Gönderen Konu: Tehlike Anında Arayın: 444 1 178  (Okunma sayısı 3094 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı omur

  • ömür
  • yazar
  • ****
  • İleti: 651
Tehlike Anında Arayın: 444 1 178
« : 07 Ocak 2011, 00:46:08 »

Televizyonlarda yayınlanan ve tamamen reyting kaygısıyla hazırlanmış diziler aile, çocuk, genç ve toplumun geleceğini tehlikeye atıyor. Bu dizilerde neler işlenmiyor ki: Evlilik dışı ilişkiler, birlikte yaşamalar, babasız çocuk sahibi olmalar, yasak aşklar, ihanetler, eşcinsellik… Aile ve toplumu tehlikeye atan bu diziler RTÜK’e 444 1 178 no’lu telefonla şikâyet edilmeli.

 

Başta cinsellik olmak üzere, her türlü değer yargımızı altüst eden sahnelerin neredeyse tamamını teşkil eden diziler, televizyon kanallarında adeta cirit atıyor. Bir araştırmaya göre ulusal çapta yayın yapan kanallarda yılda ortalama 60 milyon TL’lik bir pazarla yaklaşık 200 dizi yayın hayatına atılıyor. Kimi diziler birkaç bölüm yayınlandıktan sonra, beklenen reytingi yakalayamadığı için yayından kaldırılıyor. Reyting hesabını tutturanlar ise, içeriği dikkate alınmadan yayına devam ediyor.

Kısacası dizi sektöründe kıran kırana bir rekabet söz konusu…

Bu vahşi rekabet ortamında sonuna kadar kullanılan ve sınırları alabildiğine aşılan tema ise ne yazık ki cinsellik ve ahlak dışı yaşam sahneleri. İşte bu yüzden kanal yetkilileri, daha fazla reyting uğruna, ahlak dışı konu ve sahnelerin senaryoya eklenmesini istiyor veya en azından göz yumuyor.

Evlilik dışı ilişkiler, birlikte yaşamalar, babasız çocuk sahibi olmalar, yasak aşklar, ihanetler, eşcinsellik…

Haftada ortalama 4 bin 500 dakika, yani toplamda 75 saat boyunca ne yazık ki bu dizileri seyrediyor insanımız. Seyredilen diziler belli, o dizilerin reytingleri belli. En çok seyredilme oranları en çok şikâyet edilen, eleştirilen dizilere ait. Bu ne yaman çelişki?

Kelimenin tam anlamıyla bindiğimiz dalı kesiyoruz.

Alkol, uyuşturucu ve kumar gibi zararlı alışkanlıklar neredeyse sıradanlaştı. Bu da yetmiyormuş gibi şiddet, cinayet, intikam ve hatta tecavüz sahneleri günler öncesinden başlıyor ve yayınlanmasının ardından da haber bültenlerinde ve magazin programlarında defalarca önümüze getiriliyor. Bu vahim tablo henüz ergenlik dönemindeki çocukları tehdit ederek özendirici etki bırakıyor.

 

Uyarlama diziler

Özellikle gençlere ve hatta ergenlik dönemindeki çocuklara yönelik diziler küçük-büyük herkesi etkilerken, bu dizilerin yabancı dizilerden “uyarlanmış” olduğuna dikkat çekiyor uzmanlar. Öğrencilerin okula lüks otomobillerle, topuklu ayakkabılarla, kırmızı ruj ve ojelerle geldiği bir lisede geçen olayların aktarıldığı bir dizi örneğin. Bu dizide cinsellik, alkol ve uyuşturucu gibi konulara sürekli vurgu yapılıyor. Konunun uzmanlarına göre bu dizi Amerikan toplumuna uygun özellikler taşıyor ve ona göre kurgulanmış. Reyting hesabını yapan bir ulusal kanalımız ise birebir kopyası ve tercümesi diyebileceğimiz özellikleri taşıyan bu diziyi yayına koyuyor. Öyle ki, dizinin çekildiği lise yönetimi (ki bu lisemiz ülkemizin önde gelen köklü eğitim kurumlarındandır) çekimlerin kendi okullarında çekilmemesine karar veriyor.

Eğitimciler, psikologlar, ilgili dernek yöneticileri yaptıkları açıklamalarla bu diziye olan tepkilerini dile getiriyorlar. Derhal yayından kaldırılması yönünde açıklamalar yapılıyor. Orijinalleri hakkında bilgi sahibi olan uzmanlar ise bu dizinin yayından kaldırılmaması halinde daha marjinal ve değer yargılarımızı yerle bir edecek daha tehlikeli sahnelerin bizi beklediğine dair uyarılarda bulunuyorlar.

Hemen her cenahtan gelen bu uyarılar dikkate alınmalı.

Diyelim ki bu uyarı ve tepkilerden bir netice alındı. Ancak, yine o reyting kaygı ve hesaplarının acı ve ağır birer meyvesi olan dizilerin ardı arkası gelecek gibi değil.

Bazıları yayından kaldırılsa da farklı kanallarda neredeyse kopyala-yapıştır tekniğiyle “uyarlanmış” dizilere bir yenisi ekleniyor.

Yine ortak gerekçe bu dizilerin “talep” görmesi.

Haksız da değiller. Reyting oranları bunun göstergesi.

Kısır bir döngü, fasit bir daire sürüp gidiyor. Bu tür diziler toplumun bir kesiminde ilgi çekiyor. İlgiden dolayı, daha çok ilgi çekme adına malum sahnelere daha fazla yer veriliyor.

 

Çözüm yakınımızda

O halde bu büyük probleme köklü çözüm getirmenin yolları aranmalı.

Özellikle gençlerimizin sadece ahlakî yapısını değil, psikolojik gelişimini de olumsuz yönde etkileyen diziler için ilgili tüm kurum ve kuruluşlar üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getirmeli.

Gençlerimiz, gayr-ı ahlakî dizilerle reyting hesapları yapan bir zihniyete kurban edilmemeli. “Ne yapalım, halkımız seyrediyor. Bu dizilerin reytingi yüksek” gerekçelerine prim verilmemeli.

En başta geleceğimizin teminatı olan gençlerimiz bu dizilerin kucağına bırakılmamalı. Bunun için en büyük görev, söylemeye gerek olmasa da vurgulamakta yarar var, anne-babalara düşüyor. Ardından eğitimcilere, ilgili sivil toplum kuruluşlarına, devlet erkânına ve yöneticilere düşüyor.

Toplum olarak sesimizi yükseltmeliyiz. Şikâyet ve taleplerimizi kendi kendimize veya birbirimize değil ilgili birimlere iletmeliyiz. Bunu yaparken de aileyi korumakla görevli devlet kurumlarının özellikle gençlere zarar veren içeriklerle ilgili acil çözümler üretmesi ve uygulamaya geçmesi yönünde vatandaşlık görevlerimizi yerine getirmeliyiz.

Genel olarak tüm televizyon programları, özel olarak da menfi özellikler taşıyan dizilerle ilgili şikâyetlerimiz için ilk başvuru adresi olarak RTÜK’ü gösterebiliriz. Televizyonlarda gayr-i ahlakî dizileri veya bir başka deyişle; aileyi, çocukları, gençleri, toplumu tehlikeye atan dizileri 444 1 178 no’lu telefonu arayarak şikâyet etmeliyiz.

RTÜK hakkında internet aracılığıyla www.rtuk.org.tr. sitesinden daha fazla bilgi alabiliriz. Yine şikâyetlerimizle ilgili en yetkili mercilerin başında Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı gelmekte. Bu bakanlığın internet adresi www.aile.gov.tr, e-mail adresi aile@aile.gov.tr ve telefonu da (0312) 416 80 00 şeklinde.

Dizilerle ilgili problem ve çözüm yollarını dile getirirken, tamamen menfi ve tepki esaslı çözümleri dile getirdik. Ancak bir çözüm yolu daha bulunmakta. “Müspet tepki” olarak niteleyebileceğimiz bu seçenek, güzel örnekleri öne çıkarma, teşvik ve tercih etme şeklinde icra edilebilir. Sayıları az da olsa bu tepki şeklini uygulayanlar elbette vardır. İşte bu azı çok yapabilmek önemli bir çözüm yolu olsa gerektir. Böylece bazı kanal yetkililerinin zararlı olmasına rağmen sığındıkları reyting bahanesi de ortadan kaldırılmış olur.



Dr. Veli Sırım