Gönderen Konu: Tasavvufi Bir Hikaye  (Okunma sayısı 3703 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı mardin

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 406
Tasavvufi Bir Hikaye
« : 27 Ağustos 2009, 11:34:14 »

Tasavvufi Bir Hikaye...!
"Akili bir zat ata binmisti Uyumakta olan adamin agzina yilan aktigini gördü Yilani ürkütüp kacirayim diye atini sürdü ama yialn adamin agzindan iceri girmisti


Akılı süvari ,yapılacak tek işin, yutana hissettirmeden yılanı cıkarmak oldugunu bildiHemen atini sürdü,kamcısını uyuyan adama öylebir şiddetle vurduki,ilk vuruşta uyandirdiBir-iki daha vurdu Adam kacarak bir agacin altına koştu

Agacın altında dökülmüş taze ve cürük elmalar vardı Süvari bir kamcı daha vurunca adam elma agacına kactıSüvari "cürük elmaları ye!" diyerek vurmaya devam etti
Dehşet ve korkuya kapılan adam cürük elmaları okadar yedi ki, cıkaracak gibi oldu Elmaları yiyen bagırdı," ey emir, ben sana ne yaptımki bana kahredersin? şurada ne güzel uyuyordum

şiddetli kırbacları ve cürük elmaları yemem revamıdır? Eger benim hayatımda, senin bana bir adavetin varsa,Öldürde kurtulayım Bukadar zulum olmazki
Seni gördügüm saat ne kadar ugursuz bir zamanmış senin yüzünü görmeyene ne mutlu"Sözleri bitmeden kamcıyı öyle şiddetle yediki,yeniden koşmaya ve elmaları yemeye başladıSüvari, rüzgar gibi ,adamın pesini bırakmadı, akıllı süvari adamı gece vaktine kadar koşturdu Vaktaki cürük elmalar sıcak havada şiddetli koşma sonucu, midenin icinde calkalana calkalana şurup haline geldi dekken kustu ve kapkara yılanıda hortum gibi cıkardı

Adam hayretle bır yılana baktı,birde süvariye Yılanın kendinden cıktıgını görünce süvarinin atının önünde secdeye kapanır gibi yere kapandıO cirkin, kara yılanın muhakkak ölümüne sebep olacagını bildiginden, kırbacların acısı gecti, koşmanın yorgunluguda bitti

şimdi ne yapması lazım? "Seni gördügüm saat ne kadar ugursuz bir zamanmışSenin yüzünü görmeyene ne mutlu" diyen adam şimdi ne yapacak? "Sen hakikaten cebrail(as) mısın,bana yetiştin

Sen Hüda-iTeala ``nın velisimisin ki Hızır (as) gibi yetiştin
Sen, ben uyurken yılanın agzıma girdigini ne bildin? Cıkarmanın usulünü nasıl bildin ?Seni gördügüm an hayatımın en mübarek saatiymiş" diyerek pişmanlıgını dile getirdi Hazret-i Mevlana buyuruyorki:

" Eşek ,eşekliginden kacar, sahibi kurt,kuş yemesin diye merhametinden onu yakalamak icin koşar" Bu koşma,ziyandan koruma ve kurtarmak icindir
Hastalık artınca doktor ameliyat eder Ameliyat cirkin bir şeydir Insanın vücudunu kesip bicerlerDoktora:"zalimsin" diyemeyiz
Doktor: "Sen ameliyat olmasaydın ölürdün" der

Ozaman ,o doktora yüzlerce bıcak helel olsun deriz Bunu gibi , agzından yılan cıkan adam pişmanlık icine girdi ve özür diledi:" Ey efendi,ey şeyhin şah, önceki kötü sözleri cehaletim söyletti" dedi Bizlere düsende budur Pişmanlık icinde olup Allah `dan özür dilemeliyiz buna tövbe ,istigfar denir

alıntı
 


« Son Düzenleme: 27 Ağustos 2009, 17:49:15 Gönderen: Mahi »
ibadetin eftali devamlı olanıdır.

Çevrimdışı mardin

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 406
Ynt: Tasavvufi Bir Hikaye
« Yanıtla #1 : 27 Ağustos 2009, 12:24:34 »
Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.), bir hadislerinde “Nasıl yaşarsanız öyle ölür, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz”1 buyurmuştur. Dinden,diyanetten uzak, maddede boğulmuş, maneviyata yabancılaşmış, tövbe edip doğru yola girmemiş insanların akıbetlerini şimdiden kestirmek güç değil. Ömrünü dinle, imanla aydınlatmış, ibadetlerle süslemiş, iyiliklerle filizlendirmiş kimsenin sonu da bellidir.

Bütün mesele sonucu başlangıçtan görebilmek,zikzak çizmeden ter temiz bir ömür sürebilmektir. Daha önemlisi bu istikameti son ana kadar bozmamaktır.
Bu konuyla ilgili Ahmet Şahin Hoca Efendi şöyle bir hadise anlatır:

Aksakallı ihtiyar, son günlerinde yatağında baygın yatmaktaydı. Doktorlar: “Bize düşeni yaptık, gerisi Allah’a kalmış” diyor, başka bir söz bulamıyorlardı.
Zaten ayakucunda bekleyen oğlu da ümidini kesmişti.Seksen sene gibi ender yaşanan bir ömür sürmüştü muhterem babası. Tanıyanları ona, “ibadet kavisi” diyorlardı. Yani bunca ömür ancak ibadet kuvvetiyle yaşanır, demek istiyorlardı. Ama ne kadar yaşansa da yine akıbet ölümdü. İşte
aksakallı zat belki de o ölüm anını yaşamaktaydı.

Baygın halde yattığı yatağından ansızın doğruldu. Nefes nefese feryat ediyordu:

Oğlum! Çabuk ibriği getir, abdest alacağım, baksana ezan okunuyor, cemaate yetişmeliyim.Bir iki saniye sonra sanki oğlu ibriği getirmiş, yumuk göz, zor
aldığı nefesle, abdestini alıp camiye safa geçmiş, imamla birlikte ilk tekbirini de alıyordu:

Allah-ü Ekber! Ne var ki, şuur altına yerleşmiş bu abdest alma, sonra da namaza başlama tekbiri, son cümlesi olmuş..Böylece ömrünü “Allah-ü Ekber” cümlesiyle tamamlamıştı.

Yine başka bir misalde şöyledir:

O da, seksen yaşına yakın bir ömür sürmüş. Ama tek hedefi para kazanmak, zengin olmaktı.Para kazanmak iyi şeydir, ama “parayı ele, imanı, İslâm’ı da kalbe koymak” şartıyla. O böyle yapmadı. Parayı ve dünyayı kalbine yerleştirdi. Birçok işle meşgul oldu fakat sonunda parası çok diye inşaat işine
başladı. İnşaat işine kendini o kadar kaptırdı ki rüyasında bile “kum getir, çakıl getir” diye tekrar ediyordu.

Son anlarında da aynı şeyi tekrarlamaya başladı: “Kum getir, çakıl getir, kum getir çakıl getir!.” Bir tanıdığı yanına gelince onun halini anladı kulağına eğilerek fısıldadı:“Müteahhit bey, iş bitti, paydos!” Ve bundan sonradır ki, son nefesini verdi. Ama nasıl? “ Kum getir, çakıl getir, kum getir, çakıl getir!.”..

Demek ki, ömür boyu zihnimizde beslediğimiz meşguliyetimiz, ölüm anında tekrarı netice veriyor, neyle yaşamışsak, onunla ölmemiz söz konusu oluyor.Acaba biz nasıl bir sonuca varacağız, son nefeste neyi tekrarlayacağız? Meşguliyetimiz bize neyi
ezberletmiş olacak?

Dipnotlar:
1- Müslim, Cennet; 83.
Necmi
ÜNLÜ

Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.), bir hadislerinde “Nasıl yaşarsanız öyle ölür, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz”

İslamla yuğrularak biten yaşanan hayat....İslamla tekrar dirilecek olması çok güzel....Mevlam cümle müslümanlara islam haşr olup onunla tekrar hayat bulanlardan eylesin inşalahurahman..

selametle...
« Son Düzenleme: 27 Ağustos 2009, 12:29:31 Gönderen: Tuğra »
ibadetin eftali devamlı olanıdır.