Gönderen Konu: Pırlantanı fırlatma!  (Okunma sayısı 2908 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Pırlantanı fırlatma!
« : 26 Eylül 2010, 16:29:51 »

Ulaşamayanların, “sormayanlar” olduğunu sanırız genellikle. Yolunu şaşıranların çoğu, acaba neden “herkese soran” insanlar?..
Sormamak kibirden, ama şaşırtmak şeytandan... Vazgeçmek ise nefsinden; hadi var bakalım!..
*
Bilmediğin bir noktadasın. Sorduğun an fark ediyorsun ki, meğer herkes bu konunun uzmanı! Her kafadan da farklı sesler çıkıyor: “Filanca yere mi? Sen orayı bulamazsın! O hoo çok uzak, yol yakınken vazgeç. Geç kalmışsın bari şuradan git. Hayır o yol yanlış buradan git. O bilmez ben bilirim... İyi de sen zayıfsın, çok şişmansın, zenginsin, fakirsin, yaşlısın, gençsin, şusun, busun!..”

Soracaksın elbette. Fakat yolunu şaşıranlardan çoğunun; “herkese sorduğu için” sapıttığını unutmayacaksın! Ya hiç kimseye sormayanlar bulamıyor yolunu...
Veya herkese soranlar!..
*
Hedefin, bir elmas gibi parıldıyor hayalinde. Parlasın da zaten. Çünkü onun ışığıdır seni çeken, seni çağıran, kendi karanlıklarında sana arkadaş olan... Fakat ister kişi olarak, ister fırsat olarak, her ne olarak olursa olsun, elmaslar; yontulmuş ve ışıltılı halleriyle çıkmaz genellikle karşımıza; hissedeceksin!

Kararını bir kere vereceksin! “Çobanyıldızı’nın hangisi” olduğunu öğrendikten sonra, artık ondan gözünü ayırmamak senin sorumluluğun!
*
Kurulan cümlelerin süsü değildir doğruluğunun ölçüsü!

“Ahan da şurdan git” diyen birinin çene işareti bile kılavuzumuz olabilir...
Maharet, elması bulmaktır; fakat daha mühimi, onu bir değersiz cam parçası sanarak fırlatıp atmamaktır! Hayalin bir elmas gibi parlarken göğünde; yeterince yürürsen, mutlaka ona varacağına inanıyor kalmaktır!..
*
Sen, gözü yıldızında olduğu halde üç beş koyunuyla, yürüyen çoban gibi ol!..
Lüzumu kadar sor, kalbini dinle ve yürü.

Fakat sakın gözünü yıldızından ayırma!

Muammer Erkul

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Ne ağacısın, ne deresisin, ne aynasının?
« Yanıtla #1 : 12 Kasım 2010, 01:40:29 »
İki köylü tarlalarında; biri domatesleriyle meşgul, diğeri kavunlarıyla... Öğle vakti yaklaşırken birkaç domates seçip getiriyor ilk köylü. “Komşu, yemeğine katık edersin” deyip kavun tarlasının köşesine bırakıyor... İkisi de memnun...

Sonraki gün tekrar domates koyuyor ilk köylü sınıra; “komşu, afiyet olsun” diyerek. İkisi de mutlu... Daha sonraki gün gene birkaç domates var sınırda ve sonraki gün ve ardından sonraki günlerde...

Kavun tarlasının sahibi acaba kaçıncı gün bu ikramlara mukabelede bulunur? O da kendi tarlasından bir kavun getirip koymaz mı komşusunun önüne?
Veya kiraz ağacının sahibi olan bağcı, komşusunun erik ağacının dalına bir torba kiraz asıyor. Sonraki gün yine ve sonraki gün yine... Diğer ağacın sahibi de acaba erik toplamaz mı kendi ağaçlarından; “bunlar da benden sana” diyerek...

*
İnsanlar, iltifatlar ile besleniyorlar...

Fakat en zor da iltifatlarını sunuyorlar karşılarındakilere.

“Arkadaşım, günaydın. Bugün ne kadar güzel ışıldıyor gözlerin... Birader, böyle tıraş olmuş ve kravat takmış halinle çok profesyonel görünüyorsun...”

“Hanımefendi, dün giydiğiniz elbise size ne kadar da yakışmıştı...” Peki aynı kişi, aynı zamanda: “Yahu kadın, bugün giydiğin bu rezil kıyafet de ne” diyebilirdi! O zaman bu hanım nasıl cevap verirdi ve acaba bu sözü kaç sene bir sivri bir çivi gezdirirdi ciğerinde?

“Aferin sana, çünkü kuşlara su koymayı ancak akıllı çocuklar düşünebilir... Hey gençler, bugün ne kadar enerji dolusunuz... Efendim, sizin ‘günaydın’ deyişinize bayılıyorum, günaydın...”

Bizim ihtiyacımız ne idi; bizler de insan olduğumuz için? Güler yüz, iltifat ve birkaç iyi söz... Peki bunu ne zaman alabiliriz karşımızdaki insanlardan?
Verdiğimiz zaman!

Şimdi, kendimizi birer iltifat ağacı olarak düşünelim, takdir deresi olarak düşünelim, teşekkür tarlası olarak düşünelim ve tebessüm aynası olarak...
İnanın ki, sadece kâr ederiz...

Muammer Erkul

Çevrimdışı Tuğra

  • popüler yazar
  • ******
  • İleti: 6599
Ynt: Pırlantanı fırlatma!
« Yanıtla #2 : 22 Kasım 2010, 17:53:59 »
Teşekkürler İsra.
〰〰〰〰🐠