Gönderen Konu: Varlığımın sebepler ötesi sebebi  (Okunma sayısı 3551 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Doğuş

  • Yeni üye
  • *
  • İleti: 5
    • http://www.maviruya.net
Varlığımın sebepler ötesi sebebi
« : 31 Mayıs 2005, 07:39:56 »

Varlığımın sebepler ötesi sebebi,
Gönlümün sultanı Efendim!...



Merhamet dilendiğim kelimelerin gölgesinde içimin yankısını
sana yollamak istiyorum.
Yüreğimde çağlayanlar var, dinmeyen göz yaşlarım var efendim.
Sana yolluyorum tüm hasretlerimi, aşarak yüreğimin çöl kumlarını.
Demet demet yıldızların kutlu rehberlerimdir, kapına yöneldiğim
gecenin şu ıssız saatlerinde. Gönül heybemde göz yaşlarım, geçtiğim
yollara serpiyorum sadakam diye. Yürek tezgahında dokuduğum
sancılarım var sadağımda, kuşandığım acılar var. İşte geldim kapına
efendim, dilimde senden dilendiğim şefaatin var.




Ey Nebi, inan ki sensiz gündüzlerimiz bile geceye döndü.
Alnımızı üfül üfül okşayan rahmet yüklü soluğundan mahrumuz
yıllardır. Senin yokluğun, ölü ruhlara can veren nefesinin yokluğu,
bizi ağyar ateşinde yaktı. Deden Hazret-i İbrahim'e yakılan ateşten
daha acımasızdı yandığımız ateşler.




Medet Sultanım! Hicranınla yanan ruhumuza parmaklarından
yine boşaltmaz mısın Kevserlerini oluk oluk? Utancımız büyük. Adını
bir bayrak gibi dalgalandıramadık gönül semalarında. Giremedik
kalplere,adını sunamadık sana muhtaç sinelere. Büyük utançlara
kundaklandık; ama sen sultansın Efendim, ne olur himmetini esirgeme
boynu bükük, yüreği yaralı ümmetinden. Yaralı yüreğimizi, Hazret-i
Eyyub'a bahşedilen ab-ı hayat gibi çağlayanlarla yıkayacağın günü
bekliyoruz.




Bir gün gözlerimizden perdelerin kalkacağı ümidiyle yaşadık
hep. Temessülünle şerefkudum buyurduğun Ahmet Rufai hazretlerine
imrenir olduk. Biz de, günahkar dudaklarımızı senin o pak ellerine
dokunduracağımız günün hasretiyle bekliyoruz efendim.
Sen, çiçek çiçek donanmış vefalarla kucaklayan Uhud'un
bağrındaydın hani.. En has şühedanın vefa kokan cennet mekanlarını
ziyaret etmiştin... ve orada demiştin ya,kardeşlerime selam olsun!
diye... Ey Nebiler Sultanı Efendim! Bizleri, işaret buyurduğun o
garip devirde gelen kardeşlerin sayıp ziyaret etmeyecek misin? Ayağı
ve alnı beyaz sekili atların say bizi, aldığımız abdestlerimiz var
günde beş vakit. Ne olur efendim, Mekke'den Medine'ye hicret eder
gibi gel. Sen gel ki, güneşin bizi terk ettiği karanlık gecelerimize
dolunaylar doğsun. Yeniden bestelensin ;Tale'al Bedrular.Hiç günahı
olmayan çocuklarımız seslendirsin yine o yanık nağmeleri. Ellerinde
demet demet güllerle bekleyen kadınlarımız, gözyaşı çağlayanlarıyla
yıkasın yollarını.




Ey sevgili, en sevgili; Efendim! Seni anlayamayan nazarlara
keşke, sana perdedar olan bir örümcek kadar vefalı olabilseydik.
Anlayabilseydik kıymetini... seni anlatabilseydik... keşke bir
güvercin olabilseydik, dünyanın dört bir tarafına nur dağıtan
ellerinden uçurduğun. Senin çağları aşan o kudsi çağrılarını
taşıyabilseydik çağlardan çağlara ve deniz aşırı diyarlara.
Ne olur gel Efendim! Çağın yetimleri var seni bekleyen. Sana
kasideler yazan bağrı yanık aşıkların var, ağıt yakanların var.
Ağıdı dindirilecek öksüzlerin var. Ve talihsiz devrin Asiye yüzlü,
Meryem iffetli yetimleri var. Gözyaşlarına sünger olacağın sürmeli
ceylanların var. Sakat vicdanlarda çarmıha gerilmek istenen Mesih
soluklu yiğitlerini ne olur daha fazla bekletme efendim. Ateşe
atılmak istenen İbrahimlerimiz var, senin gül bitiren yağmurlarını
bekliyorlar. Bıçak altında tevekkülle bekleyen İsmaillerimiz var,
yoluna kurban olmayı bekleyen koç yiğitlerimiz var.
Biliyoruz, aşkına pervane olamadık. Yanlış ateşlerde yandı
ruhumuz. Yanlış pazarlara sürüldük. Yalancı şafaklarla kandırıldık
yıllar yılı. Sensizliğin girdabında zehrini yudumladık hayatın. Onca
günahlarımıza, bize yakışmayan kusurlarımıza rağmen, senin büyüklüğün
kadar büyüttük umutlarımızı. Dağlar kadar günahlarımız olsa da sen
kadar umutlarımız var. Hani diyorsun ya Efendim,Benim şefaatim,
ümmetimden günah-ı kebair işleyenleredir. Kim bilir kaç günah
kirinin içinde büyüttük bembeyaz umutlarımızı . tutunduk verdiğin
söze. Müjdenin ipekten çehresine sarındık.




Ey Nebi, kendisine yollanan salatu selamları işiten vefalı
dost. Sana yolladığımız salata selamların sımsıcak gölgesinde beyaz
dualarımızın Aydınlığıyla yöneldik kapına. Temessülünle, meftunlarını
sevindireceğin zamanı bekliyoruz. Sireten şekil değiştirecek kadar
büyük günahı olanların imdadına, sırf sana yolladıkları salatu
selamlar hatırına yetişmiştin Efendim. Ve biz ahir zamanın garip
insanları, bir kere daha temessül edip imdadımıza yetişeceğin günün
hasretini çekmekteyiz.




Yetiş imdada ya ResulAllah, ne olur imdadımıza yetiş! Gönül
Kabe'sinde, günahlarımıza rağmen yine de bir yer var Efendim teşrif
buyuracağın. Yüreğimizin yanıklığıyla tütsülediğimiz gözyaşı dolu
mahzenlerimiz var. Uyku nedir bilmeyen kirpiklerimiz var seni
bekleyen. Ne olur gel, gel ki: Kadem bastın gönül tahtına. A
Sultanım sefa geldin; diyelim bağrı yanık aşıkların gibi.
Ey, Levlake...hitabının nazlı sultanı, naz makamının
efendisi! Yıldızların, yoluna kaldırım taşı gibi dizildiği, yüreği
bulut bulut olan sevgili! ;Yağarsan, taşlar bile yemyeşil
filizlenir.Sen olmasaydın eğer, taşlardan daha katı
yüreğimizde hiç yeşerir miydi yepyeni umutlarımız! İmanın gökkuşağı
renkleri belirir miydi yağmur sonrası gibi! Yüreğimizin yamaçlarında
boy verir miydi hiç, sen kokan güller, olmasaydın Efendim!
Ve birde Efendim,Damar damar seninle, hep seninle
dolsaydık, koruyabilseydik,vefa' mızı... açsaydı daim bizim de
gönlümüzde vefa çiçekleri... bir Molla Cami de biz olsaydık, ashabına
kıtmir olmayı canı gönülden dileyen... kıtmirin olabilseydik ey Şah-ı
Resül! Sana sadık olabilseydik... adına ve ashabına sahip
çıkabilseydik ta haşre kadar... Ashab-ı Kehf'in kıtmiri gibi
olsaydık... onca günahlarımıza rağmen; Senin Ashabın cennete
giderken ben nasıl cehenneme giderim? diye inleseydik...
iniltilerimizde bestelenseydi ümitlerimiz...
Kabul eder misin bizi Efendim!, ashabının kıt miri olarak?
Zira Efendim, sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım;
diyerek başımızı koyduğumuz olmuştur yastığa, tutunduğumuz an
olmuştur düşlere.




Ne olur;
Gel ey Muhammed bahardır
Dudaklar ardında saklı aminlerimiz vardır
Hac'dan döner gibi gel, Mirac'dan iner gibi gel
Bekliyoruz yıllardır.



Bir demet gül var elimizde titreyen yüreğimiz var. Güllerimiz
solmadan, gül kurusu ağlamadan yüreğimiz, ne olur gel Efendim!

Osman Alagöz
Aşk'a giden yolda ilk adım...Mavi Rüya...Sevgiliye açılan kapı...'

Çevrimdışı İsra

  • Moderatör
  • popüler yazar
  • *****
  • İleti: 7482
Varlığımın sebepler ötesi sebebi
« Yanıtla #1 : 31 Mayıs 2005, 09:33:55 »
Paylaştığınız için Allahrazı olsun Doğuş kardeş  :x  :x  :x

Çevrimdışı zambak313

  • aktif okur
  • **
  • İleti: 187
Varlığımın sebepler ötesi sebebi
« Yanıtla #2 : 31 Mayıs 2005, 11:45:17 »
Çok güzel bi paylaşımdı doğuş kardeş Rabbim razı olsun inşaAllah :x
Çocuk olsam yeniden..
Bir tek düştüğüm için acısa içim.. Kalbim; çok koştuğum için çarpsa sadece...