Gönderen Konu: Vakit Keskin Kılıç..  (Okunma sayısı 79226 defa)

0 Üye ve 6 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fazıl14

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1339
Ynt: Vakit Keskin Kılıç..
« Yanıtla #105 : 05 Temmuz 2011, 21:14:37 »

"Günahlara bir defa,taatlere ise bin defa tövbe etmek lazımdır..Yani yaptığı ibadet ve taatlere bakıp kendini beğenmek,o ibadeti hiç yapmamak günahından bin kat daha fenadır."

Bayezid-i Bistâmî (k.s)

"El-mücâhid fî sebîlillâh, el-müştâk ilâ cemâlillâh, hüve ünvânüküm"

("Ünvanı: Cemal-i ilâhiye âşık, Allah yolunda mücahit")

"İtikaden Ehl-i Sünnet, Amelen Hanefi, Meşreben Nakşî-yi Müceddidî"

Çevrimdışı fazıl14

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1339
Ynt: Vakit Keskin Kılıç..
« Yanıtla #106 : 06 Temmuz 2011, 14:10:07 »
İmâm-ı Rabbânî; "Edebe riâyet etmeyen hiç kimse, Allah´a kavuşamaz, yâni velî olamaz. Din büyüklerinin yolu baştan sona edeptir. Namazın sünnet ve edeplerinden birini gözetmek ve tenzîhî bir mekrûhtan sakınmak; zikirden, fikirden (tefekkürden) üstündür." buyurmuştur. (E. Ans. c.1, s. 34)
"El-mücâhid fî sebîlillâh, el-müştâk ilâ cemâlillâh, hüve ünvânüküm"

("Ünvanı: Cemal-i ilâhiye âşık, Allah yolunda mücahit")

"İtikaden Ehl-i Sünnet, Amelen Hanefi, Meşreben Nakşî-yi Müceddidî"

Çevrimdışı fazıl14

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1339
Ynt: Vakit Keskin Kılıç..
« Yanıtla #107 : 12 Temmuz 2011, 20:15:51 »
Şems-i Tebrîzî; "Âdemoğlunun edebden nasîbi yok ise, insan değildir. Âdemoğlu ile hayvan arasındaki fark budur. Gözünü aç ve bütün Allahü teâlânın kelâmının mânâsı, âyet âyet edepten ibaret olduğunu gör." demiştir. (E. Ans. c.1, s. 34)
"El-mücâhid fî sebîlillâh, el-müştâk ilâ cemâlillâh, hüve ünvânüküm"

("Ünvanı: Cemal-i ilâhiye âşık, Allah yolunda mücahit")

"İtikaden Ehl-i Sünnet, Amelen Hanefi, Meşreben Nakşî-yi Müceddidî"

Çevrimdışı fazıl14

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1339
Ynt: Vakit Keskin Kılıç..
« Yanıtla #108 : 18 Temmuz 2011, 14:28:01 »
"Tasavvuf büyükleri,öyle zâtlardır ki günahkâr,serseri,hırsız,bidat sahibi,yolunu şaşırmış vb. kimseleri kendilerine benzetir,düzeltirler.Bu Allah (c.c) adamlarının,kendilerine has güzel koku ve renkleri olur.O kokuyu ve rengi tadan,onlara benzer.."

Ahmed-i Câmî (k.s)
"El-mücâhid fî sebîlillâh, el-müştâk ilâ cemâlillâh, hüve ünvânüküm"

("Ünvanı: Cemal-i ilâhiye âşık, Allah yolunda mücahit")

"İtikaden Ehl-i Sünnet, Amelen Hanefi, Meşreben Nakşî-yi Müceddidî"

Çevrimdışı fazıl14

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1339
Ynt: Vakit Keskin Kılıç..
« Yanıtla #109 : 23 Ağustos 2011, 19:49:14 »
Muhyiddîn ibn-i Arabî Hazretleri buyurur ki:

“Allâh’ın kullarına, şefkat ve merhametle muâmele et. Merhamet ve şefkatini bütün canlılara ve mahlûkâta bolca yay ve sakın ola ki; «Bu ottur, cansızdır, faydası yoktur.» deme! Bilâkis, senin idrâkinin ötesinde, onların pek çok faydası ve hayrı vardır. Yaratılmışı, bulunduğu hâl üzere bırak ve ona Yaratıcı’nın merhametiyle merhamet et!”
"El-mücâhid fî sebîlillâh, el-müştâk ilâ cemâlillâh, hüve ünvânüküm"

("Ünvanı: Cemal-i ilâhiye âşık, Allah yolunda mücahit")

"İtikaden Ehl-i Sünnet, Amelen Hanefi, Meşreben Nakşî-yi Müceddidî"

Çevrimdışı fazıl14

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1339
Ynt: Vakit Keskin Kılıç..
« Yanıtla #110 : 21 Eylül 2011, 22:36:48 »
Dâvud-i Tâî’nin sohbetine devam eden sâlih bir zât Maruf-i Kerhî’ye:

“– Sakın amel işlemeyi terk etme! Zîrâ amel, seni Cenâb-ı Hakk’ın rızâsına yaklaştırır.” dedi.

Maruf sordu:

“– Amel ile neyi kastediyorsun?”

O zât buyurdu ki:

“– Her hâlükârda Rabbine itaat hâlinde olmayı; müslümanlara hizmet ve nasihatte bulunmayı…”
"El-mücâhid fî sebîlillâh, el-müştâk ilâ cemâlillâh, hüve ünvânüküm"

("Ünvanı: Cemal-i ilâhiye âşık, Allah yolunda mücahit")

"İtikaden Ehl-i Sünnet, Amelen Hanefi, Meşreben Nakşî-yi Müceddidî"

Çevrimdışı fazıl14

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1339
Ynt: Vakit Keskin Kılıç..
« Yanıtla #111 : 05 Ekim 2011, 19:16:13 »
İbn Atâullah el-İskenderî kuddise sirruh- buyurur:

“Yerine getiremediği ibâdet ve taatler sebebiyle hüzne gark olduğunu ifâde ettiği halde, onları yerine getirme adına bir irâde göstermeyen ve harekete geçmeyen kimsenin bu hüznü, esasen aldanmışlığın bir alâmeti sayılır.”
"El-mücâhid fî sebîlillâh, el-müştâk ilâ cemâlillâh, hüve ünvânüküm"

("Ünvanı: Cemal-i ilâhiye âşık, Allah yolunda mücahit")

"İtikaden Ehl-i Sünnet, Amelen Hanefi, Meşreben Nakşî-yi Müceddidî"

Çevrimdışı fazıl14

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1339
Ynt: Vakit Keskin Kılıç..
« Yanıtla #112 : 07 Ekim 2011, 19:20:37 »
"Allah dostlarıyla yakınlık kurmaya çalışın. Çünkü Allah'ın velisini seven, Allah'ı sevmiş; ona düşmanlık eden, Allah'a düşmanlık etmiş olur."

(Ahmed Er Rufâi Hazretleri)
"El-mücâhid fî sebîlillâh, el-müştâk ilâ cemâlillâh, hüve ünvânüküm"

("Ünvanı: Cemal-i ilâhiye âşık, Allah yolunda mücahit")

"İtikaden Ehl-i Sünnet, Amelen Hanefi, Meşreben Nakşî-yi Müceddidî"

Çevrimdışı fazıl14

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1339
Ynt: Vakit Keskin Kılıç..
« Yanıtla #113 : 07 Ekim 2011, 19:43:31 »
"Veliler,Allah'ın arz üzerindeki reyhanıdır.
Sadık olan kullar kokuyu koklar,
Koku kalplerine vasıl olur,
Bu Koku ile beraber Mevla'larına iştiyak duyarlar,
Ve bu sayede ibadetleri ziyadeleşir."

-Yahya b. Muaz-
"El-mücâhid fî sebîlillâh, el-müştâk ilâ cemâlillâh, hüve ünvânüküm"

("Ünvanı: Cemal-i ilâhiye âşık, Allah yolunda mücahit")

"İtikaden Ehl-i Sünnet, Amelen Hanefi, Meşreben Nakşî-yi Müceddidî"

Çevrimdışı fazıl14

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1339
Ynt: Vakit Keskin Kılıç..
« Yanıtla #114 : 11 Ekim 2011, 20:39:16 »
Şah-ı Nakşibend(k.s) hazretlerine sormuşlar;

'Efendim bu yolun esası nedir, başı nedir?'
Buyurmuşlar ki;
'Edeptir'
'Ortası nedir?' demişler,
'Yine edeptir' buyurmuş.
'Peki ya sonu nedir?' demişler,
'Yine edeptir' buyurmuş.
Neden?
Çünkü hiçbir edebe riayet etmeyen Allah’ın dostu olamaz.
İlla edep, illa edep.
Edep haddini bilmektir.

En yüce ilim haddini bilmektir....
"El-mücâhid fî sebîlillâh, el-müştâk ilâ cemâlillâh, hüve ünvânüküm"

("Ünvanı: Cemal-i ilâhiye âşık, Allah yolunda mücahit")

"İtikaden Ehl-i Sünnet, Amelen Hanefi, Meşreben Nakşî-yi Müceddidî"

Çevrimdışı fazıl14

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1339
Ynt: Vakit Keskin Kılıç..
« Yanıtla #115 : 15 Ekim 2011, 15:01:22 »
KADERİN İCABI !

Kenân Rıfâi ye sormuşlar:
- Madem ki neticede kaderin dediği oluyor. O halde niçin çalışıyoruz?
Şu cevabı vermiş:
- Çalışmak da kaderin icabı olduğu için!
"El-mücâhid fî sebîlillâh, el-müştâk ilâ cemâlillâh, hüve ünvânüküm"

("Ünvanı: Cemal-i ilâhiye âşık, Allah yolunda mücahit")

"İtikaden Ehl-i Sünnet, Amelen Hanefi, Meşreben Nakşî-yi Müceddidî"

Çevrimdışı fazıl14

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1339
Ynt: Vakit Keskin Kılıç..
« Yanıtla #116 : 16 Ekim 2011, 01:00:46 »
Şeyh Necmüddîn-i Kübra (k.s) buyurmuşlar;

Şeriat vapur gibidir, Tarikat kutup yıldızı gibi.Hakikat ise deniz dibindeki inci gibidir. Kim o inciye sahip olmak isterse mutlaha vapura (şeriate) binmeli, bir kutup yıldızının (tarikatın) yardımı ile denize açılmalıdır. İncinin yeri ancak böyle bir vasıta ve böyle bir işaretle bulunabilir. Kim böyle yapmazsa gerçek maksat olan Hakikat incisine sahip olamaz...
Şeriat temeldir, tasavvuf ise binadır. Temelsiz bina olmaz. Fakat binasız temel olabilir. Ama temelden maksatta üzerine bina yapmaktır. Şeriat beden,tasavvuf ruhtur. Şeriat lafız, tasavvuf manadır. Şeriat şekil, tarikat muhtevadır. Şeriat deniz, tarikat denizdeki incidir. Şeriat süt, tarikat sütten çıkan kaymaktır. Şeriat ağaç, tarikat ve tasavvuf bu ağaçta zuhur eden meyvedir. Şeriat ağacında bitmeyen hal, vecd ve ma’rifet meyvelerine itibar edilemez. Onun için şeraitsiz bir tarikat düşünülemez, fakat tarikat ve tasavvufsuz bir şeriat düşünülebilir.Zira bir ağaç meyve vermese de ağaçtı, ama bir meyvenin vücuda gelebilmesi için mutlaka bir ağacın bulunmasına ihtiyaç vardır. Lakin ağacın kemal halide meyveli olma halidir. Bundan dolayıdır ki İslam da şeriat herkes için mecburi olduğu halde tarikat ve tasavvuf ihtiyaridir. Çünkü tarikat ve tasavvuf bir kemal halidir. Buna herkezin gücü yetmez.

"Kuşeyri Risalesi"
"El-mücâhid fî sebîlillâh, el-müştâk ilâ cemâlillâh, hüve ünvânüküm"

("Ünvanı: Cemal-i ilâhiye âşık, Allah yolunda mücahit")

"İtikaden Ehl-i Sünnet, Amelen Hanefi, Meşreben Nakşî-yi Müceddidî"

Çevrimdışı fazıl14

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1339
Ynt: Vakit Keskin Kılıç..
« Yanıtla #117 : 16 Ekim 2011, 13:46:31 »
"Bir şey yap, güzel olsun. Çok mu zor? O vakit güzel bir şey söyle. Dilin mi dönmüyor? Güzel bir şey gör veya güzel bir şey yaz. Beceremez misin? Öyleyse güzel bir şeye başla. Ama hep güzel şeyler olsun. Çünkü her insan ölecek yaşta.."

Şems-i Tebrizi Hz.
"El-mücâhid fî sebîlillâh, el-müştâk ilâ cemâlillâh, hüve ünvânüküm"

("Ünvanı: Cemal-i ilâhiye âşık, Allah yolunda mücahit")

"İtikaden Ehl-i Sünnet, Amelen Hanefi, Meşreben Nakşî-yi Müceddidî"

Çevrimdışı fazıl14

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1339
Ynt: Vakit Keskin Kılıç..
« Yanıtla #118 : 16 Ekim 2011, 23:26:04 »
"Alimlere Verilen Önem"

Yavuz Sultan Selim Han, Mısır'ı fethettikten sonra, İsta...nbul'a geri dönüyordu. Adana civarına geldiklerinde, şiddetli yağmur yağmış, ortalık çamur içinde kalmıştı. Birkaç gece o havalide konakladıktan sonra, yola çıktılar.

İlim adamlarına son derece kıymet veren Yavuz, yanı başında devrin büyük ilim adamlarından Kemal Paşazade ile beraber gidiyorlardı. Bir ara İbni Kemal'in atı tökezleyerek ayağından sıçrayan çamur, Yavuz'un üzerine bulaştı. Bu tökezleme esnasında, hem Yavuz'u ileri geçmiş olmasından, hem de üzerini pislemiş olmasından İbni Kemal korktu.

Bu hadise karşısında Yavuz Sultan Selim adamlarına, “Bana yeni bir kaftan getirin ve bu elbisemin üzerindeki çamurları da sakın temizlemeyin! Âlimlerin atının ayağından sıçrayan çamur benim indimde muhteremdir. Ben öldüğüm zaman bu kaftanımı, kefenimle beraber sarın” dedi.
"El-mücâhid fî sebîlillâh, el-müştâk ilâ cemâlillâh, hüve ünvânüküm"

("Ünvanı: Cemal-i ilâhiye âşık, Allah yolunda mücahit")

"İtikaden Ehl-i Sünnet, Amelen Hanefi, Meşreben Nakşî-yi Müceddidî"

Çevrimdışı fazıl14

  • aktif yazar
  • *****
  • İleti: 1339
Ynt: Vakit Keskin Kılıç..
« Yanıtla #119 : 21 Ekim 2011, 00:32:47 »
Sen yine sükûtu giyin yâr!
Dilersen hiç konuşma.
Ben kelamlarımı çürüttüm yolunda.
Çarpsa da bir tokat gibi yüzüme, her harfi yoluna heceledim.
Ve bilesin üstüne aşkı giydirdiğim;
söz verdim ben bu yüreğe,
hiçbir harfi sensiz bir cümleye kurban etmedim……

Hz. Mevlana
"El-mücâhid fî sebîlillâh, el-müştâk ilâ cemâlillâh, hüve ünvânüküm"

("Ünvanı: Cemal-i ilâhiye âşık, Allah yolunda mücahit")

"İtikaden Ehl-i Sünnet, Amelen Hanefi, Meşreben Nakşî-yi Müceddidî"