Birkaç ay önce, akşam saatlerinde otobüsteyim... Bindiğimde fazla dolu olmayan taşıt, sonradan iyice doldu ve orta ve arka kapılardan yolcu alınmaya başlandı. Ben de, bir yakınımla birlikteyim ve o ön koltukta oturduğu için ilerlemedim. Muavinin de yakınındayız... Hatta hemen yanında gibi...
Çok da yorgunum. Bir an önce eve varsak diye aygın-baygın ilerliyoruz. Yanımda, ayakta genç bir bayan var. Neyse; orta ve arka kapıdan binenler sürekli akbillerini uzatıyorlar elden ele. Ben ve yanımdaki bayan da muavine yakın olduğumuz için ona uzatıyoruz. Genellikle yanımdaki bayan uzatıyor avuç avuç akbilleri... Fakat benim de ister istemez gözüm o elleri takip ediyor, en azından tam benim önümden geçerken. Ama boş bakıyorum...
O bitkinlikte akbillerin takılı olduğu anahtarlıklar dikkatimi çekiyor, bazılarına biraz daha dikkatli bakıyorum.
Derken;
(aklıma geldi, yine gülüyorum!) gözümün önünden muavine kocaman, kara birşey uzatıldı. :icomsupr: Allah Allah: Güzel, farklı anahtarlıklar, kimlikler takılı akbillerden sonra elimde olmadan "O da ne?!." dercesine şöyle tekrar dönüp muavinin elindekine dikkatlice, hatta kaşlarımı çatıp merakla baktım: Sonra gülmemek için kendimi sıktım sıktım, cık olmuyor... Muavine uzattıkları şey; yukarıda, demirlere asılı olan tutacaklardan biri... Yanımdaki bayanla biz gülümseyince, muavin "Allah Allah yaww, naasıl da asılmışlar, goparmışlar bunu böyle!" diye söylendi...
Hani oltayla balık tutarken, birşey takılır. Hevesle oltayı çeker, o da ne?.. Eski bir ayakkabı... Sanki böyle bir olay yaşandı gözümün önünde... Aklıma geldikçe hâlâ gülüyorum.