Şimdi şeref nerededir? Şeref, elbette Islâm'dadır, Acem olsun, Arap olsun, Türk olsun, Kürt olsun, siyah olsun, beyaz olsun… Kim olursan ol. Kim daha ziyade takva ehli ise, o, Allah katında en kerimdir, en şereflidir.
Evliyaullahtan bir zat, çöplükte temiz bir bez parçası görür. Onu almak için çöplüğe doğru yöneldiğinde, aynı anda bir köpek de aynı çöplükte bir kemik parçası görmüştür. Ikisi birden çöplüğe doğru hareket ederler, niyetleri farklı; ama hedefleri aynı çöplüktür. Köpek, Allah dostunun, kendi kemiğini alacağını sanarak ona hırlamaya başlar. Allah dostu, köpeğe dönerek şöyle der:
"Ey köpek! Çok iftiharlanma. Bizim birbirimize karşı hiçbir üstünlüğümüz yok. Ne senin iyi olduğun belli, ne de benim. Yarın âhirette imtihanı kazanıp sıratı geçebilirsem, ben senden üstünüm. Çünkü sen orada toprak olacaksın, ben ise, Rabbimin nimetlerine kavuşacak ve cennete gireceğim. Fakat imtihanı veremez, sırattan cehenneme düşersem, o zaman sen benden üstün olacaksın. Çünkü senin toprak olman, benim cehenneme girmemden daha hayırlıdır."
Kureyş'ten bir topluluk, bir gün Allah'ın Resûlü'ne uğradılar. O sırada Resûlullah'ın yanında Süheyb, Ammar, Bilâl, Selman ve Habbab RadıyAllahu Anhüm gibi fakir ve zayıf mü'minler bulunuyordu. Mekke'nin ileri gelen müşrikleri Hz. Muhammed'i bu fakir, garip ve zayıf mü'minlerle görünce:
"Ya Muhammed! Kavminin ulularını ve şereflilerini bıraktın da bunlarla mı oturup kalkıyorsun? Bizi senden bunlar uzaklaştırıyorlar. Bunları yanından kovarsan, biz de seninle oturur ve seni dinleriz." dediler.
Müşriklerin bu teklifine karşı Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem:
"Mü'minleri yanımdan kovamam." buyurur. Müşrikler:
"Öyleyse biz geldiğimizde onlar meclisten kalksınlar. Arabistan'ın çeşitli yerlerinden gelen insanların, bizi o kölelerle görmesinden hayâ ederiz. Biz senin yanında bulunurken onlar yanımızdan uzak olsunlar, biz kalkıp ayrıldığımızda dilersen onları yanına tekrar oturt." teklifinde bulundular.
Peygamber Efendimiz müşriklerin bu teklifini kabul eder gibi olmuştu. Hemen âyeti kerîme olaya müdahale etti:
"Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O'na yalvaranları kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk; senin hesabından da onlara herhangi bir sorumluluk yoktur ki, onları kovup da zalimlerden olasın!" (En'am, 52)