Gönderen Konu: tevazu...  (Okunma sayısı 4847 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Nihle

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 315
tevazu...
« : 23 Nisan 2006, 19:20:46 »

Allah için
alçakgönüllülük yaparsa
Büyüklerden birine: "Kıskanılmayan bir nimet ve sahibine acındırmayan bir belâ biliyor musun?" dediklerinde, şöyle cevap verir:
"Evet, biliyorum. Kıskanılmayan nimet, tevâzu; sahibine acındırmayan belâ ise kibirdir." dedi.(1)
Tevâzu: kıskanılmayan tek nimet…
Tevâzu kıskanılmayan bir nimet olarak görülüyor. Gerçekten de hiç kimse yoktur ki tevâzu için kıskançlık duysun. Kim bize tevâzu ile yaklaşsa, her kimi mütevazı bir hayat içerisinde görsek ona ancak imreniriz. Onun gibi olmaya çalışsak da olamayız. Neden olamayız? Çünkü tevâzu o kişinin asâletinde vardır. Bu nedenle de herkese nasip olmaz. Rabbimiz o kullarını seçmiştir. Bizlere de o kullarından olmayı nasip etsin.
"O çok merhametli Allah'ın has kulları onlardır ki, yeryüzünde tevâzu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attığı zaman incitmeksizin "selâm" derler, geçerler."(2)
Allahu Teâlâ âyetinde belirttiği gibi tevâzu sahibi kimseler her hâlleriyle kendilerinin ne güzel olduklarını ortaya koyarlar; tevâzu ile yürürler, tevâzu ile konuşurlar, tevâzu ile gülümserler ve mütevazı bir hayat yaşarlar. Kendisine yapılan olumsuz davranışlar karşısında ise yine tevâzu haliyle karşı tarafı incitmeksizin selâmetle deyip geçerler. Çünkü onlar Rablerine gerçekten inanmış ve O'nun âyetlerine sıkı sıkıya bağlanmış kimselerdir.
Güzel dinimiz her ne kadar tevâzu sahibi olmayı ve mütevazı bir hayatı tavsiye etse de tevâzulu olacağım, tevâzu göstereceğim diyerek aşırısına kaçtığımızda da hiç hoş olmaz, bu yaptığımız tevâzudan öte riya ve gösterişe kaçar ki buda kibri ve gururu getirir.
Bu konuda Peygamber Efendimiz de şöyle buyurmuştur; "Muhakkak Allah Teâlâ, bana, sizin mütevazı olmanızı vahyetti"(3).
"Her kim Allah için alçakgönüllülük yaparsa, Allah muhakkak onun derecesini yükseltir".(4)
Bir iftar sofrasında, Hz. Ebû Bekir'e bir bardak soğuk su ikram edilir. Suyu dudağına götürünce, hıçkırıkları, boğazında düğümlenir. Yanındakiler ne olduğunu sorarlar. Cevap verir:
Bir gün Allah Resûlü, kendisine getirilen böyle bir bardak soğuk suyu içmiş, sonra da ağlamış ve:
"O gün nimetlerden hesaba çekileceksiniz." âyetini okuyarak, işte bu nimetten de hesaba çekileceğiz, buyurmuştu. Bunu hatırladım ve onun için ağladım...
Halbuki Hz. Ebû Bekir gayet sâde ve fakirâne bir hayat yaşıyordu. Vereceği hesap gayet hafifti...
Günümüzde tevâzu
Tevâzu, giyimimizden, yeme–içme ve çevremizle olan ilişkilerimize kadar her alanda kendini göstermesi gerekirken; bunun tam aksine bir durum ile karşı karşıyayız.
Reklam sektöründeki patlamalar ve teknolojik gelişmelerin getirdiği son yeniliklerle insanlarımızın her gün bir üst modele, daha iyisine, daha konforlusuna özendiğini görmekteyiz. Bununla birlikte bu isteklerine ulaşamadığında kendisini hakir görerek ya da içindeki hırsını yenemeyerek büyük bir manevî boşluk yaşamaktadır. Bunun sonucunda da kendi içerisinde başlayan çatışmalarla, engellenmelerle başta kendisi olmak üzere, ailesine ve çevresine zarar verebilecek derecede sorunlar oluşmaktadır. Başta intihar olmak üzere, aile içi şiddet veya kendi kabuğuna çekilip huzursuz bir birey olarak ve yaşamdan hiçbir tad almayarak mânevi hayatındaki bir eksikliğin her şeyini olumsuz etkilediğine şahit olmaktayız.
İnsanlarımız duygularıyla, benliğiyle, davranışlarıyla, yaşantısıyla her alanda mücadele içerisinde. Baba, işinde meslek arkadaşlarına veya bir üstüne karşı; anne, komşusuna; çocuk, arkadaşlarına karşı ve daha da özele girdiğimizde ailede kardeş, kardeşe karşı bir üstünlük yarışı içerisinde.
Kişi yenilgiyi kabullenemediğinden daha doğrusu haset duygularını tatmin edemediğinden, kibir, kıskançlık, çekememezlik ve doyumsuzluk gibi mânevî hastalıklara yakalanacaktır. Bunların önüne geçemediğinde de hem bu dünyada hem de âhiret hayatında büyük kayıplar yaşayacaktır.
"Daha iyi bir evim olsun", "Daha çok kazanayım", "Neden onlar gibi giyinemeyeyim?", "Benim eksiğim ne?" diyerek kendisini devamlı bir şekilde başkalarına endeksleyen, kendini kanıtlamak isteyen günümüzün bu insanları, kendi içinde bocalayarak hep daha ilerisini, daha iyisini, daha güzelini, mükemmelini arayıp dururken, bir mü'minin yaşantısından uzak, Allah ile olan bağlantıları kopuk, sürekli maddeci ve dünyaya yönelmiş, hep kazanma çabası içerisindeyken, geride neler kaybettiklerinden habersiz bir şekilde yaşamaktadır.
Hani kazanırken kaybetmek derler ya, aynen öyle!.. Karun gibi…
Karun, Hz. Musa döneminde yaşayan, ihtişam, gösteriş, çalım ve gururu ile kavminde ün salan tam bir dünyaperestti. "Dünya hayatını arzulayanlar, Keşke Karun'a verilenin benzeri bize de verilseydi; doğrusu o çok şanslı dediler"(5)
1– "Şir'atü'l–İslâm", Seyyid Alizâde, Çelik Yayınları, İst, s.380
2– Furkan sûresi, 63
3– "Riyazu's–Salihin", II, 37
4– Müslim, Birr ve's–Sıla, 69; Tirmizî, Birr, 82
5– Kasas sûresi, 79

alıntı...
Sanmam ki taleb-i devlet ü cah etmeğe geldik!!
Biz aleme bir YAR için ah etmeğe geldik!!..

Çevrimdışı hatwe

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 6
tevazu...
« Yanıtla #1 : 23 Nisan 2006, 20:48:43 »
Allah RAZI OLSUN AZRA KARDEŞ ELLERİNE SAĞLIK:)

Çevrimdışı vedat1980

  • okur
  • *
  • İleti: 86
tevazu...
« Yanıtla #2 : 24 Nisan 2006, 10:08:31 »
Alıntı

"Her kim Allah için alçakgönüllülük yaparsa, Allah muhakkak onun derecesini yükseltir".(4)


Allah RAZI OLSUN TEVAZUNUZDAN DOLAYI
Bir insanı doyurmak istiyorsanız ona hergün balık vermeyiniz, balık tutmayı öğretin"

Çevrimdışı EFSuN

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 192
tevazu...
« Yanıtla #3 : 28 Nisan 2006, 14:17:05 »
Alıntı
"Daha iyi bir evim olsun", "Daha çok kazanayım", "Neden onlar gibi giyinemeyeyim?", "Benim eksiğim ne?" diyerek kendisini devamlı bir şekilde başkalarına endeksleyen, kendini kanıtlamak isteyen günümüzün bu insanları, kendi içinde bocalayarak hep daha ilerisini, daha iyisini, daha güzelini, mükemmelini arayıp dururken, bir mü'minin yaşantısından uzak, Allah ile olan bağlantıları kopuk, sürekli maddeci ve dünyaya yönelmiş, hep kazanma çabası içerisindeyken, geride neler kaybettiklerinden habersiz bir şekilde yaşamaktadır.


Tevazuyu yitirmek sadece ondan mahrum kalmakla bitmiyor, haset çekememezlik ve peşisıra çok tehlikeli manevi hastalıklarada sebep oluyor.. Allah muhafaza..
Yüzleri dost, özleri düşmandan usandım..
Hata değil, ettiğim isyandan utandım..

Çevrimdışı Nihle

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 315
tevazu...
« Yanıtla #4 : 28 Nisan 2006, 19:32:25 »
amin kardeşim amin gerçekten Mevlam muhafaza buyursun...
Sanmam ki taleb-i devlet ü cah etmeğe geldik!!
Biz aleme bir YAR için ah etmeğe geldik!!..

Çevrimdışı seval_1985

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 169
tevazu...
« Yanıtla #5 : 29 Nisan 2006, 22:55:21 »
amin Allah bize güzellikler vermişse Allah o güzelliği güzellik olarak vermiş kötülük olarak değil

Çevrimdışı Ahi

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 923
  • Bugün Allah (c.c) için ne yaptın?
tevazu...
« Yanıtla #6 : 03 Mayıs 2006, 23:26:43 »
Alıntı yapılan: "seval_1985"
amin Allah bize güzellikler vermişse Allah o güzelliği güzellik olarak vermiş kötülük olarak değil


 :x
Herhangi bir insan vaktini nasıl geçireceğini, üstün bir insan ise vaktini nasıl tasarruf edeceğini düşünür. – Schopenhaver