Gönderen Konu: Üç beş malumat vs.  (Okunma sayısı 20990 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
Üç beş malumat vs.
« : 19 Şubat 2005, 16:50:04 »

Hamd Alemlerin Rabbi olan Cenab-ı Alaya, Salat ve selam da onun sevgili Rasülü Efendimiz s.a.v  onun ehli beytine ve asbabına olsun...
Bilmeden başlayan, istemeyerek devam eden, anlamadan sona erecek ilahi bir hikaye olan hayatımızı devam etme sürecinde harika bir nimetin içerisindeyiz.Bunun şükrünü eda etmek durumundayız daim ve kaim olarak.

Hz Allah yüce kitabında “Eğer dileseydik tüm insanları tek ümmet kılardık” buyurmakta.Aynen bunun gibi eğer dilemiş olsaydı tek kurtuluş yolu olan islam dinini de tek bir meşrebe, hak olan tek bir fırkaya müntesip kılardı.Ama yine başka bir ayeti kerime de de buyrulduğu vechi üzere “Hangimizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır”(Mülk-2).Bunun için hak olan islam dinine mensup olupta islamın özünü, islami inanç sistemini aklına gore yorumlayan insanlar, topluluklar hiç bir dönemde eksik olmamıştır.Peygamberimizde bunun önemine binaen
”Ahir zamanda ümmetim 73 fırkaya ayrılacaktır.Bunlardan biri hariç hepsi cehennemliktir.Onlarda ashabımın ve benim yolum üzere olanlardır.” buyuruyor.


Tasavvuf da; Peygamberimiz s.a.v döneminden beri gerek tatbikiyle gerekse hakkında yapılan dedikodularla devam edegelmiş bir müessesedir. Tasavvufu tamamen inkar edenler olabildiği gibi önemli olmakla birlikte olmasa da olur diyenler, asrımızda daha önemli şeylere vakit ayrılmalı diyenler ve birde tasavvufa olmazsa olmaz diyenler olarak sınıflandırabiliriz.

Tasavvufun dinin özü olduğunun farkında olan din düşmanları insanlar, medya insanlara öcü gibi gösteriyor. Dışarıda ki zahiri bir insana göre tasavvuf, Fadime yaşarlar, Müslüm Gündüzler ve daha bir çok lüzumsuz insanın sakallı cüppeli, el öptüren dua edenlerin ve onların müridlerinin oluşturduğu bir din kulübü.

Ama islamla az çok ilgilenen, islam tarihine vakıf, Allah dostlarının yaşamlarıyla nelerle uğraştıklarını bilen az çok müşahede edenlere göre tasavvuf islam dininin harcının demirleri mesabesinde..

Bizleri üzen bir diğer zümre de; İslami ilimler hakkında malumatı olduğu halde basiret gözü kapalı olduğu için ayetler ve hadisler ve diğer deliller kendilerine yan tesir yapanlar.

Ayet var mı? hadis var mı? nereden çıkarıyorsunuz bunu? Peygamberimiz zamanında sanki var mıydı? siz şirk yapıyorsunuz,  Allahla aranıza vasıta koyuyorsunuz gibi, hiç bir mesned ve kaynağı olmayan tamamen şeytani sorularla kendilerini tatmin eden mudiller.

İkinci bin yılın yenileyicisi olmak gibi muazzam bir salahiyete sahip olan İmam-I Rabbani hazretleri mektubatı şerifesinde de buyurduğu gibi islam 3 şeyden teşekkül etmektedir. Bunların 3’ ü  bir insanda bulunmadığı zaman felaha ermesi mümkün değildir. Bunlar ilim, amel ve ihlas.

İlim ve amelin mucibince islam dinini idrak etmek kendi gayretimize kalmış. Zira ilim kitapları elimizin altında, tatbik etmek içinde sıhhatimiz mevcut.
Pekii ihlas ne demek? İmamı Rabbani hazretleri İhlas içinde tarikatin zaruri olduğunu bildirmekte ve şöyle devam etmekte. Tasavvuf büyüklerinin kazandıkları, tarîkat , ahkâm-ı islâmiyyenin yardımcıları, hizmetcileri olup, islâmiyyetin üçüncü kısmı olan ihlâsı elde etmeğe yarar. Tarîkata ve hakîkata baş vurmak, islâmiyyeti temâmlamak içindir. Yoksa, islâmiyyetden başka birşeyler ele geçirmek için değildir.(36.m)

İmam-ı Birgüvi hazretleri avamil kitabında bu konuyu ne kadar tatlı izah etmiş."İnsanlar helak oldu. Alimler müstesna. Alimler helak oldu.İlmiyle amel edenler müstesna. İlmiyle amel edenler helak oldu.İhlasla amel edenler müstesna"

Bakın şeytan Hz Allaha ne diyor.

"De ki Ey Rabbim andolsun ki beni azdırmana karşılık bende yeryüzünde onlara günahları süsleyeceğim.Onların hepsini azdıracağım.Ancak onlardan ihlaslı olanlar müstesna.  " (Hicr 39-40)

Hadisi Kudsi:İhlas benim sırrımdan bir sırdır ki, kullarımdan sevdiklerimin kalbine vedia olarak bırakırım.(irşadül gafilin s. 74)

Hadisi Şerifte"Nefs mücadelesi ihlasın elde edilmesi için tek yoldur." buyrulmakta...

Yukarıdaki sözlerden anlaşılacağı üzere tarikat, şeriatın hizmetçisi menzilesindedir. Yani şeriatın gerektirdiği feraizler(namaz, oruç, zekat..vb.) yerine getirildikten sonraki aşama olup onlara ruh veren, onların makbul olup, ihlasa vasıl olmayı sağlayan bir müessese.
Onun içindir ki şeriata kıl kadar aykırı olan hiç bir tarikat muteber olamaz. Zira evliyaullahın da buyurduğu gibi; olmazsa şeriat, şeytan işidir tarikat.

Başka bir açıdan bakacak olursak İnsanın manevi vücudunda iki zıt varlık vardır. Bunlardan biri ruh, diğeri de nefstir. Bu iki zıt varlık insanın vücuduna hakim olabilmek için mücadele ederler. Vücut ülkesinde her ikisi de sultan olup idareyi ele almak isterler. İnsanın vücudu, bu iki varlığın mücadele ve savaş alanıdır.Zaten Hz Allahta bu iki zıtlık arasındaki savaş için bizi yaratmıştır.Zira iyilik yapıyorsak ruhumuz galebe geldiği için, eğer bir cürüm işliyorsak buda nefsimize uyduğumuz içindir. İşte din ve tasavvuf, insanın indeki bu habis ve kötü varlığın terbiyesi ve temizlenmesi ile alakalanır. Başta peygamberler, daha sonra da peygamberlerin hakiki varisi olan alimler ve evliyaullah=Mürşid-i kamiller (aleyhimüsselam) hep insandaki bu kötü varlığın temizlenmesi, nefsin mağlup olup ruhun galip gelmesi için çalışırlar.

Peygamberimizden bu yana dualarına muhtaç olduğumuz o gözle kendilerine baktığımız bütün Allah dostları hep tasavvufla uğraşmışlar.Ebu Bekr r.a dan tutun da Abdülkadir Geylaniler,Ahmet Yeseviler, Merkez efendiler, Şahı Nakşibendiler,Abdülhak Gürcüvaniler,İmamı Rabbaniler,Veysel Karaniler ve isimlerini sayfalara sığdıramayacağımız nice gönül sultanları hep tasavvufla ilgilenmişler, hayatlarını onunla süslemişler. Ve neticesinde asırlar geçmesine rağmen hiç unutulmamışlar hep hayır dualarla anılmışlar ve dualarına muhtaç kimseler olmuşlar. Çünkü onlar islamiyetin ne demek olduğunu, dinin özünü, ve Allaha vasıl olabilmek için nelerin gerektiğini yani tasavvufun önemini anlamışlardı.Nefislerini terbiye edebilmenin ilacını bulmuşlardı.Aşağıdaki satırlar buna en güzel deliller olsa gerek….
İmam-ı Gazali Hz.'lerine (li hikmetin) ömrünün son günlerinde maneviyat (tasavvuf) nasip olmuş ve şöyle buyurmuş. Anladım ki, hakiki kurtuluş Rasulullah'ın ruh cereyanına bağlanmaktan ibaretmiş. Gerisi (talebe, alim yetiştirmek (binlerce) ve kitaplar yazmak) yalan, vehim ve hayalden ibaret.
Yine aynı şekilde İmamı Azam hazretleri ömrünün son iki senesinde bu yola girmiş ve o meşhur tarihi sözünü söylemiştir.”Eğer son iki sene olmasaydı, Numan helak olmuştu.”
Silsilei saadatın büyüklerinden ve istanbulun manevi fatihi olan Aladdini Attar ks’un şu sözleri de ne kadar dikkat çekici ve düşündürücü.
Ben Çinde şu yoldan bahseden bir kafir olduğunu bilsem hemen koşar gider onu dinlerim.
 İmamı Rabbani Hazretleri de tasavvufla ilgilenen insanlarla diğer insanlar arasındaki farkı ifade ederken; “Başkalarının ulaştıkları en son nokta, onların ilk başladıkları yer oldu” sözü düşünüp ibret almaya değer sözlerden.

Tasavvuf hakkında farklı bir düşünce yapısına sahip olan diğer bir zümre de;
"Tasavvuf önemli ama bu asırda ondan daha önemli olan insanların imanını kurtarmalıyız.”  diyerek ikinci planlık bir iş olarak görüyor.
Allah dostlarının olmazsa olmaz dediği ve kendisine tabi olunmadan bu dünyadan imanlı gitmenin çok zor olduğu bir müessese hakkında bu tür düşüncedeki insanlara daha ne demeli.
Hangi hakiki tarikat insanların imanını kurtarmayı aksatmış ya da geciktirmiş? Tarikat demek 24 saat evinde oturup sadece kendini düşünüp diğer insanları düşünme mek mi ki mani oluyor.Sanırım biraz da yanlış yorumlanmasından kaynaklanıyor tasavvufun.Tasavvuf erbabı bir zat, bir insanı islama davet ederken hemen gelip tasavvufun şartlarını anlatsa , onu hemen tasavvuf erbabı yapmaya çalışsa, belki hak payı verilebilir; ama ukarıda da ifade edildiği gibi zahiri insanları hemen tasavvuf erbabı yapma söz konusu değil.Öncelikle şeriat öğrenmeli bir insan.Şeriat noktasında kemale ermeli ki d aha sonra tasavvufa gelebilsin.
Tasavvuf hakkında ne kadar konuşulsa azdır. Çünkü kal le değil hal ile ifade edilen bir müesseseyi yazarak çizerek anlatmak imkansız.İşin en önemli noktası da şu ki gerçek mürşidi kamile mürid olarak bu yola  müntesip olmak da herkese nasip olan bir şey değil. Daha doğrusu giripte hakikisine ulaşmak o kadar kolay değil.

Son olarak şunu belirtmek isteriz.Tasavvuf ya da maneviyat yoluna girmek herkese nasip olamamakta ya da herkes uğraşamamakta.Ama en azından bu hale müntesip insanlara sevgiyle bakmamızı, onlara imrenmemizi ve her yerde savunucuları konumunda olmamızı dünya ve ahiret yıkımına uğramamak için önemle belirtiriz.
Zira şu söz çerçevelendirilip asılmaya değer bir söz..
Fİ ZAMANİNA BİR FERD;DEMİR PABUÇ GİYSE DE, ÖMRÜ NUH YAŞAYARAK RUYİ ZEMİNİ DOLAŞSA MEVLA TEVFİK VERMEDİKÇE BU SAADETE NAİL OLAMAZ…

Vesselam…..

Miftahulkuluub
19. 02. 2005
« Son Düzenleme: 06 Ocak 2009, 11:07:48 Gönderen: Miftahulkuluub »
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Re: Üç beş malumat vs.
« Yanıtla #1 : 19 Şubat 2005, 21:35:59 »
Alıntı yapılan: "Miftahulkuluub"
Fİ ZAMANİNA BİR FERD;DEMİR PABUÇ GİYSE DE, ÖMRÜ NUH YAŞAYARAK RUYİ ZEMİNİ DOLAŞSA MEVLA TEVFİK VERMEDİKÇE BU SAADETE NAİL OLAMAZ…


Yazinizi okudum Allah razi olsun.Hele su söz hayli düsündürücü.

Bu sözün sahibinin  evladlarindan birisi kirk sene mürsidi kamili arar bulamaz.Mekke medine bagdat sam dolasir .bulamaz.birde istanbula gideyim der galata köprüsünde yürürken rü´ya da gördügü zat arkadan dokanir geriye dönünce bir anda rü´ya da gördügü zati görünce insaf der.insan kendisini bu kadar arattirirmi der.O zat yine sen bizi bulmadin biz seni bulduk buyurmustur.

Allah onlarin yolundan ayirmasin.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı Yusufsal

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 15
Üç beş malumat vs.
« Yanıtla #2 : 20 Şubat 2005, 20:50:15 »
Nasıl ki kalpten kan gitmeyen bir uzuv kuruyor ve kangren oluyor ve çare olarakta o uzuv kesilmezse ölüme sebebiyet veriyorsa, aynen öylede kalbimizden gelmeyen, samimiyet ve ihlas yörüngeli olmayan amellerimizde kurudur ve bize hiç bir fayda sağlamadığı gibi Alalh muhafaza buyursun ebedi azabımıza sebep olabilir. İhlasla işlenen bir amel, ihlassız yapılan binlerce amelden daha kuvvetli ve tesirlidir. Allah has kullarının kalplerine yerleştirdiği sır olan ihlası bizim gönüllerimize de yerleştirsin ve bizleri muhlasin eylesin.
Hak dostlarının en büyüklerinden birisi, hepsini ibadeti taatle geçirdiği ömrünün son dakikalarında ağlamay başlayınca bir diğer Allah dostu ona sorar: "Yoksa günahlarına mı ağlıyorsun?" Cevabı şu olur, " Ya ne günahı ben kafir gidecem diye korkuyorum." Evet dağlar taşlar amel olur işlenirde ihlaslı olup olmadığını hiç anlamayız. Ötelerde karşımıza çıkan amellerimiz ihlaslı olursa ne mutlu bize ki kurtuluşuımuza vesile olur. Ama sadece ihlaslı olmaya gayret edebiliriz. İhlaslıyız diyemeyiz zira Efendimiz karanlık gecede yürüen siyah bir karıncanın izlerini örnek verir ve ihlasın zorluğuna dikakt çeker. Alalh bize ihlaslı ameller nasip etsin inşaAllah.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Üç beş malumat vs.
« Yanıtla #3 : 21 Şubat 2005, 07:51:07 »
Allah razı olsun

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Üç beş malumat vs.
« Yanıtla #4 : 21 Şubat 2005, 10:15:15 »
Alıntı yapılan: "Yusufsal"
Allah has kullarının kalplerine yerleştirdiği sır olan ihlası bizim gönüllerimize de yerleştirsin ve bizleri muhlasin eylesin.
Amin

Tefsiri kebirin sahibi Fahreddini razi H.Z. Son anda ölüm dösegine yattigi zaman seytan gelir imanini ister.tam imanini alacagi zaman zamanin mürsidi kamili necmüddi-kübra  hazretleri imdadina yetisir.bir gün ders halkasinda iken bir murakabaya varir biraz murakabadan sonra elhamdü lillah kurtardik der talebeleri merak ederler ve sorarlar cevaben Fahreddini razi nin imanini az kalsin seytan alacakdi bize olan mühabbetinden dolayi imdadina yetisdik ve imanini kurtardik buyurur.
cenabu hak Allah dostlanina olan muhabbetimizi almasin ve aldirmasin.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı racül

  • Moderatör
  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1267
Üç beş malumat vs.
« Yanıtla #5 : 23 Şubat 2005, 01:40:55 »
Administratör'ün yazisinda,ehem-mühim  mugalatasiyla, Insanlarin imanlarini kurtarmak önceligini öne sürüp tasavvufla ugrasmak, , günümüzde önemini kayb etmistir mutalaasinda bulunanlara isaret ediliyor.

Böyle bir sey sözkonusu olacak olsaydi, itikadi ve ameli mezheplerin taslarinin dösendigi hicri 2. 3. 4. yüzyillarda tasavvufun hic sözünn edilmemesi gerekirdi.
Peygamberimiz devrinde ise, hic gündeme getirilmemesi gerekirdi.  Yedi kat semadaki her bir melegiin, hangi kullarin amellerini gecirmemekle vauzifeli olduklarinin anlatildigi bir hadisi serifte Efendimiz "Ya Muaz bana tabi ol" buyuruyor ki o zaman Muaz bin Cebel (r.a.) müslüman idi...

Su an dini tedrisat hizmetinde bulunan bir arkadasim Imam-i Gazali hz.'nin bir kitabindan bahs etti, bazi örneklerini mealen okudugu bazi hadisi serifler, ehli tarikatin halini anlatiyor sanki... InsaAllah okumak nasib olur da buraya da bazilarini kayd edebiliriz.

Iman kurtarma ameliyesi olarak Allah'in (CC) varligi ve islamiyetin hakikiyeti ile ilgili ispat üstüne ispatlar ortaya koymaya calisiyorlar...

Hani hep anlatilir: Imami Rabbani hazretlerine "Efendim felanca Allah'in (CC) varligina dair yüz delil getiriyor denildiginde, müceddidi elfi sani söyle buyurur: "demek ki yüz tane de süphesi var"

Insanlari süphelerin sinirinda dolasitirip durmakla, oradan ileri adim attirmadan orada mesgul etmekle iman kurtariciligi yapilmaz tabii ki...

Iman kurtariciligi: popaganda, anlatma falan ile de yapilmaz. Insanlar gözlerinin gördüklerine esirdirler kanaat olarak. Görmek duymaktan daha etkilidir.Husu ile yasanan, yasayana huzur verdigi gözle görülen bir inanc,  uzun uzun anlatilan seylerden daha etkilidir.

Hamidullah'tan nakl ederler ki: Avrupa'da yüzlerce konferans verdim, ircok dillere cevrilmis bir cok eserim yayinlandi, bunlarin etkisiyle müslüman oldugunu söyleyen bir kimseye rastlamadim" der. Ama müslüman olmus bir Avurupali ile sebebi hidayetine dair konustuklarinda, "Cami önünde husu icinde abdest alan bir dindar müslümanin vücudundaki    yüzlerce jest-mimik kasindan, her azasindan belli olan derin bir inanc ve husu ile abdest aldiracak kadar inanilmis bir dini merak ettim ve insani böyle cepecevre sarabilen bir görüs baglanilmaya layiktir" mealindeki sözlerini isitir o avrupalinin...

Ihlas babinda kücük bir katki olsun demistim, uzadi...
Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident

Çevrimdışı Miftahulkuluub

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 1959
    • http://www.sadakat.net
Üç beş malumat vs.
« Yanıtla #6 : 05 Mart 2005, 12:38:31 »
Pamfilya harikasın !
İncemeseleler    Sadakat.Net    İns SadakatForum  Sevadı Azam


" Derviş isen kardeş takvaya çalış.."

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Üç beş malumat vs.
« Yanıtla #7 : 06 Mart 2005, 04:33:29 »
Alıntı yapılan: "pamfilya"
Ihlas babinda kücük bir katki olsun demistim, uzadi...


Faideli olsunda varsin uzun olsun o zevk ile okunur.Faidesiz olan sey kisa bile olsa nefret uyandirir.
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı Gülfabrikasısahibi

  • okur
  • *
  • İleti: 66
Üç beş malumat vs.
« Yanıtla #8 : 07 Mart 2005, 22:35:07 »
Peki hem tasavvuf ehli bir zata mensup olup hem de imanımızı kurtarmak için başka eserlerden faydalansak olur mu?
Bu zamanda Husrev'in aleyhinde olmak benim aleyhimde ,risale-i nur aleyhinde ve bizi perişan edenlerin lehinde bir azim hıyanettir.Said Nursi

Çevrimdışı racül

  • Moderatör
  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1267
Üç beş malumat vs.
« Yanıtla #9 : 08 Mart 2005, 20:40:42 »
Imanini kurtarmak icin degil, imaninin nurunu ziyadelestirmek icin,yakinini artirmak icin -maddi ve manevi maiyyetin yaninda-, seyrü sulükun kilometre taslarini, sapitma ihtimali  olan yönleri ögrenmek icin, seyri süluk esnasindaki sekr, zeygi basar gibi hallerin ayak kaymasina yol acmsini önlemek icin, ayni yollardan gecmis zatlarin "yol rehberi" mahiyetindeki kitablari okunur...

Tasavvuf erbabi ilmell yakin'den ziyade, hakka'l- yakin bi'l fiil ile yaradanin varligina yakin kesb etme yolunda oldugundan, ona varligi isbat derdindeki eserler zayii evkat mesabesindedir...

Imami Gazzali hazretlerinin "el- munkizü mine'd dalâl" adli kitabi, hakikati bulma yolunda tasavvuf yolunun ne oldugunu anlatir...

Ilmel yakin derdinde olan insanlarin yollari kitab iledir, hakkal yakin derdindekilerinki ise biraz farklidir...

Anahtar "el- munkizü mine'd dalâl"de...
Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident

Çevrimdışı müteallim

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 4785
  • gizli mahzenlerde kalan tarihin yeni adresi
    • www.Libv- kamp-lintfort.de
Üç beş malumat vs.
« Yanıtla #10 : 09 Mart 2005, 01:23:40 »
:x  :x  :x
  Kuslar gibi ucmasini baliklar gibi yüzmesini ögrendik amma kardesce yasamasini ögrenemedik

Çevrimdışı Yusufsal

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 15
Üç beş malumat vs.
« Yanıtla #11 : 09 Mart 2005, 02:26:21 »
Aklıma gelen bir kaç şeyi paylaşmak isterim.
Asrımız maddenin ön plana çıktığı ve mananın bilinmediği bir asır. Dolayısı ile elbette insanlar isteseler de istemeselerde bir çok şüpheli soruya muhatap oluyor. Asıl olan ve güzel olan, insanların sorularlar uğraşmaması, bunu öğrendim peki şu şüpheli sorunun cevabı nedir? diye bir kovalamacaya girmemesidir. Efendimiz'e(s.a.v.)  Allah(c.c.) sana yakin geleip çatacağı ana kadar ibadet et buyuruyor. Ayrıca Efendimizin (s.a.v.) bir hadislerinde çok soru sormak yüzünden bir kavmin helak olduğu söyleniyor. Yani özetleyecek olursak, soru sormak için soru sorulmaz. Bak ben neler biliyorum der gibilerden de her şey anlatmaya kalkmak da bilgi görgüsüzlüğüdür. İhtiyaç görülürse ve ibadetlerimize yada islami yaşantımıza engel olan şüpheler ise muhakkak bilen birilerine sorulmalı veya ilgili eserlere başvurulmalıdır.
Diğer konuya gelince benim bilebildiğim kadarı ile Yakin üç kısımdır. İlmel yakin, aynel yakin ve hakkal yakin. İlmel yakin ve aynel yakin basamakalrını çıkmadan hakkal yakin mertebesinde dolaşmak nasıl oluyor bu konuyu biraz açmanızı rica ediyorum. Ayrıca ilmel yakin den ziyade hakkal yakinle Yaradanın varlığına kesbedilmesi cümlesinden ilmel yakinin de aynı vazifeyi görmemesinimi anlamalıyız. yani kısacası aşağıdaki ifadeleri biraz açmanızı diliyorum. Yani ilmel yakin basamağından çıkmadan bir insan hakkal yakin basamağına ulaşabilirmi. Bizim gibi insanlar eğer hakkal yakin basamağına çıkmak hemen mümkünse nasıl çıkabilir? Hz.Ali bir sözlerinde diyor ki "Ben artık Allah'ı, melekleri, cenneti, cehennemi görsem bile imanım ziyadeleşmez. Çünkü ben Hakkal Yakin olarak onların varlığına inanıyorum." şimdiden teşekkür ederim.  




Tasavvuf erbabi ilmell yakin'den ziyade, hakka'l- yakin bi'l fiil ile yaradanin varligina yakin kesb etme yolunda oldugundan, ona varligi isbat derdindeki eserler zayii evkat mesabesindedir (pamfilya)

Çevrimdışı racül

  • Moderatör
  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1267
Üç beş malumat vs.
« Yanıtla #12 : 12 Mart 2005, 04:40:17 »
Kuseyri risalesinde ilmel yakin ile ilmi eserlerdeki delillerle kisinin yakin elde etmesi, kalbinin huzur bulmasi, muhadara hali kasd olunuyor.

Ilm ile yakin elde etmek...

El munkizu mineddalalda da, hakikata ulasma yollarini, ulemanin yolu, felasifenin yolu, bir de sufiyenin yolu diye ayiriyor.

Ulema, bildiigimiz giibi, seriat ile alakali hükümleri ilmi delilleriyle anlatan ögreten insanlar..

Felasife ise, hakikate erme, hakikati anlatma, Hz. Allah (CC) varligini anlatma, gerekirse isbat etme yolunda, avrupali eski felsefecilerin yollarini, yöntemlerini kullanarak bu isi yapmaya calisiyor...

Sofiye, eserden müessire degil de, kalbi tasfiye edip, müessir ile kurdugu bag  neticesi müessirden esere gitme yolunu benimsiyor...
Imami Gazzali hazretleri tecrübelerinden yola cikarak, hakikate götüren en dogru yolun tasavvuf oldugunu isaret ediyor...

...

Benim anladigim kadariyla imami kuseyri ve imami gazali hazretleri ilim yolunu, tasavvufi kesifler ve marifetlerle ilgili olan aynel yakin ve hakkelyakinden ayri tutuyorlar...

.......

ilm olmadan aynel yakin ve hakkal yakiinin olmasina tabii ki imkan yok...  Öyle olsaydi imami rabbani hazretleri bir cok mektubunda  itikadi ve ameli ehli sünnet imamlarinin ictihadlari dogrultusunda düzeltmeyi kurbiyet makamlarinda ilerlemenin temel sarti olarak öne sürmezdi...

.....

Bir de Imami Rabbani hazretleri yakin mertebeleri ile ilgili ne buyurmus diye mektubatina göz attigimda gördüm ki,
o benim seri ilimleri ögrenme yoluyla yakin elde etme olarak zann ettigim ilmel yakini, tamamen tasavvufi gelismenin icerisinde saymis... Ilmi kitabdan ögrenip mutalaa ederek yakin elde etmek degil ilmel yakin ona göre.. Tasavvuftaki letaiflerde meydana gelen temizligin neticesi elde edilen kalbi marifetleri ilmel yakinden sayiyor...  Cok uzun seneler süren seyru suluk ile ilmel yakinden sonra, aynel yakine belki ulasilabilir diyor.. Hakkal yakin ise... Fena fillah beka billah devletine hakikaten ulasanlarin isi...

.....

Hakkal yakin bilfiil ile yaradanin varligina yakin kesb etme yolunda olmak demek, o makama ulasmak, ulasabilecegini iddia etmek demek degil tabiii... Hedef sadece...

......

Imami Rabbani hazretlerinin mektubundan anladiigm kadariyla iman ile ilgilihususlardaki seklere cevap veren kitablar i okuyup bunlarla yakin elde  etmek gibi bir sey ilmel yakinden sayilmiyor.. Ilmel yakin o kadar ucuz degil.. Bir önceki yazimda ilmel yakini ne kadar ucuzlattigimi anladim...

......

Iman ile ilgili sekleri izale sadedinde, o süpheleri uyandiran kanallarin yöntemlerini kullanarak onlara cevaplar verme yolu bence imami gazali hazretlerinin felasife yolu diye bahs ettigi yol...

Sufiye icin bu yol kullanilabilinecek yollarin en tali olani...

........

Gece yarisi uyku sarhoslugu ile zihin ancak bu kadar toparlanabiliyor... Siz  en iyisi benim daginik kafa ürünü malumatfuruslugumu degil de, imami gazali harzretlerinin el munkizu mineddalalini okuuyun...

Hakikat yolunda hangi yol kullanislidir?
Bunu müslümanin kullanabilecegi yollarin tümünü tecrübe etmis Imami Gazali hazretlerinden ögrenmek en dogrusu olur herhalde...
Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident

Çevrimdışı racül

  • Moderatör
  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1267
Üç beş malumat vs.
« Yanıtla #13 : 12 Mart 2005, 04:50:52 »
BIr de hicr suresinin son ayeti olan zikr ettigin ayetteki yakini elmalili ölüm olarak tefsir ediyor...

tekasür suresindeki ilmel yakin ölüm ve ötesini ögrenmek duymak,
aynel yakin ölüm aninda meleklerin gelisiyle görmek...
hakkal yakin ahirette bil fiil yasamak...

"Ölmeden önce ölünüz" fehvasinca ölmeden önce ölenler, fani olanlar, dünyevi alakalarini öldürenler de, sanki ölmüs de o isleri yasamis gibi hakkal yakin bil fiile ulasmis oluyorlar...

Bilenler meclisinde Izhar ettigim bilgi görgüsüzlügünden dolayi fehametinize iltica eylerim.. :oops:
Es ist keine Schande hinzufallen, aber es ist eine Schande einfach liegen zu bleiben.
                                                Theodor Heuss
                             ehemaliger Bundespräsident

Çevrimdışı Yusufsal

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 15
Üç beş malumat vs.
« Yanıtla #14 : 14 Mart 2005, 12:14:05 »
Estağfurullah. ben sadece anlamadıoğım bir iki noktayı sormuştum. Şimdi daha iyi anladım. teşekkür ederim.