Ey kâinatın yegâne Hâlikı ve âleminin müstakillen Mâliki olup, Zât-ı ahadiyyetini Mi’rac’da Cenab-ı Ahmediyye’ye feth ederek orada “Men raânî fekad rae’l-Hakk’a” fermanını buyururan Hazreti Allâh! Sahife-i ubudiyyemiz, defter-i, a’mâlimiz, günahlarımız ile lekedâr olmuş, senin Zat-ı ecel-i a’lâna kaldıracak el, Samedaniyyet-i Rabbaniyye’ne ve Rahmet-i İlahiyene niyaz edecek dil bizde kalmamış. Fakat senin Gaffar, Settar, Rahman, Rahim olan sıfât-ı celilelerini meded ittihaz ederek, dâr-i deryây-i uluhiyyetinden meded umarak senin kapına geldik. Bize lûtfunla muamele eyle ya Rabbi!
Ey vücudiyle mevcud! Sıfâtiyle zâhir! Âsâriyle meşhûd olan Ulu Allâh! Bizleri âlem-i ervahta, “elestü bi-Rabbiküm…” hitabına muhatap tutarak, Müslüman olarak yarattın. İhsan etmiş olduğun iman, İslâm ve Kur’an nimetlerinden bizleri ve evlatlarımızı ilelebed ayırma ya Rabbi!
Ey, istediğini istediğine veren ve istediği zaman da almak kudretinin sahibi olan, zendân-i beşeriyyeti harekete geçiren, kulunun kalp gözünü açıp, ravza-i pâk aşkın nuruyla nurlandıran ve âlem-i gaybı müşahede ettiren Hz. Allâh!
Ya Rabbe’l-âlemin! İşte günahkâr ellerimizi açarak, senin huzur-i maneviyyene geldik. Bizleri rahmet ve mağfiret kapından eli boş çevirme ya Rabbi!
Ve bizim bu günahlarımızı, isyan ve hatalarımızı, hakkında, Esteıyzübillâh, “Lâ yemessühû ille’l-mutahheruun!” buyurduğun Kitab-ı Celil’in hakkı için… Ve yine, Esteıyzübillâh, “Ve inneke le-alâ hulukın azıym” rütbesinin sahibi kıldığın Habib-i Edib’in hürmeti için ve Kitab-ı Celil’inde, ehline malum kıldığın İsm-i A’zam’ın hürmeti için… Ve şu mübarek gün ve gecelerde sabahlara kadar ağlayan / gözyaşı döken, senin aşık ve sadık kullarının hakkı için... Bizleri ne olur, afv u mağfiret edip, “mağfurûn” zümresine ilhak eyle ya Rabbi!
Okunan “Mevlid-i Nebevî”yi (veya hatm-i şerifi, her ne ise) ve esnasında getirilen salât u selamı, Esteıyzübillâh, “Fetekabbelehaa Rabbühaa bi-kabûlin hasenin” ayet-i celilenin sırrına mazhar buyurarak, lûtfen, keramen, terrahhumen, bizlerden de kabul eyle ya Rabbi!
Hasıl olan sevabı evvelen bizzât, hulasa-i mevcudat, şefîu’l-usat, fi-yevmi’l-arasat, hakkında, “Levlâke levlâke lemâ halaktü’l-eflâk” şanında ise, Esteıyzübillâh, “Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li’l-âlemîn” buyurulan… ve halen Medine-i Münevvere’de hayat-i maneviyye ile hayy olan, dertlerimizin dermanı, gönüllerimizin sultanı, başımızın tâcı, iki cihanın güneşi, Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz Hazretlerinin mübarek, muttahher, aziz, lâtif, pâk, ruh-i saadetlerine, Ravza-i mutahharelerine, hediye eyledik, sen vasıl eyle ya Rabbi! Ruh-i Resulillah’ı, meclisimizden (hatmimizden, mevlidimizden) haberdar eyle ya Rabbi!
Himmet ve tevecühlerini bizim ve evlatlarımızın üzerine hâsseten mevtalarımız üzerine sen sayeban eyleyip kabirlerini pür-nûr eyle ya Rabbi!
Bu mevlid-i şerifin (veya hatmin) okunmasına sebep olan zatın, sa’yini meşkûr, zenbini mağfûr, amelini makbûl, ticaretini “Ticareten len-tebûr” sırrına mazhar eyle ya Rabbi!
Ve bu merasime uzaktan-yakından, teşrif eden cemaatin, akraba-i taallukatından ahirete irtihal edenlerin kâffesinin de ruhlarına hediye eyledik, sen ayrı-ayrı isal eyle ya Rabbi!
Yine hâsıl olan sevabı; enbiya u mürselin ve ümem-i salifenin ruhlarına, Ehl-i Beyt-i Rasûlillah, Ashab-ı Rasûlillah, tâbiîn, tebe-i tâbiîn, eimme-i müctehidîn, müfessirîn, muhaddisîn, ulema-i âmilîn, suleha-i salihîn, ağniya-i şâkirîn ve bilcümle hamele-i Kur’an, “Nevvera’l-lâhü merâkıdehüm ve ceale’l-cennete mesvâhüm” hazaratanın ervah-i kudsiyyelerine… Hâsseten pîranımızın ruhlarının makamlarına hediye eyledik vasıl eyle ya Rabbi!
Âbâu ecdadımızdan, akriba-i taallukatımızdan, ehibba ve yârânımızdan, hak-hukuk erbabından, ahirete irtihal eden bilcümle mevtalarımızın ruhlarına da hediye eyledik, şu anda isal eyle ya Rabbi!
Tâ mağripten meşrıka kadar, isimleri unutulmuş, nesilleri kesilmiş, nişanları iki taş iken, onlar da hâk ile yeksân olmuş, şu mübarek günlerde ve gecelerde, 'bizlere de bir Fatiha okuyacak, bir rahmet gönderecek, yok mudur?' diye, kara topraklar altında garip garip bekleşen, bekleşip de ağlaşan ehl-i iman bilcümle mevtalarımızın da ruhlarına hediye eyledik, ruhlarını hisseyab eyle ya Rabbi!
Ya Rabbi! Ellerimiz ellerimiz ile, ayaklarımız ayaklarımız ile, bütün âzalarımız yekdiğerleri ile, elveda-elfirâk diye ağlaşacakları zamanda, konuşan şu dillerimiz tutulmadan, çalışan şu kalplerimiz kararıp gönüllerimiz solmadan, ol kelime-i münciye-yi mübareke ki buyurun, “Eşhedü enlâ ilâhe illAllâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Rasûluh” diyerek çene kapamak ve imanla göç edebilmek, cümlemize nasip eyle ya Rabbi!
Ya Rabbi! Sana açılan elleri, sana yönelen gönülleri, sana bükülen boyunları, sana yalvaran bu dilleri, ne olur boş çevirme ya Rabbi!
* * *