Gönderen Konu: Tum insanlik bunu ogrenirse o zaman insan olduk demektir...  (Okunma sayısı 3840 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı armonya

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 473

On bir yaşındaydı ve New Hampshire gölünün ortasındaki adadaki
evlerinde ne zaman eline bir fırsat geçse hemen balığa giderdi.
 
Levrek avı yasağının kalkmasından bir gün önce, babasıyla akşamın ilk
saatlerinde küçük güneş balıklarından yakaladı. Sonra oltasına yem
takıp, oltayı fırlatma talimi yaptı.
 
Yem suya değdiği zaman gün batımında suda altın haleleler oluşturmuş,
daha sonra gölün üzerinde ay doğmuştu. Oltasının hızla çekildiğini
hissedince, oltaya büyük bir balık geldiğini anladı. Babası oğlunun balığı
çekişini hayranlıkla izledi.
 
Çocuk sonunda yorgun düşen balığı sudan çıkardı. O güne kadar gördüğü
en büyük balıktı, bir levrek; ama av yasağının kalkmasına sadece saatler
kalmıştı.
 
Baba oğul güzelim balığa baktılar, pulları ay ışığında ışıl ışıl
parlıyordu. Babası bir kibrit yakıp saatine baktı. Saat on olmuştu. Av
yasağının bitmesine daha iki saat vardı.
 
Önce balığa, sonra oğluna baktı.
"Suya geri bırakman gerekiyor, oğlum," dedi.
"Baba!" diye itiraz etti çocuk ağlamaklı bir sesle.
"Başka balıklar da var," dedi babası.
"Ama hiçbiri bunun kadar büyük değil!" dedi çocuk.
 
Göle şöyle bir göz attı. Gölde hiçbir balıkçı teknesi yoktu. Babasının
yüzüne baktı bu kez. Kendilerini hiç kimsenin görmemiş olmasına, kimsenin
ne
balığı yakaladıklarını bilmesinin olanaksız olmasına karşın, babasının
sesinden bu konuda hiçbir ödün vermeyeceğini anlamıştı.
 
Oltanın ucunu balığın ağzından çekti ve balığı gölün karanlık sularına
bıraktı. Balık suya düşer düşmez, şöyle bir çırpındı ve gözden kayboldu.
 
Çocuk bir daha bu kadar büyük bir balık tutamayacağından emindi..
 
Bu olay bundan tam otuz dört yıl önce oldu. Bugün o çocuk New York
City'nin ünlü mimarlarındandır. Babasının küçük evi hâlâ o adadadır. Oğlunu
ve kızlarını hâlâ o adadaki küçük eve balık tutmaya götürür.
 
Çocuk haklıydı. Bir daha o kadar büyük bir balık tutamadı.
 
Fakat değerler konusunda bir ikilem yaşadığı zaman hep o balığı gözünün
önüne getirir.
 
Babasından öğrendiği gibi değerler doğru ile yanlışın ne olduğu
konusunda çok basit bir konudur. Güç olan yalnızca değerlerin
uygulanabilmesidir.
 
Birileri görmediği zaman da doğru olanı yapabiliyor muyuz?
 
Evet, küçüklüğümüzde bizlere balığı suya geri bırakmak öğretilseydi, doğru
olanı yapabilirdik. Çünkü gerçeğin ve doğrunun ne olduğunu öğrenmiş
olurduk.
 
Doğru olanı yapma kararı belleklerimizdeki canlılığını hiçbir zaman
yitirmez. Bu anıyı dostlarımıza ve torunlarımıza göğsümüz kabara kabara
anlatırız.
 
Fırsatlardan yararlanmak değil, doğru olanı yapmaktır önemli olan.
Ne azap ne sitem yalnızlıktan...Kime ne; aşılmaz duvar bendedir...Süslenmiş gemiler geçer açıktan, Sanırım, gittiği diyar bendedir. Yaram var...Havanlar dövemez merhem, Yüküm var... Bulamaz pazarlar dirhem, Ne çıkar; Yollar ki, Allaha çıkar, bendedir...

Çevrimdışı inşirah75

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 41
Ynt: Tum insanlik bunu ogrenirse o zaman insan olduk demektir...
« Yanıtla #1 : 10 Ekim 2009, 23:29:48 »
Müthiş bir ders  s4))
« Son Düzenleme: 10 Ekim 2009, 23:34:12 Gönderen: İsra »

Çevrimdışı ikiz

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 44
Ynt: Tum insanlik bunu ogrenirse o zaman insan olduk demektir...
« Yanıtla #2 : 10 Ekim 2009, 23:47:09 »
altı çizilecek bir yazı