Gönderen Konu: Üzülme Allah bizimle*  (Okunma sayısı 5598 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Üzülme Allah bizimle*
« : 02 Kasım 2007, 20:18:16 »

Asırlar öncesinden, hicretin en can alıcı noktasında, sevr mağarasından tüm insanlığa bir teselli mesajı yükseldi : "Üzülme, Allah bizimle beraberdir."

Pekiyi, sadece Hz. Ebu Bekir’e miydi bu teselli?.. Sadece müşriklerin şerrinden sığınmaya mıydı?..

Hayatın, imtihan ekseninde, bazı kırılma noktalarında vardır.. Bu noktalarda, sonsuz bir kudrete dayanma arzusu, zirveye çıkar.. Sebepler sükût ettiğinde, çaresizlik tüm çareleri tükettiğinde, artık O’ndan (c.c.) başka hiçbir yardımcının kalmadığını hissettiğinde, bu teselli, rahmetin kucağına sevkin başlangıcı olur..

İşte hicret sahnelerinden birinde ve en birincisinde, Allah (c.c.) tam emniyet ve tevekkül ile kendisini, Kendine emanet edene, yardımını nasıl yetiştiriyordu, eskimeyen levhalardan bir kez daha izleyelim..

En güzel’in (SallAllahu Aleyhi Vesellem) hayatı, hayata da en güzel örnekti.. Çünkü Alemlerin Rabbi, O’nu alemlere rahmet göndermişti.. Hayat seyrinde, itaatten ibadete, ahlaktan tevekküle her şeyde “zirve” olduğu gibi, Rahmetin de tecessüm etmiş bir timsali olan Efendimiz (SallAllahu Aleyhi Vesellem), sebeplerin sükûta yaklaştığı son noktada, sadık dostuna işte böyle teselli vermişti..

Eğilseler ayaklarını görecekleri kadar yaklaşan müşrikleri gören Ebu Bekir (r.a.) Kâinatın efendisine (SallAllahu Aleyhi Vesellem)zarar verirler endişesi ile :

"-Yâ ResûlAllah! (SallAllahu Aleyhi Vesellem)" dedi. "-Beni öldürseler de gam çekmem. Ben nihâyet bir ferdim. Amma, Allah göstermesin, sana bir zarar ve ziyan eriştirecek olurlarsa bu, bütün ümmetin helâkine sebep olur."

Rasulullah (SallAllahu Aleyhi Vesellem)endişesiz ve mütebessimdi.. Çünkü öyle birine inanmış güvenmişti ki, O (C.C.) kendisini bırakmazdı.. Asılardır, hassas kulaklarda ve kalblerde yankı bulan şu cümle ile teselli verdi son peygamber arkadaşına:

"Üzülme, Allah bizimle beraberdir."

Hz. Ebû Bekir:

"-Yâ ResûlAllah (SallAllahu Aleyhi Vesellem)" dedi. "-Onlardan birisi eğilip de ayaklarının dibinden bir bakıverse, bizi görür."

İki cihanın mefhari olan Efendimiz (SallAllahu Aleyhi Vesellem), yine emîn ve tam tevekkül ile şunları demişti:

"-Yâ Ebâ Bekir, iki kişinin üçüncüsü Allah olursa, sen âkibetin ne olacağını zannediyorsun? Yakalanacağımızı mı sanırsın?"

Allah’a tam tevekkül edene yardım, işte böyle yetişiyordu.. Hem hiç umulmadık yardımcılarla…

Müşriklerin rehber olarak yanlarına aldıkları iz sürücü, kavminin en iyisiydi.. Adeta havadaki kokudan iz sürebiliyordu..

O kadar eminler ki kendilerinden; bu sefer yakalayacaklar ve başına büyük ödül konulan Allah rasulünü öldüreceklerdi.. Ama unuttukları bir şey vardı.. O’nun (SallAllahu Aleyhi Vesellem) öyle bir gözeteni, koruyanı vardı ki; O’nu (SallAllahu Aleyhi Vesellem) en güçsüz bir örümceğin ağı ile kibirli o müşriklerin gözlerinden ve şerrinden muhafaza edebilirdi ve etti..

İz sürücü kendinden emindi : “-İşte buradalar” dedi.. Fahr-i Kâinat Efendimizle Sıddık-ı Ekber, konuşulanları duyuyorlardı.



Ve ezelde vazife almış nöbetçiler işbaşındaydı.. İki yabani güvercin, bir de örümcek..

Mağaranın dibine kadar giden o müşrik, bu nöbetçilere takılmış ve geri dönmüştü :


"Mağaranın ağzında iki yabanî güvercinin yuva kurduğunu gördüm. Orada olduklarına asla ihtimal vermem" demişti.

Azılı müşrik Ümeyye bin Halef ise, arkadaşlarına hiddetli hiddetli şöyle seslenmişti:



"Hâlâ mağaranın orada ne dolaşıp duruyorsunuz. Orada örümceğin ağ bağladığını görmüyor musunuz? VAllahi ben, bu ağın Muhammed doğmadan önce gerilmiş olduğu kanaâtındayım."


Hak; batıla bir kez daha üstün gelmişti.. Ve Cenâb-ı Hak, nöbetçi tayin ettiği bir örümcek ve iki yabanî güvercin ile Sevgili Resûlünü(SallAllahu Aleyhi Vesellem) bütün Kureyş'e karşı korumuş oluyordu.

Kul tam emniyetle Rabbine teslim olsun da, Rabbi onu rahmeti ile kuşatıp, koruması altına almasın, mümkün müydü bu?.. Tüm dizginler elinde bulunan Allah (c.c.), “Rabbim benimle beraber; beni görüyor, biliyor” teslimiyetine kayıtsız kalır mıydı hiç?.. Elbette kalmazdı, kalmadı ve kalmayacak da…

İmtihan dünyasının senaryolarında bazen, “sıkıntılar” başrol oynar.. Hakîm ve Rahîm olan Rabb, hikmeti ve rahmeti ile vazifelendirir, musibeti.. Değil mi ki, başımıza her ne gelse O’ndan (c..c) gelir.. Bu noktada “Bela vereni” bulana, bela; rahmetin kâşifidir.. Günah kirlerini, ateşe bırakmak istemeyen, rahmeti ile bu dünyada, geçici sıkıntılarla kulunu temizlemek isteyen Allah (c.c.) bununla, kuluna yakınlığını hissettirir..

Kendisine kendinden daha yakın; kendinden daha şefkatli olanı bulan, daha neyi arar ki?.

Madem bizimle beraberdir Allah (c.c.), o zaman telaşa gerek yok.. Her musibette, her çaresizlikte, ümmetinin derdi ile dertlenen Allah rasulü, şefkati ile başımızı okşar, ve fısıldar kulağımıza : “Korkma, üzülme, Allah seninle beraberdir!”

alıntı
« Son Düzenleme: 06 Nisan 2009, 04:43:14 Gönderen: İsra »

Çevrimdışı Fatihan

  • Administrator
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 6994
  • Milimi milimine Ehli sünnet...
Ynt: Üzülme Allah bizimle
« Yanıtla #1 : 02 Kasım 2007, 20:28:17 »
Allah razı olsun..

Bir işe başladığımız zaman:

"Allahü teâlâya tevekkül et, Ona güven!"(Al-i imran 159)
 Ayet-i kerimesi, tevekkül ile beraber azimli-kararlı bir şekilde çalışmak gerektiğini gösteriyor bizlere...

Çevrimdışı hocaoğlu

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 114
Ynt: Üzülme Allah bizimle
« Yanıtla #2 : 02 Kasım 2007, 22:15:59 »
La tahzen innellahe meanâ

Teşekkürler isra...
Mal cimrilerde, Silah korkaklarda, Yönetim akılsızlarda olursa iş bozulur...Hz Ebu Bekir (r.a.)