EĞİTİM, AİLE, KÜLTÜR-SANAT, SAĞLIK > TARİHİ VE KÜLTÜREL DEĞERLERİMİZ

Tarihi Çarpıtanlara Verilen En Güzel Cevap

(1/1)

Eymen:
Tarihi Çarpıtanlar

Maalesef, bugünlerde magazin tarihçileri tarafından kaynaklarda, vesikalarda olmayan akıl almaz iddialar ortaya atılmakta...

Tarihi çarpıtmayı kendilerine meslek edinip bundan nemalananlar var. Kara kalemini eline alan tarihi bir çırpıda alt üst etmektedir. Asgarî ilim ve saygı ölçülerine bile uymamak, bu işin başka bir tarafı...
 
Her milletin, her topluluğun bir tarihî geçmişi vardır ve inanan ve kabul edenler için o tarih mukaddestir. Bunu kabul etmeyenler olabilir. Bir fert ve topluluk bir tarihi geçmişi sahipleniyor ve onu kendisi için rehber ve mukaddes görüyor ve tarihî kökleri kabul ediyorsa, hiç kimsenin ona hakaret etmeye ve saygıyla yâdettiği tarihi şahsiyetlere dil uzatmaya hakkı yoktur. Size göre mukaddes olmayan şey, başka bir topluluk için mukaddestir. Tarihçi onun mukaddes olup olmadığını kabul veya red değil, hakkında varsa bir vesika, bir bilgi ve kaynağı ortaya koyar.

Gelelim günümüz tarihçilerinin ya da tarih bilmezlerinin iddia ve tavırlarına…

 
- Birinci Mesele: Tarafsızlık iddiası
 
Zamanımızın modalarından biri “tarafsızlık” aldatmacasıdır. Tarihçiler, şahsî görüşlerini ifade ederlerken “tarafsız olduklarını” beyan etmektedirler.
 
Dünyada hiçbir ilim adamı tarafsız değildir. Bu ilmen ve aklen de mümkün değildir. Her kişi bir hadiseye kendi bakış açısıyla taraftır. Çünkü o hadiseye kendi fikir ve anlayışı tarafından bakar ve o bakışını ortaya koyar. Eğer bir ilim adamı kendisine mahsus bir bakış açısını, bir bilgiyi ortaya koyamayacaksa niçin o mesele hakkında bir şeyler yazsın veya söylesin? Demek ki, kendisine mahsus veya benimsediği bir görüş var ki, onu ortaya koymak için çalışma yapmaktadır. Dolayısıyla o kişi de ortaya koymak istediği görüşe taraftır ve asla tarafsız değildir.
 
Elbette içtimâî (sosyal) ilimlerde ve bilhassa tarih ilminde her şey, matematikteki gibi iki kere iki dört eder, denemez. Bazı yorum farkları ortaya çıkabilir. Ama meselenin temelinde, “hüküm cümlesinde” fark olamaz.
 
Öyleyse, tarafsızlık diye bir şey söz konusu değildir. Sadece yapılması gereken ve ilim adamından da en asgarî ilim namusu olarak beklenen bir şey vardır ki, o da “Hakkı teslim etmek”tir.

 
- İkinci Mesele: Hakikatte olmadığı halde uydurma

Maalesef bugünlerde, kaynaklarda, vesikalarda olmayan akıl almaz iddialar ortaya atılmaktadır. Hem de, milyonlarca evrakın yer aldığı arşivlere ve binlerce kaynak eser ve malzemeye dayanmadan bu iddialarda bulunulmaktadır.

Mesela Sultan İkinci Murad Han devri hakkında orijinal bir kaynak eserin yayını yapılmış. Bu eserin orijinal metninin her hangi bir yerinde Sultan İkinci Murad Han’ın içki içtiğine dair en küçük bir bilgi bulunmamasına rağmen bu eseri günümüz harflerine aktaran tarihçimiz, yine orijinal eserle alakası olmayan bir cümleyi batılı bir kitaptan iktibas ederek Sultan İkinci Murad Han için “ayyaş derecesinde sarhoş idi” demektedir.

İşte bugünkü “magazin tarihçilerinin” en büyük noksanlığı tarihi vakaların ve tarihî şahsiyetlerin hakkını teslim etmemek, vesikalara isnat etmeden, dayanmadan söz söylemek ve en mühimmi onca kaynağı görmezlikten gelmektir.

 
- Üçüncü Mesele: İftira atmak
 
Yine bazı magazin tarihçilerinin en büyük hususiyeti tarihî bir şahsiyete, kişiliği, şahsiyeti, inançları, yaptıkları ve idealleriyle asla uyuşmayan iftiralar atmaktır. Mesela, tarihî vesika ve kaynakların, idaresi ve şahsiyetinin üstünlüğü üzerinde ittifak ettiği Sultan İkinci Abdülhamid Han’a “içki içme” iftirası atılması.

Bunun sebebi sultanın hem kendi devrinde hem de sonraki devirlerde şahsiyet ve siyasetinin ne kadar güçlü olduğunun ortaya çıkmasıdır. Bugün bile yaşanan her hadisede onun devrinde yazılmış bir reçete bulunduğunu söylesek hiç de abartmış olmayız. Yüzlerce layiha (rapor) bunu ispat etmektedir. Bugünkülerin tarih bilmezlikleri sayesinde meydana çıkan sıkıntıların aslında o devirde de yaşandığını ve Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın bunlara nasıl çareler bulduğunu görmek isteyenlere Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde yer alan milyonlarca evraka müracaat etmeleri tavsiye olunur. Zira tarih, benzer hadiselerle tekerrür eder (tekrarlar).

...


Dergi  : Yedikıta Dergisi
Konu  : Tarihi Çarpıtanlar
Yazar :  Ömer Faruk Yılmaz
Sayı   : 19.
Sayfa : 10.
Sene  : Mart 2010


http://www.camlicakitap.com/kitap/yedikita-dergisi-19-sayi-mart-2010-425

http://yedikita.com.tr/basin/fihrist/files/assets/common/downloads/publication.pdf

Günbatımı:

--- Alıntı yapılan: Eymen - 08 Nisan 2010, 23:46:37 ---...
Bir fert ve topluluk bir tarihi geçmişi sahipleniyor ve onu kendisi için rehber ve mukaddes görüyor ve tarihî kökleri kabul ediyorsa, hiç kimsenin ona hakaret etmeye ve saygıyla yâdettiği tarihi şahsiyetlere dil uzatmaya hakkı yoktur.  

--- Alıntı sonu ---

Teşekkürler...  &))

Mücteba:

--- Alıntı yapılan: Eymen - 08 Nisan 2010, 23:46:37 ---
 Bugünkülerin tarih bilmezlikleri sayesinde meydana çıkan sıkıntıların aslında o devirde de yaşandığını ve Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın bunlara nasıl çareler bulduğunu görmek isteyenlere Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde yer alan milyonlarca evraka müracaat etmeleri tavsiye olunur. Zira tarih, benzer hadiselerle tekerrür eder (tekrarlar).



Dergi  : Yedikıta Dergisi
Konu  : Tarihi Çarpıtanlar
Yazar :  Ömer Faruk Yılmaz
Sayı   : 19.
Sayfa : 10.
Sene  : Mart 2010

http://www.camlicakitap.com/kitap/yedikita-dergisi-19-sayi-mart-2010-425

http://yedikita.com.tr/basin/fihrist/files/assets/common/downloads/publication.pdf[/color]

--- Alıntı sonu ---

Mücteba:
Tarihçiliğin A, B, C’si Nedir?



En hulasa şekliyle tarihçilik nasıl yapılır, ilim ve insanlık adına ortaya bir eser koymak isteyen tarihçi nelere dikkat etmeli, nelerden sakınmalıdır?

50 yaşını deviren herkes her ne kadar bir yönüyle tarihçi olur ve hemen herkesin tarihî konularla ilgili söyleyecek bir şeyi bulunursa da esasında tarihçilik ciddi, birikim ve donanım gerektiren ve kuralları olan profesyonel bir meslektir. İnsanı ilgilendiren her şey tarihçinin ilgi alanına girer. Dolayısıyla, tarihçi, geçmişte yaşamış insan ve toplumların geleneklerini, inançlarını, hukukunu, diğer toplum ve gruplarla ilişkilerini bilmek ve araştırmakla mükelleftir.

Yazının devamını Yedikıta Dergisi 95. sayısından (Temmuz 2016) okuyabilirsiniz.

Prof. Dr. Ali Akyıldız | http://yedikita.com.tr/tarihciligin-a-b-csi-nedir/

Navigasyon

[0] Mesajlar

Tam sürüme git
Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek