Gönderen Konu: Tevbe ve İstiğfar  (Okunma sayısı 3484 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı antepli

  • araştırmacı
  • ***
  • İleti: 496
Tevbe ve İstiğfar
« : 21 Haziran 2005, 15:34:22 »

Tevbe ve İstiğfar

 

Hâris bin Süveyd diyor ki:



Abdullah ibn Mes'ud -radıyAllahu anh- bize biri

Nebiyy-i Ekrem -sallAllahu aleyhi ve sellem-den, diğeri

de kendisinden olmak üzere iki hadîs tahdîs etti.

Nebiyy-i Ekrem'den olan hadîs-i şerîfi şöyle rivâyet

etti:

"Mü'min günâhlarını bir dağ altında oturup da üzerine

dağın hemen çöküvereceğinden korkan bir kimse gibi

görür. Fâcir ise günâhlarını burnunun üzerine konup

uçmuş bir sinek gibi görür."

Râvi diyor ki, Ebû Şihâb eliyle burnunun üzerini

göstererek bu hadîs-i şerîfi rivayet etti.

Sonra Abdullah ibn Mes'ud diyor ki:

Muhakkak Allah Teâlâ Hazretleri kulunun tevbe-

sinden şöyle bir kimsenin sevincinden daha fazla

sevinir ki, bu kimse uzun bir yolculuk esnasında

tehlikeli bir yerde konaklar. Üzerine bütün yiyeceğini

içeceğini yüklediği bineği de yanındadır. Başını yere

koymasıyla şöyle bir uykuya dalar. Uyandığında

bineğini kaybolup gitmiş olarak görür. Üzerine sıcak

basmış, susuzluğu son haddine varmış, yahud Allah

dilediği kadar sıcağı ve onun susuzluğunu artırmış.

Sonra o kimse devesini aramak için etrafa çıkmış,

aramış, bulamamış, o dereceye gelmiş ki hararetten ve

susuzluktan tâkati kesilmiş, ümîdi tükenmiş, böyle bir

halde tekrar eski yerine dönerek uyuyakalmış. Sonra

uyandığında biraz evvel kaybolan devesini başı ucunda

bulur. "İşte bu adam ne derece ferahlanır ise Cenâb-ı

Hakk -celle ve âlâ- Hazretleri de bir kulunun

tevbesinden dolayı o devesini kaybedip de başı ucunda

bulan adamdan ziyâde ferahlanır. Yani râzı olur. Tevbe

edenin tevbesini kabul edip onu yüksek derecelere nâil

eyler, demektir." (1)

 

Ebû Bekri's-Sıddîk -radıyAllahu teâlâ anh-Hazretleri:


"-Yâ Resûlellah, namazın âhirinde okumak üzere bana

bir duâ ta'lîm buyur, dedikte Resûlullah -sallAllahu

aleyhi ve sellem- Efendimiz Hazretleri buyurmuşlardır ki:

"Şöyle duâ et:

Yâ Rabb, muhakkak ki ben kendime çok zulmettim;

yani çok günâh işledim. Günahları ise ancak sen afv ü

mağfiret edersin. Hakkıyle gafûr ve rahîm ancak

sensin. Beni kendi indinden bir fazl u keremle afv ü

mağfiret eyle ve bana lutf u ihsanınla merhâmet eyle.

Yani benim istihkakım olmayarak mahza fazl u

kereminle cehennemden halâs edip cennet ve cemâline

kavuştur." (2)

"Gıybetin keffâreti, gıybet etdiğin kimse için istiğfâr

etmekliğindir." (3)

"Yeryüzündekilerde) herhangi bir kimse,

 


"Duanın hayırlısı istiğfâr, ibâdetin hayırlısı da"

kelime-i tevhîddir." (5)

"Ya Ali, sana bir duâ öğreteyim mi ki zerreler

adedince günâhın olsa sen de beraber olmak üzere

mağfiret olunur. Şöyle söyle: (6)


"Günâhdan tevbe eden kimse günâh işlememiş gibi

olur. Fakat bir taraftan istiğfar, diğer tarafdan

günâhda ısrar eden ise -el-iyâzü billah- Cenâb-ı Hakk

ile istihzâ eden kimse gibi olur."

"Bir kimse kalbi ve kalıbı ile istiğfâra devam ederse

Cenâb-ı Hakk o kimsenin gamlarını ferâha ve

sıkıntılarını genişliğe tebdîl ederek hiç ummadığı bir

taraftan onu rızıklandırır. (8)

 

"Tevbe ve istiğfâr ile büyük günâhlar afv olunduğu gibi

mükerreren irtikâb edilen küçük günâhlar da, büyük

günâhlar arasına dâhil olur." (9)

"Kalbinde nedâmet olmadığı halde yalnız lisânen edilen

istiğfar, yalancılar tevbesidir." (10)

"Cenâb-ı Hakk'a tevbe ediniz. Muhakkak ki ben günde

yüz defa Cenâb-ı Allah'a tevbe ederim. (11)

"Ne mutlu o kimseye ki defter-i a'mâlinde çokça

istiğfar bulur."

 

"Ey insanlar! Ölmeden evvel Allah'a tevbe ediniz." (12
Bu dünyanın cefasından sefasına sıra gelmez.gafil olmayın ilme çalışın geçen günler geri gelmez...

Mahi

  • Ziyaretçi
Ynt: Tevbe ve İstiğfar
« Yanıtla #1 : 27 Mayıs 2008, 20:18:54 »
Bir grup insan Hasan-i Basri Hzlarine gelip.
- Yağmurlarımız yağmıyor derler. O da İstiğfar edin der.
- Mallarımız telef oluyor derler. Yine İstiğfar edin der.
- Çoçuklarımız yaşamıyor çok ölüyorlar derler. Yine İstiğfar edin der.
- Bağlarımız bahçelerimiz kurudu, nhirlerimiz bile kurudu akmıyor derler.  Yine İstiğfar edin der.
 Onlarda Ya imam; bütün şikayetlere istiğfar edin dediniz;başka bir tavsiyeniz olmaz mı? deyince Hasan-ı Basri Hz leri onlara şu ayeti okuyor.
Bundan böyle" dedim. "Rabbinizden mağfiret isteyin; çünkü gerçekten O, çok bağışlayandır."(Öyle yapın ki,) Üzerinize gökten sağanak (bol miktarda yağmur) yağdırsın." Size mallar ve çocuklarla yardımda bulunsun. Size (ürün yüklü) bağlar-bahçeler versin, ırmaklar da versin. (Süre-i Nuh 10-11-12)