Neden kişi taassubla ilerler ki? Bilmediğine neden düşman olur ki?
Hem Halil Gönenc'in fetvalarını görmediğimiz nereden çıkar?
İbni Hacer-i Mekki Hazretleri'nin Fetavayi Hadisiyye kitabında bulunan bu ibaresini bilmediğimiz neden uydurulur?
İnsan bilmediğini araştırırken, sapık fırkalardan kaptığı o mezhepsizlik ve ulemaya itimad edememe irininden kurtulacak. Ondan sonra araştırma yapacak.
Efendi! Size dedik benzin tüketmeyin. Size dedik bilmediğiniz yere burnunuzu sokmayın. Zan ile hareket edip komik duruma düşmeyin.
Daha bundan birkaç ay önce sizdiniz, daha MEKTUBAT-I RABBANİ'nin 1. cildi ile 3. cildini ayıramayan ve bu sebeble malum bir forumda "Yav bu adam bu mektubu nereden bulmuş"diyen. Yine sizdiniz "Benim elimdeki mektubatta son mektubun numarası 120 küsür" diyen.
Yine sizdiniz TARİH-İ DIMEŞK kitabından nakil yapmış zata (Mehmed Ali Demirbaşa) dil uzatan. "Bu adamın bu kitabı gördüğünü zannetmiyorum, ben bile görmedim" deyip iftira atan. Siz görmediniz diye alem görmemiş mi olacak beyefendi? Gelin size bu 70 ciltlik eserin istediğiniz cildini ve sahifesini kütüphanemizden kopyalayıp yollayalım. Bu sayede görmüş olursunuz. Biraz cahillikten ve yobazlıktan kurtulursunuz. İsterseniz yollayın 3500 euro, sizin için bir fotokopisini yapalım tüm eserin.
Efendi! Bilmediğiniz şey hakkında konuşmayın.
İbni Haceri Mekki 974'de vefat etti. İmamı Rabbani Hazretleri İbni Hacerin vefatından 3 yıl sonra, 971'de doğdu, 1034'de vefat etti. Bu mübarek zat bile, Müceddid-i Elfi Sani ünvanı ile Mektubat'ın 2. Cild 67. mektubunda GUNYE kitabından nakil yapmaktadır. Bu naklinden az evvel de İbni Hacer'in eserinden bahsetmektedir. Bunun dışında birçok mübarek bu eseri kaynak kullanmıştır. Bu mübarekler bu kadar mı cahildi? Kaldı ki bu nakillerin birçoğu, yukardaki mezkür fetvadan sonra yapıldı. Bu durumda aklı selim müslüman sorar, acaba bu zatın elinde yanlış bir nüshamı vardı der! Ama nerde?
Siz hala çıkıp, Halil Gönenc'in eserine ve fetvasına binaen, oradaki nakli esas kabul etmiyorsunuz. Bu ne yobazlık?
Sizin ulemaya itibarınız yok, kendinize de yok, bilmediğinize hele hiç yok.
Size dedik çene ve benzin tüketmeyin. Halil Gönenc ile irtibata geçin ve NERESİ hurafe ise bildirsin. Ama siz bunu bile yapmaktan aciz, çıkıp burada hala ehli sünnet zıddı ahkam kesiyorsunuz. Ya kendinizi müctehid zannediyorsunuz, ya da ulemayı fazla küçümsüyorsunuz.
Ulemanın bazılarının eserinde tahrif olmuştur. Bunları ise ulemamız bildirdi. Hangi eserlerin baştan sona muharref, hangilerinin kısmen ve hangi kısımlarının tahrif olunduğu da bildirildi. Fıkhı Ekber'in İmamı Azam'a ait olmadığını iddia edebilecek selahiyette olan ahmaklar bile varken, bunları çok görmek olmaz tabii.
Ancak dediğimiz gibi.
Buyurun sorun Halil Gönenc hoca'ya. Bunu son mesajımızda da SÖYLEDİK. Biraz zahmet olacak ama artık olsun o kadar.
Ayrıca BİD'AT'ın ne olduğunu da iyice öğrenin. Bid'at, sünnetin zıddına denir. İbadet ve hele hele mübarek geceleri İHYA etmek bid'at olmaz. Zübdetü'l Buhari osmanlıca Tercemesi'nin 344'üncü sahifesinde, Kandillerin mübarek gecelerden gafil olunmaması amacı ile yakıldığına işaret vardır. Bu sebeble dillerde KANDİL GECELERİ denilegelmiştir.
Bu geceleri ihya etmek, hacet, kaza ve nafile ibadetlerle meşgul olmak, bu gecelerin yüzü suyu hürmetine azim göstermek ve tevbe etmek bid'at olur diye bugüne dek tek bir rivayet yoktur. Bu fetvalarda bulunanlar, günümüz cehalet abideleridir. Ulemamız körmüydü? Sağırmıydı? Ahmakmıydı? Cahilmiydi?
Ebusuud Efendi dahi kendine sorulan suallere "Bunlar bidattır, derhal terkedile" diyemezmiydi? Siratul-İslam şerhinde "Amman ha sakının" denmez miydi?
Evet, bu gecelere mahsus bir namazın "olmadığı" ve bunun "bidat" olduğu hususunda rivayet vardır. Ancak bu gecede "hacet namazı" kılmanın bidat olduğu yönünde ise tek bir rivayet yoktur. Hatta hacet namazı, sünnetlerdendir. Fıkıh kitaplarına müracaat edile. Yine ihya etmenin bidat olduğu yolunda da nakil yoktur. Bütün nakiller cevaza işaret ediyor.
İhya-ı Ulumiddin'e dil uzatmak müslümanın yapacağı iş değildir. Bu eser sahihtir. Ulemamız okumuş, okutmuş ve hatta "tahric" eseri yazarak, içerisindeki hadislerin senetlerini bildirmişlerdir. Ulemaya itimadı olan, ulemamıza dil uzatmaz.
Şimdi herşeyi kenara bırakın ve hocayla irtibata geçin. Kendisine hem bu KANDİL meselesini ve hem de şu GUNYE hususunu sorun. Sonra burada neşredin de, biz de update olalım.
Selam ve dua ile..