Gönderen Konu: "Üç Beyazdan Sakının!" Kilolardan ve Hastalıklardan Kurtulun  (Okunma sayısı 31734 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Vücudunuzu Şekerden Arındırın!
« Yanıtla #30 : 02 Ağustos 2016, 15:03:41 »

Vücudunuzu Şekerden Arındırın!

Bu başlıklı haber bugünkü Sözcü Gazetesi'nden. Yıllardır Prof. Dr. Canan Karatay'ın söylediklerine geç de olsa tüm dünya geliyor. Obezitede ve pek çok hastalığın altında yatan nedenin artık yağ (sağlıklı yağlar) olmadığı, şeker ve kan şekerini sofra şekerinden daha fazla yükselten ekmek olduğu anlaşıldı. Dileriz ki bizim bazı doktorlarımız ve diyetisyenlerimiz de bu gerçeğin bir an önce farkına varır. Şimdi bizim sık sık yazılarına Sağlıklı Yaşıyoruz sayfasında yer verdiğimiz Dr. Mark Hyman'ın Eat Fat Get Thin kitabından da söz edilen bu yazıyı birlikte okuyalım.

"Yıllardır yağ tüketmenin kilo, kolesterol, hastalık gibi sorunlara sebep olduğuna inanmış olsak da artık asıl sorumlunun şeker olduğunu biliyoruz. Bu konuda yapılan araştırmaların sonuçları tartışılmayacak kadar güçlü. Dünyayı vurmuş olan obezite salgınının ve kronik hastalıkların arkasında şeker var.

Kalp hastalıkları, kanser, bunama, Tip-2 diyabet gibi pek çok hastalık dönüp dolaşıp şekerle ilişkilendiriyor. Vücuttaki etkisi açısından işlenmiş beyaz unun da şekerden farkı yok.

Şeker, kokainden sekiz kat daha bağımlılık yapıcı. Şeker ve una bağımlı olmak psikolojik değil, biyolojik. Hormon ve nörotransmitterlerin şeker alışkanlığı, kontrolsüz bir yeme isteğine sebep oluyor. Amerikalıların % 70inin obez olmasının sebebi de bu bağımlılıktır.
Yapılan bir araştırmada, yüksek şekerli bir milkshake’in, sadece kan şekerini ve insülini arttırıp kişinin daha fazla şeker aşermesine sebep olmakla kalmayıp, aynı zamanda beyinde de büyük değişikliklere sebep olduğu gözlemlendi.

Eat Fat Get Thin kitabının yazarı, fonksyonel tıp uzmanı Mark Hyman şekeri vücudunuzdan atmak ve bağımlılıktan kurtulmak için 10 gün yeterli diyor. Şeker detoksu yapan 600 kişi 10 günde tatsız diyet yemekleri yemek zorunda kalmadan ve açlık çekmeden totalde 1800 kilo vermeyi başarmış.
10 gün boyunca şekeri tamamen hayatınızdan çıkarttığınızda kendinizi çok daha enerjik ve hafif hissedeceksiniz. Bu süreçte kazanacağınız yeni alışkanlıklarla detoks sonrası da daha sağlıklı seçimler yapmanız mümkün.
İşte Dr. Hyman’ın şeker detoksu tavsiyeleri:
Detoksa ihtiyacınız olup olmadığını öğrenmek için, yapabileceğiniz üç küçük anket var. Eğer bu sorulardan herhangi birine cevabınız evet ise, şeker detoksu denemeniz çok faydalı olacaktır.

Karın bölgenizde yağlanma var mı?
Aşırı kilolu musunuz?
Şeker ve karbonhidrat aşerir misiniz?
Kilo vermekte zorlanıyor musunuz?

Trigliseridiniz yüksek mi, HDL (iyi) kolesterolünüz düşük mü, kan şekeriniz “biraz” yüksek mi?
Aç olmasanız da yemek yemek istiyor musunuz?
Yemek yedikten sonra uykunuz geliyor mu?
Şeker ve un yemeyi kestiğinizde yoksunluk belirtileri gösteriyor musunuz?
İyi hissedebilmek için sürekli daha fazla yiyor musunuz?
Şişkinlik, gaz, reflü, hassas bağırsak, eklem ve kas ağrısı, hafıza ve ruh hali problemleri, sinüs ve alerji semptomları yaşıyor musunuz?
Tip-2 diyabet hastası mısınız?

Biyolojik bir bağımlılıktan kurtulmanın tek yolu aniden bırakmaktır. Bağımlılar sadece bir içki, veya bir sigara ile duramazlar. Tamamıyla bırakın.

Şekeri, unlu ürünleri, yapay tatlandırıcıları, trans ve hidrojenize yağ ve MSG içeren her şeyi bırakın. 10 gün boyunca, kutuda, pakette, konserve olarak gelen hiçbir şey yemeyin. Tamamen doğal gıdalarla beslenin.

Sıvı formundaki şeker katı besindekinden daha kötüdür. Sıvı şeker direkt olarak karaciğerinize gider, ve göbek bölgesinde yağlanmaya sebep olur. Tok da hissetmezsiniz, bu yüzden gün boyu daha fazla yemek tüketirsiniz.

Bir kutu gazlı içecekte yaklaşık 15 çay kaşığı şeker vardır. Her gün bir kutu gazoz içmek, çocukların diyabet olma ihtimalini %60, kadınlarınkini ise %80 arttırır.

Her öğünde protein tüketmek, kan şekerinizi dengelemenin en iyi yoludur. Gününüze çiftlik yumurtası ile başlayın. Kuruyemiş, balık, yumurta gibi protein açısından zengin gıdaları, her öğüne katmayı deneyin.
Yağ sizi şişmanlatmaz, şeker şişmanlatır. Yağ sizi doyurur, kan şekerinizi dengeler ve hücrelerinize enerji verir. Proteinle birlikte, her öğünde sağlıklı yağlar tüketin.
Kuruyemiş, zeytinyağı, Hindistan cevizi yağı, avokado ve omega-3 sağlıklı yağlara örnek olabilir.
Kan şekerinizin düştüğü bir anda havaalanı, ofis, veya alışveriş merkezi gibi bir yerde olmak detoksunuzu bozmanıza sebep olabilir.

Bunu önlemek için, yanınızda acil durum yemek çantası taşıyın. Sağlıklı yağlar ve proteinle dolduracağınız bu çanta, ani acıkma anlarında detoksa devam edebilmenizi sağlayabilir.

Stres kortizol gibi hormonlar salgılamamıza sebep olur. Kortizol yükselince karnımız acıkır. Araştırmalara göre derin nefes almak stres seviyenizi düşürerek vücudunuzu yağ depolamak yerine yağ yakmaya teşvik ediyor.

Araştırmalara göre mide yanması kan şekerinin dengesini bozuyor. Mideyi yakan besinlerin arasında şeker, un ve trans yağlar başı çekiyor. Ayrıca alerjik olduğunuz besinler de mide yanmasına sebep olabiliyor.

10 günlüğüne süt ürünlerini ve glüteni bırakmayı deneyin. Bunları bırakmak zor olabilir, ama 2-3 gün tüketmedikten sonra, enerjinizin yerine geldiğini fark edeceksiniz."


Kaynak:
http://www.sozcu.com.tr/2016/saglik/vucudunuzu-sekerden-arindirin-1282985/?_szc_galeri=1




Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Şeker Yememek İçin 66 Neden!
« Yanıtla #31 : 08 Ağustos 2016, 13:25:06 »
Şeker Yememek İçin 66 Neden!

"British Medical Journal'da yeni yayınlanan bir makalede "Şeker tütün kadar tehlikeli, zarar verici ve bağımlılık yapıcı olduğu için uyuşturucu sınıfına sokulmalıdır" diyor...

Şekerin vücudunuza zararları:
• Fazla şeker tüketmek kan şekerini çok çabuk artırıyor ve pankreas aşırı insülin salgılıyor. Buna "metabolik sendrom" deniyor. İnsülin, şekeri regüle ettikten sonra fazlasını yağ olarak depoluyor. Kan şekerindeki ani düşüşse sürekli acıkma hissine ve yemeye yol açıyor.
• Diş çürümesi başta olmak üzere, obezite, diyabet, kalp ve dolaşım hastalıkları, böbrek taşları, kanser, hipertansiyon, felç, ülser, astım, romatizma, kronik yorgunluk sendromu ve kemik erimesine neden oluyor.
• Kan dolaşımıyla vücudun her tarafına taşınan şeker özellikle de göbek, kalçalar, göğüsler ve bacağın üst kısmında toplanıyor. Bu bölgeler de dolduğunda, yağ asitleri kalp ve böbrek gibi aktif organlara dağılıyor. Bu organlar gittikçe yavaşlıyor ve sonuçta dokuları bozularak yağa dönüşüyor.
• Bağışıklık sistemi zayıflıyor. Vücut soğuk, sıcak veya mikroplara karşı koyamıyor.

Her yerde "şeker" var

Kek, pasta, baklava gibi tatlı yiyeceklerin içinde şeker olduğunu zaten biliyoruz. Tehlikeli olan gelişme, şekerin artık yerli yersiz neredeyse bütün hazır gıdaların içine koyulur hale gelişi... Bebek maması, mısır gevreği, sosis, mayonez, ketçap, pizza, hamburger ekmeği, kola, hazır meyve suyu gibi gıdalar şekerle tüketici gözünde daha çekici hale getiriliyor. Doğuştan tatlıya yatkınlığı olan insanoğlu da, farkında olmadan bu çekime kapılıyor ve satışlar artıyor. Gittikçe daha fazla satın alıyor, daha yiyoruz bu gıdaları.

Çocuklar ve bebekler için çok sakıncalı

Özellikle bebek mamasında bile şeker olması, çocukların beslenme zevkinin bir ömür boyu yanlış bir yolda gitmesine neden oluyor. Günümüzde artan aşırı şişmanlığını sorumlularından biri de bebekken tanışılan şeker olsa gerek.
Bebek mamasında anne sütüne oranla yüzde 60 daha fazla şeker bulunuyor!

Şekerdeki genetik risk

Şekerle ilgili çok önemli başka bir tehlike daha var.
Genetiğiyle oynanmış mısırdan "mısır şekeri" üretiliyor.
Genetiğiyle oynanmış mısırdan "mısır şekeri" üretiliyor. "Nişasta bazlı sıvı şeker" de denilen bu "oynanmış" şeker, çikolata, gofret, gazlı içecek, baklava, mısır gevreği gibi endüstriyel gıdalarda en çok kullanılan şeker türü. Genetiğiyle oynanmış gıdalar ise, başlı başına sayfalarca yazı yazılabilecek bir konu. Doğal halinde değil, insan eliyle "oynanmış" genlere sahip yiyecekler yediğimizde, bizim vücudumuzda da genlerimizi ilgilendiren değişiklikler olabileceğinden korkuyor bilim adamları. Günümüzde yaygınlaşan besin alerjileri, kanser gibi rahatsızlıkların nedenlerinden biri olduğu düşünülüyor

Şekerin gizli isimleri

Yiyeceklerin "içindekiler" listesinde şekerin farklı isimlerle gizlenmiş olduğunu görebilirsiniz.

Bu isimler ne mi?
 Sakaroz, esmer şeker, mısır şurubu, nişasta bazlı sıvı şeker, dekstroz, sorbitol, mannitol, xylitol, früktoz, meyve şurubu, glikoz, glikoz şurubu, bal, invert şeker, laktoz, maltoz, akçaağaç şurubu, melas, şeker şurubu, turbinado, amazake.


Şeker yememek için 66 neden

1. Şeker kanser hücrelerinin en çok sevdiği şeydir.
2. Şeker bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir.
3. Şeker vücudunuzun mineral dengesini bozabilir.
4. Şeker çocuklarda hiperaktivite, endişe, dikkat bozukluğu ve huysuzluğa sebep olabilir.
5. Şeker çocuklarda uyuşukluğa sebep olabilir.
6. Şeker çocukların okul başarısını olumsuz etkileyebilir.
7. Şeker trigliserit seviyesinde belirgin bir artışa sebep olabilir.
8. Şeker bakteri enfeksiyonlarına karşı savunma sistemini zayıflatabilir.
9. Şeker böbreklere hasar verebilir.
10. Şeker krom eksikliğine yol açabilir.
11. Şeker bakır eksikliğine yol açabilir.
12. Şeker kalsiyum ve bakır emilimini engeller.
13. Şeker meme, yumurtalık, prostat ve rektum kanserine yol açabilir.
14. Şeker kadınlarda daha büyük risk oluşturmak üzere, kolon kanserine sebep olabilir.
15. Şeker safra kesesi kanseri için risk faktörü olabilir.
16. Şeker gözleri bozabilir.
17. Şeker serotonin seviyesini yükseltir; bu da kan damarlarını daraltabilir.
18. Şeker Hipoglisemiye sebep olabilir.
19. Şeker midenin asidik olmasına yol açabilir.
20. Şeker çocuklarda adrenalin seviyesini artırabilir.
21. Şeker koroner kalp hastalığı riskini artırabilir.
22. Şeker ciltte kuruma ve saç beyazlamasına yol açarak yaşlanma sürecini hızlandırabilir.
23. Şeker alkol bağımlılığına yol açabilir.
24. Şeker diş çürüklerini artırabilir.
25. Şeker kilo alımı ve aşırı şişmanlığa katkıda bulunabilir.
26. Yüksek miktarda şeker yemek Crohn's hastalığı ve ülseratif kolit riskini artırır.
27. Şeker kireçlenmeye sebep olabilir.
28. Şeker astıma sebep olabilir.
29. Şeker mantar enfeksiyonlarına sebep olabilir.
30. Şeker safra taşı oluşmasına yol açabilir.
31. Şeker böbrek taşı oluşmasına yol açabilir.
32. Şeker istemik kalp hastalığına yol açabilir.
33. Şeker apendisite yol açabilir.
34. Şeker Multipl Skleroz (MS) hastalığının belirtilerini şiddetlendirebilir.
35. Şeker dolaylı olarak hemoroide yol açabilir.
36. Şeker damarlarda varise yol açabilir.
37. Şeker osteoporoz oluşumuna katkıda bulunabilir.
38. Şeker salya asiditesine katkıda bulunabilir.
39. Şeker insülin sensitivitesinde düşüşe sebep olabilir.
40. Şeker glikoz toleransının düşmesine sebep olur.
41. Şeker büyüme hormonunu azaltabilir.
42. Şeker toplam kolesterolü artırabilir.
43. Şeker sistolik kan basıncını artırabilir.
44. Şeker gıda alerjilerine sebep olur.
45. Şeker diyabet oluşumuna katkıda bulunabilir.
46. Şeker hamilelikte kan zehirlenmesine yol açabilir.
47. Şeker çocuklarda egzama oluşuma katkıda bulunabilir.
48. Şeker kardiyovasküler hastalığa sebep olabilir.
49. Şeker DNA yapısını bozabilir.
50. Şeker katarakta sebep olabilir.
51. Şeker amfizeme sebep olabilir.
52. Şeker ateroskleroza sebep olabilir.
53. Şeker serbest radikal oluşumuna sebep olabilir.
54. Şeker enzimlerin işlevselliğini düşürür.
55. Şeker karaciğer hücrelerinin bölünmesine sebep olabilir; bu da karaciğerin boyutlarını büyütür.
56. Şeker karaciğerde yağ miktarını artırabilir.
57. Şeker karaciğerde patolojik değişimlere yol açabilir.
58. Şeker pankreasa zarar verebilir.
59. Şeker kabızlığa sebep olabilir.
60. Şeker miyopluğa sebep olabilir.
61. Şeker hipertansiyona sebep olabilir.
62. Şeker migren de dahil olmak üzere baş ağrılarına sebep olabilir.
63. Şeker beyin dalgalarını artırabilir; bu da beynin düşünme kabiliyetini zayıflatır.
64. Şeker depresyona sebep olabilir.
65. Şeker hormonal dengesizliğe sebep olabilir.
66. Şeker Alzheimer's hastalığı riskini artırabilir."

Prof. Dr. Canan Karatay şekerin zararlarını 2011 yılında yayınladığı Bilimsel Gerçeklerle Kilo Vermenin ABC'si Karatay Diyeti kitabında anlatıyor. Bırakın şekerin 66 zararını tam 100 zararını sıralıyor. Bkz: http://woto.com/sekerin-zararlari


Kaynak:
http://www.sabah.com.tr/saglik/2016/03/25/seker-yememek-icin-66-neden


https://www.instagram.com/p/BIxx0UDAv35/?taken-by=saglikliyasiyoruzcom&hl=tr


Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Şekeri Yasaklayıp Günde 6-8 Dilim Tam Tahıl Ekmeği Öneren Doktor ve Diyetisyenlere Duyurulur!

Tam tahıl ekmeğinin glisemik indeksi (Gİ), sofra şekerinden ve beyaz ekmekten daha fazla.

Dr. William Davis'in Buğday Göbeği kitabında bakın bu konu nasıl anlatılmış. "1981'de Toronto Üniversitesi glisemik indeks kavramı, yani karbonhidratların kan şekeri etkileri üzerinde çalışmaya başladı. Belli bir gıdayı tükettikten sonra kan şekeri glikozla kıyaslandığında ne kadar yüksekse, glisemik indeks (Gİ) de o kadar yüksek oluyordu. Bu çalışmada, sakkarozun glisemik indeksi 59'ken beyaz ekmeğin 69, tam tahıllı ekmeğin 72 ve dilimlenmiş buğday gevreğinin 67 olduğu saptandı. Evet, tam tahıllı ekmekte Gİ sakkarozdan (sofra şekeri) daha yüksekti." Tip 2 Diyabet hastalarına şekeri yasaklayan doktorlarımız tam tahıllı ekmek önererek zarar verdiklerini bakalım ne zaman anlayabilecekler, Gİ kavramını acaba ne zaman öğrenebilecekler.

Siz hiç ekmek yiyerek Tip 2 Diyabet HASTALIĞINDAN kurtulmuş hasta duydunuz mu? Biz hiç duymadık ama kendimiz ne zaman ki ekmeği bırakıp düşük Gİ beslenmeye geçtik yani Karatay Diyeti'ni uyguladık yıllarca ilaçlarla düzelmeyen Tip 2 Diyabet hastalığımız kendiliğinden düzeldi. Artık Tip 2 Diyabet hastası değiliz. Bunu da Karatay Diyeti'ne borçluyuz.

https://www.instagram.com/p/BIzGGPKAWOn/?taken-by=saglikliyasiyoruzcom



Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
"Diyabetin çaresi şeker yiyen beyinde"
« Yanıtla #33 : 17 Ağustos 2016, 12:37:04 »
"Diyabetin çaresi şeker yiyen beyinde"

Bu başlıklı haber Karar gazetesinde ve Almanya'dan. Dünya diyabetin çaresini arayadursun biz Prof. Dr. Canan Karatay sayesinde 2011 yılında öğrendik, uyguladık ve sonuçlarını gördük.

http://woto.com/diyabetten-kurtulma

Un ve unlu mamulleri, yani ekmeğin her çeşidini, şeker ve şekerli mamulleri kesmeden glisemik indeksi düşük gıdalarla beslenmeden ve leptin hormonunun salgılanmasına izin vermeden yani günde 2 veya 2,5 öğün beslenmeden, her gün en az 20 dakika yürüyüş yapmadan diyabetten kurtulmak kolay kolay mümkün değil. Siz hiç diyabet ilacı içip diyabetten kurtulan bir hasta gördünüz mü? Biz görmedik, duymadık ama Karatay Diyeti'ni uygulayıp tip 2 diyabetten kurtulmayan da duymadık.
Her zaman dediğimiz gibi "Beslenme yanlışsa ilacın yararı yok, beslenme doğruysa ilaca gerek yok!" Bakalım bu gerçeği tıp dünyası ne zaman öğrenecek? Bu arada Canan Karatay'la Şifa Bulanlar kitabının dağıtımı başladı. http://m.kitapyurdu.com/index.php?route=products/productdetail&product_id=401019 Bu kitapta binlerce hikaye arasından seçilen 50 hikaye var.

Şimdi "Diyabetin çaresi şeker yiyen beyinde" başlıklı yazıya bir göz atalım.

Bilim insanları şekerin beyni nasıl etkilediğini araştırdı. Vücudun en çok şeker tüketimi yapan beyin hücrelerinin metabolizma ve acıkma duygusu üzerindeki kontrolünün zannedildiğinden daha fazla olduğu ortaya konuldu. Bunun da diyabetin tedavisi için çok önemli bir adım olduğu belirtildi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre diyabet hastalığı son 35 yılda dört kat artmışken Almanya’da yapılan bir araştırmanın sonuçları çağın bu salgını için tedavi umudu doğurdu. Münih Teknik Üniversitesi’nin araştırmasına göre, vücudun diğer kısımlarından daha fazla şeker tüketen beyin hücrelerinin metabolizma ve acıkma duygusu üzerindeki kontrolü zannedildiğinden daha fazla. Bu araştırmalardan önce, birçok bilim insanı şekerin beyne doğru hareketini tamamen pasif bir süreç olarak görüyordu. Ancak bu yeni çalışmaya göre beynin şekeri aktif olarak kandan aldığını ortaya koydu.

Araştırmacılar, bu araştırmanın şeker tiryakiliğini bitirme, obezite ve diyabet gibi gittikçe büyüyen sorunlara daha iyi tedavi sunmada yeni yollar açacağına işaret ediyor.

LEPTİN HORMONU ETKİLİ

Özel bir görüntüleme tekniği olan ‘Pozitron Yayınlayıcı Tomografi’’yi kullanan araştırmacılar, insülin ve leptin gibi hormanların özellikle bu beyin hücrelerinde şeker alımını düzenlemede etkin olduğunu gösterdi. Araştırmacılar, astrositlerlerin (merkezi sinir sisteminin bağ dokusunu oluşturan glia hücrelerine verilen isim) yüzeyinde insülin alıcısı eksikliğinin, beynin metabolizma üzerindeki düzenleyicilik görevini azalttığını söylüyor.

YENİ BİR MODEL OLUŞTURULACAK

Bilim insanlarına göre yeni çalışmalar, sinir hücrelerinin besin alımı ve metabolizma üzerindeki mutlak kontrolünü öngören eski modelin hatalarını düzeltip astositlerin de beyinde önemli bir rol üstlendiği yeni bir model ortaya koyacak.

Metabolik Hastalıklar Birimi Direktörü Mattias Tschöp araştırmayla ilgili olarak “Sonuçlar, temel metabolik ve davranışsal süreçlerin sadece sinir hücereleri değil, astrositler gibi beynin başka türdeki hücrelerinin de kritik roller üslendiğini gösterdi. Bu bir paradigma değişimine işaret ediyor ve şimdiye kadar obezite ve diyabete etkili bir çözüm bulmakta neden bu kadar zorlanıldığını açıklıyor” yorumunu yaptı.

Kaynak:
http://www.karar.com/hayat-haberleri/diyabetin-caresi-seker-yiyen-beyinde-219652




Çevrimdışı Mücteba

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 9214
  • "En büyük keramet, istikâmet üzere olmaktır..."
Et Yiyenlerin Bile Sevdiği 6 Bitkisel Protein Kaynağı...
« Yanıtla #34 : 18 Ağustos 2016, 16:44:17 »
Et Yiyenlerin Bile Sevdiği 6 Bitkisel Protein Kaynağı...

Vejetaryen veya vegan olsanız da olmasanızda bitkisel protein almanın sağlık için çok yararı var. Dünya Sağlık Örgütü'nün işlenmiş etlerin kanser nedenlerinden biri olduğunu açıklamasından sonra çeşitli çalışmalar bitkisel proteinlerin kalp hastalığı ve kanseri önlemede etkili olduğunu gösterdi.

JAMA Internal Medicine dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma bitkisel protein tüketimiyle ölüm arasında ters orantı olduğunu ortaya koydu.

Eskiden bitkisel protein denince akla ilk olarak soya geliyordu. Ancak daha sağlıklı alternatifler var:

- Bezelye
Kas gelişimini desteklediği için özellikle sporcular için ideal bir seçim.

- Fasulye çeşitleri
Bir çalışma fasulyenin etten daha doyurucu olduğunu göstermiş. Fasulye proteinle birlikte iyi bir lif kaynağı.

- Kinoa (İthal olduğu için biz tüketmiyoruz.)

- Mercimek
Mercimek tüketmenin kilo vermeye yardımcı olduğu biliniyor.

- Kuruyemişler
Kuruyemişler de sağlıklı yağların yanı sıra protein içeriyor.

- Tohumlar
Protein içeren tohumları (haşhaş tohumu gibi) salatalar vb çeşitli yemeklere eklemek protein alımını arttıracaktır.

Özet çeviri:
Nurçin Çağlar | Sağlıklı Yaşıyoruz | https://www.instagram.com/p/BJLkI3KAXGm/?taken-by=saglikliyasiyoruzcom&hl=tr

Kaynak:
http://www.medicaldaily.com/vegan-protein-6-plant-based-sources-even-meat-eaters-will-love-394883