Gönderen Konu: Tarihi İtiraflar  (Okunma sayısı 3345 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ıssızada

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 107
Tarihi İtiraflar
« : 12 Mayıs 2012, 12:25:43 »

Poltava'da esir oluyordum. Bu benim için bir ölümdü, kurtuldum. Buğ nehri önünde tehlike daha kuvvetli olarak belirdi; önümde su, ardımda düşman, tepemde cehennemler püsküren güneş... Su beni boğmak, düşman beni parçalamak, güneş beni eritmek istiyordu; yine kurtuldum. Fakat bugün esirim, Osmanlıların  esiriyim. Demirin, ateşin ve suyun yapamadığını onlar bana yaptılar, esir ettiler. Yalnız ayağımda zincir yok, zindanda da değilim; istediğimi yapıyorum. Fakat bu defa da şefkatin, asaletin, nezaketin esiriyim. Türkler beni işte bu elmas bağa sardılar. Bu kadar alicenap, bu kadar asil, bu kadar nazik bir milletin arasında hür bir esir olarak yaşamak, bilsen ne kadar tatlı."

Demirbaş Şarl -İsveç Kralı

“Osmanlılar yalancı olmadıkları gibi iki yüzlü de değildirler. Harbde şerefle ölmeyi, şerefsizce yaşamaya tercih ederler. Maharetle kullandığı kılıcı ile, mağlup ettiği milletlerin dönüp yarasını saran bir millet varsa oda Osmanlılar. Aralarında yaşayan fakat itikatsız tanıdıkları millrtleri , bizim gibi engizisyonda yakmadılar.”

İngiliz devlet adamı  LORD BYRON

“Osmanlılar yeryüzünün en şerefli insanlarıdır. Huyları temiz ve yücedir. Yiğitlikleri bozulmaz bir güç halindedir. İşte tarih bunun en canlı misalidir. Onlar din ve vatan konusunda, asli değerlerine bağlılık noktasında tarafsız, adil davranmasıyla saygı telkin ederler.Türklerin yurdu, efendiler, kahramanlar ve şehitler diyarıdır. Böyle bir milletin düşmanı olmak, bence insanlığın düşmanı olmaktan farksızdır.”
« Son Düzenleme: 12 Mayıs 2012, 13:49:10 Gönderen: Tuğra »
'' Hudâ yardımcıdır ehl-i hüdaya ,

   Sizi ısmarladım hıfz-ı Hudâ'ya ''

Çevrimdışı ıssızada

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 107
Ynt: Tarihi İtiraflar
« Yanıtla #1 : 12 Mayıs 2012, 12:46:21 »
"Osmanlılar  ölmeyi biliyorlar, hem de iyi biliyorlar. Ben de ölmeyi bilen bir milletin yenilmeyeceğini bilecek kadar tecrübeliyim. Burada hiç yoktan ordular kurmak ve bu orduları ölüme sürüklemek mümkün. Bu imkânlardan bol bol faydalanıyorum. Fakat meydana getirdiğim orduları sendeleten bir engel var: Osmanlı'nın yaşayan hatıraları!
Üç-dört yüzyıl önce her kudreti ve her milleti yenen Osmanlılar, şimdi de silinmez hatıralarıyla her teşebbüsü sendeletiyorlar. Hemen her yürekte bu korkuyu seziyorum. Demek ki yalnız Osmanlıları değil, onların tarihini de yenmek lazım. Bu durumda ben, Türklerin düzinelerle milleti idare etmelerindeki sırrı da anlıyorum. Onlar milletleri bir kere yeniyor fakat kazandıkları zaferleri ruhlara ve nesillere nakşedebiliyorlar."

M. Montecuccoli (Avusturyalı Komutan)

İnsanları yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının iffetli  olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren tek bir meziyet vardır: Vatana -İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar-  bağlı olmak. İşte Osmanlılar bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Osmanlılar öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler"

Napoleon Bonaparte - Fransız İmparatoru

Savaşın zevkini almak isteyen herkes, Türklerle savaşmalıdır.

Towsend (İngiliz Komutan)

"Bütün milletler arasında en namuslu ve dostluk kurmada tereddüt edilmeyecek olan yalnızca Osmanlılar'dır. Henüz yabancı tesiri altında kalmamış olan bir köye gidecek olursanız; gerçek misafirperverliğin ne demek olduğunu orada görüp öğrenirsiniz."                           

William Martin
« Son Düzenleme: 12 Mayıs 2012, 13:51:30 Gönderen: Tuğra »
'' Hudâ yardımcıdır ehl-i hüdaya ,

   Sizi ısmarladım hıfz-ı Hudâ'ya ''

Çevrimdışı ıssızada

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 107
Ynt: Tarihi İtiraflar
« Yanıtla #2 : 12 Mayıs 2012, 13:11:39 »
Sadelik içinde görkemi, sükunet içinde ihtişamı, tahakküm kabul etmeyen bir yüreklilik, alabildiğine geniş bir fetih aşkı, sonsuz bir teşebbüs kabiliyeti, bölgelere uymaktan çok bölgeleri kendine uydurma zevki ve alışkanlığı Osmanlılar'ın asırlar dolduran tarihinde açıkça görülür.

 Hammer (Tarihçi)

Kendi milletine karşı bu kadar dürüst ve cömert olan Müslüman Türkler hangi mezhebe bağlı olursa olsun aynı dürüstlüğü yabancılara karşı da yapar ve yerine getirirler. Bu noktada Müslüman ile Müslüman olmayan arasında hiçbir fark gözetmezler.
 
Monradgea D'ohsson

Çanakkale'yi bir asker olarak anlatmak imkânsızdır.
Çelikten, manevi güçten, vatan aşkından bir insan yapısı ne demektir? Bu sorunun cevabı işte şu gösterişten uzak, mütevekkil ve sakin Anadolu çocuğunun kendisi idi!...
Tarih kitaplarında Osmanlılar hakkında yazılı olanlar, hatta onlarla savaşanların anlattıkları gerçekleri ifadeden acizdir. Mutluluk Osmanlılar ile aynı safta savaşmaktır. Bu şerefi ömrümün sonuna kadar taşıyacağım.
Taş üzerinde yatıyor, Güneşe, fırtınalara, soğuğa, yağmura karşı korunmasız siperlerde çamur ve toz içinde günler geçiriyor, fakat dünyanın bütün vasıta ve imkânlarına sahip düşmanlarıyla aslanlar gibi dövüşüyorlardı. Bu ne sessiz, gösterişsiz bir yurt sevgisi idi!...
Allah adını yürekten tekrarla***** saldırganın üzerine atılıyorlardı.
Düşmanları da onlara hayrandı.
Yıllar süren silah arkadaşlığımız döneminde, kendisini öldürmeye, yurdunu elinden almaya gelenlere karşı hiçbir gaddarlıklarını görmedim. Yaralı düşmanlarını sırtlarında siperlerine getiriyor, sargı bezi olmadığı zaman, yedeği bulunmayan gömleklerini yırtarak onları sarıyorlardı...

General Liman von SANDERS (Çanakkale'de 5'nci Türk Ordusuna komuta etmiş Alman Generali)

"Osmanlılar sokakta rastladıkları yazılı kağıda ve güle basmazlar; yerden alıp bir duvarın üstüne veya dibine koyarlar.''

Busbecq
« Son Düzenleme: 12 Mayıs 2012, 13:53:43 Gönderen: Tuğra »
'' Hudâ yardımcıdır ehl-i hüdaya ,

   Sizi ısmarladım hıfz-ı Hudâ'ya ''

Çevrimdışı ıssızada

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 107
Ynt: Tarihi İtiraflar
« Yanıtla #3 : 12 Mayıs 2012, 13:32:57 »
İsteyen Türk, gerek cuma, gerekse bayram namazında, cami içinde veya avlusunda, cemaat ortasında, düşmanı kim ise ondan af diler. Affı yaş ve makamca küçük olan ister. Muhatabı, kesin şekilde ve cemaat önünde affettiğini söylemeye mecburdur. Sonra elini öptürür ve kucaklaşırlar. Bir kere barışmış olan iki düşman, eski anlaşmazlıklarından dolayı birbirlerine kötülük edemezler. Böyle bir şeye cesaret eden kişi, hem toplumla, hem Allah 'la alay etmiş sayılır ve lanetlenir; fena muamele görür, kendisine inanılmaz.''

Villamont

"Osmanlı'yı anlamamak için tarihe göz yummak gerekir. Haksız saldırılar ve adi iftiralar önünde Osmanlı'nın vakur kalışı, kuşku yok ki körlerin gerçeği, eşyayı anlamadıklarını düşündüklerinden ve körlere acıdıklarındandır. Bu soylu davranış o adi iftiralara ne açık bir cevap oluyor."

Pierre Loti

"Şimdi, Theisis uyu, büyük zaferimizin şanlı hikayesini Donue'a (Tuna) götürüyor. Fakat Haşmetpenah ! itiraf etmeğe mecburum: Osmanlılar , taşıdıkları parlak şöhrete layık bir biçimde döğüştüler. Osmanlı 'ya yakışır bir feragatle ve celâdetle çarpışa çarpışa öldüler. Onların sönüşü, pırıltılarda göz kamaştırdıktan sonra sönen şimşekleri andırıyor. Karşımızdan, ağır ağır kaybolan bir ışık kütlesi gibi, beyaz bir eriyişle çekildiler, görünmez oldular. Onların galibiyetleri gibi mağlubiyetleri de şanlı ve ibretli"

Komutan PRINCE EUGENE

"Allah - Allah! nidalarıyla ve yiğit yüreklerindeki imanın kudreti ile Rus süngüleri üzerine öyle atılışları vardı ki, İngiltere tarihinde gördüğümüz kahramanlardan hiçbiri bu Türk askerlerinden fazla şecaat göstermiş olamazdı. Silah arkadaşım olmuşş bu insanların sahip bulundukları yüksek nâmus ve şeref duygularını, engin şecaat ve sadakatlerini, üstün vatanseverliklerini gönlümde gururla muhafaza etmekteyim."

CHARLES ROYAN

« Son Düzenleme: 12 Mayıs 2012, 13:56:03 Gönderen: Tuğra »
'' Hudâ yardımcıdır ehl-i hüdaya ,

   Sizi ısmarladım hıfz-ı Hudâ'ya ''