak ki size Rasülüllahda pek güzel bir numune vardır: Allah’a ve ahiret gününe ümid besler olup da Allah’ı çok zikreyleyen kimseler için.” (Ahzab, 33, 21)

 

  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik