Gönderen Konu: Teknolojiye Yatırımda Fil Tecrübesi  (Okunma sayısı 3175 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Teknolojiye Yatırımda Fil Tecrübesi
« : 02 Nisan 2013, 16:19:55 »

Teknolojiye Yatırımda Fil Tecrübesi



Timur Han ve Nasreddin Hoca’nın fil hikâyesini bilirsiniz. Timur Han, Nasreddin Hoca’nın ahalisine bir fil hediye eder. Ancak Fil bağı bostanı talan eder. Ahali bu fil ile baş edemez. Bir yolunu bulup fili Timur Han’a iade etmek isterler. Nasreddin Hoca önde olduğu halde Timur Han’a giderler. Ahali Timur Han’ın huzuruna çıkarken son anda Hocayı yalnız bırakıp kaçarlar. Hal böyle olunca Hoca da, filden şikâyet etmek şöyle dursun bir fil daha ister.

Nasrettin Hocaya atfedilen bu hadise gerçekten olmuş mu bilemiyoruz; lakin buradan bize orijinal bir ders çıkıyor. O ders ise boyunu aşan işleri anlama ve anlatma konusunda güzel bir yol gösterici olmasıdır. Boyunu aşan işlere en güzel misal belki de teknoloji satın almaktır. Çünkü teknoloji satın almak ya da almak zorunda kalmak karşısındaki halimiz fil hikâyesine çok benziyor.

Timur Han’ın ahalisine verdiği gibi teknoloji ürünü fili alırız ya da bize satılır. Sonra o teknolojinin yükü altında ezilir, döner dururuz, bir çare ararız bu yükten kurtulmak için. Nasreddin Hoca misali aracılar araştırırız. Kısmetimiz varsa, ikinci el piyasasında satıp filden kurtuluruz. Oysa Timur Han’a harp kazandıran teknoloji, yani koskoca bir fil, yerine göre ceza olabiliyor. Buna benzer iş hayatındaki filleri, yani alındıktan sonra cezası çekilen teknolojileri gelin beraber araştıralım.

Filin yemi, işine değiyor mu?

ikitelli Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren, yüksek cirolu mobilya imalat firmasında şöyle bir vakıa yaşandı. Yurt dışında fuara katılan firma yetkilileri, orada son teknoloji otomatik kesim makinesi görürler. Şirketleri için iyi bir yatırım olacağını düşünerek, yüksek bir meblağ ödeyip makineyi satın alırlar. Tam otomatik, bilgisayar kontrollü, sunta kesim makinesinin leasing (taksitlendirme) ödemesi dört sene kadar sürer.

Makine (fil) alınır, sıra gelir kuruluma. Almanya’dan gelen teknisyen günlük 1000 euro ücret alarak makinenin kurulumunu bir haftada yapar. Fil yem yemeye başlamıştır. Teknisyenin yol ve konaklama giderleri ev sahibi firma tarafından karşılanır. Bununla da kalmamış makinemiz, atölyelerden birini tamamen kaplamıştır. Bir marangozhane tek başına yeni makineye ayrılır.

Makine o kadar hünerlidir ki bazı üstün özellikleri işletme personeli tarafından bir kez olsun kullanılamaz. Aradan dört yıl geçer, filin işletmeye büyük geldiği artık su götürmez bir gerçeğe dönüşür. işletmenin ustası da, iş yapmaya engel teşkil ettiği bahanesiyle makineyi komple iptal etmek ister.

Süper makine bizim işletmenin başına dert olmuştur artık. Çünkü arıza vermeye başlamıştır ve bu arızayı gidermek için Almanya’dan yardım istenildiğinde, teknisyen göndeririz ama günlük bin avro bedeli olur denilmiştir. Bilgi istenildiğinde arızayı gidermek için herhangi bir bilgi de verilmemiştir. Anlaşıldı ki her arıza halinde Almanya’dan bir teknisyen gelmesi icap ediyor. Neticede, firma bu bedeli ödemek istemez. Üstün özellikleri haiz bu teknoloji harikası makine, basit bir kesim makinesi olarak kullanılır.

Sözün kısası bizim fil ikitelli’de bir at muamelesi görmeye devam ederken, atsan atılmaz, satsan satılmaz halde, işletmenin başına bir enkaz gibi kalır.

Filden anlamak önemlidir

Olumlu bir misal olarak da fil’e yatırım yapıp filden nasıl faydalanacağını bilen bir işletmeden bahsetmek isterim. istanbul Yenibosna’da faaliyet gösteren, yabancı müşterilere makine parçası yapan imalatçı-ihracatçı bir firma, artan siparişleri karşılamak ve hataları azaltmak için bilgisayar kontrollü, tam otomatik torna tezgâhlarına yatırım yapmak ister. Kalite kontrol cihazları bakımından da ciddi yatırım yapılmıştır. Fabrikalarına Avrupa’dan ve Japonya’dan iki ayrı ölçüm cihazı getirilmiş. Bu cihazlar müşterilerin özel isteklerini karşılamak maksadıyla alınmış. ilginç olan diğer husus da bu cihazlardan birini işletme, sadece senede bir veya iki defa kullanıyor olması. Ancak, yabancı müşteriyi ikna etmek için “Bizde şu hassas
makine imal eden bir işletme kendi geliştirdiği makineleri üretmekte ve ihraç etmektedir. ihracat cirosu da dikkat çekecek kadar vardır. Çalışan sayısı ise benzer yerlerin yarısı kadardır. Ancak, diğer iki misalin tersine, bünyesinde son model teknoloji ve sineğin kanadının titreşimini ölçebilecek hassas ölçü aletleri yoktur.

Bu işletmenin özelliği, fason üretim yapmaması, tam aksine kendisine ait ürünleri geliştirmesidir. Üstünlüğü ise rakiplerine göre daha kaliteli üretebilmesidir. Yani, kendi ürününde teknolojiyi rakiplerine göre daha iyi kullanabilmektedir. Son teknoloji değil, sıradan her imalatçıda bulunan tekniklerle üretim yapmaktadır.

Basit teknik imkânlarla milyon avroluk ihracat yapmaları, dünyanın en zor müşterilerine makine satmaları, gerçekten hayranlık uyandıracak işlerdi. işletme idarecilerine bu konuyu sorduk. “Bu ürünü başkaları da üretiyor; ama en iyisini biz üretmeliyiz. Satış yapabilmek ve ciroyu arttırmak için bizim elimizden gelen bunlar. Bir de helal ve harama çok dikkat ediyoruz. Belki de bu yüzden satışlarımız daha iyi.”diyor. Biz işimizi

ölçüm cihazı da var, kalite kontrol yeteneğimiz güçlüdür.” demek için yatırım yapılmıştır. Müşteri anlıyor ki bir gün verdiği siparişin ağırlığını çekmek için bir “fil” gerekse, bu işletmenin bahçesinde o yükü çekecek bir “fil” var. Mantıklı gibi gözükmese de müşteri iknası için senede bir defa, 10-15 dakika kullanacağınız bir cihaza binlerce Euro para yatırmak, dolaylı olarak işletmeye büyük bir kar sağlıyor. Bu da kararınızı değiştirebiliyor.

Büyük işler büyük fillerle mi kurulur?

“Büyük işler yapmak için mutlaka “fil sahibi” olmak şart mıdır?”
Cevap, hayır. Nasıl mı?
Ona da bir misal verelim: Yine istanbul, ikitelli’de yapıyoruz, nasibimizi de Allah’dan bekliyoruz, demeye getiriyor. Teknik olarak ortada görünenler sınırlıydı. Bu durum bende, olgun hallerin işlerine yansıması ile daha doğru karar verebiliyor ve bu kararların da ciro olarak dönüyor, sonucuna varmamda etkili oldu.

iyi ve karlı bir iş yapmak için illa son teknolojiyi almak ya da işi tamamıyla teknoloji üzerine kurmak her zaman doğru olmuyor. Bir filin kaldıracağı iş, fil sahibi olmadan da yapılabiliyor. Basit ama teknolojiyi yerinde kullanarak öyle işler yapılır ki dışarıdan bakanlar içeride “fil” var zannedebilirler.

Basit teknik imkânlarla milyon avroluk ihracat yapmaları, dünyanın en zor müşterilerine makine satmaları, gerçekten hayranlık uyandıracak işlerdi. İşletme idarecilerine bu konuyu sorduk. “Bu ürünü başkaları da üretiyor; ama en iyisini biz üretmeliyiz.” diyor.


Ali İhsan Ağır | 02 Nisan 2013 | İnsan ve Hayat Dergisi